YÜCEL
TANYERİ'nin özel sayfasindan...
http://yucel-tanyeri.blogspot.com/2008/01/yanik-bir-fotoraf.html
Ablam
Gülümser Tanyeri 1936 doğumlu idi.
Benden on yaş büyüktü.
Ablam, diğer kız kardeşim Esra ile bana gerçekten Abla’lık
yapardı.
İkimizin de büyümesinde büyük emeği ve katkısı vardı.
1956
yılında Samsun’da evlendirdik Gülümser Ablamı.
Evlendiğinde daha çok gençti, 20 yaşındaydı. İyi bir
evlilik yapmıştı. Türk Hava Kuvvetlerinde bir Jet Pilotu
Üsteğmen Bedrettin Cevher ile evlenmişti. İkisi de yaşamlarının
baharındaydılar.
Ablam
evlenince bizlerden ayrılmış Merzifon’da yeni bir yuva
kurmuştu. Mutlu bir evlilikleri vardı.
Merzifon,
Samsun’a oldukça yakındı ve zaman zaman bu yeni evlileri
ziyaret eder, evlerine konuk olurduk. Ben yaz tatillerimi hep
Merzifon’da geçirirdim. Eniştem her gün beni alır ve 5.
Jet Hava Üssüne götürürdü. Ben henüz 10 yaşımda idim
ve her gün subayları taşıyan askeri otobüste birçok
pilot ile beraber olur, alanda da jet’lerle iç içe
bulunurdum.
Onların kalkışlarını, inişlerini büyük keyifle izler,
gün hiç bitmesin isterdim.
Gök gürültüsü gibi sesleri ve görkemli görüntüleri
ile onların kalkışları ve süzülerek tekerlerini piste değdirmeleri
beni çok etkilerdi.
Enişteme de hayrandım.
Uçmadığı zamanlarda beni uçağın pilot kabinine çıkartır,
pilot koltuğuna oturtur, aletler ve uçuşları konusunda
bilgiler verirdi.
Havacılığa karşı sevgim o dönemlerde başlamıştır.
O
dönemin askerî uçakları F-84 ve F-86’ların çoğu özelliklerini
bilir, akşamları da ezberlediğim görüntülerini çok güzel
çizer, hatta onların kartondan maketlerini bile yapardım.
Eniştemin uçuş arkadaşları Ütgm. Aytekin Bilge ve Ütgm.
Nejat Berköz beni çok severlerdi. Onlardan hiç ayrılmak
istemez, hep bir arada olmayı arzu ederdim. Üçü de benim için
birer idol’dü. Kararımı vermiştim. Okulumu bitirdiğimde
ben de “Hava Harp Okulu”na gidecek ve ben de onlar gibi
bir “Jet Pilotu” olacaktım.
Bu
mutluluklar ve beklentiler çok sürmedi.
Ablamla
evlendikten iki yıl sonra eniştemin uçağı bir görev uçuşu
sırasında 6 Mayıs 1958 günü düştü ve eniştem şehit
oldu. Uçağının yanık ve parçalanmış enkazı arasından
çıkan, ablamın bir bölümü yanmış ve yırtılmış
yukarıda
görülen fotoğrafı, onu çok seven ablama verildi.
Ablam,
o tarihten sonra bizimle birlikte yaşamını sürdürdü.
Hiç evlenmedi.
Her
sene 15 Mayıs’taki Hava Şehitlerini anma Törenleri için
düzenli bir biçimde Merzifon’a gider, eniştemin kabrini
ziyaret eder, hasret giderirdi.
Bu
da fazla uzun sürmedi.
Eniştemin
aramızdan ayrılışından 7 yıl sonra 14 Mayıs 1965 akşamı,
ertesi günkü Hava Şehitleri Törenine katılmak için otobüsle
Ankara’dan Merzifon’a giderken, bir trafik kazası
sonucunda onu da kaybettik.
Onun
da çantası içerisinden iki fotoğraf çıktı.
Eniştemin
Üsteğmenlik fotoğrafı ve ablamın özenle sakladığı
kendisinin bir bölümü eniştemin düşen uçağında yanmış
fotoğrafı…
Şimdi
bu “iki fotoğraf” ve eniştemin gümüş “uçuş brövesi”
onlardan elde kalan birkaç anı olarak benim tarafımdan
saklanıyor…
“Uçuş
sevgin ne oldu” diyecek olursanız ailem, eniştemin
dramatik kazasından sonra pilot olmayı bana yasakladı. Ama
uçuş keyfini hiçbir şey içimden silemedi. THY ile sık sık
yaptığım yolculuklarda sanki o uçağı ben kullanıyormuşum
gibi halâ büyük keyif alıyor, yaşamımın erken döneminde
tanıdığım bu iki genç ve güzel insanı -bulutların
üzerinde- hep sevgiyle anıyorum.
http://yucel-tanyeri.blogspot.com/2008/01/yanik-bir-fotoraf.html