ANASAYFA
Anasayfa | Forum Anasayfa | Profil | Kayıt | Aktif Konular | Arama
Kullanıcı İsmi
Şifre:
Şifremi bu bilgisayarda hatırla! 


Şifrenizi Unuttunuz mu?

 Bütün Forumlar
 GENEL KONULAR
 hava şehitlerimize saygısızlık
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Printer Çıkışı Al
Sayfa: 
of 5
Yazan Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 16/01/2003 :  01:55:04  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Dün (15 Ocak 2003) tarihli Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök’ün “Bütün gazetecilik okullarına çağrı yapıyorum” başlıklı yazısını hayretler içinde okudum. Gülmekten gözlerimde yaşlar! Trajediye bakar mısınız. Gazetesinde yayınlanan, neredeyse tam bir sayfa uzunluğundaki yazı ile şanlı havacılık tarihimize ve aziz hava şehitlerimize saygısızlık edilmesine göz yuman, gerçekler kendisine doğrulanabilecekleri kaynaklarla sunulduğu halde bir özür ve düzeltme yazısı yayınlamayan/yayınlatamayan gazete yöneticisi, gazetecilik öğrencilerine ve öğretim üyelerine seslenerek bir gazetecilik olayından bahsetmekte, hak aramakta, özür dilenmesini talep etmektedir.

Bu ne iki yüzlülük, bu ne utanmazlıktır! Benim de babamın malı gibi kullanabileceğim bir köşem yok ki, aziz hava şehitlerimizin kemiklerini sızlatan tamamı düzmece yazının gazetesinde nasıl yayınlandığını, gerçekler kendisine bildirildiği halde, sadece meslek etiklerinin değil, şahsi haysiyetlerinin de gereği olarak halen bir özür ve düzeltmenin yayınlanmadığını teşhir edeyim.

Sözü fazla uzatmadan, az önce kendisine gönderdiğim mesajımı aşağıda bilgilerinize sunuyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,

Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 16/01/2003 :  01:59:41  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sayın Ertuğrul Özkök,

15 Ocak 2003 tarihli Hürriyet Gazetesindeki “Bütün gazetecilik okullarına çağrı yapıyorum” başlıklı yazınızı hayretler içinde okudum. Siz ki, Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla yöneticilik yaptığınız gazetede bir köşe yazarınızın neredeyse tam sayfa bir yazısıyla şanlı havacılık tarihimize ve aziz hava şehitlerimize saygısızlık etmesine göz yumdunuz, tamamı uydurma ve gerçek dışı bilgiler içeren bu yazıyla ilgili bir özür ve düzeltme yayınlamadınız. Şimdide kalktınız köşenizden gazetecilik okullarının öğrencilerine ve öğretim üyelerine sesleniyor, suçlamaların altında kalmayacağınızı yazıyorsunuz, meydan okuyorsunuz, haksızlık asla yerde kalmaz diyorsunuz, özür borcundan bahsediyorsunuz.

Lütfen, iki yüzlü davranmaktan vazgeçiniz, çifte standart davranışlarla kendinizi daha da küçültmeyiniz. Gerçekten hiç mi yüzünüz kızarmıyor?

Benim babamın malı gibi kullanabileceğim bir köşem yok ki, haysiyetsiz davranışlarınızı teşhir edeyim, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizi nasıl hiçe saydığınızı belgeleriyle yazayım, kamuoyu önünde herkesten özür dilemenizi isteyeyim.

Gelin bir hafızanızı tazeleyeyim. 19 Kasım 2002 tarihli gazetenizde, “Murat Bardakçı’nın Ramazan Çadırı” başlıklı altıncı sayfada, Murat Bardakçı’nın kaleminden “İlk hava şehidlerimiz, Fatih Meydanı’nda uyuyorlar” manşeti altında tamamı düzmece bilgilerden oluşan bir yazı yayınlanmıştır. Aynı gün, elektronik posta ile Murat Bardakçı’dan yazısını hazırlamak için kullandığı kaynakları sordum. İki gün süre ile kendisinden herhangi bir yanıt gelmedi.

21 Kasım 2002 tarihinde Murat Bardakçı’ya bir elektronik posta daha göndererek yazısındaki en temel gerçek dışı ifadelerini sıraladım, doğru bilgileri sundum ve bunların doğrulanabileceği kaynakların bulunduğu milli arşivlerimiz ve kütüphanelerimizi kendisine bildirdim. Kitaplar, dergiler ve gazetelerde yayınlanan yazıların gelecek kuşaklara kaynak niteliği taşıdığını hatırlatarak, büyük yanlışının gazetenin aynı sayfasında düzeltilmesini kendisinden rica ettim. Aynı tarihte, size de elektronik posta göndererek, gazetenin genel yayın koordinatörü olarak ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun bir biçimde, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış yanlış haber ve bilgilerle ilgili sorumluluğu sizin de paylaştığınızı hatırlattım, bir düzeltme yayınlanması konusunda gereğini rica ettim.

Aradan yedi haftayı aşan bir süre geçmiş olmasına rağmen herhangi bir özür veya düzeltme yayınlanmamıştır.

Evet, önümüzde çok ilginç bir gazetecilik olayı var. Gazetenizde Murat Bardakçı’nın kaleminden yayınlanan yazı, eğer bir cehalet ürünü değilse ancak aziz hava şehitlerimize ve şanlı havacılık tarihimize hakaret amacıyla yazılmış olabilecek vahim hatalarla doludur. En basit örnek olarak, ilk hava şehidimiz Fethi Beyin Balkan Harbinde büyük fedakarlıklarla gerçekleştirdiği uçuşlar hiçe sayılmış, Fethi Beyden birkaç gün sonra düşerek hayatını yitiren Nuri Beyin şehitlik mertebesine ulaştığı inkar edilmiştir. Aziz hava şehitlerimizin Fatih Meydanındaki anıtın altında yattıklarına dair manşetten verilen yalan bilgi ise, Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanındaki mezarlarında yatmakta olan aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatmış olmalıdır. Doğru bilgiler, soruşturularak doğrulanabilecekleri milli arşivlerimiz ve kütüphanelerimiz referans gösterilerek tarafınıza sunulduğuna göre, aziz hava şehitlerimize ve her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına kamuoyu önünde büyük bir özür borcunuz var.

Ben de, ulaşabildiğim imkanlar nispetinde tüm gazetecilik öğrencilerine ve öğretim üyelerine çağrıda bulunacağım. Yukarıdaki konu çerçevesinde, Murat Bardakçı ve şahsınızın aziz hava şehitlerimiz ve şanlı havacılık tarihimize karşı takındığınız ahlaksız tutumu, mesleğinizin etik değerlerine karşı sergilediğiniz iki yüzlülüğü kınamalarını isteyeceğim.

Saygılarımla,

Not: 21 Kasım 2002 tarihli elektronik posta mesajımın kopyası ekte sunulmuştur.


Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 24/01/2003 :  23:29:53  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Artık Hürriyet Gazetesinde yayınlanan, her satırından riyakarlık akan köşe yazılarını okuyunca hiç şaşırmıyorum. Gazetenin köşe yazarları yazılarında basın meslek ilkeleri, medya ahlakı, üslup, erdem, yüreklilik, kalıbının adamı olma, misyon, hayatın her alanında kalite, hürriyet, haksızlıkların yerde kalmaması, medyadaki terbiyesizliklerin hesabının sorulması ve bu ülke için şehit düşenlerle ilgili konuların ihmale gelmeyeceği konularında bol keseden süslü sözler kullanıp ahkam kesmektedirler. Ancak, çalışmakta oldukları gazetede süre giden yoz tutuma gelince, hepsi susmaktadırlar!

Söz konusu olan kimlerin yasal boşluklardan faydalanarak, kirli ilişkilerini kullanarak devleti ve milleti soydukları değildir. Söz konusu olan bu ahlaksızların çığırtkanlığını yapan medyanın birbirine çamur atmaya çalışması da değildir.

Burada iki ayı aşan bir süreden beri verdiğimiz mücadele, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizin adlarını ve şereflerini küçülten haysiyetsiz bir davranışa karşı kamuoyu önünde borçlu oldukları özür ve düzeltmenin yayınlanması içindir.

Gazetedeki köşelerinden vatana ihanetin kültürel boyutundan bahsedenler, gelecek kuşaklar için kaynak niteliği taşıdıkları için gazetelerde yayınlanan yazıların kültürel boyutunu görmek istememektedirler. Çünkü, tamamıyla gerçek dışı ve uydurma bilgilerle, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizi küçülten bir yazı yayınlanması da vatana ihanettir. Medyada her eline kamera alan magandalık yapmaya hak mı kazanıyor diye sorarken, yanı başlarında kalemi elinde magandalık yapan köşe yazarını görmezlikten geliyorlar. Medyada yapılan terbiyesizliklerin hesabının sorulmasını isterken, gazetelerinin sayfasından manşet atarak aziz hava şehitlerimize yapılan terbiyesizliğin hesabını sormuyorlar, soramıyorlar!

Bu ne iki yüzlülüktür, bu ne acizliktir?

Bu hususta Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve köşe yazarı Doğan Hızlan’a yazdığım mesajı bu forumdaki bir sonraki mesajımla bilgilerinize sunuyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,

Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 24/01/2003 :  23:34:06  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sayın Doğan Hızlan,

22 Ocak 2003 tarihli gazetedeki yazınızda “Hürriyet’in dünkü manşetini okuyunca şaşırmadım” diyorsunuz. Artık ben de sizin yanlı tutumunuzu sergileyen yazılarınızı okuyunca şaşırmıyorum.

Tarihi eserlerimizin soyularak tahrip edilmeleri kadar, belgeleri milli kütüphane ve arşivlerimizde mevcut olan tarihimizin köşe yazarlarının elinde bilinçli bir şekilde tahrip edilmesi de ahlaksızlıktır. Sizin gibi kamuoyuna seslenebileceğim bir imkana sahip olmadığım için, bu çarpıklığın düzeltilmesi amacıyla gazeteniz köşe yazarlarına defalarca yazdım. Sizin “sevgili” Murat Bardakçı’nın aziz hava şehitlerimize ve havacılık tarihimize karşı yaptığı saygısızlığı size üç kez yazdım. Hem de son defasında, size sadece Doğan Hızlan olarak değil, aynı zamanda Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı olarak da seslendim.

Murat Bardakçı’nın 19 Kasım 2002 tarihinde gazetenizde yayınlanan düzmece yazısı ile ilk hava şehidimiz Fethi Beyin Balkan Harbinde büyük cesaret ve fedakarlıkla gerçekleştirdiği uçuşları nasıl hiçe saydığını, Nuri Beyin 1914 yılında İstanbul-İskenderiye hava seyahatinde Fethi Beyden birkaç gün sonra düşerek şehit olduğunu nasıl inkar ettiğini, Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanında yatan ilk hava şehitlerimizi manşetten yazarak Fatih Meydanındaki anıtın altına gömme yanlışını nasıl yaptığını size açıkladım.

Köşenizde savunduğunuz değerlere paralel olarak; tamamıyla gerçek dışı ve uydurma bilgilerle, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizi küçülten bir yazı yayınlanmasının vatana ihanet olduğunu, yine sizin ifadenize paralel olarak, her eline kalem alan köşe yazarının düzmece bir yazı ile milli değerlerimize ve de şehitlerimize karşı magandalık yapma hakkı bulunmadığını size bildirdim. Diğer medya magandalarından hesap sormaya kalktığınız gibi, bu konuda da Murat Bardakçı’dan hesap sormanız gerektiğini hatırlatarak, gazetenin Yayın Danışmanı olarak Murat Bardakçı’nın o müessif yazısının yayınlandığı aynı sayfada ve aynı büyüklükte bir alanda, kamuoyuna borçlu olduğunuz özür ve düzeltmenin yayınlanması için gereğini yapmanızı istedim.

Bütün bunlara rağmen siz, sadece mesleğinizin etik değerlerini tanımlayan görev ve ilkelerin gereği olarak değil, köşenizde savunduğunuz değerlerin de gereği olarak yapılması gerekeni yerine getirmediniz. Acaba, köşenizde savunuyor göründüğünüz değerlerle ilgili ifadeleriniz sadece bir popülizm özentisinin sonucu mu? Vakıflar Genel Müdürlüğünün içinde bulunduğu aczi teşhir ederken, Yayın Danışmanı olarak görev yaptığınız gazetede aziz hava şehitlerimizin manevi mirasına yapılan hakaret karşısında sessiz kalmanız sizin de ne büyük bir acizlik içinde olduğunuza bir örnek mi?

Bu olayın en dikkat çekici tarafı ise, Genel Yayın Yönetmeninden Yayın Danışmanına, baş yazarından köşe yazarına Hürriyet Gazetesindeki gazetecilerin bu olay karşısındaki tavrıdır. Murat Bardakçı’nın hava şehitlerimize karşı ahlaksız davranışını sizlere teşhir ediyorum, ama biriniz bile bunu umursamıyor.

Yoksa siz, her gün büyük bir cesaret ve fedakarlıkla görevlerini ifa eden, havacılık tarihimizde şanlı sayfalar yazan hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarını ve bu uğurda canlarını kaybeden aziz hava şehitlerimizi Hürriyet’in malı mı sanıyorsunuz?

İki yüzlü davranışlarınızın antolojisini düzenlesek, ne kadar gerçekçi ve eğlendirici (!) bir eser ortaya çıkardı, değil mi!

Saygılarımla,


Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

haluksevel
Moderator


Turkey
203 Cevap
Gönderilme Tarihi - 05/02/2003 :  08:47:15  Profili Göster  Ziyaret haluksevel'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

4 Şubat 2003 tarihli hürriyet gazetesinde masa beşında uydurulmuş bir haber çıktı. bu haberle ilgili olarak Hürriyet gazetesine gönderdiğim yazıyı aşagıda bilgilerinize sunuyorum.

"4 Şubat 2003 tarihli gazetenizin ilk sayfasında bir fotoğraf var. Üzerinde de "İncirlik'e füze mi geldi" yazıyor. Fotoğraf altında da "İncirlik Hava Üssü'ne inen C-5 Galaxy uçağına yanaşan üstü açık bir kamyon, vinçle kaldırılıp içeriye kondu. Görünümden füze ve yedek parça olduğu tahmin edilen kargoyu alan kamyon , yakındaki bir depoya gitti" deniyor. Bu tamamen masabaşında uyfurulmuş bir haber. Çünkü fotoğrafta görünen uçaklar C-5 değil, KC-135 tipi havada yakıt ikmali yapan tanker uçaklar. Arka plandaki uçağa yaklaşan üsütü açık kamyonetin kasasına da uçak merdiveni monteli, uçucu personelin inişi için.

Bu haber masabaşında hazırlanmış haberlerin maalesef ilki değil. 19 Kasım 2002 tarihli gazetenizde de ilk hava şehitlerimize büyük bir saygısızlık yapmıştınız. Defaatle uyarmamıza rağmen bir özür yazınız bile çıkmadı. Bu haberi de düzelteceğinizi hiç sanmıyorum. Gazeteciliğin kurallarından etiğinden bahsederken bu ve benzeri haber ve yazılarınız hakkında ne diyeceğinizi merak ediyorum."

İçinizden geçeni az çok biiyorum. Dityeceksiniz ki "bunun İlk Hava Şehitlerimiz'le ne ilgisi var!" Doğrudan bir ilgisi yok. Yok ama ben bu yazımı Hürrüyet'in internetteki okuyucu köşesine gönderdim. Adresi de şöyle, www.hurriyetim.com.tr/mektuplar/0,,,000.asp veya Hürriyetin ana sayfasında sol tarafta bununla ilgili pencere var. Sanırım adı "siz de yazın" gibi. Buraya hepimiz İlk Hava şehitlerimiz ile ilgili yazıyı telin eden uzun mesajlar gönderirsek bu kişileri yeterince uyarmış oluruz. Kanaatimce bu yazıları da yayınlamak zorunda kalırlar.

Hepinize kucak dolusu sevgiler, saygılar. Bayramınızı kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim.


Haluk SEVELSayfa Başına Git

fuatulas
üye


Turkey
223 Cevap
Gönderilme Tarihi - 05/02/2003 :  13:33:37  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
ben çalıştığım gazetede ilk hava murat bardakçının ayıbını yayınlatmak ıcın caba sarfedıyorum pek fazla ümidim yok ama benı asıl uzense gokyuzunu sayfalara doken dergılerın bu konuya parmak basmayısı ıdı en azından ses getırırdı "kanatlar" ve "gökyüzü haberci" dergılerının bu konuyu ısleyeceklerını sanmıstım ama onlarda NEDENSE sessız kaldılar
sessiz kalmamaları gerekırdı !

tum arkadasların kurban bayramın kutlar masmavı gunler dılerım

fulasSayfa Başına Git

DEVIL
üye


Turkey
108 Cevap
Gönderilme Tarihi - 05/02/2003 :  14:23:52  Profili Göster   DEVIL a bir ICQ mesajı Gönder  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Haluk hocam; haber doğrudur, aynı tarihte NTV’de yayınlanmıştır; “İncirlik üssüne bir C-5 indi, içinde füzeler var” dendi. İncirliğe inen uçak C-17 idi, ve içinden gerçekten füze gibi parçalar indirdiler( Ne olduğunu söylemediler) Böyle tahmini haberler hep yayınlanıyor, TV’ de hiç olmazsa çoğu zaman doğru veriyorlar. Gazetelerde ise elinde ne varsa basıyorlar, Mesela F-16’dan bahsediyor, F-18 Yada F-5 resmi koyuyor. İncirliğe füze yığınağı yapılması kadar normal bir durum olamaz bu aralar, savaş yakın, ABD’de korunma amaçlı olarak füze yığacak tabii. Resimlerin yanlış basılması komik, Hiç olmazsa haberi doğru versinler oda yeter. Hava şehitlerine saygısızlık olayına gelirsek; Medya kendi durumunu gözler önüne seriyor, Yani sayfayı doldurmak için yalan yanlış bir sürü haber yayınlıyorlar, Araştırma gibi bir olay kalmadı zaten, arşivden, ver baskıya hesabı yapıyorlar(Genel olarak konuşuyorum, istisnalar var elbet). Ve Tayyarecilerin onca yazı göndererek Haberin düzeltilmesini istemeleri, ve yazarların bu konuda duyarsız davranmaları, Yazarların vurdumduymazlıklarını ve işerini ne kadar ciddi yaptıklarını gözler önüne seriyor. Başka şeye gelince BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ diyerek ortalığı karıştırmayı biliyorlar. Aslında Çoğu olayın sorumlusu basın ama, neyse bunlar derin konular. Birde Fethi Hocam bir nevi şikayet bulunmuş “ yazım silinmiş” diyerek; Adminlere sesleniyorum, Forumun ana sayfasına “ Forum kuralları” Yazılsın ( Çoğu forumda olduğu gibi). Hiç olmazsa Yazının neden silindiğine dair şüpheler giderilmiş olur. Sevgiler...

Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 05/02/2003 :  23:49:29  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Fuat,

Gökyüzü Haberci bizim burada her işlediğimiz konuyu sayfalarına taşıyacak bir dergi değil. Onlarında kendilerine özgü bir yayın-haber politikaları var. Ben söz verdiğim gibi bu konu ile ilgili yazımı hazırladım ve dergiye 1-14Şubat tarihli sayısında yayınlanmak üzere gönderdim. Bana "bu yazıyı yayınlayamayız lütfen başka bir yazı gönderin" gibi bir talep gelmediğine göre sanıyorum yayınlanmıştır(çünkü dergi henüz bana ulaşmadı). Bahsi geçen konuda bizler kişisel imtiyazlarımızı kullanarak bir kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz. Kendime ait bir dergi olsa her sayfasını keyfe keder bu konuya ayıralım ancak olayın asıl muhatabı olan değerli büyük gazete'mizdekilere diğerlerinden daha çok görev düşüyor. Öyle değilmi?


Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
Sayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 08/02/2003 :  00:02:51  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Bugün, 8 Şubat 1914’te havacılık tarihimizin kıtalararası uzun mesafeli ilk seyahatinin başlangıcının 89ncu yıl dönümü.

Balkan Harbinde toprak kaybına uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, Orta-Doğu ve Afrika topraklarında egemenliğini devam ettirebilmek, halen gücünün yerinde olduğunu göstermek amacıyla bu topraklar üzerinde bir hava seferine karar verdi. Havacılığın henüz emekleme çağında olduğu o günlerde Avrupa’daki pilotlar dahi, ellerindeki zengin imkanlara rağmen bu tür uzun mesafe uçuşlarında başarıyı yakalamakta güçlük çekiyorlardı.

Sadece Osmanlı havacılığında değil, dünya havacılık tarihinde de önemli bir yer edinecek olan bu hava seyahati için Fethi Bey ve Nuri Bey pilot olarak, Sadık Bey ve İsmail Hakkı Bey rasıt olarak görevlendirilmişlerdi.

Fethi Bey, aslen tayyare makinisti olarak eğitim almak üzere Temmuz 1912’de gönderildiği Bristol’deki tayyare mektebinde kendi hevesi ve ısrarı ile pilot eğitimi de almaya başlamış yetenekli bir subaydı. Ancak, Balkan Harbinin başlamasıyla, Eylül 1912’de eğitimini yarım bırakarak Balkan cephesindeki birliklere katıldı. Doğru dürüst bir eğitim bile alamadığı halde, özel yeteneği sayesinde Balkan Harbi sırasında bir çok uçuş görevlerini başarı ile yerine getirdi. Gerçekleştirdiği keşif uçuşlarından alınan bilgiler Osmanlı kuvvetlerinin eski bir başkent olan Edirne’yi Bulgar işgalinden kurtarmasında önemli rol oynadı.

Nuri Bey, Haziran 1912’de Fransa’da temel pilotluk eğitimini tamamlamış, ancak yeterli ödenek olmadığı için tekamül eğitimi alamadan İstanbul’a geri çağırılmıştı. Buna rağmen, Balkan Harbinde çok başarılı keşif uçuşları gerçekleştirdi. Edirne’ye tayyare ile ulaşan ilk o oldu. Harp süresince birçok kazalar geçirmesine rağmen, harbin sonunda direkt Edirne’den İstanbul’a uçarak o günkü şartlar için çok başarılı bir uzun mesafe uçuşu gerçekleştirdi.

Pilotlarımız layıkıyla uçuş eğitimi alamamışlar, uzun ve çok uçuş gerçekleştirme imkanı bulamadıklarından yeterli tecrübeyi henüz kazanamamışlardı. Tayyareleri ise henüz sorunları giderilememiş ve yıpranmış araçlardı.

Seyahat için, yeni alınmış “Muavenet-i Milliye” isimli Bleriot XI tayyaresi ve Balkan Harbinin yorgun savaşçısı “Prens Celaleddin” isimli Deperdussin tayyaresi seçilmişti. Bleriot XI havacılık alanında gününün en iyi tayyarelerinden biri olarak görünmesine rağmen, tasarımında halen çözülememiş zayıf noktalar vardı. Bleriot tayyarelerinde çok sık yaşanan kazalardan dolayı Fransız hükümeti gerekli önlem alınıncaya kadar ordusundaki tüm tayyarelerin uçuşunu durdurmuştu. Deperdussin ise, Balkan Harbinde bir çok kazalar geçirmiş, yenilenmiş motoruna rağmen çok hırpalanmış ve yorgun bir tayyareydi.

Mevcut şartlar bu hava seyahatini çok tehlikeli kılmaktaydı. Bu şartlar altında, ülkelerinin yücelmesi için zor göreve atılan cesur ve fedakar havacılarımızı bu tarihi yolculuğun yıl dönümünde derin bir saygı ile anıyorum.

Bu vesile ile; büyük bir fedakarlıkla gerçekleştirilmeye çalışılan bu şerefli hava seyahatinde görev alan pilotlarımız Fethi Bey ve Nuri Beyin yaptıklarını 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde tamamıyla düzmece bir yazı ile yalan yanlış anlatan Murat Bardakçı’yı, doğru bilgiler ve bunların teyit edilebilecekleri milli arşivlerimiz kendilerine bildirildiği ve bu konuda resmi makamlar tarafından da bilgilendirildikleri halde, hem meslek ilkeleri hem de şahsi haysiyetleri gereği özür ve düzeltme yayınlamayan Murat Bardakçı ve gazete genel yayın yönetmenini, köşe yazılarında savunur gözüktükleri ilkelere rağmen düzmece yazı ile ilgili gerçekler kendilerine sunulduğunda sessiz kalan Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarını bir kez daha şiddetle kınıyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,


Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

sodincer
üye



45 Cevap
Gönderilme Tarihi - 08/02/2003 :  23:21:02  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
bu gazeteden ne beklersiniz ki?
Sanki daha onceden cok iyi, durust bir gazeteydide,
yakin zamandami bozuldu?

vakti, imkani olan en azindan son on senelik arsivleri bir
arastirsin da gorsun bakalim, turkiyenin yakin tarihindeki
olaylar karsisindaki tavrini...
gorsun bakalim bu gazetenin kose yazarlarinin yazdiklarini...
yalan yanlis haberlerin disinda, "turk basininin amiral gemisinin"
mansetlerinde bile yapilan basit turkce hatalarini
adamlar "suikast" ile "sabotaj"i bile birbirinden ayirmaktan acizler.

yani sozun kisasi arkadaslar,
KC135 e C5 demisler, C17 ile baska birseyi karistirmislar ya da
uydurma tarih yazmislar, cok da sasirmayin derim.
elbette ki yapilan her yanlistan sonra aninda tepki gostermek lazim.
ama sozkonusu bu gazete olunca boyle seylere hayret edene hayret ederim.
buraya yazan arkadaslari, tepkilerini yilmadan ortaya koyduklari
icin tebrik eder, iyi gunler (ve aksamlar) dilerim.


Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 09/02/2003 :  22:04:01  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
dediğim gibi Gökyüzü habercide daha önce bahsettiğim yazı yayınlanmış durumda. Arzu edenler iadesi yapılmadan gazete bayilerinden alıp okuyabilirler.


Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
Sayfa Başına Git

fuatulas
üye


Turkey
223 Cevap
Gönderilme Tarihi - 10/02/2003 :  11:54:55  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
bu yazıyı okumadan önce dergiyi almiştim cumartesi günü teşekkürler hakan hocam galiba sitem yazısını yazmakta biraz acele ettim yazı mükümmel tekrar teşekkürler senin sayfandaki bu ateşin diğer gazete ve dergi sayfalarına sıcraması dıleğiyle iyi bayramlar

fulasSayfa Başına Git

haluksevel
Moderator


Turkey
203 Cevap
Gönderilme Tarihi - 20/02/2003 :  08:35:29  Profili Göster  Ziyaret haluksevel'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Selamlar Sevgili Hakan,

Araya Bayram da girince ben maalesef dergiyi bulamadım. İzmir çukurunda insan istediği birçok şeyi bulamıyor. Bu konu bütün arkadaşlarımızı ilgilendirdiği için senden birçok arkadaşım adına bir ricam var. Yazının tam metnini ya forumda yayınla veya derginin ilgili sayfasını "scan" edip "grup-fotolar"a monte et. Bizde göğsümüzü gere gere, gururla okuyalım. Bunu bizlerden esirgemeyeceğini umarım.

Bu olay yalnız tayyareciler adına bir başarı değil, bütün ulusumuz için büyük bir ilerlemedir. Artık birçok mesuliyetsiz kişi bilmelidir ki halkı aldatan, yanlış bilgilendiren haberler ve yazılar, masa başında üretilen palavralar yanlarına kalmayacaktır.

Ben İncirlik Üssü'ne inen ABD uçakları ilşe ilgili olarak Hürriyet Gazetesi'ne bir tekzip göndermiştim. Yazımda "İlk Hava Şehitlerimiz" ile ilgili hususa da uzunca değinmiş, ağır bir tenkit yazısı yazmıştım. Yazımı internetteki sayfalarında "okuyucu mektuplarında" yayınladılar. Yayınladılar ama "İlk Hava Şehitlerimiz"i ve tenkitleri içeren bölümleri çıkararak... Bu olay nedeniyle onları adeta bir bombardımama tuttuk. O kadar taciz oldular ki, bundan sonra değil yoğurdu, dondurmayı bile üfleyerek yerler.

Sevgi ve saygılarımla

Haluk SEVELSayfa Başına Git

fuatulas
üye


Turkey
223 Cevap
Gönderilme Tarihi - 20/02/2003 :  10:02:19  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
""""Yazisinin bastan asagi yanlislarla dolu oldugu, böyle uydurma bir yaziyi nasil yazdigi sorulunca, Murat Bardakçi hiç utanmadan, “o sayfadaki yaziyi benim mi yazdigim anlasiliyor” diyebilmistir. Sayfanin üzerinde kendi ismi ve resmi bulunurken, gazetenin ön sayfasinda söz konusu sayfanin kendi kaleminden çiktiginin ilan edilirken, Murat Bardakçi’nin böyle söyleyebilmesi son derece düsündürücüdür. Eger ki, Murat Bardakçi bu yaziyi hiç bir kaynak göstermeden ve eserin asil sahibinin adindan hiç bahsetmeden, “baskasinin eserinin üzerine imza atarak kendi çalismasiymis gibi” yayinladiysa, hiç çekinmeden intihalcilikle suçladigi kisilerle ayni seviyeye inmis olacaktir""""""


arkadaslar gazetede çikacak olan yazimizda muratbardakçiya ince ama bir o kadar dokunali bir gönderme yapmayi planliyoruz fakat sayin bülent yilmazer in yazisinda su yukardaki pragrafta sanki murat bardakciyla bir diyaloga girilmis gibi eger girildiyse diyologu tam olarak elde etmemiz gerekli yazinin icinde bu diyalogu yayinlaya bilirsek yazi daha bir anlam kazanacaktir

sevgili bulent yilmazer bana ulasin lütfen fazla zamanimiz kalmadi
0555 323 91 74

fulasSayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 21/02/2003 :  23:43:30  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
aşağıdaki yazı 01-14.02.2003 tarihli Gökyüzü Haberci Dergisinde yayınlanmıştır. Yazıdaki görüşler tamamen yazarın kendi düşünceleri olup yayımlanan dergiyi ve tayyareciyi bağlamaz.

Hakan GÜVEN


HABER ETİĞİ
Haftalık yazılarımı aylık olarak planlarken bu haftanın konusunu daha önceki haftalarda Tayyareci.com’da yayımlanan bir makale üzerine habercilikten öte gazeteciliğin, mesleki, ahlaki ve sosyal etiğinin ne derece uygulandığını bir örnek ile vermek üzere planlamıştım. Ne varki 8 Ocak’daki elim THY kazasının hemen ardından ertesi gün iki F-4’ümüz ile kaybettiğimiz genç savaş kartallarımız yüreğimizi dağladı ve iletmek istediğim konunun kapsamınıda maalesef genişletti. Herşeyden önce bu acı kazalarda kaybettiğimiz pilotlarımıza, uçuş ekibimize, yolcularımıza allahtan rahmet, kederli yakınlarına,THY, Hava Kuvvetleri ve tüm havacılık camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum. Gazeteciliğin veya halka hitap eden her yayın kuruluşunda görev yapan , düşüncelerini dile getiren her yazarın hem kişisel hemde kurumsal bir sorumluluğu taşıyacak kapasitede olması gerekir. Sorumluluk kişisel hırs ve tatmin ile yoğurulunca yazarlar bazen inandıkları sistemi , düşünceleri, prensipleri veya meslek ahlakını unutuveriyorlar. Hatta öyleki rakipleri-meslektaşları ile aralarında geçen mesleki statü atışmaları ve bilgisizliği birbirlerinin yüzüne “meslek ilkeleri”ni öğreterek ders verircesine vuruyorlar. Aynı Hürriyet Gazetesi ve bu gazetenin tarih yazarı Murat Bardakçının yaptığı gibi. 19 Kasım 2002 tarihinde Hürriyetin “Ramazan Çadırı” ekinde verilen bir haber “tarih yazmanın tarih yapmak kadar önemli olduğunu” hemen her yazısında okuduğum bir gazeteci-tarihçi’nin meslektaşlarına bu göndermeyi yaparken kendisininde aynı duruma düşebileceğini açık olarak gösteriyor. www.tayyareci.com adresinde ana sayfada “Hava Şehitlerimize Saygısızlık” başlığı altında yer alan yazıda , Murat Bardakçının hiçbir araştırma yapmadan çalakalem hazırladığı yazıda yer alan yanlış bilgiler ve cevapları ayrıntılı olarak yer alıyor ve aynı konu tayyarecinin forum sayfalarındada ısrarla irdeleniyor. Gazeteleri özellikle adı ile yıllardır güven telkin eden bir markayı doğru haber vereceği beklentisi ile okuyan her okurun beklediği gibi bu yazıyı kaleme aldığım 19 ocak gününe kadar ne Murat Bardakçı’dan ne Gazetenin genel yayın yönetmeninden görev bilincinin gerektirdiği bir cevabı veya tekzip’i alamadık. Havacılık araştırmacısı Bülent Yılmazer’in şehitlerimize ve havacılık tarihimize olan saygısı ile dikkat çektiği, yanlış bilgilendirmelerin kaynaklara dayanarak verilen doğrularına hem yazar, hem gazete yönetimi hemde gazeteciler cemiyeti tarafından bu denli kayıtsız kalınması son derece acı bir durumdur. Medyanın okuyucusuna ve izleyicisine karşı kayıtsız ve seviyesiz yaklaşımını, habercilik ilkesinin temelini oluşturan “tarafsızlık” ilkesini nasıl katlettiğinide TK634 Diyarbakır kazasından sonra çok daha açık olarak görebildik. Kazanın ardından nerdeyse tüm başlıklar tam bir kepazelik örneği ve okuyucuyu yanlış yönlendirme amaçlı idi . Daha kötüsü bunların hemen hepsi “büyük” olarak bilinen gazetelerin ilk sayfalarında yer alıyordu. Peki ya TV’ler, TV’lerdeki haberler? Hepsi kazanın nedenini ilk gün buluverdiler! ILS yok!. Öyleya bugüne kadar Diyarbakir’a uçaklar karayolu ile gidiyordu! Kocaman puntolar ile daha rezil bir haber “pilot ilaç kullanıyordu” ama hemen altında bunun bir iddia olduğu yazıyordu. Sanırım büyük gazetelerin genel yayın yönetmenlerinide bir dilbilgisi kursuna göndermek lazım ama önce haber yapmanın asparagas haber yapmaktan farklı olduğunu, yapılacak haberinde kazanın acısını yaşayan insanlara karşı “ahlaki”, doğrulanmamış ve kesinleşmemiş varsayımların okuyucuya iletmemesi gerektiğinde “mesleki” sorumluluk taşıdığını öğreterek. TV’lerdeki haber spikerlerininde 10 dakika içinde nasıl havacılık uzmanı kesildiğini, iki lafı arka arkaya koymayı becerip pilotluk mesleğinin kanla yazılmış kurallarının kesin ve değişmez olduğunu anlatamayan emekli pilotlarıda görmek ve dinlemek zorunda kaldık ne yazıkki. NTV’de amacına ulaşmayan anlamsız tartışmanın yerini neyseki ATV’de siyaset meydanındaki kesin ve net görüşler doldurdu, FDR ve VCR kayıtlarının deşifre edilmeden ve resmi rapor hazırlanmadan faturanın kesilmemesi hakkında son noktayı koyabildi. Ama birde her medya kuruluşunun haber kaynağı REUTERS’e ne demeli? Diyarbakır Türkiyedeki en büyük “kürt” şehri oluverdi (www.airdisaster.com) . Umarım buna benzer başka bir kaza yaşamayız ve bu tartışmaları yapmayız. Allah tüm havacılarımızın bahtını ve yolunu açık etsin. Herkese iyi uçuşlar.



Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.

Edited by - hakan737 on 21/02/2003 23:55:43Sayfa Başına Git

haluksevel
Moderator


Turkey
203 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/02/2003 :  11:08:49  Profili Göster  Ziyaret haluksevel'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Yarın 27 Şubat 2003. İlk hava şehitlerimizi verdiğimiz günün 89'uncu yıldönümü. Hepimizin bildiği gibi Pilot Yüzbaşı Fethi Bey ile Rasıt Yüzbaşı Sadık Bey bundan 89 yıl önce 7 Şubat'ta çıktıkları Kahire Seferi'ni tamamlayamadan 27 Şubat tarihinde Taberiye Gölü yakınındaki Cehennem Vadisi'ne düşerek şehit olmuşlardı.

Fethi Bey ilk Kahire Seferi'ni tamamlamaya kalkan ve ilk şehit olan pilotumuz olmasının yanı sıra ülkemize havacılığı ilk getiren, yurtdışında ilk havacılık öğrenimini alan kişilerden biridir (bildiğiniz gibi ilk pilotumuz Sn Fesa Evrensev'dir).

İlk hava şehitlerimiz Fethi ve Sadık Bey'lerin ve tüm hava şehitlerimizin aziz hatıralarını yad ederken karşılarında hürmetle eğiliriz. Bütün havacılık camiası ve ülkemiz onlara minnettardır.

Kıymetli arkadaşlar,

Seneye bu elemli ama aynı zamanda da gurur verici olayın 90. yıldönümü. Bununla ilgili şimdiden hazırlıklara başlamalıyız. Eğer bugünü biz "Tayyareci"lere yakışır bir tarzda anmak istiyorsak şimdiden faaliyete başlamak zorundayız. Bununla ilgili birçok şey yapabiliriz veya yapılmasına neden olabiliriz. Yapılabilecek hususlar benim kafamda yavaş yavaş oluşmaya başladı bile. Ancak şimdilik birşey söylemek istemiyorum. Forumumuzun bu köşesinde bu fikri oluşturalım, gerekirse bir komite kuralım ve gelecek yıldönümüne hazırlanalım. Benim aklımda bazı şeyler var ama şimdiden birşey söylemek istemiyorum. Öncelik arkadaşlarımızın; sizlerden birşeyler gelmeye başlasın da; belki bize söz bile düşmez. Hem şehitlerimiz için en güzel şeyi yapmış olur hem de Hürriyet Gazetesi'ndeki o düzmece yazıya en iyi cevabı vermiş oluruz.

Hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunarım

Haluk SEVEL

Edited by - haluksevel on 26/02/2003 14:07:38Sayfa Başına Git

fuatulas
üye


Turkey
223 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/02/2003 :  11:42:53  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
sayın haluk bey daha once soz verdıgım gıbı ılk sehıtlerımız ve muratbardakcıyı anlatan sayfayı gazetede yayımlayamadık nedenı yazı ıslerı mudurunun dundem dolu mazeretı ıdı bunu gruba bıldırmelıydım fakat ıtıraf edeyım utandım bu sabah benı sevgılı bulent yılmazer abımız aradı ve haberı sordu aynı seylerı onada soyledı yarın sehıtlerın yıl donumu dedıgınde sımsekler caktı beynımde ne olursa olsun yarın kı gazetede yayımlamak ıcın elımden gelenı yapıcam artık soz veremıyorum cun kı su aralar terslıkler yakamı bırakmıyor

ayrıca yuzuncu yıl anma torenı ıle ılgılı herkez bır proje hazırlasın bunu geleneksel tayyarecı yeşılkoy muzede toplanıp konusalım
saygılar

fulasSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 27/02/2003 :  00:09:52  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Bugün, 27 Şubat 1914’te ülkelerinin şanı için üç kıtayı aşarak gerçekleştirmeye çalıştıkları uzun mesafeli uçuş sırasında şehit düşen ilk havacılarımızın ölümlerinin 89ncu yıl dönümü.

Bu seyahatin Osmanlı İmparatorluğu için askeri ve siyasi önemini ve dünya havacılık tarihindeki önemli yerini, seyahatin başlangıcının yıldönümü olan 8 Şubat tarihindeki mesajımla sizlere aktarmıştım. Aynı mesajımda, bu tarihi yolculukta görev alan pilotlarımızın eksik eğitimlerine ve tüm güçlüklere rağmen Balkan Harbinde gerçekleştirdikleri başarılı keşif uçuşlarını da özetle anlatmıştım. Yeterli haritaları dahi çıkarılmamış topraklar üzerinde, bilinmeyen engellerle dolu bu uzun mesafe uçuşu için kendilerine verilen tayyarelerin ise henüz sorunları giderilememiş ve yıpranmış araçlar olduğundan bahsetmiştim.

“Muavenet-i Milliye” isimli Bleriot XI tayyaresiyle uçan pilot Fethi Bey ve rasıtı Sadık Bey çeşitli güçlükleri ve bir kazayı atlattıktan sonra, 27 Şubat 1914 tarihinde büyük bir kalabalığın katıldığı uğurlama töreniyle Şam’dan Kudüs’e hareket ettiler. Aradan dört saat geçtikten sonra tayyare halen Kudüs’e varmayınca arama çalışmaları başlatılmıştı. Yapılan araştırmalar sonucunda, maalesef tayyarenin enkazı ve şehitlerimizin cansız bedenleri Taberiye Gölü kıyısındaki Samra kasabasına yaklaşık iki kilometre mesafede, Golan tepelerinin eteklerinde bulundu.

İlk hava şehitlerimizin naaşları özel bir trenle o zamanki Suriye Vilayet merkezi olan Şam’a getirilerek, büyük bir törenden sonra Emeviye Camii Şerifi’ndeki Selahaddin Eyyubi Türbesinin bahçesine defnedildi.

Bu acı olayın üzerinden iki hafta geçmeden, Yafa’dan havalanan pilot Nuri Bey ve rasıt İsmail Hakkı Beyin tayyaresi “Prens Celaleddin” denize düşerek kaza geçirdi. Bu kazada hayatını kaybeden Nuri Bey havacılığımızı üçüncü şehidi olarak Şam’daki diğer şehitlerimizin yanına defnedildi.

Bu anlamlı günün yıldönümünde, imkansızlıklar içinde ve en zor şartlar altında dahi vatanının yücelmesi ve korunması için göreve atılmaktan çekinmeyen hava kuvvetlerimiz mensuplarını saygı, aziz hava şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,

Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 11/03/2003 :  00:43:45  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Bugün, 11 Mart 1914’te ülkesinin şanı için cesaret ve görev aşkını şerefle ortaya koyarken şehit düşen ilk havacılarımızdan Nuri Beyin şahadetinin 89ncu yıl dönümü.

1914 yılında, Osmanlı başkenti İstanbul’dan hareketle, hakimiyeti altındaki toprakların en uç noktalarından Mısır’da İskenderiye’ye kadar uçarak gerçekleştirilmeye çalışılan hava seyahatinin Osmanlı İmparatorluğu için askeri ve siyasi önemini seyahatin başlangıcının yıldönümü olan 8 Şubat tarihindeki mesajımla sizlere aktarmıştım. Dünya havacılık tarihinde de önemli bir yere sahip olan bu yolculukta görev alan pilotlarımızın, eksik eğitimlerine ve tüm güçlüklere rağmen Balkan Harbinde gerçekleştirdikleri ve askeri havacılık tarihinde birçok ilklere imza atan başarılı uçuşlarını da aynı mesajımda özetle anlatmıştım. Havacılığın henüz emekleme devresinde olduğu bir dönemde, sorunları giderilememiş ve yıpranmış tayyareleriyle göreve atıldıklarından bahsetmiştim.

27 Şubat tarihindeki mesajımla, “Muavenet-i Milliye” isimli Bleriot XI tayyaresiyle uçan pilot Fethi Bey ve rasıdı Sadık Beyi, Taberiye Gölü kıyısında düşerek hayatlarını kaybetmelerinin 89ncu yıldönümünde, havacılık tarihimizin ilk şehitleri olarak bir kez daha rahmetle anmıştık.

Seyahatin başladığı 8 Şubat 1914 günü ilk önce pilot Nuri Bey ve rasıdı İsmail Hakkı Beyin bindiği Deperdussin sistemindeki “Prens Celaleddin” isimli tayyare havalandı. Genellikle sakin ve temkinli karakteriyle tanınan Nuri Bey, sisli havada tayyaresini ve rasıdını daha fazla riske atmadan Ayastefanos’taki Tayyare Mektebine geri geldi. Hava düzeldikten sonra yolculuğuna tekrar başlayan Nuri Beyin tayyaresinin motoru bütün seyahat boyunca aksaklıklar çıkardı. Bu nedenle Eskişehir’e varmadan önce önemli bir kaza atlattılar, tayyareleri oldukça hasar gördü. Toros Dağlarını rasıdıyla beraber aşamayacağını anlayan Nuri Bey, İsmail Hakkı Beyi trenle Tarsus’a gönderdi. Yorgun tayyaresiyle tek başına uçarak Toros Dağlarını aştı. Tayyareleriyle Hama’ya varmadan önce hasarlı bir kaza daha geçirdiler. 27 Şubat’ta Şam’a inen Nuri ve İsmail Hakkı Bey burada Fethi ve Sadık Beyin şehit düştükleri haberini aldılar. Şehit arkadaşlarını Şam’da Emeviyye Camii avlusundaki Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanındaki ebedi istirahatgahlarına defneden Nuri ve İsmail Hakkı Bey, acılarını kalplerine gömerek kendilerine verilen zor ama şanlı görevi başarmak için yollarına devam ettiler.

Ancak, bir hayli yıpranmış olan “Prens Celaleddin” tayyaresi Nuri Beyin idaresinde Yafa’da kalkışından kısa bir süre sonra denize düştü. İsmail Hakkı Bey kazayı hafif yaralı olarak atlatırken, bu kazada hayatını kaybeden Nuri Beyin adı, milletinin bekası uğruna canını feda ederek abideleşen aziz şehitlerimizin arasında, havacılık tarihimizin üçüncü şehidi olarak göklerde ve kalplerimizde en şerefli yeri aldı. Naaşı, kısa bir süre önce hayatlarını kaybeden ilk hava şehitlerimizin yanına, Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin bahçesine defnedildi.

Hiç şüphesiz ki, yaşamlarında vatanlarının şanı için vazifelerini en fevkalade şekilde ifa eden şehitlerimiz, milletimizin asil ve yüce benliğinde her zaman en derin saygı ve şükran hisleriyle anılacaktır. Ne yazık ki, bazı bilgisiz, hatta mesleklerini hakkı ile icra etmekten dahi yoksun olan medya mensupları şehitlerimizin adını ve şerefini hiçe sayan, mertebelerin en yücesi şehitlik mertebesine ulaştıklarını dahi inkar eden yayınlar yapmaktadır. Yanlışları kendilerine hatırlatıldığı, doğru bilgiler devlet arşivleri ve kütüphanelerinde mevcut belgeleriyle kendilerine sunulduğunda dahi, meslek ilkelerinin gereği olan özür ve düzeltmeyi yayınlamaktan imtina etmektedirler. Sayfalarında bu vatanın yücelmesi için şehitlik mertebesine yükselenleri inkar eden gazeteci ve gazete yöneticilerini ve bu çirkin tutumun önlenmesi için gayret göstermeyen medya mensupları ve kuruluşlarını şiddetle kınıyorum.

Şahadetinin 89ncu yıldönümünde aziz hava şehidimiz Nuri Beyin ruhunu derin bir saygı ile yad ederken, imkansızlıklar içinde ve en zor şartlar altında dahi vatanının yücelmesi ve korunması için göreve atılmaktan çekinmeyen hava kuvvetlerimiz mensuplarını saygı, aziz hava şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,


Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

yilmazer
üye


Turkey
49 Cevap
Gönderilme Tarihi - 23/03/2003 :  16:41:11  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Sevgili Tayyareciler,

Dün, 22 Mart 2003, Atatürk kızı ve ilk bayan savaş pilotumuz Sabiha Gökçen’in ölüm yıldönümüydü. Ankara Cebeci Şehitliğinde düzenlene güzel bir törenle kendisini derin bir saygı ile andık. Tören, Ankara’da bir gün önce kar yağmış olmasına ve soğuk havaya rağmen Hava Kuvvetleri Komutanlığımız, Türk Hava Kurumu, havacılık tutkunları ve halktan geniş bir topluluğun katılımı ile gerçekleştirildi. Milli Kütüphane Konferans Salonunda yapılması planlanan Anma Günü Paneli ise ülkemizin güney sınırındaki komşu ülkede başlamış olan savaş nedeniyle iptal edilmişti. Sabiha Gökçen’i anma töreni Cebeci Şehitliğinde yatan merhumların ve aziz şehitlerimizin mezarlarının ziyaret edilmesiyle sona erdi.

Ne yazık ki bu anlamlı törene basın ve medyanın ilgisi çok zayıftı. Bunun bir nedeni belki de yanı başımızda süre giden savaşın içine çekilmemize neden olan gündemdi. Ülkemizin çıkarlarının korunabilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri kaçınılmaz olarak bu sıcak bölgede görev yapacaktır. Tek dileğimiz silahlı kuvvetlerimizin burada üzücü bir olay yaşamadan görevlerini tamamlamasıdır. Ancak, basından bu bölgeye intikal halindeki birliklerde yaşanan bir kazadan dolayı, vatani görevini yapmakta olan henüz 21 yaşındaki gencecik insanlarımızın şehit düştüğünü öğreniyoruz.

Burada öykülerini sizlere birkaç kez aktardığım, havacılık tarihimizin ilk şehitleri Fethi Bey, Sadık Bey ve Nuri Bey de ülkelerinin yücelmesi için büyük bir fedakarlıkla görevlerini yaparken hayatlarını kaybettiklerinde henüz yirmili yaşlarındaydılar.

Henüz yeterli eğitim ve tecrübeye sahip olmayan bu havacılarımız, siyasi gerekçelere dayanan tarihi bir hava seyahatini gerçekleştirmek için görevlendirildiler. 8 Şubat 1914 tarihinde başlayan bu hava seyahatinde, Fethi Bey ve Sadık Bey 27 Şubat 1914’de Taberiye Gölü yakınlarında düşerek havacılık tarihimizin ilk şehitleri oldular. Aynı seyahati, yol arkadaşlarının şahadetine rağmen ülkesinin şanı için tamamlamak üzere devam ettiren Nuri Bey de 11 Mart 1914 tarihinde düşerek şehit oldu.

Hürriyet Gazetesinin popülist tarih yazarı Murat Bardakçı ise, 19 Kasım 2002 tarihinde kendisine ayrılan sayfada ilk hava şehitlerimizin adını ve şerefini ayaklar altına alan, tamamı uydurma bilgilerle dolu bir yazı yayınladı. Murat Bardakçı, manşetinden son satırına kadar asılsız ve yanlış bilgilerle dolu olan bir cehalet ürünü bu yazısında, Nuri Beyin şehit düştüğünü dahi inkar edecek kadar ileri gitmiştir.

21 Kasım 2002 tarihinde Murat Bardakçı’ya bir elektronik posta gönderilerek yazısındaki en temel hataları sıralanmış, doğru bilgiler ve bunların bulunabileceği devlet arşivlerindeki kaynaklar kendisine sunulmuştur. Kitaplar, dergiler ve gazetelerde yayınlanan yazıların gelecek kuşaklara kaynak niteliği taşıdığı hatırlatılarak, büyük yanlışının gazetenin aynı sayfasında düzeltilmesi kendisinden rica edilmiştir.

Gazetenin Genel Yayın Yönetmenine de elektronik posta gönderilerek, ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun bir biçimde, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış yanlış haber ve bilgilerle ilgili sorumluluğu paylaştığı hatırlatılmış, bir düzeltme yayınlanması konusunda gereği rica edilmiştir.

Tüm tarihi gerçeklere aykırı, baştan başa yanlışlarla dolu bir yazıyı yazan ve yayınlayanların, ilgili belgeleri bulabilecekleri kaynaklar da gösterilerek gerçekler kendilerine sunulduğunda, aynı sayfada ve aynı büyüklükte doğrusunu yayınlamaları sadece meslek etiklerini tanımlayan görev ve ilkeler gereği değil, aynı zamanda şahsi haysiyetlerinin de gereğidir.

Ne yazık ki, müessif yazının sahibi ve yayınlandığı gazetenin yayın yönetmeni kamuoyuna borçlu oldukları özür ve düzeltmeyi yayınlama konusunda acz içinde kalmışlardır. Haklı olarak beklenen özür ve düzeltme yayınlanmayınca, Hürriyet Gazetesinin köşe yazarlarına mesaj yazılarak, köşe yazılarında savundukları değerler de hatırlatılarak, bu konuyu köşelerinde işlemeleri istenmiştir. Köşe yazılarında basın meslek ilkeleri, medya ahlakı, üslup, erdem, yüreklilik, kalıbının adamı olma, misyon, hayatın her alanında kalite, hürriyet, haksızlıkların yerde kalmaması, medyadaki terbiyesizliklerin hesabının sorulması ve bu ülke için şehit düşenlerle ilgili konuların ihmale gelmeyeceği konularında bol keseden süslü sözler kullanıp ahkam kesenler, çalıştıkları gazetede süre giden, aziz şehitlerimizin hatırasını lekeleyen yoz tutum karşısında susup kalmışlardır.

Sadece Türk kadınları için değil, havacılık tarihinde başardığı ilklerle dünya kadınları için de bir sembol olan Sabiha Gökçen'in ölüm yıldönümü nedeniyle Hürriyet Gazetesi sayfalarında tek bir satır dahi haberin yer almaması da dikkat çekicidir.

Bir kez daha tekrar etmek isterim; yaşamlarında vatanlarının şanı için vazifelerini en fevkalade şekilde ifa eden şehitlerimiz, hiç şüphesiz milletimizin asil ve yüce benliğinde her zaman en derin saygı ve şükran hisleriyle anılacaktır.

Cehaletlerinin karanlık batağında, mesleklerini hakkı ile icra etmekten dahi yoksun olarak şehitlerimizin adını ve şerefini hiçe sayan, mertebelerin en yücesi şehitlik mertebesine ulaştıklarını dahi inkar eden gazeteci ve gazete yöneticilerini ve bu çirkin tutumun önlenmesi için gayret göstermeyen basın-medya mensuplarını ve kuruluşlarını bir kez daha şiddetle kınıyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimle,


Bülent Yılmazer
yilmazer@tr.netSayfa Başına Git

Konu 5 Sayfa Uzunluğunda:
  1  2  3  4  5
 
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Printer Çıkışı Al
Sıçra:

Tayyareci Forum : İKOVAN BİLİŞİM

Go To Top Of Page
Snitz Forums 2000