Yazan |
Konu |
|
mertcevik
üye
136
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 29/05/2003 : 14:23:18
Ben son yazılan mesajları yeni gördüğüm için ancak cevap yolluyabiliyorum;Sayın Haluk Sevel ve Fuat Ulaş'a tamamen katılıyorum.Türkiye'de Türk Havacılığı diye bir kavram olduğu ve buna inanmış insanların bu kavramı yüceltmek için çalıştıkları gösterilmelidir ve dahi mümkünse Murat BARDAKÇI zırtapozuna gereken cevabın en sert tarafından "toplum hareketi" olarak verilmesi gerekmektedir.Bunun için Tayyareci sitesinden çağrı yapılması ve büyüklerimizin bu işin organizasyonunu üstlenmesi temennimdir... |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 30/05/2003 : 16:02:51
ben bu konunun tayyarecı forum sayfalarında kaybolup gıtmesını ıstemıyorum bır yerde mutlaka kendımızı gozterememız gerekır bunun ıcın her yıl oldugu gıbı bu yılda yeşilköyde toplanılacak olduguna gore bu konuyu en ınce ayrıntılarıyla masaya yatırmamız gerekıyor yaz basladı buda demektırkı arkadaslar kısa zaman sonra tatıle cıkacak ve bu tatıl genelde ıstanbul dısı oldugundan ıvedı olarak yesılkoyde toplanmayı talep edıyorum her gecen gun konu guncellıgını yıtırmekte ve bız gec bıle kaldık !!gurup madorotörü (umarım dogru yazmısımdır) olan ayder ve buyuklerımızden Haluk beyın duruma bır an evvel el koyması yerınde olur bız buyuk bır grubuz yapabılırız .! fulas |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 20/06/2003 : 04:57:00
Sevgili Tayyareciler,Doğan Medya Grubu tarafından yayınlanmakta olan Hürriyet Gazetesi yazarlarından Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimizin aziz hatırasını lekeleyen, büyük bir cehalet ve sorumsuzluk örneği olan yazısının yayınlanmasının üzerinden tam yedi ay geçti. Bu konuda sebatla devam ettirdiğim mücadelem ilk meyvesini verdi. Basın özgürlüğünü sorumluluk anlayışı ile kullanan daha saygın bir basın yaratmak amacıyla oluşturulmuş olan Basın Konseyi tarafından bu konuda alınan kararı Basın Konseyinin www.basinkonseyi.org.tr adresindeki sitesinde izleyebilirsiniz. Basın Konseyi karar metninin tamamını okuduğunuzda anlayacağınız üzere bu sonuca ulaşmak hiç kolay olmadı. Devlet arşivlerimizden sunduğum belgelere rağmen, Murat Bardakçı’nın Basın Meslek İlkelerini hiçe sayarak, basın mensuplarının saygınlığına gölge düşüren bir yöntemle başkalarına hazırlatılmış tamamı düzmece bir yazıyı kendi adı altında dört sütun üzerine manşetten neredeyse tam bir sayfa büyüklüğünde yayınlamak yoluyla hava şehitlerimizin hatırasına yaptığı saygısızlığın ve basın ahlaksızlığının Basın Konseyi tarafından da idrak edilmesi; Basın Konseyi tarafından belirlenmiş Basın Meslek İlkelerinin açıkça ihlal edildiğinin, Basın Konseyi tarafından “şikayetin yersizliği” şeklinde alınan ilk kararının yanlış olduğunun, Basın Konseyinin yanlış kararıyla ilgili gerekçenin doğrudan Basın Meslek İlkeleri ile çeliştiğinin ve hatta bu ilkelerin ihlal edildiğinin bir itirafı olduğunun, Murat Bardakçı’nın söz ve davranışlarıyla Basın Konseyine dahi saygısızlık ettiğinin, Murat Bardakçı’nın yanlış karara zemin teşkil eden yalan beyanı ile Basın Konseyinin aldatılmakta olduğunun, Basın Konseyinin yanlış kararındaki “gerekçenin değerini kaybettiği” gerçeğinin kabul edilmesi; Basın Konseyinin güven veren ve saygı duyulan bir kuruluş olarak misyonuna devam edebilmesi için doğru kararı almasını sağlamak beş ayı aşan bir mücadeleyi gerektirdi. Dikkatli ve duyarlı okuyucuları sayesinde bugün bulundukları yere gelen basın yazarlarının, sadece basın özgürlüğü için değil saygın bir basın için de çalışma yapması gereken basın meslek kuruluşlarının ve medya etiği konusunda çalışanların bu olaydan alması gereken bir çok dersler var. Bunları ve Basın Konseyinin aldığı kararın eksik kalan yönlerini önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer Basın Konseyi tarafından alınan kararın tam metnini buradan izleyebilirsiniz: http://www.basinkonseyi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=223 Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/06/2003 : 09:13:11
demekki baskilar meyva vermeye basladi ben geç kaldigimizi dusunuyordum ama okadarda gec kalmamisiz konuyu bu haliyle kapatma taraftari degilim dahada cok uzerine gitmeliyiz bardakci kardes acikca özurdilemedikce tayyareci.com murat bardakcinin kabusu olalidir. fulas
|
hakan737
üye
Turkey
279
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/06/2003 : 20:55:22
sevgili dostlar, gectigimiz gun MertCevik'in "Turk havaciligi icin ne yapabiliriz?" baslikli topic'i altina uzuuunca bir sey yazmistim sonra gondermekten vazgectim. Bir yere kaydettim duruyor. Gcen hafta sonuna dogruda Bulent Yilmazer'in mail'i geldi Murat Bardakci ve Basin Konseyi hakkinda. Aslina bakarsaniz ben Basin Konseyinin verdigi karar ne olursa olsun kendi meslektaslarini "kayirma" cabasi icinde oldugunu hissettim. Cunku ortada meslek ahlakina sahip cikma olgusu, gazetecilik meslegine "laf uzatmama" savunusu ile beraber-ki "basvurunun yersiz" oldugu noktasindan daha sonra -nedense-kabul edip "uyari"da bulunmak gibi bir sonuc ortaya cikiyor. Bu saniyorum biraz genel anlamda "zorlama" birazda kisisel zorlamalar neticesinde elde edilmis gibi.Basin Konseyinin uzun cevabini okuduktan sonra biraz anlam ve etik karmasasi yasadigimi ve elde edilenden cok da bir zafer sevinci, keyfi cikaramadigimi ifade etmeliyim. Bununla ilgili oalrak sevgili Yilmazer'den Tayyareci1ye yapilacak duyurulari beklerken Pazar günü Murat Bardakci'nin bize bir sekilde belli belirsiz dokundurarak Basin Konseyinin kisiligine, yapisina karsi olan sozleri, Konseyin bu meslek icindeki otoritesinin ne oldugu hakkinda biraz soru isareti birakti kafamda. Nihayetinde eger boyle bir konsey'in otoriter bir konumda yaptirim gucu olsaydi Murat Bardakci'nin tekzibinin yaninda Gazetenin GEnel Yayin Yonetmeninin de bir kelam etmesi icap ederdi diye dusunuyorum. Tum bunlari geride birakarak gondermedigim yazi ile konunun alakasina gelince sunu goruyorumki arkdaslar sanirim biz kendimizi biraz fazla buyuk, daha dogrusu boyundan buyuk beklentisi olan bir grup olarak goruyoruz galiba. Tayyareci eger hakikaten bizim hissettigimiz gibi cok ciddi kesimler tarafindan takip ediliyorsa, Turk Havacilik Tarihinin zaten nadiren yer aldigi medya'da bu denli ciddi hatalara karsi uyari ve cabalarimiz dikkate alinmali ve nihayetinde sanal bir birliktelik olan Tayyareci grubu somut ve soz sahibi kisileri harekete gecirmeliydi. Ornegin Hava Kuvvetleri Basin Yayin ve Halkla Iliskiler Mudurlugu yada komutanligi gibi!!!Sanirim bu tip konulara hassasiyet internet uzerindeki bir gruptan cok gercekten muhatap olan kurumlarca gosterilmeli. Bulent Yilmazer'in aylardir suren kisisel cabalarina bizde buradan sahit oluyoruz ve eminimki Hurriyet GAzetesi genel yayin mudurune ulasarak dikkati cekmek, Hava Kuvvetlerinden veya birbaska yetkili bir organ tarafindan cok daha kolay ve cozume (beklenen tekzip ve ozur) kavusturulabilecekti. Turk Havaciligi icin neler yapilabilecegini buradan canli olarak hepberaber izliyoruz arkadaslar. Bizler nefer olarak kisisel gayretlerimizi gosterirken kurum ve kuruluslar kendi kendilerine dunyadan bir haber olarak devam ediyorlar. Son noktayi koyacak olan bizler degiliz, ama noktayi koyacak olanlarda en az bizler kadar duyarli olabildikleri, yada bizler sayesinde ileride bu yetkiye ulasabilecek icimizden havacilar bu yerleri dolduruncaya kadar daha coooooooooook bu ve benzer konulari tartisacagiz.Ben ne yazikki hayal kirikligina ugradim. Asker-sivil pilot tartismasi yapilirken bir cok asker dostumuz bir cok pilot agabeyimiz fikirlerini burada tartisirken ortak hareket etmemiz gereken bir konuda katilimci sayisi 5-6 kisiyi gecmedi. Tayyarecinin binlerce uyesi oldugunu dusunuyoruz ve icimizde bir gazeteye Turk Havacilgi adina tekzip yazdirabilecek bir tek kisi bile cikmiyor. Bana kimse Hava Kuvvetlerinden "tayyareci"yi okuyan yok, demesin. En fazla 4 telefonda cozulecek bir olayda Murat Bardakcinin gazetedeki kosesinde -bana gore- parmagini bize dogrultup "siz daha cok beklersiniz, ne konseyi ne ozur'ü, burasi benim sayfam ,sizler kucucuk internet parcasi ukalalarsiniz" dedigini gorur gibi oluyorum. Gondermedigim metinin ana ozneside yukarida dikkati cektigim nokta idi. Bana kalirsa "basin konseyi" uyarisi bir "basin geyigi" haline donusmek uzere, Sonuca gittigimizi sanmiyorum, bilakis lastik gibi uzuyor konu. Artik amac M.Bardakci'nin en alt satirda "ozur dilerim" cumlesini gormekmi yoksa Turk Havaciligina , "TURK HAVACILARI OLARAK" sahip cikilabildigini gosterebilmekmi? saygilar. Hakan737Guven virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
|
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/06/2003 : 22:28:53
Sevgili Tayyareciler,19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde Murat Bardakçı tarafından yayınlanan, eğer bir cehalet ürünü değilse ancak aziz hava şehitlerimize ve şanlı havacılık tarihimize hakaret amacıyla art niyetle yazılmış olabilecek vahim hatalarla dolu yazı üzerine Basın Konseyi'nce kendisine verilen "uyarma" kararından hepiniz haberdarsınız. Murat Bardakçı, artık hepimizce malum meslek haysiyetine (!) dokunduğu için Basın Konseyi'nin bu kararına şahsına yakışan bir üslup ile cevap vermiş. Bu cevabı internet ortamında yayın yapan çeşitli medya sitelerinden veya aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz. http://www.medyatava.net/haber.asp?id=8572 Murat Bardakçı'nın oldukça düşündürücü (!) olan bu yazısıyla ilgili olarak, ulaşabildiğim tüm medya sitelerine gönderdiğim mesaj bir sonraki mesajımla bilgilerinize sunulmuştur. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/06/2003 : 22:38:17
Sayın Baylar, Murat Bardakçı'nın, Basın Konseyi tarafından uyarılması üzerine “Murat Bardakçı Basın Konseyi'ne Savaş Açtı” başlığı taşıyan ve kendisi tarafından "tüm gazetelerin ve TV’lerin haber merkezleri"ne iletildiği belirtilen yazısıyla ilgili görüşlerim aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.Doğan Medya Grubu (DMG) tarafından yayınlanmakta olan Hürriyet Gazetesinin yazarlarından Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimizin aziz hatırasını lekeleyen, büyük bir bilgisizlik ve sorumsuzluk örneği olan düzmece yazısının yayınlanmasının üzerinden tam yedi ay geçti. Müessif yazının ilk yayınlandığı günlerde, yazarına ve Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenine, yazı içinde yer alan, eğer bir cehalet ürünü değilse ancak aziz hava şehitlerimize ve şanlı havacılık tarihimize hakaret amacıyla yazılmış olabilecek vahim hatalarla ilgili doğru bilgiler ve bunların doğrulanabileceği devlet arşivlerimiz bildirilmiştir. Her ikisinden de, bu büyük yanlışın gazetenin aynı sayfasında düzeltilmesi konusunda gereği rica edilmiştir. Ancak, bu hususta meslek haysiyetlerinin gereğini yerine getirmemişlerdir. Bu konuda sebatla devam ettirilen mücadele Basın Konseyinin gündemine taşınmıştır. Basın özgürlüğünü sorumluluk anlayışı ile kullanan daha saygın bir basın yaratmak amacıyla, DMG Yayın Konseyinin de üyesi olan Hürriyet Gazetesi baş yazarı Oktay Ekşi’nin çağrısı ile oluşturulmuş olan ve Oktay Ekşi’nin başkanlığını yürüttüğü Basın Konseyi tarafından bu konuda alınan kararı Basın Konseyinin www.basinkonseyi.org.tr adresindeki sitesinde izleyebilirsiniz. Basın Konseyi karar metninin tamamı okunduğunda anlaşılacağı üzere, bu sonuca ulaşmak hiç kolay olmamıştır. Devlet arşivlerimizden sunulan belgelere rağmen, Murat Bardakçı’nın Basın Meslek İlkelerini hiçe sayarak, basın mensuplarının saygınlığına gölge düşüren bir yöntemle başkalarına hazırlatılmış tamamı düzmece bir yazıyı kendi adı altında dört sütun üzerine manşetten neredeyse tam bir sayfa büyüklüğünde yayınlamak yoluyla hava şehitlerimizin hatırasına yaptığı saygısızlığın ve basın ahlaksızlığının Basın Konseyi tarafından da kabul edilmesi; Basın Konseyi tarafından belirlenmiş Basın Meslek İlkelerinin açıkça ihlal edildiğinin, Basın Konseyi tarafından “şikayetin yersizliği” şeklinde alınan ilk kararının yanlış olduğunun, Basın Konseyinin yanlış kararıyla ilgili gerekçenin doğrudan Basın Meslek İlkeleri ile çeliştiğinin ve hatta bu ilkelerin ihlal edildiğinin bir itirafı olduğunun, kararın alınış sürecinde Murat Bardakçı ile Basın Konseyi arasındaki telefon görüşmelerinde Murat Bardakçı’nın tehdit ve hakaret dolu sözleriyle Basın Konseyine dahi saygısızlık ettiğinin, Murat Bardakçı’nın yanlış karara zemin teşkil eden gerçek dışı beyanı ile Basın Konseyinin aldatılmakta olduğunun, Basın Konseyinin yanlış kararındaki “gerekçenin değerini kaybettiği” gerçeğinin kabul edilmesi; Basın Konseyinin güven veren ve saygı duyulan bir kuruluş olarak misyonuna devam edebilmesi için doğru kararı almasını sağlamak beş ayı aşan bir mücadeleyi gerektirmiştir. Dikkatli ve duyarlı okuyucuları sayesinde bugün bulundukları yere gelen basın yazarlarının, sadece basın özgürlüğü için değil saygın bir basın için de çalışma yapması gereken basın meslek kuruluşlarının ve medya etiği konusunda çalışanların bu olaydan alması gereken bir çok dersler vardır. Ancak, alınan kararda halen eksik olan yönler ve konuyla ilgili olarak Murat Bardakçı’nın ortaya koyduğu tepki, medya açısından henüz alınacak derslerin sonuna gelinmediğini göstermektedir. Basın Konseyinin daha önceki aldığı hatalı kararın düzeltilmesi amacıyla hatırlatmak zorunda kaldığım gibi, bu sefer de konunun kamuoyu tarafından tüm gerçekleriyle beraber tam bir tarafsızlık içinde değerlendirilmesi amacıyla bazı hatırlatmalar yapmak gereği doğmuştur. Murat Bardakçı’nın yazısında ifade ettiği üzere, kendisine ulaşan Basın Konseyi karar yazısında Basın Konseyi Yüksek Kurul üyelerinin tamamının ismi ve çalıştıkları basın organı yer almaktadır. Murat Bardakçı’nın yazılı olarak da tehdit ve hakaret etmekten hiç çekinmediği Basın Konseyinin başkanı, aynı zamanda DMG Yayın Konseyi üyesi de olan Hürriyet Gazetesi baş yazarı Oktay Ekşi’dir; Basın Konseyi ikinci başkanı, yine bir DMG yayın organı olan Milliyet Gazetesi yazarlarından ve kısa bir süre öncesine kadar “Doğan Medya Konseyi Üyesi Temsilcisi” sıfatını taşıyan Doğan Heper’dir; Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyelerinden biri, "Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Temsilci" sıfatıyla Tufan Türenç’tir. Dolayısıyla; Murat Bardakçı’nın Hürriyet Gazetesinin üzerinde bir “kontrol”, aleyhinde de “yalanlama” ve “tekzip müessesesi” şeklinde faaliyet göstermekle itham ettiği Basın Konseyi aslında Hürriyet Gazetesinin de dahil olduğu Doğan Medya Grubunun içinden doğmuştur ve en yetkili organlarında DMG mensubu basın çalışanları bulunmaktadır! Murat Bardakçı’nın, “adını dahi işitmediği”, “kimler tarafından ve ne maksatla seçildiğini bilemediği”, “basınla ne alakaları bulunduğunu anlayamadığı” Basın Konseyi Yüksek Kurulunun en etkin üyeleri, bizzat kendisinin de ekmek yediği Doğan Medya Grubunun mensubu basın çalışanlarıdır! Murat Bardakçı’nın tehdit ve hakaret dolu yazısında yer alan, kendisini “uyarma” kararının alınmasına kadar Basın Konseyinin varlığından haberdar olmadığı şeklindeki ifadesi; Basın Konseyinin “şikayetin yersizliği” şeklindeki hatalı kararının çıkışına kadar kendileriyle resmen görüştüğü, Basın Konseyini kendine muhatap alarak “okuyucunun ileri sürdüğü görüşlerin önemli bir kısmının tarihçiler arasında hala tartışılmakta olduğu” şeklinde yanıltıcı ifade verdiği ve “şikayetin yersizliği” şeklindeki hatalı karardan da daha önceden haberdar olduğu için, inandırıcılıktan yoksundur. Murat Bardakçı’nın, tehdit ve hakaret dolu yazısı ekinde iade ettiği mektubuna “uygun bir yer bulunacağından emin olduğu”, uluslararası basın kuruluşlarına şikayet etmekle tehdit ettiği Basın Konseyi, “Dünya Basın Konseyleri Birliği”nin (World Association of Press Councils - WAPC) Kurucu üyelerinden biridir. Basın Konseyi kararlarına yapılan itirazların; Basın Konseyinin işleyiş biçiminden dolayı konsey başkanı olan DMG Yayın Konseyi üyesi ve Hürriyet Gazetesi baş yazarı Oktay Ekşi, konseyin ikinci başkanı olan DMG yayın organı Milliyet Gazetesi yazarlarından ve kısa bir süre öncesine kadar “Doğan Medya Konseyi Üyesi Temsilcisi” sıfatını taşıyan Doğan Heper ve konseyin genel sekreterinin hazırladığı rapor doğrultusunda sonuçlandığı da Murat Bardakçı’nın malumlarıdır. Dolayısıyla; Murat Bardakçı tarafından “korkaklık”, “megalomani” ve “medeni cehalet yoksunluğu” ile itham edilen, Basın Konseyi tarafından alınan kararın sahipleri kendisiyle aynı çatı altında basın mesleğini sürdüren, uzun yıllardır DMG bünyesinde emek veren basın mensuplarıdır! Murat Bardakçı’nın, haklarında “ihbar ve şikâyet dilekçesi” vermekle, “tazminat” talep etmekle, işledikleri cürüm konusunda “meslektaşlarını uyarmakla” tehdit ettiği Basın Konseyi Yüksek Kurulunun en etkin üyeleri, bizzat kendisinin çalıştığı Hürriyet Medya Towers’daki DMG mensubu mesai arkadaşlarıdır! Murat Bardakçı’nın, son gelişmelerle hiç hakketmediği açıkça anlaşılan bugün geldiği yeri borçlu olduğu Doğan Medya Grubunun yazarlarına ve DMG Yayın Konseyi üyelerine, “meslektaşlarına” yazılı olarak, yukarıda da özetlenen ifadeleriyle açıkça tehdit ve hakarette bulunabilmesi ise tüm medya adına teessüfle karşılanacak son derece vahim bir durumdur. Murat Bardakçı’ya, basın etiğinin tüm değerlerinden yoksun olarak aziz hava şehitlerimizin hatırasını lekeleyen yayını nedeniyle DMG Yayın Konseyi tarafından da yaptırım uygulanması gereği aşikardır. İçlerinde, başkan olarak DMG Yayın Konseyi üyesi ve Hürriyet Gazetesi baş yazarı Oktay Ekşi ile birlikte DMG yayın organlarının da temsilcileri bulunan Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyelerini hedef alan tehdit ve hakaret dolu yayınıyla ilgili olarak Murat Bardakçı hakkında; en başta DMG Yayın Konseyi üyesi ve baş yazar Oktay Ekşi’nin, Basın Konseyi Yüksek Kurulunun üyesi olan DMG yayın organlarının diğer temsilcilerinin ve DMG basın organlarında görev yapan tüm basın mensuplarının öz saygınlığının bir ifadesi olarak alınacak idari kararı ise Doğan Medya Grubunun yetkili organlarının takdirine bırakmaktayım. Murat Bardakçı’nın Basın Konseyine hakaret ve boş tehditler dolu yazısında, Basın Konseyinin aldığı kararda da yer alan, Murat Bardakçı imzalı yazıdaki tüm yanlışların kanıtlarıyla ortaya konduğu gerçeğiyle ilgili bir tek söz dahi etmediği gözden kaçmamalıdır. Konunun özünde; Murat Bardakçı’nın ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış yazısında yer alan yanlışlar nedeniyle aziz hava şehitlerimizin anısına, onların halen hayatta bulunan aile yakınlarına ve şanlı havacılık tarihimize büyük bir saygısızlık yatmaktadır. Basın organlarında yayınlanan yazılar kültürel birikimin bir aynası ve daha sonraki kuşaklar için kaynak eserlerdir. Murat Bardakçı’nın 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan düzmece yazısıyla, belgeleri devlet arşivlerimizde mevcut olan tarihi gerçekler yok sayılmış; ilk hava şehitlerimizin Balkan Harbinde büyük fedakarlık ve cesaretle yaptıkları ve dünya havacılık tarihinde bazı “ilk”lere imza attıkları uçuşlar hiçe sayılmış, bu ülkenin yücelmesi için gösterdikleri çaba ve hatta bu havacılarımızdan birinin ülkesinin şanı için şehit düştüğü dahi inkar edilmiştir. Bir basın organı vasıtasıyla tarihe düşülen bu yanlış notun gelecekteki vahim sonuçlarını tahmin etmek zor değildir. Unutulmamalıdır ki bugün, arşivlerde aksini ortaya koyan belgeler bulunmasına rağmen, geçmişteki sözde Ermeni soykırımıyla ilgili söylemler o zamanlar yabancı bir gazetede yayınlanmış düzmece habere dayandırılmaktadır. Yarın herhangi bir yayın organının: Türklerin Balkan Harbi boyunca havacılık alanında hiç varlık göstermediklerini; Türklerin kendi şehitlerini dahi inkar edecek kadar tarih ve kültür miraslarına sahip çıkmaktan aciz olduklarını; Türklerin arasında, kendi arşivlerindeki belgeleri dahi görmezden gelerek ve kendi ulusuna hakaret ederek varoluşlarını kanıtlamaya çalışan vatan hainleri bulunduğunu yazması için Hürriyet Gazetesinin 19 Kasım 2002 tarihli nüshasında Murat Bardakçı imzasıyla yayınlanan yazıyı kaynak göstermesi yetecektir. Doğan Medya Grubunun bir basın organı olan Hürriyet Gazetesinin en azından bunu önlemek adına; her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına, bu uğurda canlarını kaybeden tüm aziz hava şehitlerimize ve Türk kamuoyuna bir özür ve düzeltme borcu vardır. Hürriyet Gazetesinin, Doğan Medya Grubuna bağlı saygın bir basın organı olarak varlığını sürdürebilmesi için, kendilerine tüm belgeleri sunulduğu halde gerekirse soruşturarak ve doğrulatarak, Murat Bardakçı’nın 19 Kasım 2002 tarihinde yayınlanan vahim hatalarla dolu düzmece yazısıyla ilgili olarak bir düzeltme yayınlaması konusunda: köşe yazılarında vatana ihanetin kültürel boyutundan bahseden Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve DMG Yayın Konseyi üyesi Doğan Hızlan’dan, köşe yazılarında bu vatan için şehit düşenlerle ilgili konuların ihmale gelmeyeceğini ifade eden Hürriyet Gazetesi baş yazarı ve DMG Yayın Konseyi üyesi Oktay Ekşi’den, gereği rica edilmiştir. Saygılarımla arz ederim, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
haluksevel
Moderator
Turkey
203
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 26/06/2003 : 06:31:30
Sevgili Tayyareciler,Temin edilen netice için hepinizi kutlarım. Başta bu konuda büyük emekleri geçen, tek başına konuyu sırtlanan ve Basın Konseyi'nde tek başına mücadele veren sevgili arkadaşımız Bülent Yılmazer'e, gerek foruma katılarak, makaleler yazarak veya yazılmasına neden olarak ve gerekse ilgili mercilere tekzip ve düzeltme yazıları göndererek katılan tüm arkadaşlarıma en içten sevgilerimi sunarım. Zaman zaman sevgili Bülent Yılmazer'le telefonda görüşerek konu ile ilgili bilgi alışverişinde bulunuyor, durumun değerlendirmesini yapıyorduk. Başlangıçta "it iti ısırmaz" felsefesi ile hareket eden Basın Konseyi'nin tutumunun Bülent Bey'in israrları neticesi değişeceğini, Murat Bardakçı aleyhine ama şöyle, ama böyle bir karar çıkacağını tahmin ediyordum. Gelişmeler gecikmeli de olsa beni yanıltmadı ve benim için bir sevinç kaynağı oldu. Ama hiçbir zaman bir zafer sevinci veya intikam mutluluğu gibi bir duyguya asla kapılmadım. Bizim amacımız büyük bir hatanın düzeltilmesini bütün medeni toplumlarda olduğu gibi temin etmekti. Keşke Murat Bardakçı denen kişi işin başında bir özür yazısı yayınlasaydı da bu durumlara düşmeseydi, kendini rezil etmeseydi. Sonuç,kendini herkesden üstün gören, istediği konuda istediği gibi at oynatacağını sanan basit megalomanların başına her zaman gelen bir sonuçtur, geçmişte birçok örnekleri vardır. Önce Konsey'i yanıltmaya çalıştı,ama oynadığı oyun geri tepip kınama yazısı alınca içinde bulunduğu çamurda debelenmeye başladı. Ama istediği gibi debelensin, debelendikce de batsın,Basın Konseyi ile, kendi gazetesindeki yazarlarla ters düşsün, bu durum bizi hiç ilgilendirmez. Sevgili Hakan'ın yazısında değindiği birçok hususa iştirak etmemek mümkün değil. Ülkemizdeki birçok resmi ve sivil havacılık kuruluşu ki bunların çoğunun yaptırım gücü vardır, için başında müdahale etselerdi konu bu şekilde lastik gibi uzamadan bir çırpıda neticeleniverirdi. Ama bu kurumların davranışları Türk Havacılığı'na bakışları açısından son derece düşündürücüdür. Batı dünyasında sivil ve resmi havacılık kuruluşları halkla iç içe iken bizdekiler maalesef bizlerden tamamen kopuk durumda varlıklarını sürdürmektedirler. Hava Kuvvetleri'miz bugüne kadar birçok kitap yayınlamıştır. Hangimiz bu kitaplardan satın alabilme olanağına sahip olmuştur? Hiçbirimiz. Birçok yanlışlarla dolu "Uçak Albümü" gibi kitaplar, sanki bir "Jakobenler Kulübü"ymüşler gibi kendi aralarında dağıtılmış, havacılık tutkunlarından böyle bir hizmet bedeli karşılığı da olsa esirgenmiştir. Halbuki bu kitap bizlere dağıtılmış olsaydı en azından yanlışları düzeltme olanağına kavuşurlardı. Türkçemizde hiç sevmediğim, başka lisanlarda olduğunu hiç zannetmediğim bir atasözü vardır: "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın". "Tabii Murat Bardakçı'nın yazısı benim kişisel veya kurumsal çıkarlarıma zarar getirmedikten sonra ben ne diye bu kişiye bulaşayım!" tarzındaki düşünce maalesef bizim toplumumuzdaki hakim düşüncedir. Bu nedenledir ki bizim haricimizde hiçbir kurum veya kişi ses çıkarmamıştır. Bu cesareti bir tek Tayyareci'ler göstermiştir. İsimleri teker teker yazarsam unuttuğum olur, onun için özür dileyerek yazmıyorum. Başta Sevgili Bülent Yılmazer olmak üzere bu konuda çaba gösteren bütün Tayyareci'leri en içten duygularımla kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Haluk SEVEL
|
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 27/06/2003 : 10:09:03
arkadaşlar haluk beye ve hakana katılmadıgım noktalar var bu olayla gucumuzu gosterdık dıyebılırım konunun geregınden fazla uzaması da boyle konulardakı tecrubesızlıgımızden kaynaklanıyor bu konuda bulent bey tek basına savastı bızım yaptıgımızsa forum sayfasında bıseyler karalamak tebrıklerımızı ıletmek oldu konuyla ılgılı gereklı mercılerın sessız kalmasına gelınce bu gune kadar sessız kalmıs olabaılırler en nıhayetınde bır kamu kurulusudur yapsı gereklıdır ama yapmıdı bız boyle konularda on plana cıkıp dusuncelerımızı ve tepkılerımızı gosterdıkce resmı kuruluslarda tepkılerını ıster ıstemez yayımlayacaklardır burda bızım gorevımız kıvılcım olusturmak dıkkat cekmek degılmıdır belkı cok guclu degıldır ama bu guclenmeyecegımız anlamına gelmezkı bu ve buna benze konular ılerdede karsımıza cıkacaktır ben gucumuzu kucumsemeyerek tepkımızı tepkı gostermemız gereken yerde gostermelıyız son olarak elde edılen bu basarıda cok buyuk bır payı yadsınmayacak kadar buyuk emek ve cabası olan sevgılı Bulent YILMAZER e teşekkurlerımı ıletıp teprık ederım saygılarfulas |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 27/06/2003 : 10:16:08
sitemizin guclenip dahada tanindigini kanitlayan bir not olarak hezarfen senligi için gönderilmis olan asagidaki davetiyeye dikkat etmenizi rica ederim *** 29 Haziran 2003 / Pazar / Saat 11:30 *** Ülkemiz insanlarina havaciligi daha çok sevdirmek, havaciliga olan ilgiyi arttirmak amaciyla, her yil Haziran ayinin son haftasinda kutlanmasi bir gelenek haline gelen, bu sene de Hezarfen Havaalani’nda 29 Haziran 2003 günü saat 11:30 da V.sini düzenleyecegimiz “V. Istanbul Havacilik Senligi-Hezarfen 2003, basta Istanbul olmak üzere askeri, resmi ve sivil tüm havacilik sektörünün ve Türkiye’nin dört bir yanindan senligimize katilacak olan amatör ve profesyonel pilotlar, teknisyenler, hava kontrolörleri , özel pilot okullari, havacilik kulüpleri, hava taksi sirketleri, üniversitelerin havacilik dalindaki fakülteleri, sportif havacilik dernekleri, yer hizmetleri sirketleri, havayolu sirketleri, diger ilgili kurumlar, basin ve genis bir genç havacilar kitlesi ile halkimizin yani sira seçkin davetliler katilacaktir. ******************************************************************************** *********Tayyareci leri aramizda görmekten büyük mutluluk duyacagiz.*********
Saygilarimizla, irtibat :Nese Ekin 0542 242 75 89 hezarfen@hezarfen.com.tr ******************************************************************************** fulas |
hakan737
üye
Turkey
279
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 27/06/2003 : 21:02:22
Sevgili Fuat, heyacanini ve dusuncelerime (dusunceleremize)isyanini anlayisla karsiliyorum. Elbette kulaga hos gelmeyen biraz sevk kiran cumleler sarfediyoruz bazen. Ama henuz cok fazla tecrube edinmemis olan hayatimda yinede edinebildigim kucuk derslerden bir tanesi arada sirada durup, oldugumuz yeri algilamamiz icin objectif olarak kendimizi incelemek olmali. Bulent Yilmazer'in verdigi savas kuskusuz bir cogumuzun "benim simdi isim var, nasilsa biri yapar!"in en guzel ornekleirnden biri olmaliki sevgili Yilmazer bu mucadelede neredeyse yalniz kaldi. Yada en azindan biz buradan takip ettigimiz kadari ile ancak bu kadarini bilebiliyoruz. Elinde imkan ve zaman olanlar -benim gibi- tepkisini de ortaya koydu. Ancak sorun su ki hala bu konuyu toplan 5-6 kisi aramizda konusuyoruz. Sunu kabul etmek gerekki bizler "sanal" , elektronik ortamin bir arada tuttugu zaman zaman "gercek" yasamda bir araya gelen ama tum platformu internet olan bir grubuz. En guzelide en sevdigimiz yani ile "Turkiye'nin en buyuk havacilik gurubu" olamamiz. Ama bunlari realize etmek de cok onemli. Benim kisisel olarak gorusum kendi aramizda nefretimizi, duygularimizi, dusuncelerimizi ifade edebiliyoruz ancak sonuca giden yol kisisel gayretler ile kesismekte. Bu noktada bizlerin havaciligi gercekten cok seven bireyler olmamizin yanina yaptirim gucu olan kisi, kurum ve kuruluslarida ekledigimiz zaman bugune kadar bahsini hep yaptigimiz Tayyarecinin Turk Havaciligina destegi gerceklik kazanabilir. Ben acikcasi daha oncede soyledigim gibi ne Murat Bardakci denilen sahsin yaptigi yanlisi kabul edecek kadar meslek ahlakina saygili oldugunu (bu konuda tek soyleyebilecegim, M.Bardakcinin her zaman meslektaslarina atifda bulundugu "tarih yazmak, tarih yapmak kadar onemlidir" vecizesini dikkate deger buldugumdur.), ne de Basin Konseyinin, varolan medya ve basin dunyasinda etken ve otoriter bir yapisinin olmadigidir. Eger Oktay Eksi gibi daha Murat Bardakci universitede Turk Tarihinin Karamurat ve Tarkan'dan ibaret olmadigini ogrenirken Bab-i ali'nin yokusunu arsinlayan bir kisi ayni yayin kurulusunda kendisinin ne is ile istigal ettigini bilmeyen birisi ile beraber calisiyorsa ve birbirlerinden bir haber durumda iselere bizim vardigimiz noktanin bana gore cok buyuk bir anlami yok. Ayni gazetede olmayi bir kenara birakarak , Hurriyet gibi bir gazetenin genel yayin yonetmeni'nin bir tarafta yanlis yapilan haber icin yazarin dikkatini cekmemesi yaninda, ote yandan bizim aldigimiz cevaba-sonuca- istinaden Basin Konseyini ayni sekilde medya icindeki otoritesini dikkate almamasinin aciklamasi ne olabilir? cevap; kendiside boyle bir seye inanmiyor olsa gerekki salt musteri memnuniyeti ve dogru haber verme ilkesi dogrultusunda gerekli herturlu duzeltmenin yapilacagi yerde kendisine lutfedilen makamin geregini yaparak "gazetesine toz kondurmuyor". Sevgili arkadaslar benim kizdigim bozuldugum nokta bizlerin tepkiselliginin "soz" bazinda olmasinda degil. Bu normaldir olur, kalabalik bir grupta herkes ayni sekilde hassiyet gosteremeyebilir. mumkundur, hos karsilamak gerek. Ancak onemli olan sey bizlerin bir adim otesinde yaptirim gucu olan kisi, kurum ve kuruluslarin bir nebze olsun parmaklarini kipirdatmamalaridir. Ulusal anlamda tarihi bir hatanin takipcilerinin Tayyareci veya Bulent Yılmazer olmasi bana gore cok vahim bir durum. Sahiplenici durumda olmasi gereken kurumlardan en az 10 kisi dogrudan Gazete yonetimini arayarak duzeltme yaptirabilecek konumlardadir. ben yazdikca canim sıkılıyor, o yuzden uzatmadan son cumle ile bitireyim. Bizlerin gucu bir yere kadar, ondan sonra "hatirli kisilerin" oldugu bir carkin ulkesiyiz. hepsi bu.. Hakan737Guven virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
|
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 28/06/2003 : 08:11:44
hakan abı senın dusuncelerıne katılıyorum fakat anlasamadıgımız nokta sen bulundugumuz yere bakıyosun bense hem bulundugumuz yere hemde gıtmemız gereken yere bakmak dogrudur bızım ulasabılecegımız nokta veya yaptırım gucu bır yere kadar ama sunuda unutmamak gerekırkı bu noktayı yıne bız belırlerız tamam basın konseyı formalıteden bır uyarı cekmıs olabılır ama o formalıtenın olusması ıcın yalnızca bır kısının cabası yettı. bu konuyu 5-6 kısının tartıstıgını yazmıssın bence buda bızım hatamız bu konuda yeterlı organızasyon olamamaktan kaynaklanıyor bır dusunsenıze tayyarecı grup ıyı organıze olmus bır sekılde bu konuya egılseydı hem sanal ortamda hem gercek ortamda bunu her platformda gundeme getırseydı fatıhtekı anıtın onunne kalabalık bır grupla gıdıp kucuk ve zararsız bır gosterı yapsaydı aksam haber bultenlerınde bır kac sanıye bıle olsa ekranlara cıksaydı o zaman bahsettıgımız kurumlar ıster ıstemez harekete gecmezmıydı bu yazdıklarım bızden cokta uzakta degıl aslında ıyı bır organızasyonla gercek hayatta bu tur fırsatları degerlendırıp bır araya gelıp cok daha fazla organızasyonda yer almamız yaptırım gucumuzu daha da arttırmazmı? eger faaliyet alanımızı www.tayyareci.com adresınde surdurmeye devam edersek senın yazdıklarından oteye gıdemeyecegımız asıkar bu konudakı tespıtlerın dogrudur ama benım dusuncem artık dısa acılmamız gerektıgı bazı konularda heyecanlı olmak cesur olmak rısk almak gerekır buda bu konulardan bırı tabıı benım kanım bu.aşığı oldugumuz havacılık ıcın bu alanda fıkır tartısıp yazıp cızıp bazen bırbırımıze gırıp bazan aynı dusuncelerı paylasmak artık bana yetmıyor emınımkı pek cok arkadasta aynı hıslerı paylasıyordur bu dusuncelerımın hayata gecebılmesı ıcın sızlerırın sıtenın onculerının ve bılgı bırıkımı bızlerden daha fazla olan buyuklerın oncelıkle buna ınanması ve ıyı organızasyonlar ulusturabılmesı gerekmektedır mesela yarın hezarfen de ist.5. havacılık şenlıgı var bızden kaç kışı gıdecek ? ben soyleyım en fazla 5 bunlarda bırıbırınden habersız olacak ve orada karsılaşacaklar oysakı yarın ıcın ıstanbulda bulunan arkadasları cagırmıs olsaydık ana sayfada gunlerce onceden hezarfende bulusuyoruz duyurusu yayımlansaydı katılım kac olurdu durun ben yıne soyleyım en az 15-20 kışı ben derımkı hep klavyeye bakıyoruz bırazda bırıbırımızın yüzüne baksak ! fulas |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 21/08/2003 : 18:30:32
Sevgili Tayyareciler,Doğan Medya Grubunun bir basın organı olan Hürriyet Gazetesinde Murat Bardakçı tarafından yayınlanan, aziz hava şehitlerimizin adını ve şerefini lekeleyen düzmece yazıyla ilgili gelişmeleri buradan izlediniz. Bugüne kadar bu konuda, tayyareci sitesinden ve tayyareci grubundan mesaj yazarak, özel mesaj yazarak ve telefonla arayarak, günlük koşturma arasında vakit ayırıp benimle görüşerek, bana destek veren tüm tayyareci dostlarıma teşekkür ediyorum. En başta, konuyu hep beraber tayyareci.com sitesinde işlememize imkan tanıyan E. Hv. Plt. Bnb. Celal Uzar’a teşekkür ederim. Konuyu bir haber haline getirerek, havacılık tarihimiz ve hava şehitlerimize karşı basınımızdaki etik yoksunluğunu bir basın organı vasıtasıyla ilk defa duyuran Hakan Güven ve “Gökyüzü Haberci” havacılık dergisine ayrıca teşekkür ederim. Halkın gerçekleri ve doğruları bilme hakkı adına, hiçbir şeyden çekinmeden Hürriyet Gazetesi ve Murat Bardakçı’nın isimlerini açıkça anarak bu konuyu sayfalarında işleyen “Gökyüzü Haberci”, ilkeli bir yayıncılık anlayışının nasıl olması gerektiği konusunda herkesin ders alması gereken bir örnektir. Konunun basında işlenmesi için büyük gayret gösteren genç tayyareci dostum Fuat Ulaş’a da çabaları için çok teşekkür ederim. Onun girişimleri sayesinde gazeteci Ahmet Hanbey konuyu netpano.com sitesinde haber olarak işledi. Ancak, bu haberi hazırlarken bir doğru bir de çok yanlış kaynak kullanılmış. Doğru kaynak tayyareci.com sitesi. Haberi hazırlayan gazeteci arkadaşımızla yapılan görüşmeden, netpano.com sitesindeki haberde gözlenen bazı hatalı ifadelerin nedeninin ise “Türk Havacılık Kronolojisi” isimli kitap olduğunu öğreniyoruz. Bu kitabın içeriğindeki eksiklikler ve ciddi yanlışlıklar, havacılık tarihimizi güvenilir kaynaklardan akıl kullanarak araştıran tüm tayyareciler tarafından bilinmektedir. Lise seviyesinde coğrafya bilgisinden dahi yoksun, bir coğrafya atlasından “Yafa” ile “Hayfa” şehirlerinin farklı yerler olduğunu doğrulamaktan aciz bir cehaletin ortaya koyduğu kitaptan alıntı yapılınca maalesef bu tür hatalar ortaya çıkıyor. Burada bir hususa değinmekte fayda. Maalesef, Türkiye’de havacılık mesleğinin içinde olanların büyük bir çoğunluğu ekmek yedikleri mesleğin tarihçesi hakkında hiçbir birikime sahip değiller. THY’da bu birikimden mahrum kişilerin “Türk Havacılık Kronolojisi” isimli kitapla ilgili ve tamamen gerçekleri yansıtan eleştirileri anlamakta güçlük çektiklerini ve halen bu eseri övmeye çalıştıklarını üzüntü ile izliyoruz. Bir başka acı olay ise, Havaş gibi Türk havacılığında uzun yıllar hizmet vermiş, havacılık tarihimizde önemli bir yeri olan kuruluşun yeterli araştırma ve inceleme yapmadan, yukarıda sadece bir örneği verilen cehalet eseri bir çok yanlışları içeren böyle bir kitaba sponsorluk yapmak üzere kandırılmış olmasıdır. Bu tür kuruluşların benzeri eserlere maddi veya manevi destek vermeden önce, yaptıkları resmi veya özel çalışmalarla konuya hakim kişiler ve kuruluşlara danışarak görüş almalarında büyük fayda bulunmaktadır. Aksi takdirde, Murat Bardakçı ve Türk Havacılık Kronolojisi kitabı olayında olduğu gibi aldatılırlar ve utanç duyacakları büyük bir ayıba alet olurlar. Doğan Medya Grubunun bir basın organı olan Hürriyet Gazetesinde süre giden, ilk hava şehitlerimiz konusunda sergilenen medya ahlaksızlığında olduğu gibi, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hedef alan ikiyüzlü davranışlara ise daha sonraki mesajımda yer vereceğim. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/08/2003 : 21:16:19
Sevgili Tayyareciler,Son günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ilişkin olarak Hürriyet Gazetesinde yer alan seviyesiz tutuma karşı, Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Aydın Doğan’a hitaben yazılmış açık çağrı mesajım aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/08/2003 : 21:21:25
24 Ağustos 2003Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Aydın Doğan’a açık çağrı: Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev değişim dönemi içinde olmamız nedeniyle düzenlenen törenlerde sayın komutanlarımızın yaptıkları konuşmalar, güven ve istikrara en çok muhtaç olduğumuz bu günlerde, maalesef büyük bir etik yitikliği içinde olan medya tarafından kamuoyunda huzursuzluk yaratacak biçimde ve seviyesizce çarpıtılarak yayınlanmaktadır. Bir okur olarak son derece rahatsız olduğum bu durum karşısında, Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Medya Grubunun bir basın organı olan Hürriyet Gazetesinde bu konuda yer alan çarpık köşe yazılarıyla ilgili yorumum, hava kuvvetlerimizin ilk şehitleriyle ilgili bir medya vukuatı ile birlikte, gereği için aşağıda ilginize sunulmuştur. 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde, Murat Bardakçı kendisine ayrılan sayfada, dört sütun üzerinde yer alan “İlk hava şehidlerimiz, Fatih Meydanı’nda uyuyorlar” manşeti altında tamamı düzmece, havacılık tarihimizdeki gerçeklere aykırı ve ilk hava şehitlerimizin hatırasını ayaklar altına alan bir yazı yayınlamıştır. Murat Bardakçı, manşetinden son satırına kadar havacılık tarihimize ilişkin asılsız ve yanlış bilgilerle dolu olan bir cehalet ürünü bu yazısında, ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in ülkesinin yücelmesi ve milletinin bekası için görev yaparken şahadet mertebesine eriştiğini dahi inkar etmiştir. 21 Kasım 2002 tarihinde Murat Bardakçı’ya bir elektronik posta gönderilerek yazısındaki en temel hatalar sıralanmış, doğru bilgiler ve bunların bulunabileceği devlet arşivlerindeki kaynaklar kendisine sunulmuştur. Kitaplar, dergiler ve gazetelerde yayınlanan yazıların gelecek kuşaklara kaynak niteliği taşıdığı hatırlatılarak, büyük yanlışının gazetenin aynı sayfasında düzeltilmesi kendisinden rica edilmiştir. Aynı tarihte, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e de elektronik posta gönderilerek, ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun bir biçimde, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış yanlış haber ve bilgilerle ilgili sorumluluğu paylaştığı hatırlatılmış, bir düzeltme yayınlanması konusunda gereği rica edilmiştir. Şanlı havacılık tarihimizdeki tüm gerçeklere aykırı, iğrenç bir cehalet örneği olarak baştan başa yanlışlarla dolu, aziz hava şehitlerimizin hatırasını şahadet mertebesine ulaşanları inkar edecek kadar aşağılık düzeyde lekeleyen bir yazıyı yazan ve yayınlayanların, ilgili belgeleri bulabilecekleri milli arşivlerimizdeki kaynaklar da gösterilerek gerçekler kendilerine sunulduğunda, aynı sayfada ve aynı büyüklükte doğrusunu yayınlamaları sadece meslek etiklerini tanımlayan görev ve ilkeler gereği değil, aynı zamanda şahsi haysiyetlerinin de gereğidir. Ne yazık ki, müessif yazının sahibi ve yayınlandığı gazetenin genel yayın yönetmeni, aziz hava şehitlerimize, her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına ve tüm kamuoyuna borçlu oldukları özür ve düzeltmeyi yayınlama konusunda gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde davranmışlardır. Bu medya haysiyetsizliği, Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Medya Grubunun yayın organlarında çalışan birçok gazeteci yazara birçok kereler yazılan mesajlarla da teşhir edilmiştir. Haklı olarak beklenen özür ve düzeltme yayınlanmayınca, Hürriyet Gazetesinin köşe yazarlarından Ali Atıf Bir, Ayşe Arman, Bekir Coşkun, Cüneyt Ülsever, Doğan Hızlan, Emin Çölaşan, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Ferai Tınç, Hadi Uluengin, Oktay Ekşi, Özdemir İnce, Sevgi Gönül ve Tufan Türenç’e mesaj yazılarak, köşe yazılarında savundukları değerler de hatırlatılarak, konuyla ilgili olarak Hürriyet Gazetesinde süre giden bu yoz tutumu köşelerinde işlemeleri ve bu yakışıksız durumun düzeltilmesi için profesyonel gazeteciliğe uygun tavrı almaları istenmiştir. Köşe yazılarında basın meslek ilkeleri, medya ahlakı, üslup, erdem, riya, iftira, vicdan, yüreklilik, kalıbının adamı olma, misyon, hayatın her alanında kalite, statükoya karşı durmak, hürriyet, haksızlıkların yerde kalmaması, medyadaki terbiyesizliklerin hesabının sorulması ve bu ülke için şehit düşenlerle ilgili konuların ihmale gelmeyeceği konularında bol keseden süslü sözler kullanıp ahkam kesenler, çalıştıkları gazetede süre giden, aziz şehitlerimizin hatırasını lekeleyen bu esef verici durum karşısında susup kalmışlardır. Bu köşe yazarlarının bir kısmı ise halen hiç utanmadan, büyük bir ikiyüzlülük içinde “vatan” ve “şehit” edebiyatı yapmaktadırlar. Ağustos ayının Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev değişim dönemi olması nedeniyle, bu günlerde birçok değerli komutanımız büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine bağlılık ve onun kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin aydınlık yarınlarının teminatı olan mesajlar vermektedirler. Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimizin aziz hatırasını lekeleyen medya olayı karşısındaki suskunlukları nedeniyle artık meşrebi belli olan köşe yazarları ise bu komutanlarımızın sözlerini çarpıtmak için Kurtuluş Savaşımızdaki mütareke basınını aratmayacak kadar büyük bir gayret içine girmişlerdir. Gazetedeki köşelerini ve ellerindeki kalemi silah olarak kullanma imtiyazına sahip olduğunu sanan, her türlü erdem ve vicdandan yoksun bu medya tedhişçileri ne demektedir: “Ben bu vatana sadece bugünü ile değil, geçmişi ile de vatanseverlik duygularıyla bağlıyım. Laik ve demokratik Cumhuriyet benim hayat tarzımın miladıdır. Ama vatan tarihim Cumhuriyet ile başlamaz. Bu ciddi bir farktır. O nedenle, son zamanlarda dar bir çevrenin ucuz iftira sloganı haline gelen ‘mütareke basını’ eleştirisini de kendisine [Sn. Org. Çetin Doğan’a] iade etmek zorundayım. Böyle ucuz ifadeler, Türk ordusunun saygın bir komutanına yakışmıyor.” Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün vatan tarihi madem Cumhuriyet ile başlamamaktadır ve vatanına bu kadar bağlıdır; Murat Bardakçı’nın şerefsiz bir vatan haini gibi davranarak yazdığı, Filistin topraklarında yitirdiğimiz ilk hava şehitlerimizin şahadet mertebesine ulaştığını dahi inkar eden yayınla ilgili gerçekler kendisine sunulduğunda, hava şehitlerimizin hatırasına, her gün görevini büyük bir fedakarlıkla yapan Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarına ve kamuoyuna borçlu olduğu özür ve düzeltmenin, yönetimindeki gazetede yayınlanmasını neden sağlayamamıştır? Murat Bardakçı, Basın Konseyi tarafından uyarıldığı zaman, kurucuları ve en etkin yürütme organlarında Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Medya Grubu çalışanlarının; Hürriyet Gazetesi Başyazarı, Doğan Medya Konseyi Üyesi Temsilcisi ve Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Temsilcisinin yer aldığı Basın Konseyine, kendi meşrebine uygun olarak hakaret ve boş tehditler dolu bir yanıt verdiğinde neden bir kopyasını da Ertuğrul Özkök’e göndermiştir? Evlad-ı fatihan edebiyatına sığınarak, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, yargısız infaza yeltenen, kendi sığlığını başkalarını kolayca “ucuz iftira” ve “ucuz ifadeler” kullanmakla suçlayarak gizlemeye çalışan Ertuğrul Özkök’ü de kendi mayasından olarak gördüğü için mi! Artık malum olan medya haysiyetsizliği bununla bitmiyor. Yazar diyor ki: “Paşama emeklilik hayatında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Şimdi artık Osmanlı tarihi okumaya, ama en önemlisi de eski topraklar üzerindeki şehitlikleri dolaşıp görmeye fazlasıyla vakti olacak. Belki o zaman vatan toprağı ve müstemleke kavramları üzerine daha uygar ve yapıcı bir tartışma yapabiliriz.” Şam’da Emeviye Camii Şerifi’ndeki Selahaddin-i Eyyubi’nin türbesinin yanında yatmakta olan ilk hava şehitlerimizle ilgili olarak, kendi meşrebine uygun bir anlayışla yönettiği gazetede dört sütun üzerine, “İlk hava şehidlerimiz, Fatih Meydanı’nda uyuyorlar” manşeti atılırken, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün uygar ve yapıcı gazetecilik onuru neredeydi acaba? Kendisinin, doğru ama idrak edemediği bir tespiti var: “Sizin köşeleriniz varsa, insanların da onurları var”. İddia edildiği üzere, Murat Bardakçı’nın yazısının tamamının düzmece olduğu milli arşivlerimizden temin edilen belgelerle ispat edildiği halde, Murat Bardakçı’nın kendi köşesini halen babasının malı gibi kullanarak, Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Medya Grubu mensubu Basın Konseyi üyelerince alınan karar hakkında kendi meşrebine uygun bir tarzda “zaptiye”cilik yapmasına müsaade eden Ertuğrul Özkök, kendisinin de insanlıktan pek bihaber olduğunu açıkça sergilemiştir. Yazarın gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde kullandığı seviyesiz ifadelerin, sahibi bulunduğunuz gazetede evrensel gazetecilik ilkeleri çerçevesinde görev yapması gereken profesyonel bir gazeteciye ne derece yakıştığını, Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi Başkanı olarak sizin takdirlerinize bırakıyorum. Gazeteniz genel yayın yönetmeni, köşe yazısında devam ediyor: “… bu ülkenin milyonlarca insanının ecdadına haksızlık ederiz”; “… ‘emekli paşalar’ olayı yaratarak daha da hassas hale getirmenin sorumluluğunu, ne de vicdani yükünü taşıyabilirim”; “… şehit düşen binlerce Türk askerini ‘lejyoner’ mertebesine indiremeyiz”. Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Yayın Holding A. Ş. adına sahibi olduğunuz Hürriyet Gazetesinde Genel Yayın Yönetmeni olarak görev verdiğiniz yazarın, akıl, vicdan ve her türlü erdemden uzak ikiyüzlülüğü en açık biçimde şu satırlarıyla gün ışığına çıkıyor: “…o emekli paşalardan almak istediğim tek şey … başka topraklardaki şehitliklerde yatan şehitlerin itibarıdır”. Ancak şerefsiz vatan hainlerine yaraşır bir biçimde; ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in ülkesinin yücelmesi ve milletinin bekası için görev yaparken Yafa’da şahadet mertebesine eriştiğini dahi inkar ederek aziz şehitlerimizin hatırasını ayaklar altına alan, ilk hava şehitlerimizi Şam’daki şehitlikten kaldırıp İstanbul’da bir parka gömen yazıyı yayınlayan, gerçekler kendilerine sunulduğunda yönetiminde çalışan gazeteciye bir özür ve düzeltme yayınlatmaktan aciz medya ahlaksızlarının, değil şehitlerimizin itibarının iadesin istemeye, aziz şehitlerimizin adını anmaya dahi zerre kadar hakları yoktur. Kendi erdem eksikliğini gizlemek için üslubunu belden aşağı indiren, tartışma adabından bihaber gazeteniz genel yayın yönetmeninin, ucuz “vatan” ve “şehit” edebiyatı yaparak ve sonrada bir korkak gibi ortalıktan çekilmeye çalışarak bulunduğu bataklığın içinden kurtulması mümkün değildir. Cehaletlerinin karanlık batağında, mesleklerini hakkı ile icra etmekten dahi yoksun olarak şehitlerimizin adını ve şerefini hiçe sayan, mertebelerin en yücesi şehitlik mertebesine ulaştıklarını dahi inkar eden yazarları, buna müsaade eden gazete yöneticilerini ve bu iğrenç durumun önlenmesi için gayret göstermeyen medya mensuplarını ve kuruluşlarını, ne tarih ne de Türk kamuoyu unutmayacaktır, affetmeyecektir. Şehitlerimizin aziz hatırasını bu şekilde lekeleyerek, tarihimizi, ulusumuzu ve her gün görevlerini büyük bir fedakarlık ve cesaretle yapan silahlı kuvvetler mensuplarımızı aşağılamaya çalışanları hiçbir medya kuruluşu bünyesinde kabul edemez. Eğer kabul ederse, o medya kuruluşu “onur” kavramından söz edemez. Bu iğrenç medya ahlaksızlığını sürdürenlerden, yönetiminiz altındaki medya kuruluşlarını bugün bulundukları yere getiren okurlardan biri olarak tek isteğim, eğer halen bir nebze olsun onurları varsa, Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Yayın Holding A. Ş.deki tüm görevlerinden derhal istifa ederek, genel olarak medyanın ve özellikle saygınlık kazandırmaya çalıştığınız gazetenizin daha fazla itibar kaybına uğramasına neden olmamalarıdır. Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi vasıtasıyla uygulamayı taahhüt ettiğiniz basın ahlak kurallarının sadece sözde kalmayarak eyleme dönüşmesi, savunmayı görev edindiğiniz güven, adalet ve dürüstlük kavramlarının yönetiminiz altındaki basın kuruluşlarında hayat bulması, medya kuruluşlarınızın bu medya ahlaksızlarıyla aynı çukurun içine sürüklenmemesi için bu elzemdir. Yazmaktan okumaya fırsat bulamadıkları için şerefsiz vatan hainlerinin yanında saf tutacak kadar cahil medya magandaları, emekliye ayrılan Sayın Kara Kuvvetleri Komutanımızın son derece medeni tavsiyesine kulak versinler ve milli arşivlerimizde mevcut titizlikle tutulmuş Osmanlı kayıtlarını incelesinler. Belki o zaman, eski topraklarda hangi amaçla ve kaç şehidimiz yattığı konusunda bilgi sahibi olurlar da içinde bulundukları cehalet batağından biraz yukarı çıkabilirler. Bundan yaklaşık beş ay önce, “... [yayın kuruluşlarımın] her biri profesyonel gazeteciler tarafından yönetilmektedir” şeklindeki ifadeniz Hürriyet Gazetesinde yayınlanmıştı. Burada teşhir edilen gerçekler, maalesef bu konuda aldatıldığınız veya yanılgı içinde olduğunuzu gösteriyor. Sergiledikleri hayasız tutum ile medyayı kirleten, sadece sizi değil okurları da mesleğinizden tiksinir hale getiren bu batağın içindekilerin, evrensel gazetecilik ilkeleri çerçevesinde profesyonel gazeteci seviyesine çıkabilmeleri için en büyük görev de, Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi Başkanı olarak size düşüyor Sayın Aydın Doğan. Murat Bardakçı’nın, gazetecilik olanakları içinde olmasına rağmen hiç soruşturmandan ve doğrulanmadan hazırlanmış ve 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan düzmece yazısıyla, belgeleri devlet arşivlerimizde mevcut olan tarihi gerçekler yok sayılmış; ilk hava şehitlerimizin Balkan Harbinde büyük fedakarlık ve cesaretle yaptıkları ve dünya havacılık tarihinde bazı “ilk”lere imza attıkları havacılık faaliyetleri hiçe sayılmış, bu ülkenin yücelmesi için gösterdikleri çabalar ve hatta bu havacılarımızdan birinin ülkesinin şanı için şehit düştüğü dahi inkar edilmiştir. Bir basın organı vasıtasıyla tarihe düşülen bu yanlış notun gelecekteki vahim sonuçlarını tahmin etmek zor değildir. Unutulmamalıdır ki bugün, arşivlerde aksini ortaya koyan belgeler bulunmasına rağmen, geçmişteki sözde Ermeni soykırımıyla ilgili söylemler o zamanlar yabancı bir gazetede yayınlanmış düzmece habere dayandırılmaktadır. Yarın herhangi bir yayın organının, Türklerin Balkan Harbi boyunca havacılık alanında hiç varlık göstermediklerini yazması ve Balkan Harbi boyunca havacılık alanında gerçekleştirilen ilklere düşmanlarımızın sahip çıkması için, Türklerin kendi şehitlerini dahi inkar edecek kadar tarihine sahip çıkmaktan aciz olduklarını belirtmesi ve bütün bunları “Türkiye Türklerindir” sloganı ile yayınlanan basın organı vasıtasıyla yaptıklarını yazması için Hürriyet Gazetesinin 19 Kasım 2002 tarihli nüshasında Murat Bardakçı imzasıyla yayınlanan yazıyı kaynak göstermesi yetecektir. Ulusal onurumuzun paspas edilerek medya tarafından çiğnenmesine bundan daha gerçek bir örnek olabilir mi? Bugün demokratik, laik ve özgür bir ülkede yaşamasının, dedesinin ve babasının belli olmasının ve bir Türk adı taşımasının yegane sebebi olan şehitlerimizi, yayınladığı yazı ile şerefsiz bir vatan haini edasıyla inkar eden ve onları Şam’daki ebedi istirahatgahlarından kaldırarak İstanbul’da bir parka gömenlerin “özür borcundan” bahsetmeye hakları yoktur. Değil “tarihçi”, “gazeteci” müsveddesi dahi olmayı hakketmeyenlerin Yönetim Kurulu Başkanı bulunduğunuz Doğan Yayın Holding A. Ş. adına sahibi olduğunuz basın organlarının saygınlığını lekelemeye de hakları olmadığı tarafınızca malum olmalıdır. Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi Başkanı olarak, sahibi bulunduğunuz gazeteye sürülen bu onursuz lekeyi temizlemek adına aşağıdakileri gerçekleştirmek görevi sizindir Sayın Aydın Doğan. 1) Murat Bardakçı’nın yukarıda teşhir ettiğim ve DMG Yayın İlkeleri Madde 9’un açıkça ihlal edildiğini ortaya koyan davranışıyla ilgili yaptırım kararının alınması; 2) Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün, Murat Bardakçı olayına paralel olarak teşhir ettiğim, milli arşivlerimizden kaynak gösterilerek gerçekler kendisine sunulduğu halde, özellikle gazetenin genel yayın yönetmeni olarak gerçekleri tam bilgi ile kamuoyuna iletmemesi nedeniyle, DMG Yayın İlkeleri Madde 1’i açıkça ihlal eden davranışından dolayı ilgili yaptırım kararının alınması; 3) hava şehitlerimizin aziz hatırasına, her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına ve Türk kamuoyuna borçlu olunan özür ve düzeltmenin, Murat Bardakçı’nın vahim hatalarla dolu düzmece yazısının yayınlandığı aynı sayfada ve aynı büyüklükte yayınlanması; 4) burada teşhir ettiğim büyük ikiyüzlülükle vatanımıza, şehitlerimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarına karşı sergilenen medya ahlaksızlığı konusunda gerekli yaptırım kararlarının alınması ve yapıcı adımların atılması. Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Aydın Doğan; bir okur olarak sizden, sadece Hürriyet Gazetesinin değil, yönetiminiz altındaki Doğan Medya Grubuna bağlı tüm basın kuruluşlarının ilkeli ve saygın birer basın organı olarak önde kalmalarını sağlamak üzere gereğini yapmanızı rica ederim. Saygılarımla, Bülent Yılmazer Tel: 0532-559 3191 e-posta: yilmazer@tr.net Dağıtım: Tüm basın kuruluşları Tüm basın meslek kuruluşları Tüm haber ajansları ve basın büroları Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 15/10/2003 : 19:20:55
15 Ekim 2003Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e açık çağrı: 14 Ekim 2003 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan yazınızda, bir gazetede yayınlanan “Tecavüzcü Sürüsü” başlıklı yazıyı eleştirmişsiniz. “Megola Idea” sapkınlığıyla Anadolu’yu işgal eden mütecavizlere, Konya’da Rasıt Üsteğmen İbrahim Ethem’i, Menemen’de Yedek Asteğmen Kubilay’ı ve daha nicelerini katleden yobazlara ve bölücü çetelere karşı binlerce şehit verilerek yıllarca sürdürülen vatan, demokrasi ve laiklik mücadelesini bir “kisve” ifadesine indirgeyenlerin azgın hayasızlığını ortaya dökmüşsünüz. Peki ama, Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetiminiz altında yayınlanan Hürriyet Gazetesinde sürdürülen hayasızlık, laik Türkiye Cumhuriyetinin ve Atatürk ilkelerinin yaşatılmasının garantisi olan şanlı ordumuza nefret kusanlardan daha mı aşağı kalmaktadır? Size, bundan 11 ay önce, yönetiminiz altındaki gazetede Murat Bardakçı tarafından kendisine ayrılan sayfada, dört sütun üzerinde “İlk hava şehidlerimiz, Fatih Meydanı’nda uyuyorlar” manşeti altında yayınlanan, tamamı düzmece ve ilk hava şehitlerimizin hatırasını ayaklar altına seren yazı içinde yer alan, havacılık tarihimizdeki gerçeklere aykırı yanlışları bildirdim. Murat Bardakçı’nın büyük bir cehalet içinde kaleme aldığı yazısında yer alan yanlışların doğrularını sıraladım. Murat Bardakçı’nın, vahim bir gaflet içinde, ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in vatanı ve milletinin yücelmesi için görev yaparken hayatını kaybettiğini inkar ettiğini bildirdim. Murat Bardakçı’nın yayınladığı yanlışları ve size sunduğum doğruları gazetecilik olanakları içinde soruşturarak doğrulayabilmeniz için gerekli belgeleri bulabileceğiniz devlet arşivlerimizi sıraladım. Genel Yayın Yönetmeni olarak, yazarlarınızdan Murat Bardakçı'nın ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış söz konusu yazısında yer alan yanlışlarla ilgili sorumluluğu sizin de paylaştığınızı hatırlatarak, gerekli düzeltmenin hiç gecikmeden yayınlanması konusunda gereğini sizden rica ettim. Ne yazık ki, Genel Yayın Yönetmeni bulunduğunuz ve “basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiş” olan gazete, aziz hava şehitlerimize, her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına ve tüm kamuoyuna borçlu olduğu özür ve düzeltmeyi yayınlama konusunda acz içinde davranmıştır. Bunun üzerine, Genel Yayın Yönetmeni bulunduğunuz gazetede sergilenen basın ahlaksızlığı Basın Konseyinin gündemine taşınmıştır. Murat Bardakçı’nın hakaret dolu davranışları ve yalan ifadelerine rağmen konu ısrarla takip edilmiştir. İddia edildiği üzere, Murat Bardakçı’nın yazısının düzmece olduğu ve savunmasında belirttiği ifadesinin geçersiz olduğu milli arşivlerimizden temin edilen belgelerle ispat edilmiştir. Bunun üzerine, Konsey Başkanı, İkinci Başkan ve Genel Sekreter tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri tarafından oybirliği ile Murat Bardakçı’yı “uyarma” kararı almıştır. Bu karar, Murat Bardakçı’nın kendi meşrebine uygun bir üslupta kaleme aldığı, üyeleri arasında Genel Yayın Yönetmeni bulunduğunuz gazetenin de temsilcilerinin bulunduğu Basın Konseyine hakaret ve boş tehditler dolu bir yazısı ile bizzat Murat Bardakçı’nın kendisi tarafından size de bildirilmiştir. Ardından, Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla başında bulunduğunuz gazetede, Murat Bardakçı’nın kendisine ayrılan sayfada “zaptiyecilik” oynayarak, aynı hakaret ve boş tehditlerle tıynetini sergilemesine ve köşesini babasının malı gibi kullanmasına müsaade edilmiştir. Murat Bardakçı’nın, Genel Yayın Yönetmeni bulunduğunuz gazetede köşesini babasının malı gibi kullanmasına tek örnek bu değildir. Bugün demokratik, laik ve özgür bir ülkede yaşamasının, dedesinin ve babasının belli olmasının ve bir Türk adı taşımasının yegane sebebi olan şehitlerimizi, yayınladığı yazı ile şerefsiz bir vatan haini edasıyla inkar eden ve onları ebedi istirahatgahlarından kaldırarak İstanbul’da bir parka gömen, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde kendi cehaletinin batağına saplanmış olan Murat Bardakçı’nın, gazetedeki köşesini babasının malı gibi kullanarak “şehid olan Mehmetçik’e özür borcundan”, henüz beş yaşında olanlara ithaf ettiği “sözde” cehaletten ve “tarihimizdeki hurafelerden” bahsetmeye en ufak bir hakkı yoktur. Kendisine “pop tarihçisi” diyenler iltifat etmişlerdir. Sergilediği engin cehalet ve erdem yoksunluğu ile değil “tarihçi”, “gazeteci” müsveddesi dahi olmayı hakkedemeyeceği tarafınızca da malum olmalıdır. Şanlı havacılık tarihimizdeki tüm gerçeklere aykırı, iğrenç bir cehalet örneği olarak baştan başa yanlışlarla dolu, aziz hava şehitlerimizin hatırasını şahadet mertebesine ulaşanları inkar edecek kadar aşağılık düzeyde lekeleyen bir yazıyı yazan ve yayınlayanların, ilgili belgeleri bulabilecekleri milli arşivlerimizdeki kaynaklar da gösterilerek gerçekler kendilerine sunulduğunda, aynı sayfada ve aynı büyüklükte doğrusunu yayınlamaları sadece meslek etiklerini tanımlayan görev ve ilkeler gereği değil, aynı zamanda şahsi haysiyetlerinin de gereği olduğu halde bu yapılmamıştır. Vatanının yücelmesi ve milletinin bekası için, kendilerine verilen zor görevi başarmak isterken hayatını kaybeden ilk hava şehitlerimiz Fethi Bey ve Sadık Bey’in naaşlarını Şam’da Emeviye Camii Şerifi’ndeki Selahaddin-i Eyyubi’nin türbesinin yanında ebedi istirahatgahlarına defnettikten sonra, büyük bir azim ve cesaret ile görevini tamamlamak üzere yoluna devam etmek isterken hayatını kaybeden Nuri Bey’in onuru, şahadet mertebesine ulaştığı dahi inkar edilerek iğdiş edilmiştir. Aynı tutum, yazmaktan okumaya vakit bulamayan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, meslek etiğinin gereğini yerine getirmekten aciz olan malum kişi tarafından da sürdürülmüştür. Ucuz “vatan” ve “şehit” edebiyatı yaparak, mütareke basınını aratmayacak bir tutum izleyerek, kendi sığlığını başkalarını kolayca “ucuz iftira” ve “ucuz ifadeler” kullanmakla suçlayarak gizlemeye çalışmıştır. Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla başında bulunduğu gazetede ilk hava şehitlerimizin adı ve onuru ayaklar altına alınırken gereğini yapamayan yazar, “başka topraklardaki şehitliklerde yatan şehitlerin” itibarının iadesini isteyecek kadar basit bir ikiyüzlülük ile her türlü erdemden yoksun olduğunu sergilemiştir. Burada; ancak şerefsiz vatan hainlerine yaraşır bir biçimde ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in ülkesinin yücelmesi ve milletinin bekası için görev yaparken Yafa’da şahadet mertebesine eriştiğini dahi inkar ederek aziz şehitlerimizin hatırasını ayaklar altına alan, ilk hava şehitlerimizi Şam’daki şehitlikten kaldırıp İstanbul’da bir parka gömen yazıyı yazan ve yayınlayanların, gerçekler kendilerine sunulduğunda bir özür ve düzeltme yayınlamak ve yayınlatmaktan aciz olanların, değil şehitlerimizin itibarının iadesini istemeye, aziz şehitlerimizin adını anmaya dahi zerre kadar hakları olamayacağını bir kez daha hatırlatmak zorundayım. O köşeler babalarını malı ya ... Kimse ellerini tutamaz ya ... Bunun adı “düşünce özgürlüğü” ya ... Şerefli bir ordunun birkaç şehidinin kemikleri sızlamış, ne gam... Çiz, karala, hacamat et gitsin. Şimdi söyler misiniz bana, asıl tecavüzcü sürüsü kim? Daha önce de, Ağustos ayında Doğan Yayın Holding A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Aydın Doğan’a açık çağrı mesajımda örneklediğim gibi; Murat Bardakçı’nın, gazetecilik olanakları içinde olmasına rağmen hiç soruşturmadan ve doğrulanmadan hazırlanmış ve 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan düzmece yazısıyla, belgeleri devlet arşivlerimizde mevcut olan tarihi gerçekler yok sayılmış; ilk hava şehitlerimizin Balkan Harbinde büyük fedakarlık ve cesaretle yaptıkları ve dünya havacılık tarihinde bazı “ilk”lere imza attıkları havacılık faaliyetleri hiçe sayılmış, bu ülkenin yücelmesi için gösterdikleri çabalar ve hatta bu havacılarımızdan birinin ülkesinin şanı için şehit düştüğü dahi inkar edilmiştir. Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla başında bulunduğunuz basın organı vasıtasıyla tarihe düşülen bu yanlış notun gelecekteki vahim sonuçlarını tahmin etmek zor değildir. Unutulmamalıdır ki bugün, arşivlerde aksini ortaya koyan belgeler bulunmasına rağmen, geçmişteki sözde Ermeni soykırımıyla ilgili söylemler o yıllardaki yabancı basın organlarında yayınlanmış düzmece haberlere dayandırılmaktadır. Yarın herhangi bir yayın organının, Türklerin Balkan Harbi boyunca havacılık alanında hiç varlık göstermediklerini yazması ve Balkan Harbi boyunca havacılık alanında gerçekleştirilen ilklere düşmanlarımızın sahip çıkması için, Türklerin kendi şehitlerini dahi inkar edecek kadar tarihlerine sahip çıkmaktan aciz olduklarını belirtmesi ve bütün bunları “Türkiye Türklerindir” sloganı ile yayınlanan basın organı vasıtasıyla yaptıklarını yazması için Hürriyet Gazetesinin 19 Kasım 2002 tarihli nüshasında Murat Bardakçı imzasıyla yayınlanan yazıyı kaynak göstermesi yetecektir. Ulusal onurumuzun paspas edilerek medya tarafından çiğnenmesine bundan daha gerçek ve acı bir örnek olabilir mi? Cehaletlerinin karanlık batağında, mesleklerini hakkı ile icra etmekten dahi yoksun olarak şehitlerimizin adını ve şerefini hiçe sayan, mertebelerin en yücesi şehitlik mertebesine ulaştıklarını dahi inkar eden yazarları, buna müsaade eden gazete yöneticilerini ve bu iğrenç durumun önlenmesi için gayret göstermeyen medya mensuplarını ve kuruluşlarını, ne tarih ne de Türk kamuoyu unutmayacaktır, affetmeyecektir. “Hürriyet Gazeteciliği” kitabında kaleme aldığınız önsözde “gazeteciliğin kalitesini ve güvenilirliğini artırma girişimi” projesinden bahsediyorsunuz. Yukarıda teşhir ettiğim, basın yoluyla sürdürülen haysiyetsiz ve iki yüzlü tutumun gerçeği altında size soruyorum: Bunun neresi dürüstlük, neresi güvenilirlik, neresi kalite, neresi gazetecilik? Aynı önsözde, “Hürriyet’in sözlüğünde ‘imkansızlık’ kelimesi yoktur. Dolayısıyla bahanesi de yoktur” demektesiniz. Bir kez daha tekrar ediyorum; iddia edildiği üzere, Murat Bardakçı’nın yazısının düzmece olduğu ve savunmasında belirttiği ifadesinin geçersiz olduğu milli arşivlerimizden temin edilen belgelerle ispat edilmiştir. Bunu bir kez daha soruşturarak doğrulamak sizin gazetecilik mesleğinizin imkanları içindedir. Aziz hava şehitlerimize, her gün görevlerini büyük bir cesaret ve fedakarlıkla devam ettiren hava kuvvetlerimizin değerli mensuplarına ve tüm kamuoyuna borçlu olduğunuz özür ve düzeltmeyi yayınlamamak için hiçbir bahaneniz yoktur. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak siz ve Hürriyet Gazetesi yazarı olarak Murat Bardakçı için; sadece söz verdiğiniz gazetecilik meslek ilkeleri gereği değil, şahsi haysiyetlerinizin de gereği olarak, size sunulan gerçekleri bozmadan, abartmadan ve hiçbir etkinin altında kalmadan kamuoyuna iletmek işlevini yerine getirmek adına, biz okurlarınıza borçlu olduğunuz özür ve düzeltmeyi yayınlamak için geç değildir. Son derece doğru bir tespitte bulunduğunuz, ancak anlaşılan o ki özünü kavrayamadığınız bir sözünüz var; “Sizin köşeleriniz varsa, insanların da onurları var”. Sadece bir okur olarak; 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde Murat Bardakçı’nın adı altında yayınlanan, havacılık tarihimizdeki gerçeklere aykırı, ilk hava şehitlerimizin hatırasını ayaklar altına alan, ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in vatanı için görev yaparken şahadet mertebesine eriştiğini dahi inkar ederek şanlı ordumuzun büyük cesaret ve fedakarlıklarla görev yapan tüm mensuplarının onurunu lekeleyen, tamamı düzmece yazıyla ilgili özür ve düzeltme yayınlanıncaya kadar yönetiminiz altındaki gazetedeki köşelerde siz veya diğer yazarlar tarafından sergilene hayasızlığa karşı haklı tepkimi sergilemeye devam edeceğim. Bülent Yılmazer Tel: 0532-559 3191 e-posta: yilmazer@tr.net Dağıtım: Tüm basın kuruluşları Tüm basın meslek kuruluşları Tüm haber ajansları ve basın büroları Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net |
Cengiz
üye
47
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 16/10/2003 : 12:15:23
Bülent Bey , öncelikle ellerinize sağlık.. Bakın daha önce de söyledim..bunların anlayacağı yok..Buradaki arkadaşlar, ayrıca tayyareci guruba da yazalım ve hürriyet gaztesi, murat bardakçı ve ertuğrul özkök'ü mahkemeye verelim..orada kendilerini savunsunlar..iyi bir avukat tanıdığı olan eminim vardır..herkesten cebinden 3-5 kararınca , gücü yettiğince versin.. bu iş başka türlü olmayacak..hürriyeti o zamandan beri almam..kendime yemin ettim...eve almam..yıllardır alırdım...lakin işyerine sürekli gelir..yandan arkadaş okurken bi de ne göreyim..ertuğrul özkök sağ üst köşede bugün ana sayfada asmalı konağın sonunu söylüyormuş..?!?!?!?! anlayacağınız uçan kuşları tutmuşlar, bir bu kalmış.. bunlar hayal dünyasında yaşıyor..bunlara tokat gibi bir mahkeme kararı lazım..bakalım o zaman yayınlarmıymışlar, yayınlamazlarmıymışlar..mış..mış.. bu önerime ne diyorsunuz?..ve diğer arkadaşlar.. saygılar Cengiz Şengönül |
Cengiz
üye
47
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 16/10/2003 : 12:15:43
Bülent Bey , öncelikle ellerinize sağlık.. Bakın daha önce de söyledim..bunların anlayacağı yok..Buradaki arkadaşlar, ayrıca tayyareci guruba da yazalım ve hürriyet gaztesi, murat bardakçı ve ertuğrul özkök'ü mahkemeye verelim..orada kendilerini savunsunlar..iyi bir avukat tanıdığı olan eminim vardır..herkesten cebinden 3-5 kararınca , gücü yettiğince versin.. bu iş başka türlü olmayacak..hürriyeti o zamandan beri almam..kendime yemin ettim...eve almam..yıllardır alırdım...lakin işyerine sürekli gelir..yandan arkadaş okurken bi de ne göreyim..ertuğrul özkök sağ üst köşede bugün ana sayfada asmalı konağın sonunu söylüyormuş..?!?!?!?! bugünkü konusu asmalı konak..anlayacağınız uçan kuşları tutmuşlar, bir bu kalmış.. bunlar hayal dünyasında yaşıyor..bunlara tokat gibi bir mahkeme kararı lazım..bakalım o zaman yayınlarmıymışlar, yayınlamazlarmıymışlar..mış..mış.. bu önerime ne diyorsunuz?..ve diğer arkadaşlar.. saygılar Cengiz Şengönül |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 20/10/2003 : 08:12:54
sevgili cengiz ben bır medya kurulusunda calısıyorum her zaman davalar olur kazanır yada kaybedersınız ama su varkı buyuk gazeteler sıze dava actıgı zaman haksız olsa dahı kazanma ıhtımalı az olur sızın bır ıkı avukatınız olur onların bır davaya en az 10 tane avukatı gelıyor bırde su var davaya bakan hakım hakkında yada yakınlarından bırı hakkında cıkaracakları bır haber adamın hayatını mahvedecegınden bır medya ımparatorlugu aleyhıne bır karar vermek zor bır keresınde hurrıyete karsı olan bır davayı kaybetmıstık cezayıda tepkı olarak odememıstık dava temyız falan uzun hıkayeye dogru gıderken hacze geldıler daha dogrusu mal tespıt avukatları haciz memurlarını stajyer eleman gıbı goruyor oyle davranıyorlardı bunu gorunce hacız memurlarına yakınlasmak ıstedıgımızde hurrıyetın avukatları karsısında sut dokmus kedı edalarını bırakıp bırden aslana falan donduler demek ıstedıgım adamlar cok guclu aslında degıllerde cok guclu gosterılıyorlar herkezde bundan tırsıyor hukuk yoluyla yapabılecegınız pek bır seyın olmayacagı kanısındayım fulas
|
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 21/10/2003 : 06:47:24
Sevgili Tayyareciler,Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Türk Askeri Tarih Komisyonunun düzenlediği “Dokuzuncu Askeri Tarih Semineri” 22-24 Ekim tarihleri arasında İstanbul Harbiye’de Askeri Müze ve Kültür Sitesinde yer alacaktır. 23 Ekim günü saat 11.00-12.00 arasında sunacağım, “Balkan Harbinde Hava Gücü, Askeri Havacılıkta Perdenin Açılışı” başlıklı bildirimi dinlemek üzere tüm tayyareci dostlarımı davet ediyorum. 22-24 Ekim 2003 Dokuzuncu Askeri Tarih Semineri Düzenleyen: Genelkurmay Başkanlığı Türk Askeri Tarih Komisyonu Yer: Askeri Müze ve Kültür Sitesi, Harbiye-İstanbul 23 Ekim 2003 Yeşil Salon, saat 11.00-12.00 "Balkan Harbinde Hava Gücü, Askeri Havacılıkta Perdenin Açılışı" Sunan: Bülent Yılmazer Balkan Harbinde askeri havacılık alanında bir çok ilklere imza atan ilk hava şehidimiz Fethi Beyin başarılarını hiçe saymak gafletinde bulunanları, ilk hava şehitlerimizi Şam’daki ebedi istirahatgahlarından kaldırarak İstanbul’da bir parka gömme dalaletinde bulunanları, ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in ülkesi ve milletinin yücelmesi için görev yaparken şahadet mertebesine ulaştığını inkar etme hıyanetinde bulunanları, yazmaktan okumaya vakit bulamayıp bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan ve bu gaflet, dalalet ve hıyanet içinde bulunanları himaye ederken ucuz "vatan" ve "şehit" edebiyatı yapan iki yüzlüleri, tarihi gerçekleri öğrenmek üzere bu semineri izlemeye davet ediyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net
|
|