(5) 1918 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:
Çok kuvvetli İngiliz ordusu karşısında kahramanca savunma yapan
Türk kuvvetleri 1918 yılı başında Akdeniz ile Şeria nehri arasında
düşmanı durdurarak bir cephe kurmayı başarmışlardı.
26 Şubat 1918'de Mareşal Falkenhayn Ordular Grubu Komutanlığından
ayrılmış, yerine Mareşal Liman Von Sanders geçmişti. Emir
komutada yapılan bu değişiklikten sonra 2 nci ve 6 ncı Ordular Yıldırım
Ordular Grubu kuruluşundan çıkarılmışlardı. Yeni komutan
eskiden olduğu gibi 7 nci ve 8 nci Ordularla denizden Şeria'ya
kadar olan bölgede, 4 ncü Ordu da Şeria doğusundaki bölgede görev
yapacaktı. Verilen bu savunma bölgeleriyle birlikte ordularla işbirliği
yapacak olan hava birlikleri için de bazı önlemler alınmıştı.
Hava birliklerinin konuşu ve birliklere verilen keşif bölgeleri
şöyleydi. Şeria nehri ile Lut gölü arasındaki alanlara yerleşmiş
olan tayyare bölüklerinden Samah'da bulunan 300 ncü ve Hayfa doğusunda
bulunan 302 nci Bölükler 8 nci Ordu emrine,
Cenin'de bulunan 301 nci ve 303 ncü Bölükler 7 nci Ordu emrine
verilmişlerdi. Bu bölüklerden başka Ocak ayı sonuna kadar
cepheye gönderilmesi kararlaştırılan 305 nci Bölük 14 ncü Bölük
adıyla Dera'da gidecek ve 304 ncü Bölük Ordular emrinde Afule'de
kalacaktı.
Hava Kuvveti Komutanlığı, Ordular Grubu Komutanlığının
bulunduğu Nasıra'ya intikal etmiş ve ordular emrine verilen
tayyare bölüklerine keşif, gözetleme bakımından belirli
sahalar vermişti. Bu sahalar şöyleydi.
300 ncü Tayyare Bölüğü Samah kuzey doğusunda,
302 nci Tayyare Bölüğü Hayfa doğusunda,
301 nci Tayyare Bölüğü Afule güneyinde,
303 ncü Tayyare Bölüğü Cenin güneyinde,
304 ncü Tayyare Bölüğü Afule'de konuşlanmıştı.
Bu bölükler Yafa-Eriha-Amman hattının güneyinde yer alan bölgede
uzak keşif ve gözetleme yapacak,
Dera'daki 305 nci ve 4 ncü, Amman'daki 3 ncü Tayyare Bölükleri
Hicaz hattını gözetleyecek ve bu hattaki asi Araplara karşı
kullanılacaktı. Bu bölüklerde toplam olarak 36 ucak bulunuyordu.
Keşif uçaklarının teknik niteliği noksan olduğundan artan düşman
faaliyetleri karşısında gün geçtikçe erimekte ve elde yeter
sayıda yedek malzeme ve uçak bulunmadığından keşif
faaliyetinin yürütülmesi zorlaşmaktaydı.
Düşman hava faaliyetlerine karşı koymak ve göreve gidecek keşif
uçaklarını himaye etmek için av uçaklarını kuvvetlendirmek
gerekiyordu. Bu maksatla 1918 yılı Ocak ayında bütün av uçakları
Üsteğmen Felmy komutasında Cenin alanında toplandı. Daha sonra
Cenin alanına Almanya'dan Teğmen Mayerdiks emrinde Jaster-1 adında
Albatros-D V uçaklarından kurulu yeni bir av bölüğü geldi.
Yeni gelen uçaklarla yapılan tecrübe uçuşları uçakların yapılış
hatasından dolayı uçucuların ölümüyle sonuçlandığından uçaklar
hizmetten kaldırıldı.
İngiliz Hava Kuvvetlerinin konuşu ise şöyleydi:
Filistin'de 5 nci Tayyare Grubu, İsmailiye'de 21 numaralı eğitim
müfrezesi, Ebukir'de bir tayyare istasyonu ve 20 nci müfreze olmak
üzere toplam olarak cephede yedi tayyare bölüğü ve bir balon bölüğü
bulunuyordu.
İngiliz kuvvetleri Filistin'de taarruz ederken Araplar da Türk
Ordusunu arkadan vurmaya çalışıyorlardı. Asiler Lut gölünün
güneyindeki Fetra'da toplanmışlardı. Daha sonraları Türk
Ordusu kuzeye doğru çekilince Şubek ve Kerek'i elde elde ederek
Tafile'ye yerleştiler.
Silifke'den Dera'ya gelen 4 ncü Tayyare Bölüğüne Dera-Maan
demiryolunun iki tarafını gözetleme ve Havran bölgesini keşif
ve kontrol etme görevi verilmişti. Bu görevleri yapacak olan bölüğe
Albatros uçaklarına oranla daha süratli ve dayanıklı olan
A.E.G. tipinde üç yeni uçak verilmişti. Bu uçaklara bomba atmayı
sağlayan bomba salanı ve rasıt makineli tüfeği de takılmıştı.
Emredilen bölgeye gönderilen iki uçak uçucuların elinde görev
bölgesinin topoğrafik haritası bulunmadığından küçük bir coğrafya
haritası ve yerlilerden aldıkları bilgiyle hedef bölgesine
giderek gördükleri Arap çadırlarını bombardıman ettiler ve
makineli tüfekle de taradılar. Bölük daha sonra Hicaz
demiryolunun iki tarafında ve Zerka istasyonu dolaylarında birçok
keşif ve gözetleme görevleri yaptı.
Bu bölgede Araplara karşı harekat yapan Türk Komutanlığı yapılacak
hava hücumlarında dost ve düşman kabilelerinin çok iyi tanınması
ve yanlışlıkla dost kabilelere hücum edilmemesini bildirdi. Çünkü,
havadan dost ve düşman kabilelerinin ayırt edilmesi çok zordu.
Buradaki kolordunun dost kabile diye bildirdiği yerlerde birkaç
saat sonra hiç kimse görülmüyordu. Çoğu zaman asi Arapların
bulunduğu bildirilen yerlerde de dost kabileler çıkıyordu. Bu
nedenle yapılan hava bombardımanlarında bazen yanlışlıkla dost
kabileler bombardıman edilmişti. Bölükteki uçucu personel nöbetleşerek
günaşırı Zerka ve Amman yönlerinde keşif ve gözetleme görevleri
yapıyorlardı.
Ayrıca 1918 yılı Ocak ayı başında 3 ncü Tayyare Bölüğü de
Hicaz hattı boyunca Medine, Maan, Dera ve Şam'a dağıtılmış
olarak asilere karşı harekata devam ediyordu. Bölük sonradan bütün
müfrezeleriyle Maan'a intikal ettirilmiş, Almanya'dan gelen 305
nci Bölük ile Dera'daki 4 ncü Bölük de Amman'a gönderilmişti.
Şubat ayında Lut gölünün doğusunda başkaldıran Arapların
faaliyetleri artınca bunlara havadan daha fazla etki yapmak amacıyla
302 nci Tayyare Bölüğünden bir uçak kolu Amman'a gönderilmişti.
Amman'da çeşitli birliklerden toplanan uçakları bir elden sevk
ve idare etmek için geçici yeni bir hava birliği kurularak
komutanlığına Alman Yüzbaşısı Bieneck getirildi ve birlik Şubat
ayından itibaren asilere karşı başarılı bir şekilde kullanılmaya
başlandı. Amman'da böyle bir hava birliğinin toplandığını
öğrenen İngilizler bu alanı sık, sık bombardıman ettiler.
Mart 1918'de Maan'a taarruza başlayan asilere karşı uçakların
kullanılmasına karar verildi ve bunun için evvelce Maan'a
intikali emredilen 3 ncü Tayyare Bölüğünü, Yıldırım Ordular
Grubu Komutanı Maan 1 nci Kuvvei Mürettebe Komutanlığı (Birleşik
Komutanlık) emrine verdi.
Kuvvei Mürettebe Komutanı, bu bölüğü 305 nci Tayyare Bölüğünden
bir kısım personel ve bir uçakla takviye ederek bölük komutanının
önerisiyle Katrana'ya gönderdi. Katrana'da toplanan Türk hava
birliği 3-5 ve bazen 10-15 uçaklık gruplarla Tafiyle ve Şubek
harekatının devam ettiği süre içinde aralıksız olarak Türk
birliklerini destekleyerek asilere bomba ve makineli tüfeklerle
taarruz etti.
Asilerin harekatı devam ederken İngiliz ve Türk hava birlikleri
arasında şiddetli hava muharebeleri başladı. İngiliz uçakları
300 ncü, 303 ncü ve 304 ncü Bölüklerin hava alanlarına; Türkler
de Ramle'deki hava alanına hücum ettiler. Yapılan karşılıklı
taarruzlarda Türkler dört, İngilizler iki uçak kaybettiler.
İngiliz hava taarruzlarının amacı harekat alanında hava üstünlüğü
sağlayarak Şeria dolaylarındaki Türk mevzilerini yarmaktı.
Nitekim düşman 22 Mart 1918'de Şeria doğusunda savunma yapan 48
nci Türk Tümenine karşı üstün kuvvetlerle taarruza geçti. Düşmanın
ezici baskısı altında kalan Türk kuvvetleri Amman önüne kadar
çekilmek zorunda kaldı ve düşman süvari birlikleri de bu hatta
kadar ilerlediler.
Amman'ın düşmesi tehlikesi karşısında buradaki Türk uçakları
havadan Dera'ya intikal ettiler. İntikalde bir uçak Löben
istasyonu yakınlarında İngiliz uçaklarının taarruzuna uğradı
ve hava muharebesinde makineli tüfeği tutukluk yapan Türk uçağı
istasyon yakınına inmek zorunda kaldı. Uçağın ekibi orada
bulunan ve Türklere karşı olan Dindeli adındaki arap kabilesi
tarafından yakalanarak bir hayli hırpalandıktan sonra o sırada
istasyona gelen Türk trenindeki erlerin işe karışmalarıyla
kurtarılmıştı. Ekip, çamura saplanan uçağı uçuramadığından
makineli tüfekleri, fotoğraf makinesi ve diğer bazı önemli parçaları
sökerek trene yükledi. Uçak oradaki istasyon muhafızlarına
teslim edildi ve böylece tren hareket etti. Amman'a varıldığı
zaman 305 nci Tayyare Bölüğünün Dera'ya hareket ettiği öğrenilmiş
ve 3 ncü Bölüğün personeli de Dera'ya giderek 305 nci Bölüğe
katılmıştı.
Amman önüne kadar ilerleyen düşman birliklerini geri atmak amacıyla
4 ncü Ordunun 31 Mart 1918'de yaptığı taarruz başarılı olmuş,
İngilizler geri çekilmek zorunda kalmıştı.
1 Nisan 1918'de Şeria doğusundaki Türk kuvvetleri düşmanla sıkı
bir temas sağlamış, 2 Nisan'da 7 nci Ordunun düşmana yaptığı
taarruz başarıyla sonuçlanmış ve Salt (Essalt) işgal edilmişti.
Bu muharebede 7 nci Ordunun emrindeki 301 nci ve 303 ncü Tayyare Bölüklerinin
uçakları, hava muhalefetine rağmen çekilen İngiliz
birliklerine, Eriha doğusundaki köprülere ve düşman karargahlarına
bomba ve makineli tüfeklerle hücum etmişlerdi.
1918 yılı Nisan ayı içinde 7 nci ve 8 nci Ordular emrindeki
tayyare bölükleri hemen her gün cephe üzerinde ve gerisinde düşman
durumunu tespit etmek suretiyle ordu komutanlıklarına kıymetli
bilgiler toplamışlardı.
6 Nisan 1918'de 8 nci Ordu keşif uçakları Hatar köprüsü
kuzeyinde bir süvari tugayı, dağınık durumda bir taburluk çadırlı
ordugah ve Şeyhmüennes kuzeyinde bir taburluk başka bir çadırlı
ordugah gördüklerini Vilhelma'nın kuzey doğusundaki çadırlarda
ve birliklerin ordugahlarında değişiklik olmadığını, Elkubabe
dolaylarındaki ordugahta beş-altı tabur, her biri 100'er metre
derinliğinde 3 piyade birliğinin Ramle'ye doğru yürümekte olduğunu,
Elkubabe'nin kuzey batısında iki-üç süvari bölüğü, Rişon
dolaylarında altı tabur, Yafa önünde orta tonajda bir nakliye
ve iki gözetleme gemisi, Nebiyunus önünde bir orta nakliye ve
üç gözetleme gemisinin tespit edildiğini bildirdiler.
Yapılan hava keşifleri hakkında Yıldırım Ordular Grubu
Komutanlığının 20-26 Nisan 1918 günleri arasında düşman
genel durumuna ait vermiş olduğu raporda kara ve hava
birliklerinin faaliyetleri hakkında açık bilgi verilmekteydi. Özet
olarak bu rapora göre:
"8 nci Ordu cephesinde Türk keşif kollarının başarılı
faaliyetleri olmuştur. 7 nci Ordu cephesindeki keşif kolları
Nablus ve Kudüs yolunun doğusu yönünde Ebufellah'a taarruz etmiş
ve düşmana ağır kayıplar verdirmişlerdir.
Asiler Maan'a taarruzdan vazgeçerek geri çekilmişler, 3 ncü
Tayyare Bölüğünden görevlendirilen bir uçak ile Maan'daki
birliklerle bağlantı sağlanmış ve Araplar Maan ile Amman arasındaki
demiryolu nakliyatına taarruza devam etmişlerdir. Hava genel
olarak fırtınalı, hafif yağmurlu ve bulutlu olduğundan arzu
edildiği şekilde hava keşfi yapılamamış ise de, yapılabilenlerden
elde edilen sonuç düşman durumunu oldukça aydınlatmıştır.
Yapılan keşiflerle; Düşmanın cephede kuvvet topladığı,
Tulkerem demiryolunun doğusunda bir piyade tümeninden ibaret olan
büyük ordugahların, 21 Nisan 1918'de bulunduğu yerlerden başka
yerlere gönderildiği, Birüsalim'in kuzeyinde ortalama 12 düşman
piyade taburunun bulunduğu, 7 nci Ordu cephesinde Nablus-Elbire
yolunun batı yönünde düşman piyadelerinin hissedilir derecede
azaldığı, Elbire kuzeyindeki düşman birliklerinde otomobil
kollarının, çadırların başka yerlere gittiği tespit edilmiştir.
22 Nisan'da Nablus batısında Nieuport tipinde bir kişilik av uçağı
düşürülmüş, ertesi gün de R.E.S. tipinde bir İngiliz uçağı
cephe üzerinde tahrip edilmiştir.
24 Nisan'da Eriha'nın güneyinde Nebimusa yolu üzerinde 15 süvari
bölüğü ve bir tümenin batı yönünde ilerlediği,
26 Nisan'da Eriha'nın güneyindeki piyade taburunun ve doğusundaki
Hecin süvarilerinin büyük kısmının buradan kalktığı,
Elkubabe'deki bazı birliklerin Kudüs yönünde hareket ettiği, Şeria
dolaylarında, suyun batısında bir-iki tümenlik düşman süvari
kuvvetinin bulunduğu, diğer kısmının ise Eriha kuzeyinde 7 nci
Ordunun sol kanadı karşısında kademeli bir şekilde olduğu görülmüştür.
Keşif uçakları, Şeria nehrinin güney kısmındaki köprülerden
Lut gölüne kadar olan bölgede yaptıkları keşif ve gözetlemelerde
düşman piyade birlikleri görmemişlerdi. Böylece Şeria'da 4 ncü
Orduya karşı bir düşman taarruzunun yapılmayacağı kanaatine
varılmıştı. Köprü dolaylarında düşmanın yaptığı
siperler bu bölgede savunma yapacağı kanısını vermektedir.
Hicaz demiryolunun Kaletülheza'ya kadar olan bölgesi havadan keşif
ve gözetlenerek asiler tarafından tehdit altında bulunan Mağdaba'daki
Türk birlikleriyle bağlantı tesis edilmiş ve Kesrülasrak adındaki
Arap kalesine 50 bomba atılmıştır.
Bu safhada düşman uçakları daha ziyade muharebe alanı üzerinde
ve bazı uçaklarla da cephe gerisinde faaliyette bulunmuşlarsa da
etkileri pek fazla olmamıştır. Bu süre içerisinde arıza yapan
bir Türk uçağı düşmüş olmasına rağmen cephe üzerinde,
cephe gerisinde ve topçu atış tanziminde toplam olarak 118 görev
uçuşu yapılmıştır.
Yapılan bu görevler için her gün ortalama 21 keşif, dokuz av uçağı
uçuşa hazır bekletilmiştir.
Cephede hava faaliyetleri devam ederken Haydarpaşa'dan dokuz keşif
uçağı yedek malzemesiyle Rayak'a gönderilmiş ve buradan dört
Rambler-C VI ve L.V.G. uçağı cepheye sevkedilmiştir. Böylece
cephede görev yapan uçakların harekat ve faaliyetlerinin devamına
çalışılmaktadır.
Türk uçakları yaptıkları hava keşfinde gerekli görülen hedef
ve bölgelerin fotoğraflarını çekmek suretiyle düşman durumu
ve tahkimatı hakkında kıymetli bilgiler toplamıştır. Bu
bilgilerden düşmanın özellikle 7 nci Türk ordusu ilerisinde
Elmusalabe ve 4 ncü Ordu ilerisinde Yordan (Şeria) mevziindeki köprü
başında tahkimat yaptığı ve Elmusalabe dolaylarında üç
piyade ve bir süvari tugayının bulunduğu,
Vilhalma-Rantiye dolaylarındaki piyade karargahlarının boşaldığı,
Nablus-Elbire yolunun iki tarafındaki düşman birliklerinin cephe
gerisine çekildiği ve geride bulunan arazinin tahkim ve takviye
edildiği tespit edilmiştir.
Çekilen hava fotoğraflarında ise Birüsalim'deki kuvvetlerin çekildiği
ve yollar üzerinde bazı kuvvetlerin yürüyüş halinde olduğu görülmüştür.
Bütün bu keşifler ve alınan haberler düşmanın bir sessizlik içinde
cephenin belirli bölgelerine birliklerini kaydırmakta olduğunu
göstermektedir.
Düşman hava birliklerine ait alanlarının Ramle'nin doğusunda
olduğu ve Laturn-Ramle yolunun doğusunda da yeni bir alanın hazırlandığı
keşfedilmiştir."
28 Nisan 1918'den sonra Türk hava birlikleri uçak ve malzeme bakımından
gittikçe zayıflamakta olduğundan hava harekat ve
faaliyetleri çok dikkatli yapılmakta fakat buna rağmen kayıp
verilmekteydi. 1917 yılı Aralık ayı çekilmesinden sonra Türk
tayyare birliklerinde uçmaya elverişli çok az sayıda uçak kalmıştı.
Elde yedek malzeme olmadığı gibi gerekli malzemenin Almanya'dan
getirilmesi zaman alıyordu. Ancak, kırılan ve hizmet dışı bırakılan
uçakların parçalarından faydalanmak suretiyle ve büyük emek
harcanarak Rayak parkında hazırlanan uçaklar cephedeki tayyare bölüklerine
verilmek suretiyle uçuşlar devam ettirilmeye çalışılıyordu.
Gün geçtikçe uçak ve malzeme bakımından üstünlük sağlayan
düşman hava birlikleri taktik alanda ve özellikle 8 nci Ordu bölgesinde
geniş çapta faaliyet göstermekteydi. Türk uçakları üstün
nitelikteki İngiliz uçaklarıyle karşılaşmalarda çok kayıp
vermekte ve böylece yavaş, yavaş hava üstünlüğü İngilizlere
geçmekteydi. Buna rağmen Türk hava birlikleri her türlü fırsatlardan
faydalanarak taktik ve stratejik alanda keşif, gözetleme ve topçu
ateş tanzimi yapmışlar ve bu görevler için toplam olarak 72
sorti yaparak 109 saat uçmuşlardı.
1918 yılı Mayıs ayında Yıldırım
Ordular Grubu cephesindeki durum şöyleydi:
8 nci Ordu Cephesinde;
29 Mayıs 1918'de sağ kanatta saat 09.00'dan sonra şiddetli bir
topçu ateşiyle birlikte taarruza geçen düşman Hatar köprüsü-Miske
yolunda durmuştu. Bu bölgedeki Türk mevzilerinde ileri arazide şiddetli
muharebeler olmuş, düşmanın işgal ettiği arazi kesimleri Türk
karşı taarruzlariyle geri alınmış, güneş batarken 19 ncu ve
20 nci Türk Tümenlerinin bulunduğu bölgelerdeki ileri emniyet
birliklerinin işgal ettiği mevziler elde kalmıştı.
Düşman taarruzunun devam edeceğine dair emareler görülüyordu.
Nitekim 30 Mayıs 1918 günü saat 07.45'de şiddetli topçu ateşi
desteği ile yeniden taarruza geçen düşman birlikleri, ağır kayıp
verdirilerek püskürtülmüştü. Öğleden sonra saat 16.00'ya
kadar devam eden taarruzda düşman başarı sağlayamamış, Türk
birlikleri eski mevzilerini muhafaza etmişlerdi. Akşam üzeri düşman
uçakları kıyı bölgesindeki Türk mevzilerinin birçok noktalarını
bombalamışlardı.
Muharebelerin devam ettiği günlerde Türk uçaklarının harekat bölgesinin
üzerinde ve gerilerinde yaptıkları keşiflerde, Hatar köprüsü
ile Şehmüennes arasında ve Hatar köprüsü kuzeyinde bulunan düşman
süvari birliklerinde bir değişiklik olmadığı, düşmanın
cephe üzerinde kuvvet kaydırmaları ile ilgili bir belirti görülmediği,
Yafa'nın kuzey doğusundaki Sarona uçak alanının eski durumunu
koruduğu, Elkubeybe'deki çadırlı ordugahın tamamen boşaltıldığı
ve açık ordugahta üç-dört, Birüselim'de dört-beş taburun
bulunduğu ve düşman siperlerinin fotoğrafları çekilerek
tahkimat ve kuvvet durumu mükemmel şekilde tespit edilmişti.
7 nci Ordu Cephesinde:
Önemli bir harekat olmamış, İngiliz kuvvetleri dağlık bölgede
ve Şeria vadisinde mevzilerini kuvvetlendirmiş ve telörgüler ile
takviye etmişti.
4 ncü Ordu Cephesinde:
1 Mayıs 1918'de 4 ncü Ordu Hava Kıtaat Komutanlığı kurularak
emrine 3 ncü, 4 ncü ve 14 ncü Tayyare Bölükleri verilerek
Komutanlığına Alman Binbaşısı Zelich getirilmişti. Cephedeki
kara harekatı Türk keşif kolları ile düşman keşif kolları
arasında yapılan küçük çaptaki muharebe çapında kalmış
ise de iki tarafın hava birlikleri harekat ve faaliyetlerine devam
etmişlerdi.
31 Mayıs'ta 11 İngiliz uçağı sabahın erken saatlerinde ordunun
sol kanadındaki süvari birliklerini bombalamış ve Amman
istasyonu ve hava alanına hücum ederek 100 bomba atmışlardı.
Asiler Taletülheza, Firfire istasyonlarını almış ve
demiryolunun 15 kilometrelik kısmını tahrip etmişlerdi. Kaletülheza
yönünde keşif yapan bir Türk uçağı Kaletülheza ve Firfire
istasyonları ile bu iki istasyon arasındaki köprülerin tamamen
tahrip edildiğini, Kaletülheza'nın sekiz-on kilometre batısında
vadi içerisinde 100 kadar konik çadır bulunduğu ve bu bölgeden
uçağa ateş açıldığını ve Kaletülheza istasyonu ve
ordugahların yakınlarında pekçok devenin bulunduğu görülerek
bunlara bomba ve makineli tüfeklerle hücum edilmişti.
Sonuç olarak; Mayıs ayı sonlarına doğru Yıldırım Ordular Grubu
cephesinde görev yapan tayyare bölükleri havanın uçuşa uygun
olduğu günlerde cephe ve cephe gerisinde devamlı keşif görevleri
yaparak düşman durumunu tespite çalışmışlardı. Elde edilen
bilgiler özet olarak:
"Düşmanın ileri mevzilerdeki kuvvetlerinde büyük bir değişiklik
olmadığı,
Şeria
vadisindeki süvari birliklerinin evvelce görüldüğü yerlerde
bulunduğu, fakat 31 Mayıs'ta Birisalim-Elkubabe yolunda bir süvari
tümeninin yürüdüğü ve motorlu nakliyatın fazla olduğu,
Elkubabe ordugahındaki kuvvetleri Mayıs ayı sonunda altı tabura
çıktığı,
Birisalim ordugahında altı, Vadiisarar'da beş, Latrun dolaylarında
iki, Eriha ve Elmeşrale yolu üzerinde süvari ordugahının boşaltıldığı
ve karargahının iki taburla işgal edildiği,
Tellülrifah ve Birüssebi'ye kadar uzanan bölgede Tellülrifah'tan
kuzeye doğru giden demiryolunun bitmiş olduğu ve Birüssebi'nin
14 kilometre kuzey batısında Ettine hattına bağlandığı,
Çekilen hava fotoğraflarının kıymetlendirilmesinden düşman
mevzilerinde faaliyetin fazla olduğu, kıyı bölgesinde düşmanın
ikinci bir hattı daha yapmakla meşgül olduğu ve kıyı bölgesinde
noksan kalmış haritaların tamamlanmasına
çalışıldığı tespit edilmiştir. Vadiiavce kuzeyinde Muselleba
ile Vadiimelahe, Mendes arasındaki küçük siper parçaları
mevziin takviyesi için hazırlandığına işaret etmektedir.
Gulis hava alanının boşaltıldığı, Ramle alanında bir uçak
çadırı ile bir konik ve yedi depo çadırının bulunduğu,
Demiryolunun doğusundaki Ramle alanında, Vadiisarar ve Saronu hava
alanlarında değişiklik olmadığı, Ramle doğusundaki hava alanında
sekiz uçak bulunduğu batı uçuş alanında hiç uçak olmadığı,
Vadiisarar'da iki uçak görüldüğu" şeklindeydi.
Hava faaliyetleri Haziran-Ağustos aylarında da devam etti. Bu
aylarda 7 nci ve 8 nci Orduların cephesinde durgunluk devam
ederken, 4 ncü Ordu cephesinde ve cephenin yanlarında düşmanın
bazı harekat ve faaliyetleri oluyordu.
Maan'a karşı Arapların yaptığı taarruzlar kara ve hava
birliklerinin birlikte gayretleriyle püskürtülmüş, ancak her
iki taraftan da bir hayli kayıp verilmişti.
4 ncü Ordu Komutanlığı 27 Haziran 1918 tarihli raporunda, öğleden
önce Maan dolaylarında keşif yapmak üzere görevlendirdiği iki
Türk uçağının Katrane üzerinde İngiliz uçakları ile hava
muharebesi yaparak bir tanesini düşürdükleri, bu mücadelede
isabet alan Türk uçaklarından birisinin Maan ile Katrana arasında,
diğerinin de Katrana'ya inmek zorunda kaldığı bildirilmişti.
Düşman uçakları devamlı olarak cepheye ve cephe gerisine, Türk
erlerini komutanlarına, Türk subaylarını hükümet aleyhine kışkırtıcı
bildiriler atmaktaydılar. Buna karşılık olarak Türk uçakları
tarafından düşman cephesine bildiri atılması için Ordu ve
Ordular Grubu ile Başkomutanlık arasında yazışmalar oldu. Başkomutan
Vekili Enver Paşa, askerleri hükümet aleyhine kışkırtmanın
askerliğin şeref numusuyla bağdaşmayacağını ileri sürerek bu
anlamda bildiri atılmasını uygun bulmuyordu. Yalnız, Türklere
karşı ayaklanan Araplara, Türk devletine bağlılıkları
hakkında uçaklarla bildiri atılmasına izin vermişti.
4 ncü Ordu Hava Kıtaat Komutanlığının Temmuz ayına ait
raporunda, 3 ncü ve 4 ncü Tayyare Bölüklerinin personeli ve uçaklarının
kalmadığı, cephede yalnız 305 nci Tayyare bölüğünün görev
yaptığı bildirilmekteydi. Bu bölüğe Şeria nehri doğusu
dolayları ile Maan hattının iki tarafında keşif, gözetleme ve
buralardaki düşmanın bombalanması görevi verilmişti.
15 Temmuz'a kadar sakin geçen genel durum birdenbire bozulmuş,
asiler Katrana'nın kuzeyinde demiryolu ve istasyonları tahrip
etmeye başlamışlardı. İngilizlerden silah, cephane, zırlı
otomobil ve uzman personel alan Araplar, Şerif Faysal'ın ve
Said'in emriyle sevk ve idare ediliyorlardı. Asilere yardım eden
İngiliz birliklerinin bulunması muhtemel olan bölgelerden özellikle
Maan'ın doğusunda yapılan hava keşfinde 120 den fazla konik çadırdan
ibaret İngiliz ordugahı görülmüş ve bunlarda Mısır ve Hint
birliklerinin bulunduğu kuvvetle tahmin edilmişti.
Asilerin Temmuz ayı başında yaptıkları taarruzun amacı, Türklerin
Maan'daki birliklerine göndereceği ikmal ve yiyecek maddelerinden
mahrum etmek için demiryolu ile Kaleltülheza'ya kadar ve oradan da
kervanlarla yapılan bağlantıyı kesmekti. İngilizler Maan'ı
elde etmeye çok gayret gösteriyorlardı. Çünkü buranın elde
edilmesi Maan- Amman arasında ve Maan'ın kuzey ve kuzey doğusunda
bulunan Türklere sadık aşiretlerin İngilizlere katılmasını
kolaylaştıracaktı. Bu nedenle, İngilizler tarafından kışkırtılan
asiler kayıplarına bakmadan taarruzlarına devam ediyorlardı. Bu
taarruzlar sırasında 305 nci Türk Tayyare Bölüğü asilere
bomba ve makineli tüfeklerle taarruz ederek kara birliklerine geniş
çapta yardımda bulunuyor, böylece yapılan düşman taarruzları
ağır kayıplar verdirilerek püskürtülüyordu.
Türk uçaklarının taarruzlarına karşı koyan ve sayı bakımından
üstün olan İngiliz uçakları ile sık, sık hava muharebeleri
yapılıyordu. Buna rağmen Türk Tayyare Bölüğü zor şartlar
altında görevlerine azimle devam ediyordu. Hava üstünlüğünü
tam olarak eline geçiremeyen İngilizler, 16-25 Temmuz 1918'de 15 uçakla
Amman istasyonu ile buradaki Türk hava alanına hücum ederek 80
bomba atmışlardı. Bu taarruzlarda alanda bulunan personel ve
hayvanlardan bazıları kayba uğramış, başkaca bir kayıp olmamıştı.
Muharebeler sırasında yapılan hava harekatında üstün başarı
sağlayan ve 27 Haziran'da Katrana üzerinde yapılan hava
muharebesinde bir İngiliz uçağını düşüren Türk ve Alman
personeline liyakat madalyası ve takdirname verilmişti.
Ağustos ayında Katrana ve Tafiyle ordugahlarına yapılan Türk
hava taarruzlarına karşı, düşman 21 Ağustos'ta 20 uçakla Türk
hava alanlarına taarruz ederek iki uçağı daha hasara uğratmıştı.
Devam eden düşman hava taarruzları karşısında gün geçtikçe
eriyen ve ikmal edilemeyen Türk Tayyare Bölükleri iş yapamaz
duruma düşmüşlerdi. Ağustos ayının son haftasından itibaren
İngilizlerin ezici üstünlüğü karşısında Türk uçakları önemli
hiç bir hava keşfi yapamadılar. Düşman taarruza geçmeden biraz
önce süvari birliklerini kıyı bölgesinde toplamak suretiyle Türk
cephesinin sağ kesimini yarmak ve Türk birliklerini Şeria
vadisine doğru kuşatmak istiyordu. Kıyı bölgesine kaydırılan
bu birlikleri Türklerin keşfetmesine engel olmak için İngilizler
Cenin hava alanı üzerinde bomba yüklü ikişer uçaklık devamlı
devriye bulunduruyorlardı. Bu düzen ile hem Cenin hava alanını
bombardıman ediyor, hem de alandan kalkmak isteyen Türk uçaklarına
makineli tüfekler ile taarruz ederek engel olunuyordu.
İngilizler özellikle, Türklerin 8 nci Ordu cephesine karşı olan
sol kanat ve gerilerini hava kuvvetlerinin devamlı faaliyeti ile örtmek
suretiyle Türk uçaklarının keşiflerine engel olarak taarruzdan
önce kıyı bölgesinde büyük kuvvetler toplamaya başladılar. Düşman,
Yafa dolaylarına naklettiği birliklerini hava hakimiyeti sağlayarak
gizlemekte ve hava birlikleriyle Şeria doğusunda gösteri
hareketlerine devam etmekteydi. Böylece Yıldırım Ordular Grubu
Komutanlığı düşmanın asıl taarruzunun Şeria'dan yapılacağına
inanmıştı.
İngilizler 18 Eylül 1918'de girişecekleri taarruzdan önce Türk
cephesinin son durumunu meydana çıkarmak için 15 uçakla 7 nci
Ordu cephesinde ve özellikle 3 ncü Kolordu kesiminde ve
gerilerinde uçarak 7 nci Ordunun sağ kanadına geniş çapta topçu
ateş desteği ile taarruza geçmiş, Türk birliklerinin azimli
direnişi ile karşılaşarak ilerleyememişti.
Nablus Meydan Muharebesi:
19 Eylül 1918'de düşmanın asıl taarruz yönünün nereye olduğu
halâ meydana çıkarılamamıştı. Çünkü ordular emrinden alınan
tayyare bölükleri Ordular Grubu Komutanlığı emrinde olarak görev
yapmaktaydılar. Ordular Grubu Komutanlığı Türk hava keşiflerinin
ağırlık merkezini Şeria ve doğusundaki bölgeye kaydırmıştı.
Düşman 19 Eylül günü saat 08.30'da çok kuvvetli topçu ateşi
ile 8 nci Ordu cephesi batı kesimine taarruza başlamıştı. Sabah
saat 05.00'de taarruza geçen İngiliz uçakları Nablus'daki ordu
karargahını, kolordu ve tümen karargahlarını bombalamışlardı.
Alçaktan yapılan hava hücumları çok etkili oluyordu. Bu hücumlarda
8 nci Ordunun muhabere şebekesi tahrip edilmiş, kolordu ve tümenleriyle
bağlantısı kesilmişti.
Düşman uçakları pervasızca hücumlarına devam ederek
Nablus'daki kızılay işareti bulunan hastaneyi bombalamak
suretiyle birçok yaralı ve hastanın ölümüne de sebep olmuşlardı.
İngilizler, 8 nci Ordu sağ kanadında büyük bir başarı sağlamış
ve süvari birlikleri 20 Eylül 1918 sabahı Nasıra'da bulunan
Ordular Grubu karargahına taarruz etmişti. Ordular Grubu ile
orduların geçici bir süre için bağlantısı kalmamıştı. Bu
tehlikeli durum karşısında 8 nci Ordu kuvvetlerini süratle geri
çektiğinden 7 nci Ordu ile temas kesilmiş ve düşman süvarilerinin
8 nci Ordunun doğu ve kuzey doğusu yönünde ilerlediği, Cenin,
Samah ve Afule'nin alındığı öğrenilmişti. Bu haberdan sonra 7
nci ve 8 nci Ordudan kalanlarla bağlantı sağlayarak geri çekilmeye
başlamıştı.
Cenin ve Afule'nin düşmesi üzerine bu alanlarda bulunan 301 nci
ve 304 ncü Tayyare Bölüklerinden sağ kalan hava personeli düşman
tarafından esir edilmişti.
302 nci Tayyare Bölüğünün büyük bir kısmı zor şartlar içinde
ellerindeki kamyonlarla Hayfa'ya ve oradan da Beyrut'a çekilmişti.
Bu bölüğün geri kalan kısmından ve Cenin'deki 303 ncü Bölükten uçurulabilen
uçaklar ve kurtarılabilen personel Dera'ya geldiler.
Dera'ya gelen 302 nci ve 303 ncü Bölüklerin uçakları ile burada
bulunan 305 nci Bölüğün uçakları birleştirilerek Yüzbaşı
İlyas'ın emrine verildi ve Dera üzerine yürüyen ası
Araplara karşı üç gün devamlı olarak bomba ve makineli tüfeklerle
hücum etmek suretiyle Dera'nın asiler eline geçmesine engel
olundu. Bu suretle birçok Türk birliklerinin geri çekilmesi sağlandı.
İngiliz ordusu ilerledikçe Dera'da durulamayacağı anlaşılmıştı.
Bu sebeple götürülemeyecek malzeme ve teçhizatın bir kısmı
yakıldı ve bir kısmı da tahrip edildi. Uçaklar havadan Rayak'a
gönderildi.
Rayak'da toplanan uçaklar ordunun geri çekilmesini desteklemek için
bir süre daha görev yaptıktan sonra Humus, Hama, Halep ve Müslimeye'ye
çekilmek zorunda kaldılar. Bu çekilmeler sırasında malzeme
noksanlığı ve özellikle iniş alanlarının kötü durumda olması
ve İngiliz hava akınları yüzünden uçakların birçoğu kırıldı
ve tahrip edildi.
Böylece elde uçak kalmadı, uçaksız kalan bölüklerin hava
personeli çok zor şartlar altında Halep ve Konya'ya
geldiler. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi yapıldığı zaman Türk
birlikleri Antakya güneyi-Reyhanlı-Halep kuzeyi ve Cerablus güneyi
hattında idiler.
|