d.
Lozan antlaşmasının imzalanması:
21 Kasım 1922'de başlayan Lozan Konferansı, zaman zaman kesintiye
uğraması nedeniyle sekiz ay sürmüş ve antlaşma 24 Temmuz
1923'de imzalanmıştı.
Tören, Rumini sarayının büyük salonunda yapıldı. İlk imza şerefi
İsmet Paşa'ya verildi. İsmet Paşa 24 Temmuz 1923 saat 15.09'de
antlaşmayı ve antlaşma ile ilgili ek, sözleşme, protokol ve
beyannameleri imzalatı. İsmet Paşa'dan sonra Rıza (NUR) ve Hasan
(SAKA) Beyler de imza ettiler. Daha sonra sıra ile İngiliz, Fransız,
İtalyan, Japon ve Yunan delegeleri imzalarını koydular. Diğer
delegeler yalnız kendi devletlerini ilgilendiren sözleşme ve
protokolları imzaladılar. Tören 45 dakika sürdü ve İsviçre
Konfederasyon Başkanı Monsieur Scheurer'in güzel bir söyleviyle
sona erdi. Konfederasyon Başkanı söylevinin bir yerinde, Türkler
için: "Bugün, uzun yıllarca süren kahramanca mücadelelerden
sonra silahlarını bırakıyorlar. Dileriz ki, yaralarını sardıktan
ve barış yolunda çalışmalarına başladıktan sonra, vaktiyle
insanlık üzerine bol bol dağıttıkları iyiliklerden tekrar
yararlanırız" demiş ve sonunda da: "İsterim ki, bugün,
milletler için devamlı bir kurtuluş ve mutluluk kaynağı
olsun" sözleriyle söylevini bitirmişti.
İngiliz heyeti barış şerefine 24 Temmuz 1922 akşamı Beau
Rivage otolinde bir çay ziyafeti vermişti. İsmet Paşa bu
ziyafetten geç vakit oteline döndüğü zaman, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı ve Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal
Paşa'nın şu tarihi telgrafı ile karşılaşmıştı.
"Millet
ve Hükümetin yüksek şahıslarına verdiği yeni görevi başarı
ile tamamladınız. Memlekete bir silsile yararlı hizmetten ibaret
olan ömrünüzü bu kez de tarihi bir başarı ile süslediniz.
Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın barış ve bağımsızlığa
kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyla yüksek şahsınızı,
sayın arkadaşlarımız Rıza (NUR) ve Hasan (SAKA) Beyleri ve çalışmalarınızda
size yardım eden bütün delege heyetini teşekkürle tebrik
ederim."
Lozan barış antlaşması 24 Temmuz 1923 günü saat 17.00'de birçok
büyük şehirlerimizde 101'er atım top atışıyle kutlanmıştı.
e. Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Lozan Antlaşması'nı
değerlendirmesi:
"Efendiler,
Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra, düşman devletler tarafından
Türkiye'ye dört defa barış şartları teklif edilmiştir. Bunların
birincisi, Sevres taslağıdır. Bu taslak hiçbir görüşmenin ürünü
olmayıp İtilâf Devletleri tarafından Yunan Başvekili M ö s y
ö V e n i z e l o s 'un da katılmasıyla düzenlenmiş ve V
a h d e t t i n 'in hükûmeti tarafından 10 Ağustos 1920'de imza
edilmiştir.
Bu taslak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce tartışılmaya değer
bile sayılmamıştır.
İkinici barış teklifleri, Birinci İnönü Muharebesi'nden sonra
toplanan Londa Konferansı'nın sonunda 12 Mart 1921 tarihinde yapılmıştır.
Bu teklifler Kevres Antlaşması'na bazı değişiklikler getiriyor
ise de, üzerinde durulmamış olan meselelerde Sevres taslağındaki
maddelerin olduğu gibi bırakıldığını kabul etmek gerekir.
Bu teklifler, bizce tartışmaya yol açmadan İkinci İnönü
Muharebesi'nin başlamasıyla sonuçsuz kalmıştır.
Üçüncü barış teklifleri, 22 Mart 1922'de, yani Sakarya
zaferinden ve Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'ndan sonra
ve yakında yeni bir taarruzumuzun beklendiği sıralarda, Paris'te
toplanan İtilâf Devletleri Dışişleri Bakanları tarafından yapılmıştır.
Bu tekliflerde, artık işe Sevres taslağını temel olarak ele
alma usulünden vazgeçilmiş ise de, ana çizgileri ile millî
gayemizi gerçekleştirmekten uzaktı. Dördüncü teklif Lozan
Antlaşması'nın imzalanmasıyla sonuçlanan görüşmelerdir.
İtilâf Devletleri'nce Türkiye'ye kabul ettirilmesi düşünülen
esaslar ile, Millî Mücadele sayesinde ulaşılan sonucu açıkça
gözler önüne serebilmek için, bu dört türlü teklif arasında
en önemli noktaları içine alacak şekilde kısa bir karşılaştırma
yapmayı yararlı sayarım.
1.
SINIRLAR
a) Trakya sınırı:
Sevres'de: Çatalca hattından biraz ileride bulunan Podima -
Kalikya hattı.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Mart 1922 teklifinde: Tekirdağ bize, Babaeski Kırkkilise (Kırklareli)
ve Edirne Yunanlılara kalacak şekilde bir hat.
Lozan'da: Karaağaç da bizde olmak üzere Meriç hattı.
b) İzmir bölgesi:
Sevres taslağında: Bu bölgenin sınırları Kuşadası, Ödemiş,
Salihli, Akhisar ve Kemer iskelesine azçok yakın yerlerden geçmektedir.
Bu bölge, Türk hâkimiyetinde kalacak, fakat Türkiye, bu hâkimiyetini
kullanma hakkını Yunanistan'a devredecek. Türk hâkimeyitinin
belirtisi olarak, İzmir şehrinin dış istihkâmlarından birinde
Türk bayrağı bulunacak. Bir bölge meclisi toplanacak ve beş yıl
sonra bu meclis, bu bölgenin sürekli olarak Yunanistan'a katılmasına
karar verebilecekti.
Mart 1921 teklifinde: İzmir şehri Türk hâkimeyetinde kalacak, İzmir
şehrinde bir Yunan kuvveti bulunacak ve İzmir bölgesinin geri
kalan yerlerinde, çeşitli unsurların nüfus oranlarına göre oluşturulacak
bir jandarma birliği görev alacak ve buna İtilâf Devletleri'nin
subayları komuta edecek.
Yönetim işlerinde de yine aynı nüfus oranı göz önünde
bulundurulacak, bölgenin Milletler Cemiyeti'nce tayin edilecek bir
Hristiyan valisi olacak, bunun yanında seçim yoluyla kurulmuş bir
meclis ile bir danışma kurulu bulunacak. Valilikçe, Türkiye'ye
gelir artışına göre ayarlanacak bir vergi konacak; bu anlaşma
beş yıl süre ile geçerli olup iki taraftan birinin isteği üzerine
Milletler Cemiyeti'nce değişikliğe uğratılabilecek.
Mart 1922 teklifinde: Bütün Anadolu ve dolayısıyle İzmir de
bize geri verilecek yolunda aldatıcı bir vaat. İzmir Rumları'nın
yönetime adaletli bir şekilde katılmasını sağlamak için ve
aynı hakkın Yunanistan'da kalacak Edirne Türklerine de verilmesi
şartıyla bir usul tespiti konusunda İtilâf Devletleri, Türkiye
ve Yunanistan ile anlaşacaklardır.
Lozan'da: Elbette bu gibi meseleler söz konusu bile edilmemiştir.
c)
Suriye sınırı:
Sevres'de: Akdeniz kıyısında aşağı yukarı Karataş burnundan
başlayarak Osmaniye, Bahçe, Gaziantep, Birecik, Urfa, Mardin ve
Nusaybin'i epey güneyde ve Suriye topraklarında bırakan bir sınır.
Mart 1921'de: Aşağı yukarı şimdiki sınır olmak üzere Fransızlarla
ayrıca bir anlaşma imzalanmıştır.
Lozan'da: 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması'ndaki sınır olduğu
gibi bırakılmıştır.
d)
Irak sınırı:
Sevres'de: İmadiye bizde kalmak şartıyla, Musul ilinin kuzey sınırı.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan'da: Çözümü daha sonraya bırakılmıştır.
e) Kafkas sınırı:
Sevres'de:
Türk - Ermeni sınırının tayini Amerika Cumhurbaşkanı W i l s
o n 'a bırakılmıştır. W i l s o n, sınır olarak Karadeniz kıyısında
Giresun doğusundan başlayan, Erzincan'ın batı ve güneyinden,
Elmalı, Bitlis ve Van Gölü'nün güneyinden geçen ve birçok
noktada Birinci Dünya Savaşı'ndaki Türk - Rus Cephesini izleyen
bir hattı göstermiştir.
Mart 1921 teklifinde: Milletler Cemiyeti bir Ermeni yurdu kurulması
için doğu illerinden Ermenistan'a bırakılacak toprakların
tespiti için bir komisyon kuracak, Türkiye bu komisyonun kararını
kabul edecek.
Lozan'da: Bu konu ortadan kaldırılmıştır.
f)
Boğazlar bölgesi:
Sevres'de: Rumeli'nin Türkiye'de kalan bütün parçaları.
Anadolu'nun Adalar Denizi üzerinde aşağı yukarı İzmir bölgesinin
sınırından başlayarak Manyas Gölü'nün güneyine, Bursa'nın
ve İznik'in biraz kuzeyinden ve Sapanca Gölü'nün batı ucundan
Ahabadr (Ağva) deresinin göle döküldüğü yere kadar uzanan bir
hatla sınırlandırılmış bölge. Bu bölgelerde asker
bulundurmak ve askerî harekatta bulunmak hakkı yalnız İtilâf
Devletleri'ne aittir. Bu bölgedeki Türk jandarması da İtilâf
Devletleri'nin komutası altında olacaktır.
İtilâf Devletleri, bu bölge içinde, askerî maksatlarla kullanılabilecek
yol ve demiryolu yapımını yasaklayabileceği gibi, yapılmış
olan yollardan bu gayeyle kullanılacak olanları da tahrip
ettirebilecektir.
Mart 1921 teklifinde: Çanakkale güneyinde Bozcaada karşısından
Karabiga'ya çekilen hattın kuzeyi ile Boğaziçi'nin her iki yakasında
25 kilometrelik bir bölge.
Çanakkale boğazına hâkim olan her iki tarafındaki adalar.
İtilâf Devletleri yalnız Yunanistan'a kalacak olan Gelibolu ve
bize kalacak olan Çanakkale'de asker bulunduracak böylece, İstanbul'u
ve İzmit yarımadasını boşaltacak, Türkiye'nin İstanbul'da
asker bulundurmasına ve Anadolu'dan Rumeli'ye ve Rumeli'den
Anadolu'ya asker geçirmesine izin verecektir.
Mart 1922 teklifinde: Çanakkale'nin güneyinde Erdek yarımadası dışarıda
kalmak üzere Çanakkale sancağı. Boğaziçinin güneyinde o zaman
tarafsız sayılan bölge, yani aşağı yukarı İzmit yarımadası
askersiz bölge olacaktır.
Bizde İtilâf Devletleri'nin işgal kuvvetleri kalmayacaktır.
Lozan'da: Gelibolu yarımadası ile Kumbağı, Baklaburnu hattının
güney-doğusu, Çanakkale bölgesinde kıyıdan yirmi kilometrelik
bir yer ve Boğaziçi'nin iki yakasında kıyıdan on beş
kilometrelik birer bölge ve Marmara'da da İmralı dışındaki
adalarla İmroz ve Bozcaada askerden arınmış bir duruma
getirilecektir.
Hiç bir yerde İtilâf Devletleri'nin işgal kuvvetleri kalmayacaktır.
2.
KÜRDİSTAN
Sevres'de: Fırat'ın doğusunda ve Ermenistan, Irak ve Suriye arasında
kalan bölge için İtilâf Devletleri temsilcilerinden kurulacak
bir komisyon özerk bir yönetim şekli hazırlayacaktır.
Antlaşmanın imzalanmasından bir yıl sonra bu bölgenin Kürt
halkı Milletler Cemiyeti Meclisi'ne başvurarak Kürtlerin çoğunluğunun
Türkiye'den ayrı bağımsız bir devlet kurmak istediklerini ispat
ederse ve Meclis de bunu kabul ederse, Türkiye bu bölgedeki her türlü
haklarından vazgeçecektir.
Mart 1921 teklifinde: İtilâf Devletleri, şimdiki durumu gözönünde
tutarak, bu konuda Sevres taslağında değişiklik yapılmasını
dikkate alma eğilimindedir. Şu şartla ki, özerk yönetilen bölgelerle
Kürt ve Asuri - Geldani çıkarlarının yeterince korunması için
tarafımızdan kolaylıklar gösterilsin.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan'da: Elbette söz konusu ettirilmemiştir.
3.
İKTİSADÎ NÜFUZ BÖLGELERİ
Sevres Antlaşması'ndan sonra İtilâf Devletleri'nin aralarında
imza ettikleri üçlü anlaşmaya (Accord tripartite) göre:
a) Fransız nüfuz bölgesi:
Suriye sınırıyla aşağı yukarı Adana ilinin batı ve kuzey sınırı,
Kayseri ile Sıvas'ın kuzeyinden geçen ve Muş'u dışarıda bırakarak
bu kasabaya yaklaştıktan sonra Cizre'ye giden bir hattın içinde
kalan bölge.
b) İtalyan nüfuz bölgesi:
İzmit yarımadasından çıktıktan sonra Afyonkarahisar'a kadar
Anadolu demiryolu hattı ve oradan Kayseri yakınlarında Erciyas dağı
yöresine kadar giden hatla İzmir bölgesi, Adalar Denizi, Akdteniz
ve Fransız bölgesi arasında kalan bölge.
Mart 1921'de: B e k i r S a m i B e y ile Fransız
ve İtalyan Dışişleri Bakanları arasında imza olunup hükümetçe
reddedilen anlaşmalara göre:
a) Fransız nüfuz bölgesi:
O sırada Fransız işgali altında bulunan yerlerle Sıvas, Elazığ
ve Diyarbakır illeri.
b) İtalyan nüfuz bölgesi:
Antalya, Burdur, Muğla, Isparta sancaklarıyla Afyonkarahisar, Kütahya,
Aydın ve Konya sancaklarının daha sonra tayin edilecek kısımları.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan'da: Söz konusu edilmemiştir.
4.
İSTANBUL
Sevres'de:
Antlaşma samimiyetle uygulanmadığı takdirde İstanbul da bizden
alınacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Bu tehdidin kalkacağı, Türkiye'nin İstanbul'da
asker bulundurabileceği ve Boğaziçi'nin çevresindeki askerden arınmış
bölgeden askerî kuvvet geçirilmesine izin verileceği
belirtilmiştir.
Mart 1922 teklifinde: İstanbul'dan çıkarılacağımız tehdidinin
kaldırılacağı ve İstanbul'da bulundurulabilecek Türk
kuvvetinin arttırılacağı vaad edilmektedir.
Lozan'da: Söz konusu olmamıştır.
5.VATANDAŞLIK
Sevres'de: Gerek Yunanistan da dahil olmak üzere İtilâf
Devletleri'nden gerek yeni kurulan devletlerden birinin (Ermenistan
v.b.) vatandaşlığına girmek isteyen Türk uyruklulardan hiç
kimseye Türk Hükûmeti'nce engel olunmayacak ve bunların yeni
vatandaşlığı kabul edilecektir.
Mart 1921 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Mart 1922 teklifinde: Söz konusu edilmemiştir.
Lozan Antlaşmasında: Söz konusu edilmemiştir.
Ancak, görüşmeler sırasında, İtilâf Devletleri, bir kimsenin
vatandaşlığını tayin hususunda, Türkiye'deki yabancı elçilik
ve konsoloslukların verecekleri belgelerin yeterli sayılmasını
istemişlerdi. Bu teklif, Sevres taslağının yukarıda söz konusu
olan 128'nci maddesinin yeni bir şekliydi. Hiç şüphe yok ki
tarafımızdan reddedilmiştir.
6.
ADLÎ KAPİTÜLASYONLAR
Sevres'de: İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya'nın temsil
edildikleri dört üyeden kurulu bir komisyonu, kapitülasyonlardan
yararlanan diğer devletlerin uzmanlarıyla birlikte yeni bir usul düzenleyecek
ve Osmanla Hükûmeti'ne danıştıktan sonra bu usulü tavsiye
edebilecek.
Osmanlı Hükûmeti bu usulü kabul edeceğini şimdiden taahhüt
edecek.
Mart 1921 teklifinde: Bu komisyonda Türkiye'nin de temsil
edilmesine İtilâf Devletleri razı olmaktadır.
Mart 1922 teklifinde: Aynı teklif.
Lozan'da: Kapitülasyonlarla ilgili hiçbir kayıt yoktur.
Danışma niteliğinde olmak üzere birkaç yabancı uzmanı beş yıl
için hizmetimize almayı kabul ettik.
7. AZINLIKLARIN KORUNMASI
Sevres'de: 1918 Ateşkes Antlaşmalarından sonra yapılan bütün
antlaşmalarda yer alan hükümlerden başka, Türkiye'ye, özellikle
aşağıdaki hususlar kabul ettirilmek istenmiştir:
a) Yerlerinden ayrılmış olan ve Türk olmayan bütün halkın
eski yerlerine gönderilmesi.
Başkanları Milletler Cemiyeti'nce tayin edilecek olan hakem
komisyonları vasıtasıyla bunların haklarının geri verilmesi;
bu komisyonlar istedikleri takdirde, Türk olmayan halkın zarar görmüş
mal ve mülklerinin onarımı için de ücretleri hükûmetçe ödenecek
işçilerin sağlanması, zorla göç ettirme ve buna benzer işlerde
parmağı bulunduğu, söz konusu komisyonlar tarafından iddia
edilen bütün şahısların sürgün edilmesi v.b.
b) Türk Hükûmeti, azınlıkların parlamentoda kendi nüfusları
oranında temsil edilmelerini sağlayan bir seçim kanunu tasarısını,
iki yıl içinde İtilâf Devletleri'ne sunacaktır.
c) Patrikhaneler ile bunlara benzer kuruluşlara tanınmış olan bütün
imtiyazlar arttırılarak daha da sağlamlaştırılmakta ve bunların
idare ettikleri okul, yetimhane v.b. konusunda ogüne kadar hükûmetin
sahip olduğu sınırlı denetleme hakkı da elinden alınmaktadır.
d) İtilâf Devletleri, Milletler Cemiyeti Meclisi'nin görüşünü
aldıktan sonra, bu kararların uygulanmasını sağlayacak gerekli
tedbirleri tespit edecektir. Türkiye, bu konuda sonradan alınacak
her tedbiri kabul edeceğini şimdiden taahhüt edecektir.
Mart
1921 teklifinde: Azınlıklar söz konusu edilmemiştir. Bu teklifte
Sevres'de yapılacak değişiklikler yeraldığı için, bundan, adı
geçen antlaşmanın azınlıklarla ilgili bölümünün değiştirilmeyeceği
sonucu çıkarılabilir.
Mart 1922 teklifinde: Türkiye ve Yunanistan'daki azınlıklarla
ilgili bir sıra tedbirin teklif edileceği ve bunların gereğince
uygulanmasını kontrol için Milletler Cemiyeti'nce komiserler
tayin edileceği yazılıdır.
Bu bir sıra tedbirin neler olduğu açıklanmamıştır.
Lozan'da: Misak-ı Millî'mizde kabul etmiş olduğumuz üzere ve
yalnız Müslüman olmayanlar için Birinci Dünya Savaşı'ndan
sonra yapılan bütün milletlerarası antlaşmalarda yer alan hükümler.
8.
ASKERLİKLE İLGİLİ HÜKÜMLER
Sevres'de:
a) Türkiye'nin silahlı kuvvetleri şu sayıları aşmayacaktır.
Saray Muhafız Birliği
700 Kişi
Jandarma
35.000 Kişi
Jandarmayı
desteklemek üzere özel birlikler
15.000 Kişi
Toplam
50.700 Kişi
Bu sayıya Harp Akademisi ve askerî okullar öğrencileri ile, depo
birliklerinde ve çeşitli görevlerde çalışan er ve subaylar da
dahildir.
Özel birliklerin 15 batarya dağ topu bulunabilecek, sahra veya ağır
top olmayacaktır.
Memleket, çeşitli bölgelere ayrılacak ve her bölgede bir
jandarma birliği (legion) bulunacaktır.
Jandarmanan topu ve teknik araçları bulunmayacaktır.
Özel birlikler, kendi bölgelerinin dışında kullanılamayacaktır.
Jandarma subayları arasında, sayıları 1.500'ü geçmemek üzere
yabancı subaylarda bulunacaktır. Her bölgedeki yabancı subaylar
aynı milletten olacaktır.
Daha sonra tespit edilecek olan bu bölgelerin sayısı belirtilmemiş
olmakla birlikte, bunun İtilâf Devletleri'nin düşüncesine göre,
en az dört olacağı, antlaşmanın bazı hükümlerinden ve özellikle
bir birilğin kuvvetinin bütün birlikler kuvvetinin dörtte birini
aşmayacağı yolundaki hükümden çıkarılabilir. Böylece, İngiliz,
Fransız ve İtalyan subaylarının birer bölgesi bulunacağı
gibi, belki Yunanistan'a ve belki de ileride Ermenistan'a birer bölge
verilmesi düşünülmüştür.
Özel birliklerin erleriyle, jandarmalar her paralı olup bunlar en
az iki yıl askerlik yapacak ve mecburî askerlik hizmeti kalkacaktır.
Her bölgedeki birliğe alınacak er ve çeşitli unsurların
birlikte temsil edilmesine mümkün olduğu kadar dikkat
edilecektir.
Deniz kuvvetlerimiz, yedi gambot ve altı torpidoyu geçmeyecek, hiç
bir uçağımız ve güdümlü balonumuz olmayacaktır.
İtilâf Devletleri'nin kara, deniz ve hava denetleme komisyonlarının
memleketimiz içinde her türlü denetleme hakları olacaktır. Özellikle
Kara Denetleme Komisyonu:
Türkiye'nin kullanabileceği polis, gümrükçü, orman korucusu
v.b. görevlilerin sayısını tayin etme, artacak silâh ve
cephanemizi teslim alma, memleketimizi bölgelere ayırma, her bölgede
bulunacak jandarma ve özel birlik sayısını tespit etme, bunların
hangi işlerde ve ne şekilde çalıştırıldıklarını denetleme,
yabancı subayların sayılarını ve oranlarını tayin etme ve hükûmetle
işbirliği yaparak yeni silahlı kuvvetlerimizi düzenleme gibi işlerle
görevli olacaktır.
Mart 1921 teklifinde:
Jandarma sayısı 45.000'e, özel birliklerin sayısı 30.000'e çıkarılmıştır.
Jandarmanın memleket içindeki dağıtım şekli, yukarıda sözü
edilen İtilâf Devletleri temsilcilerinden kurulu Denetleme
Komisyonu ile hükûmet arasında anlaşmaya varılarak tespit
edilecektir.
Jandarma subay ve astsubay oranı attırılacaktır. Yabancı
subayların sayısı azaltılacak ve bunların birliklere dağıtılması
Denetleme Komisyonu ile Hükûmet arasındaki anlaşmaya göre
kararlaştırılacaktır. (Bununla, belki de her bölgede aynı
milletten yabancı subayların bulunmayacağı kastedilmiştir).
Mart 1922 teklifinde:
Paralı asker usulünün devam ettirilmesi, Jandarmanın 45.000'e,
özel birliklerin 40.000'e çıkarılması.
Jandarmada, yabancı subaylara görev verilmesi Türkiye'ye tavsiye
edilmekle birlikte, bu nokta şart olarak ileri sürülmemektedir.
Lozan'da: Trakya ve Boğazlar'da askerden arınmış duruma
getirilen bölgelerle ilgili sınırlandırmalar dışında hiçbir
kayıt yoktur. Üstelik, Boğaziçi'nin iki yakasındaki askerden arınmış
bölgede, 12.000 asker bulundurabilme hakkını elde etmişizdir.
9.
CEZA
Sevres projesinde: Türkiye harp sırasında harp kurallarına aykırı
şekilde hareket etmiş veya Türkiye içinde zulüm yapmış, zorla
sürgün etme v.b. işlere karışmış olan kimseleri, istedikleri
takdirde, İtilâf Devletleri'ni (Yunanistan dahil) ve Türkiye'den
toprak almış devletlere (Ermenistan v.b.) teslim edecektir. Bu
gibi kimseler, kendilerini isteyen devletin Divan-ı Harb'i tarafından
yargılanıp cezalındırılacaktır.
Mart 1921 teklifinde: İtilâf Devletleri'nin teklifinde bundan söz
edilmemiştir. Ancak, B e k i r S a m i B e y 'in, İngilizlerle
imza etmiş olduğu esirlerin geri verilmesi ile ilgili sözleşmede,
elimizdeki bütün İngilizleri serbest bırakarak bir kısım Türkleri
suçlu sayıp İngilizlerin elinde bırakmaya razı olması, Sevres
taslağında yer alan önceki hükümlerin daha hafifletilmiş şeklinden
başka bir şey değildir.
Mart 1922'de: Bu konu üzerinde durulmamıştır.
Lozan'da: Bundan söz edilmemiştir.
10. MALÎ HÜKÜMLER
Sevres'de: İtilâf Devletleri, Türkiye'ye yardım olsun diye, İngiliz,
Fransız ve İtalyan temsilcilerinden kurulu bir Maliye Komisyonu
oluşturacaklar; bu komisyonda danışman olarak bir Türk komiseri
bulunacaktır.
Bu komisyonun görev ve yetkileri aşağıdaki şekilde olacaktır:
a) Türkiye'nin gelirlerini korumak ve artırmak için her türlü
tedbiri alacaktır.
b) Türk Meclis-i Mebusanı'na sunulacak olan bütçe, daha önce
Maliye Komisyonu'na verilecek ve onun kabul ettiği şekilde
Meclis'e gönderilecektir. Meclis'in yapacağı değişiklikler,
ancak komisyonca uygun görülürse yürürlüğe konabilecektir.
c) Komisyon, malî kanun ve tüzüklerin uygulanmasını, doğrudan
doğruya kendisine bağlı bulunan ve üyeleri kendisinin uygun
bulacağı kimselerden seçilip tayin edilecek olan Türk Maliye
Teftiş Hey'eti vasıtasıyla denetleyecektir.
d) Düyûn-ı Umumiye (Genel Borçlar) idaresi ve Osmanlı Bankası
ile anlaşarak Türkiye'nin para işlerini düzenleyecek ve düzeltecektir.
e) Türkiye'nin, Düyûn-ı Umumiye'ye ayrılan gelirleri dışındaki
bütün gelirleri bu Maliye Komisiyonu'nun emrine verilecektir.
Komisyon bunlarla:
Önce, kendisine ve Türkiye'de kalacak olan İtilâf Devletleri işgal
kuvvetlerine ait giderleri karşılandıktan sonra, 30 Ekim 1918
tarihinden beri İtilâf Devletleri ordularının gerek bugünkü Türkiye'de
gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun başka yerlerindeki giderlerini
ödeyecektir.
İkinci olarak, Türkiye yüzünden zarar görmüş olan İtilâf
Devletleri uyruklularının zarar ve ziyanını ödeyecektir.
Türkiye'nin ihtiyaçları bundan sonra dikkate alınacaktır.
f) Hükûmetçe verilecek her bir imtiyaz için Maliye Komisyonu'nun
uygun bulması şarttır.
g) Bugün yürürlükte olan bazı gelirlerin doğrudan doğruya Düyun-ı
Umumiye tarafından toplanması usulü, Komisyon'un onayı ile mümkün
olduğu kadar genişlemisen yaygınlaştırılacak ve bütün Türkiye'ye
uygulanacaktır.
Gümrükler, Maliye Komisyonu tarafından tayin veya işten çıkarılabilecek
ve kendisine karşı sorumlu olacak bir genel müdürün yönetiminde
bulunacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Yukarıda sözü edilen Maliye Komisyonu Türk
Maliye Nâzırı'nın fahrî başkanlığı altında bulunacaktır.
Komisyonda bir Türk temsilci bulunacak ve bunun, Türk maliyesi ile
ilgili konularda oyu olacaktır. İtilâf Devleteri'nin malî çıkarları
ile ilgili konularda ise, Türk temsilcinin yetkisi, ancak danışma
niteliğinde olacaktır.
Türk parlamentosu, Türk Maliye Nâzırı ile Maliye Komisyonu
tarafından ortaklaşa hazırlanacak olan bütçede değişiklik
yapma yetkisini taşıyacaktır. Fakat bu değişiklik bütçenin
denkliğini bozacak şekilde ise, bütçe onaylanmak üzere yeniden
Maliye Komisyonu'na gönderilecektir.
Türk hükûmeti, imtiyazlar verme hakkını yine elde edecektir.
Ancak, Türk Maliye Nâzırı bu konudaki sözleşmelerin, Türk
hazinesinin çıkarlarına uygun olup olmadığını, Maliye
Komisyonu ile birlikte inceleyecektir ve bu konuda ortaklaşa bir
karar alınacaktır.
Mart
1922 teklifinde: Maliye Komisyonu kurulmasından vazgeçilmektedir.
Fakat, İtilâf Devletleri'ne olan savaştan önceki borçların ve
aşırı olmayan bir tazminatın ödenmesi konusundaki gerekli
denetlemenin Türk hâkimiyeti ilkesi ile bağdaştarılmasına çalışılacaktır.
Savaştan önceki Düyûn-ı Umumiye komisyonu olduğu gibi bırakılacak,
yukarıda belirtilen iş için İtilâf Devletleri'nce bir tasfiye
komisyonu kurulacaktır.
Lozan'da: Bu gibi bağlayıcı hükümlerin hepsi kaldırılmıştır.
11. İKTİSADÎ HÜKÜMLER
Sevres'de:
Kapitülasyonlardan yararlanma hakkı savaştan önce bunlardan
yararlanan İtilâf Devletleri uyruklularına geri verilecek; bu
hak, bunlardan daha önce yararlanmamış olan Yunanistan,
Ermenistan v.b. devletler uyruklarına da tanınacaktır.
(Bu haklar arasında, birçok vergiden muaf olma hakkının bulunduğu
ve vatandaşlık bölümünde görüldüğü üzere, her Türk
vatandaşının, İtilâf Devletleri'nden birinin vatandaşlığına
girmesine engel olma hakkının bizden alındığı hesaba katılırsa,
bu hükmün genişliği daha iyi anlaşılır).
Gümrük tarifeleri için 1907 tarifesi (% 8) yeniden yürürlüğe
konulmaktadır.
Türkiye, İtilâf Devletleri gemilerine en azından Türk
gemilerine verdiği hakkı tanıyacaktır.
Yabancı postalar yeniden kurulacaktır.
Mart 1921 teklifinde: Bazı şartlara bağlı olarak yalnız yabancı
postaların kaldırılmasının düşünüleceği söylendiğine göre,
diğer hükümler olduğu gibi bırakılmaktadır.
Mart 1922 teklifinde: İngiliz, Fransız, İtalyan, Japon ve Türk
temsilcilerinden ve kapitülasyonlardan yararlanan öteki
devletlerin uzmanlarından oluşan bir komisyon, barışın yürürlüğe
girmesinden sonra geçecek üç ay içinde, İstanbul'da toplanıp
kapitülasyon sisteminin değiştirilmesiyle ilgili teklifler hazırlayacaktır.
Bu teklifler, malî konularda, yabancı uyrukluların Türklerle eşit
vergi vermesini sağlayacaktır. Bu tekliflerde, gümrük vergisinde
gerekli görülecek değişikliklerin yapılmasına da yer
verilecektir.
Lozan'da: Kapitülasyonların her türlüsü kökünden ve ebadî
olarak kaldırılmıştır.
12. BOĞAZLAR KOMİSYONU
Sevres'de: Kendine has bayrağı, bütçesi ve polis kuvveti
bulunacak olan bu komisyon, gemilerin boğazlardan geçmesi,
fenerler, kılavuzluk v.b. işlerle uğraşacak ve daha önce Yüksek
Sağlık Kurulu'nun yaptığı görevlerle, kurtarma işleri artık
bir komisyonun gözetimi altında ve onun vereceği talimat çerçevesinde
yerine getirilecek ve komisyon, Boğazlar'ın serbestliğini
tehlikede sayınca İtilâf Devletleri'ne başvurabilecektir.
Komisyonda Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya'nın
temsilcileri ikişer oya sahip olacaklardır.
Amerika istediği zaman, Rusya da Milletler Cemiyeti'ne girdiği
andan başlayarak bu komisyonu katılabileceklerdir.
Komisyon üyeleri, diplomatik dokunulmazlıktan yararlanacaklardır.
Komisiyona sırayla ve ikişer yıl süreyle, ikişer oya sahip
devletlerin temsilcileri başkanlık edecektir.
Mart 1921 teklifinde: Türk temsilcisi de iki oya sahip olacak ve Boğazlar
Komisyonu'na başkanlık edecektir.
Mart 1922 teklifinde: Aynı şekilde, Türk temsilcisi komisyona başkanlık
edecektir. Boğazlarla ilgili bütün devletler komisyonda temsil
edilecektir.
Lozan'da: Komisyonun başkanlığı bize verilmiştir. Komisyonun görevi,
gemilerin Boğazlar'dan geçişinin Boğazlar Sözleşmesi hükümlerine
uygunluğunu sağlamaktan ibarettir. Komisyon her yıl Milletler
Cemiyeti'ne rapor verecektir.
Yine bu anlaşmayla, İstanbul'daki Milletlerarası Sağlık Kurulu
kaldırılarak, sağlık işleri Türk hükümetine bırakılmıştır.
Saygıdeğer Efendiler, Lozan Barış Antlaşması'ndaki hükümleri
öteki barış teklifleriyle daha fazla karşılaştırmanın yersiz
olduğu düşüncesindeyim. Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan
beri hazırlanmış ve Sevres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış
büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir
belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasî zafer
eseridir."
|