1.
Genel Durum; Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşına
Girişi
Çanakkale
Savaşları sadece askeri ve stratejik açıdan
değil, siyasal sonuçları bakımından da modern Türk ve dünya
siyasal tarihinde önemli bir yere sahiptir. 2 Ağustos 1914’te,
Osmanlı Devleti, Almanya ile gizli bir bağlaşma antlaşması
imzalayarak, Birinci Dünya Harbi içerisinde Merkezi Devletler safında
yer almıştır. Ancak Almanya ile bir bağlantıya kamuoyunun tepki
göstereceği düşünülürek görüşmeler gizli sürdürülmüş,
durumdan yalnız Sadraazam ve Dışişleri Bakanı Sait Halim Paşa
ile Enver Paşa haberdar olmuştur. Buna göre 28 Temmuz’da Sırbıstan’a
savaş ilan eden Avusturya’ya Almanya’nın yardımı Rusya’yla
bir savaşa yol açarsa, Osmanlılar Mihver Devletlerini desteklemek
için müdahale edecektir. Osmanlılar Von Sanders heyetinin ordunun
genel yönetiminde etkili olmasını kabul ediyorlar, buna karşılık
Almanya’da Rusya’ya karşı Osmanlı toprak bütünlüğünün
korunmasına yardımcı olmaya söz veriyordu. Antlaşma gizliydi ve
ancak taraflar istedikleri zaman açıklanacaktı. Cemal Paşa ile
diğer kabine üyeleri anlaşma imzalandıktan sonra durumdan
haberdar olurlar. Ancak bunun Rusya’ya karşı İngiltere ile
Fransa’nın reddettikleri bir savunmayı sağlaması ve oldu
bittiye getirilmiş olması nedeniyle fazla bir şey söylemeden
kabul etmişlerdir.
Kısa
bir süre sonra iki Alman savaş gemisi, Almanya ile Enver Paşa’ya
Osmanlıları savaşa sokacak bir fırsat yarattılar. Alman Akdeniz
filosundan iki kruvazör, Goeben ile Breslau Kuzey Afrika’daki
Fransız üslerini bombalamışlar (3 Ağustos) ve sonra arkalarında
İngiliz filosu olduğu halde Doğu Akdeniz’e
kaçmışlardı. Enver Paşa gemilerin Osmanlı sularına
girmesine izin verdi (11 Ağustos). İngiltere Osmanlıların tarafsız
olarak gemileri ve mürettebatını enterne etmeleri ya da sularından
çıkarmaları gerektiğini ileri sürünce, gemiler sahte bir satışla
Osmanlı Donanması’na alındı, adları Yavuz Sultan Selim ve
Midilli’ye çevrildi; filo komutanı Amiral Souchon’da Osmanlı
Karadeniz filosu komutanı oldu.. Enver Paşa, Çanakkale ve Boğazların
yabancı gemilere kapatılmasını emretti. Enver ve Cemal Paşa’lar
diğer kabine üyelerine danışmadan Souchan’a Karadeniz’de
Ruslara saldırması için emir verdiler.(1)
Karadeniz’e
çıkan Türk donanmasının, 29 Ekim’de birkaç Rus gemisini batırıp,
Odesa, Sivastopol,
Navorosiski limanlarını
bombardıman etmesini bir
savaş nedeni
sayan Ruslar,
1 Kasım 1914’te Kafkasya’da Türk sınırını geçerek savaşı
fiilen başlatır. Gerçekten tarihin böylesi bir akışı içinde
olaylar hızla gelişivermiş, Rus tecavüzünden sonra, İngilizlerin
önce Akabe’yi bombardımanı, İzmir Körfezi’ndeki iki Türk
gemisini batırması ve 3 Kasım 1914’te Boğaz giriş tahkimatını
bombardımanı, Şattülarap’ta Fav’a asker çıkarması bardağı
taşıran son damlalar olmuş ve Osmanlı Devleti,11 Kasım
1914’te Rusya ve İngiltere’ye resmen savaş ilan etmek zorunda
kalmıştır.(2)
Türkiye
Birinci Dünya Savaşına girdiği zaman askeri havacılıkta zayıftı.
Taktik hava birlikleri yoktu. Birkaç istisna dışında mevcut uçak
ve personel Yeşilköy havalanında konuşlandırılmıştı. Savaş
öncesinde uçuş eğitimi için kullanılan bu tesis daha sonra
Fransız askeri heyetinin yönetimine geçti. Seferberliğin ilanıyla
beraber Türkiye’nin Almanlara olan eğilimini bilen Binbaşı De
Goys,
Fransa
hükümetinin de telkiniyle memleketine döndü. Binbir fedakarlıklarla
Fransa’ya ısmarlanan kara ve deniz tayyarelerimize el konuldu.
Muhabere ve Muvasala Dairesi, havacılık kısmı ile birlikte Genel
Karargaha bağlandı. (3)Fransızların ardından Alman danışmanlar
geldi ve uçaklar arasında harap durumda Deperdussin, R.E.P. ve 3
adet Bleriot XI-2 vardı. Hiç değilse son ikisi, Deperdussin gibi
çalışır hale getirildi. Ne varki yine de uçuş için tehlikeli
bulundular ve aynı danışmanlar Almanya’ya eğitim uçakları
sipariş etti. Uçuş Okulu’nda 2 adet Nieuport (Hydro) deniz uçağı
bulunmasına karşın, donanmada hiç resmi havacılık birimi
mevcut değildi. Türk havacılığındaki asıl gelişme Çanakkale
ve Gelibolu’daki aktif çarpışmalar sırasında olmuştur.
Ekim
1914’te Üsteğmen Erich Serno (1886-1963) Batı Cephesi’nde
Alman 2. Tayyare Bölüğü’nden Türkiye’deki Alman Askeri
Misyonu’na gönderilmişti. Türk Havacılık personelinin eğitimi
için kendisine bir program hazırlama görevi verilmiş ve bunun
yanında Türk Yüksek Komutanlığı’na havacılık konusunda danışmanlık
görevine atanmıştır. 3 Şubat 1915 tarihinde Yeşilköy Uçuş
Okulu’nda görevine başlamıştır.(4)
|
1.
General
Situation; Entry of the Ottoman State into the First World War.
After
having signed a secret alliance treaty on 2 August 1914 with
Germany, Ottoman State become one of the parties of Central States
within the First world war. Because the public opinion would oppose
to such a secret alliance with Germany, the negotiations being made
in secret and only Sait Halim Paşa, the Grand Vizier and Minister
of Foreign Affairs, and Enver Pasha were being informed of the
situation. Accordingly, should the assistance of Germany to Austria
that had declared war against Serbia on 28 July, led a war with
Russia, the Ottomans would intervene to support the Axis Powers.
While the Ottomans were accepting the efficiency of Von Sanders
mission on the general command of the army, Germany promised to
assist for the protection of the Ottoman territorial integrity
against Russia. The treaty was secret, thus it would only be
declared upon the request of the parties. Cemal Pasha and other
cabinet members were informed of the situation after the signing of
the agreement. Since this was an accomplished fact providing a
defense that Britain and France rejected against Russia, they
accepted.
Soon
after, Germany and Enver Pasha found an opportunity to send the
Ottoman to war by means of two German battleship. Two cruisers,
Goeben and Breslau, from German Mediterranean fleet bombed the
French Bases in North Africa (3 August) and escaped to East
mediterranean being followed by British
fleet and
Enver Pasha
allowed the
ship to
enter the
Ottoman waters
(11 August). The Ottoman Navy declared that they purchased these
ship and changed their names into Yavuz Sultan Selim and Midilli
upon the claim of Britain that the Ottoman had to intern impartially
both the ship and crew or to dischange them from her waters. Admiral
Souchan, the fleet commander, became the commander of the Ottoman
Black Sea fleet. Enver Pasha ordered the Straits and Dardanelles to
be closed to foreign ship. Enver and Cemal Pashas ordered Souchan,
without asking other cabinet members, to attack Russians in Black
Sea. (1)
Russians
accepted as a war reason of the bombardment of
Turkish Navy to Odesa, Sivastopal and Navorosiski harbors. On
29 October, Russian troops passed Turkish border and started war
operatively. Actually, events happened so rapidly in a flow of
history that Ottoman State had to declare war against Russia and
Britain on 11 November 1914 upon Britain’s bombardment of Akabe,
sinking of two Turkish ships
in İzmir Gulf, bombardment of Strait entry fortification and
military operations at Fav, Şattülarap.(2)
At
the time Turkey entered the First World War, its military aviation
was in feeble condition. There were no tactical air units. With few
exceptions existing aircraft and personnel were located at Yeşilköy
(San Stefano) airfield. This was a pre-war installation for flight
training, which lately had been under the directon of a French
military mission. With the declaration of mobilization, Major De
Goys who was aware of the Turkish inclination to Germany returned
his home with French inspiring. Ottoman land and naval aircraft
ordered from France were seized. Intelligence and
Communications
Branch was attached to the General Headquarters together with
aviation branch(3). German advisors arrived and found among the
dilapidated aircraft a Deperdussin, an R.E.P, and three Bleriot
X1-2. At least two of the latter were put into operational condition
as was Deperdussin. But they were considered dangerous to fly by the
German advisors and new training aircraft were ordered from Germany.
No formal naval aviation branch existed, although two Nieuport
“Hydro” seaplanes were at the flight school. Real expansion and
development of the Turkish aviation services was to take place while
active fighting at the Dardanelles and Gallipoli was underway.
Lt.Erich
Serno (1886-1963) from German 2. Aircraft Company was assigned to
German Military Mission in Turkey an October 1914. He was charged
with the preparation of a programme to train Turkish Aviation
personnel as well as with the task of consultancy for Turkish Higher
Command on aviation. He started his mission in Yeşilköy Flight
School on 3 February 1915.(4)
|
(1)
Stanford J.SHAW, Ezel Kural SHAW; Osmanlı İmparatorluğu ve
Modern Türkiye, E Yayın.,
II.Cilt
İstanbul, 1982, s.373-374.
(2)
Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi, V.Cilt, Çanakkale
Cephesi Harekatı, Gnkur.Bas.,
Ankara,
1993, s.69.
(3)
Yavuz KANSU, Sermet ŞENSÖZ, Yılmaz ÖZTUNA; Havacılık
Tarihinde Türkler 1,
Hv.K.Bas.ve
Neş.Md., Etimesgut-ANKARA, 1971, s.171.
(4)
Richard T.WHISTLER, “Over The Wine-Dark Sea, Aerial Aspects
of the Dardanelles,
Gallipoli
Campaign, Part:III : Turco-German Aviation”, Over the Front,
1994, U:S.A., Vol 9
(3)
s.231-233)
|