Halit KIVANÇ'ın SABİHA GÖKÇEN
ile söyleşisi
TAYYARECİ
SABİHA GÖKÇEN
Ankara’da Kızılay’da Ziya Gökalp caddesindeki 9
numaralı üst katın zili yanında ki kartvizitte “Tayyareci
Sabiha GÖKÇEN” yazıyor.
1925 yılında Atatürk’ün Bursa gezisi sırasında vatanı
kurtaran bu büyük insanı henüz 12 yaşında iken tanıma şansı
bulan ve “Ama...... bir leyli mektep olsa..........” sözü üzerine
Gazi’nin kızı olan Sabiha ....
|
|
“GÖKÇEN”
SOYADINI NASIL ALDI ?
|
Hemen
herkes Ata’nın kızı Sabiha “GÖKÇEN” soyadını almasının
havacılığın doğal sonucu sanır. Oysa hiçbir ilgisi yoktur.
Daha doğrusu öncesinden yoktur da sonrasında meslek soyadını
izlemiştir.
Sabiha GÖKÇEN “GÖKÇEN ‘liği
şöyle anlatıyor.. “Benim soyadımın mesleğimle hiçbir ilgisi
yoktur olamaz da. Çünkü ben havacılığa 1935 yılında girdim.
Oysa Büyük Atatürk bu soyadını bana bir yıl önce verdi. Soyadı
kanunu, Ata’nın önem verdiği devrimlerdendi. Bu bakımdan 1934
yılında Atatürk’ün sohbetli sofralarda baş konu “soyadı”
idi. İşte hiç unutmam, 19 Aralık 1934 akşamıydı. Sıra bana
gelmişti. Atatürk “Sabiha’ya bir soyadı bulmamız gerektiğini
“ söyledi. Bir süre düşündükten sonra “GÖKÇEN olsun”
dedi. Oradaki bir kağıdın üstüne de yazdı. Yazı aynen şöyleydi
|
“Sabiha
GÖKÇEN
S.
GÖKÇEN’dir
K.ATATÜRK
19.12.1934
|
|
HAVACILIĞA
İLK ADIM
|
Rastlantını
güzelliğine bakın ki, Atatürk’ün “GÖKÇEN” soyadını
vermesinden sadece altı ay sonra Sabiha GÖKÇEN gerçekten
“havacı” olacaktı.
“O
sırada bizde sivil havacılık fiilen yoktu. Atatürk ise, geleceğin
göklerde olduğunu çok önceden görmüş, bu yolda hamle yapılması
gereğine inanmıştı. Bu amaçla Hava Kurumu’nun ileri
gelenleriyle görüşmüş ve bir okul açılmasına karar verilmişti.
Gün
5 Mayıs 1935 ti. İlk havacılık okulumuz, Ata’nın verdiği
isimle “Türkkuşu” o gün açılacaktı. Araya sıkıştırayım:
Atatürk bana GÖKÇEN soyadını verdikten sonra artık Sabiha
demiyor, GÖKÇEN diye sesleniyordu. Açılışa giderken, ben
sadece Büyük Ata ile birlikte olduğum için, bir de renkli bir
olay da bulunacağım için mutluydum. Ama bunun bir havacılık
okulu olması, ne yalan söyleyeyim, hiç ilgimi çekmiyordu. Tören
gayet güzel oldu. Yurtdışından gelen uzman uçucular planörlerle
gösteri yapıyor, kimi de paraşütle atlıyordu. Önceleri çok
sakindim fakat ilerleyen dakikalarda, birden heyecanlandım, çok hoşuma
gittiğini farkettim. Atatürk ’de bu değişikliği fark etmiş,
eğildi;
-
Çok mu hoşuna gitti?
-
Evet çok.... Çok hoşuma gitti
-
Peki, sen de atlayabilir misin?
-
Evet paşam, atlayabilirim. Hemen tayyareye bindirseler ve
“atla” deseler koşup atlayabilirim.
Gibime geliyor.
Ata,
Hava Kurumu Başkanı Fuat BULCA’ya döndü:
-
Bak Bulca, GÖKÇEN de atlamak istiyor.
Hemen
yabancı uzman çağrılmıştı. Kendisine bir genç kızın
atlamaya heveslendiğini söyleyince, kaşları kaldırdı:
-
Şimdi olmaz. Elbette o da atlar fakat bir süre teknik
bilgileri öğrenmesi lazım. Okula yazılsın, öğretelim.
İşte
bu andan itibaren Sabiha GÖKÇEN, “Türkkuşu’ nun ilk kız öğrencisi”
oluyor, soyadına tam uyan mesleğe ilk adımını atıyordu.
Okula
Paraşüt için gitmişti ama.....
Sabiha
Türkkuşu’na paraşüt için gitmişti ama, okula yazıldıktan
ve eğitime başladıktan sonra hevesi başka yöne sapmıştı. Uçaklar
paraşütlerden daha cazip gelmeye başlamıştı. Çok sevinmişti
uçmayı.... Hem de daha uçmadan.... İçindeki bir his, ona yıllardır
bomboş geçen yılların artık bittiğini, aradığı uğraşıyı
bulduğunu bildiriyordu sanki.... Havacılıktan başka şey düşünmez
olmuştu. Sabahları saat beşte kalkıyor, çalışıyor, çalışıyordu.
Hocalarla birlikte planörde uçtuktan sonra, uçmanın en büyük
sevgilisi olduğunu anlamıştı. Atatürk de genç kızı teşvik
ediyordu.
Nihayet
uçuş günü gelmişti. Sabiha sevinçten ve heyecandan yerinde
duramıyordu.
Bakın
bakın, o günü nasıl hatırlıyor GÖKÇEN:
Her gün gittiğimde ne gün uçacağımı sorar, fakat her
seferinde uçuş günümün daha gelmediği cevabını alırdım.
Havacılıkta önce çift komuta denen usulle, hocayla birlikte uçulur.
Sonra tek başına uçuş izni verilir. Bir sabah yine erkenden
kalktım. Derse gidecektim ki Atatürk’ü her zamandan daha erken
kalkmış buldum. Hem de önemli bir yere gidecekmiş gibi giyinmişti.
Elini öptüm, derse gittiğimi söyledim. Kendisinin niye bu kadar
erken kalktığını merak etmekle birlikte soramadım. Ama o ben
sormadan konuştu, benimle beraber geleceğini söyledi”
-
Sabiha GÖKÇEN, bu söz üzerine Gazi’nin belki uykusu kaçtığı
için hava almak üzere kendisiyle birlikte yürüyeceğini sanmıştı.
Ama o da ne? Atatürk GÖKÇEN’le birlikte Türkkuşu’na
geliyordu. Hocası karşılıyor ve “GÖKÇEN , bu gün yalnız başına
uçacaksın” diyordu.
Sabiha sonrada öğrenmişti ki, havacılar ilk tek başına
uçuş günün öğrencilere söylemezlermiş; ama
yaverleri vasıtasıyla Ata’ya haber vermişlerdi. O da
erken kalkıp GÖKÇEN’le birlikte gelmişti: “İlk uçuşunda kızını
yalnız bırakmamak için."
|
GÖKÇEN
TÜRKKUŞU'NDAN HAVA OKULUNA NASIL GİRDİ ?
|
Türkkuşu
gittikçe gelişiyordu. Bu arada Ata’dan duyduğu bir söz, GÖKÇEN’in
hayatının daha da değişeceğini müjdesini verir gibiydi: “ Bu
kadarla kalmayacaksın, GÖKÇEN bunu ilerleteceksin! İlerleyecek
de nasıl? Yanıt açık :Hava Okuluna gidecekti...
Ve
işte bu aşamada Çankaya’daki “ hocanım” hatırlanmıştı.
Ata, Nüveyre Uyguç öğretmeni de Sabiha ile birlikte yolluyordu
sonrasını şöyle anlatıyor.
“ Hava Okuluna girerken Büyük Atatürk’üm de hazırdı,
bana burada muvaffak olacağımı söyleyerek moral veriyordu.
1936
yılının başlarındaydık.
Bu
arada önemle belirtmek istediğim bir nokta var. Atatürk, kadının
asker olması, havacı olması gibi önemli hamlede beni de bir öncü
olarak görevlendiriyordu. Düşündüklerinin bazısını ben de
deniyordu önce. Kıyafet konusu gibi.... Üniformayla gezmemi
arzuluyordu. Şapkama bir defne dalı koydurtmuştu. Sonradan bu
defne dalı, yüksek rütbeli subaylar için kabul edilen şekil
olacaktı. Yani Ata, kadın asker fikrini kafasında geliştirirken,
ilk olarak beni gözlem konusu yapmıştı. Benden aldığı
izlenimleri, düşünceleriyle birleştiriyordu”
O
dönemde kadının asker olması için koşulların henüz tam olmadığını
söyleyen Mareşal Fevzi Çakmak bile, GÖKÇEN’i çok takdir ettiğini
her karşılaşmasında söyledi. Hatta bir geçit döneminde GÖKÇEN’in
filonun önünde uçuşundan duyduğu mutluluğu Atatürk’e
iletmişti.
Sabiha GÖKÇEN, Hava Okulu’nda başarılarını birbirine
ekliyor, Ata’yı çok mutlu ediyordu. Atatürk de, sık sık ona
moral vermekten geri
durmuyordu. Örneğin 1937 yılında bir gün, Ata’dan hem de el yazısıyla,
şu mektubu almış, çok mutlu olmuştu.
Kızım Uçman
GÖKMEN’e
Muaffakiyetle
Ankara’dan Eskişehir’e geldiğini memnuniyetle öğrendim. Eskişehir’deki
uçuş vazifelerini yaptıktan sonra, İstanbul’a da muaffakiyetle
gelmene intizar ederek gözlerinden öperim.
K.
ATATÜRK
1936 Trakya Manevraları,
Sabiha GÖKÇEN’in ilk askeri tatbikatıydı. O güne kadar
bilgisi bir ölçüde teoride kalmıştı, pratiği fazla olmamıştı.
Trakya Manevralarında havacı kızımız pratik yönden iyi deneyim
sahibi oldu
|
AKROBASİ
AŞKI
|
Florya
daydı GÖKÇEN'in canı öylesine uçmak istemişti ki... Aslında
genç kız ne zaman bir uçak sesi duysa, hemen heyecanlanıyor içindeki “ uçma
arzusu’nu kolay kolay bastıramıyordu. Yeşilköy’e geçti.
Meydanda iki uçak duruyordu. Uçaklardan
biri akrobasiye çok elverişli idi. Sabiha GÖKÇEN müfreze
kumandanından uçma izni isteyince, kumandan “ kendi tayyarenle uçabilirsin
“ dedi. Doğrusu bu, heyecanlı pilotumuzun hiç işine gelmemişti.
Havalara çıkıp şöyle takla atmak, pazarın zevkini öylesine çıkarmak
istiyordu. Öteki uçağı rica ettiğini söyleyince kumandan
“peki” derken hemen ekledi: Akrobasi yapmayacaksın ama! O şartla
uçabilirsin”
Genç havacımız uçağa bindi, motoru çalıştırdı. Bu
yandan da düşünüyordu. Canı akrobasi yapmak istiyordu. Şu anda
bindiği uçak buna çok uyuyordu
. İyi ama,
kumandana söz vermişti akrobasi yapmayacaktı. İçindeki
akrobasi yapma arzusunu bastırıyordu bir yandan; öte yanda sözü
tutmak gereğini.... Hemen not defterini açtı, bir şeyler yazdıktan
sonra, o sayfayı koparıp yerdeki makiniste verdi:
“Bunu
müfreze kumandanımıza götürün”
Ve
uçağı havalandırdı. Müfreze kumandanı az sonra, GÖKÇEN’in
yolladığı şu satırları okuyordu” Tayyareyi aldım Teşekkür
ederim, fakat akrobasi yapacağım Hürmetler”
Bu bir hataydı. Sabiha GÖKÇEN, yıllar sonra bunun hem de
büyük hata olduğunu itiraf ediyordu: “Havacılığı çok
seviyordum. O yaşın etkisiyle, evet, bir gençlik
hatası yaptı işte!”
Müfreze
kumandanı derhal Florya köşkünde bulunan Ata’ya durumu
yaverleri kanalıyla bildiriyordu. Bu sırada GÖKÇEN köşkün
üzerinde uçuyor, akrobasi yapıyordu. Kızının hünerini
görmek isteyen Atatürk, yaverlerin verdiği haberle suratını asıp
“Çok çabuk... Müfreze kumandanına telefon et! Bu
hareketi bir başka subay veya gedikli yapsaydı, ne ceza
verecek idiyse, o cezayı aynen Sabiha GÖKÇEN’e versin .
Yere sevinçle inen Sabiha GÖKÇEN müfreze kumandanının
kendisini beklediğini bildiriyor, o da soluğu kumandanın karşısında
alıyordu. Kumandan söze çok sert giriyor “
Sen asker olmak istiyorsun. Ama askerliğin ilk şartı
disiplindir. Sana çok ağır ceza verecektim. Fakat Atatürk’ün
büyük davranışından ötürü
seni bir defalık affediyorum.
GÖKÇEN
çok mahcup olmuştu ve havacılık yaşamında da özel yaşamında
da bu tür bir hatayı tekrar etmedi.
|
BİR
TABANCA OLAYI
|
“
Eskişehir’de Tayyare Alayı’nda staj gördüğüm günlerden
birinde uçuştan indiğimde bölükteki fevkaladelik dikkatimi çekti.
Hemen sordum. Bizim bölüğün Dersim Harekatı’na katılma
emrinin geldiğini söylediler. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı.
Derhal bölük kumandanımıza koştum o bölükte olduğuna göre,
elbette ben de gidecektim. Ancak kumandan hiç de beklediğim cevabı
vermedi. Alay kumandanına başvurmamı söyledi sadece....
Bu
sefer alay
kumandanına koştum. Evet, gidebilirdim. Ama özel müsaade lazımdı.
Bir kadın pilotun askeri harekata katılmasına tek başına karar
veremiyordu. Bunun içinde vakit yoktu. Çünkü bölük ertesi gün
gidecekti. O zamanın tayyareleri bir kalkışta çok uzun mesafeyi
katedemedikleri için orada inecek, yeniden havalanacaklardı. Bunu
bir fırsat saydım ve benimde Ankara’ya kadar arkadaşlarımla uçabilmem
için izin istedim. Bu masum isteğim kabul edilince bende bölükle
birlikte yola çıktım.
Ankara’ya
vardığımda hava kararıyordu. Hemen Çankaya’ya koştum. Atatürk
beni karşısında görünce, önce hayret etti. Arzumu anlamıştı.
Daha doğrusu kendisine isteğim iletilmişti. Bu bakımdan ben daha
birşey söylemeden Atatürk konuşmaya başladı. Benim böyle bir
harekata katılmamın güçlüğünü dile getiriyordu.
Sabiha
GÖKÇEN, sakin görünüşlü bir insandı. Heyecanını fazla
belli etmeyen, tatlı bir konuşma üslubu vardı. O günde öyle
yapmış olmalıki, Atatürk onun dileğine hayır diyememiş, fakat
şu uyarıda da bulunmayı ihmal etmemişti : “ Bak GÖKÇEN, seni
çok takdir ederim. Orada da görevini başaracağına inancım tam.
Ancak çarpışacağın insanların eline düşersen, sana fena
muamele etmelerinden korkarım. Buna çok üzüleceğimi
bilirsin.”
Sabiha
GÖKÇEN birden gürlemiş, “ emin olunuz” demiş, “ kendimi
onlara diri diri teslim etmem.”
İşte
bu anda Atatürk birden tabancasını uzatmış, hiç birşey söylemeden...
Genç
havacı kızımız gerçekten Dersim Harekatı’na katılarak,
erkek pilot arkadaşları gibi
görevini başarıyla yerine getirmişti.
|
Sabiha GÖKÇEN Dersim Harekatı'nda...
|
HAVACILAR
GECESİ
|
Ankara
Palas’ta bir Cumhuriyet Balosu veriliyordu. nce ziyafet, ardından
suare... Suare kısmına sadece general rütbesindeki askerler davet
edilecekti. Atatürk buna müdehale etmiş, “ bu gece havacıların
gecesi ise rütbe – kıdem olmaz, bütün havacılar davet
edilecek” demişti. Gerçekten hepsi davet edildi ve en önemliside,
Atatürk o gecenin adeta tamamına yakın kısmını genç havacılarla
, genç teğmenlerle geçirdi. İstikbalin göklerde olmasını söylemesi
bir yana Ata’nın havacılığa ne derece önem verdiğinin açık
ispatı idi.
Bir
Türk kızının “DÜNYANIN İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU” yaparak
onurlandıran Atatürk, acaba bu günleri görse...Türk kadınını
eskisinden de geriye götürmeye kalkanların varlığını görürse...
“ EY TÜRK GENÇLİĞİ !...” diye seslenmez miydi yeniden ?
|
|
SABİHA
GÖKÇEN ( 21 MART 1913 BURSA - 22 MART 2001 ANKARA )
|
|
1 MAYIS 1938 TARİHLİ NEWYORK JOURNAL AND
AMERICAN GAZETESİNDE GÖKÇEN
|
|
HAVACILIK
ŞARKISI
Topraklar
dar gelen çelik kanatlarımla
Şimşeklerin
yoldaşı, boraların malıyım.
Yelesinden
fışkıran atlarımla,
Ben
hayat vermek için, uçmalı, uçmalıyım.
Ümidin
gözlerimde bir kar olup yansa da
İmanım
düşmanımın kalbini delecektir.
Vücudum
parça parça yere kapaklansa da,
Ruhum
kanatlanarak göğe yükselecektir.
FERİT
RAGIP TUNCER
|
|
VATAN
MARŞI
Başka
bir aşk istemez, aşkınla çarpan kalbimiz
Ey
vatan gözyaşların dinsin yetiştik artık biz
Gül
ki neş’enle gülsün ay, güneş, toprak, deniz
Ey
vatan gözyaşların dinsin, yetiştik artık biz
CEMAL
YEŞİL
|
|
Bulutlarla
Yarışan Kadın
Halit
KIVANÇ, Sabiha GÖKÇEN’LE SÖYLEŞİYOR
Yapı
Kredi Bankası A.Ş nin Türk Hava Yolları A.O na cumhuriyetin 75
nci yılı armağanı
Halit
KIVANÇ imzalı kitabı armağan eden YKY editörü Ömer Faruk Şerifoğluna
teşekkür ederiz.
|
İngilizce
Sabiha GÖKÇEN sitesi
|
ATA İLE
|
MEZUNİYET
|
BALKAN UÇUŞU
|
UÇUŞTA
|
EVİ
|
ÖLÜM HABERLERİ
|
CENAZESİ
|
TAI
|
SABİHA GÖKÇEN HAVAALANI
|
ETİMESGUT HAVA MÜZESİ
|
14.10.1935
KOKTEBEL - KIRIM - RUSYA YUKSEK PLANÖR UÇUŞ OKULU ALİ
YILDIZ, SABİHA GÖKÇEN, MUSTAFA İRKİN
14.10.1935
KOKTEBEL - KIRIM - RUSYA ORTADA SABİHA GÖKÇEN
|
|
Sabiha GÖKÇEN in Biyografisi
Sabiha GÖKÇEN ile bir başka
ropörtaj
|
Copyright
© 2000-2014 Tayyareci
|
|