Yazan |
Konu |
|
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 07/04/2003 : 22:32:46
Sevgili Tayyareciler,1 Nisan tarihli Hürriyet Gazetesinde Emin Çölaşan tarafından yayınlanan “Şehitlere saygısızlık” başlıklı yazı artık bu gazetenin çoğu köşe yazarlarının çok iyi tanıdığımız iki yüzlülük örneklerine bir yenisini ekledi. Emin Çölaşan yazısında, “31 Mart Olayı” olarak bilinen Abdülhamit devrindeki gerici ayaklanmasının yıldönümü nedeniyle, bu ayaklanma sırasında öldürülenler anısına dikilen anıtın durumunu ele almaktadır. Bu anıtın unutulmuşluğu ve bugünkü utanılacak durumuna değinen Emin Çölaşan, ilk hava şehitlerimize yapılan saygısızlıkla ilgili olarak, defalarca buradan veya doğrudan kendisine gönderdiğimiz mesajları hiç dikkate almamıştır. Acaba sadece günün anlam ve önemine ilişkin yazılar yazarak, tribünlere oynayarak bir popülizm peşinde mi? Yazısında, şehit mezarına sahip çıkılmamasını sorumsuzluk, rezalet ve şehitlere saygısızlık olarak nitelendiriyor. Geçmişin unutulması ve kirlenmesine göz yumulması ancak “bizde” olur diyor. Acaba, Hürriyet Gazetesinde ilk hava şehitlerimize karşı süre giden sorumsuzluk ötesi yoz tutumu göz önüne alarak, “bizde” sözcüğünün yerine Hürriyet Gazetesinin köşe yazarlarını ve yöneticilerini mi koymamız gerekiyor? Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimize yaptığı büyük saygısızlığı ve bu konuda Hürriyet Gazetesinde süre giden yoz tutumu kendisine hatırlatmak üzere, yazısının çıktığı gün (1 Nisan) kendisine bir mesaj gönderdim. Emin Çölaşan yazısında, şehit anıtlarının korunması için sivil toplum kuruluşlarının da ötesine geçerek silahlı kuvvetlerimizden görev istemek zorunda kaldığından bahsediyor. Kendisine, medyadaki ahlaksızların teşhir edilerek ayıklanmasında görevin bizzat kendilerine, “medya mensuplarına”, düştüğünü hatırlattım. Bir kez daha, Murat Bardakçı’nın büyük saygısızlığını köşelerinde işlemelerini rica ettim. Aradan geçen 1 hafta içinde ne mesajıma bir cevap verdiler, ne de köşelerinde bu konudan bahsettiler. Köşe yazılarında kullandıkları ifadelerdeki samimiyetsizliklerini bir kez daha ortaya koydular. Bu durumda yukarıda sorduğum iki sorunun da cevabının “evet” olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. 1 Nisan 2003 tarihinde Emin Çölaşan’a gönderdiğim elektronik posta mesajımı bu foruma bir sonraki mesajımda bilgilerinize sunuyorum. Mesleklerini hiç utanmadan büyük bir iki yüzlülük içinde sürdüren, şehitlerimizin adını ve şerefini hiçe sayan, mertebelerin en yücesi şehitlik mertebesine ulaştıklarını dahi inkar eden gazete yazarlarını ve gazete yöneticilerini ve bu çirkin tutumun önlenmesi için gayret göstermeyen basın-medya mensuplarını ve kuruluşlarını bir kez daha şiddetle kınıyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimle, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net
|
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 07/04/2003 : 22:39:18
Sayın Emin Çölaşan,Bugünkü (1 Nisan 2003) Hürriyet Gazetesindeki köşenizde yazdığınız yazınızı biraz hayretle okudum. Biraz diyorum çünkü Hürriyet Gazetesindeki çoğu köşe yazarının sergilediği iki yüzlülük artık bana hiç yabancı gelmiyor. Köşenizde başlık atmışsınız, “Şehitlere saygısızlık”. Dört aydan daha uzun bir süre önce, 19 Kasım 2002 tarihinde Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimize yaptığı büyük terbiyesizliği size teşhir etmiştim. Geçen hükümetin Bayındırlık Bakanından geçmişte ulu önder Atatürk ile ilgili olarak verdiği vahim bir önergeye yönelik olarak hesap soran yazınıza atfen size bir elektronik posta göndermiştim. Sizden, daha önceden de haberdar edildiğiniz, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizi küçülten, milli birlik ve beraberliğimizi zedelemeye yönelik düzmece tarih yazısıyla ilgili olarak Murat Bardakçı’dan da aynı şekilde hesap sormanızı beklediğimi belirtmiştim. 1 Ocak 2003 tarihinde size gönderdiğim mesajımın bir kopyası ekte tekrar sunulmuştur. Murat Bardakçı’nın aziz hava şehitlerimizin anısını ayaklar altına alan, bir cehalet ürünü yazısını size birkaç kez teşhir ettiğimiz halde, gazetenizdeki bu yoz tutuma tepki verme yürekliliğini henüz gösteremediniz ama, 31 Mart vakasının şehitlerine yapılan saygısızlık üzerine yazı yazabiliyorsunuz! Acaba yazınızda savunuyor göründüğünüz değerlerle ilgili ifadeleriniz sadece bir popülizm özentisinden mi kaynaklanıyor? Murat Bardakçı o müessif yazısında yalan söyleyerek ilk hava şehidimiz Fethi Beyin Balkan Harbinde büyük cesaret ve fedakarlıkla gerçekleştirdiği uçuşları hiçe saymıştır; yazısının manşetinde yazdığı başlıkla, Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanında yatan ilk hava şehitlerimizi Fatih Meydanındaki anıtın altına gömecek kadar vahim bir cehalet sergilemiştir; Nuri Beyin 1914 yılında İstanbul-İskenderiye hava seyahatinde Fethi Beyden birkaç gün sonra düşerek şehit olduğunu dahi inkar edecek kadar haysiyetsiz davranmıştır. Köşe yazınızda belirttiğiniz gibi, yeterli belgeler bulunamadığı için 31 Mart gerici ayaklanmasını Abdülhamit’in kışkırtıp kışkırtmadığı henüz belli olmayabilir. Ancak, ilk hava şehitlerimizle ilgili belgeler; ilk hava şehitlerimiz Fethi Beyin Balkan Harbindeki başarıları ve Nuri Beyin 11 Mart 1914 tarihinde şehit düştüğüne dair tartışılmaz belgeler araştırmacıların kullanımına açık olan devlet arşivlerimizde mevcuttur. İlk hava şehitlerimizin Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanında yattıkları ise sadece devlet arşivlerindeki belgelerle değil, 89 yıldır orada kabirlerinin başında duran mezar taşları ile sabittir. Köşenizde yayınlanan yazınızda, “Geçmişi unutmak, kirlenmesine göz yummak... İhmalin, görevi savsaklamanın bu kadarı ancak bizde olur” diyorsunuz. Murat Bardakçı gazetede yayınlanarak arşivlere giren yazısı ile sadece tarihimize mal olmuş gerçekleri unutturmak ve çarpıtmakla kalmamış, aziz hava şehitlerimizin adını ve şerefini de lekelemiştir. Size defalarca teşhir edilen bu korkunç rezalet karşısında susup kalmak ancak Hürriyet Gazetesinin köşe yazarlarına mahsus bir davranış mı? Köşe yazınızda, şehit anıtlarımız konusunda, çare kalmayınca sivil toplum kuruluşları yerine askerlerden görev istemek zorunda kaldığınızı yazıyorsunuz. Medyadaki ahlaksızlıklar konusunda sivil toplum kuruluşlarından veya silahlı kuvvetlerimizden çare beklemeyin. Medyayı temizleyecek olan, aranızdaki kokuşmuşları ayıklayacak olan yine siz medya mensuplarısınız. “Şehitlere saygısızlık” başlıklı yazınızda savunduğunuz değerlerde samimi iseniz, hesap sorduğunuz Bayındırlık Bakanına seslendiğiniz gibi, “eğer yüreğiniz yeterse, kalıbınızın adamı ve sözünüzün eri iseniz” lütfen Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimize yaptığı büyük saygısızlığı köşenizde sergileyin. Gelin bu sefer beni gerçekten hayrete düşürün, daha doğrusu savunduğunuz değerlerde samimi olduğunuzu sergileyin ve okurlarınıza halen ilkeli gazeteciler bulunduğunu göstererek onların Türk basınına duymaları gereken güveni tazeleyin. Yanı başımızda, beklide içine dahil olarak şehitler vermemiz ihtimali olan bir savaşın süre gittiği bu günlerde buna gerçekten ihtiyacımız var. Saygılarımla, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net
|
Cengiz
üye
47
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 11/04/2003 : 01:17:43
Bülent bey; Elinize sağlık.. Emin Çölaşan herhalde bizlere 1 Nisan Şakası yaptı..sizin yazınızı da 1 Nisan şakası zannetti herhalde..Bu konuda bu gurubun hala bir netice alamamasına hakikaten üzülüyorum.demek ki ses getirecek bir duruma hala gelememişiz..her şey yanıp parlıyor ve sönüyor.Hani diyorum; beşiktaşlıyım ama ultraaslanlara mı danışsak ne? İnternet üzerinden nasıl birlik sağlamışlar..bizim neyimiz eksik..ne biliim hocam aklıma bi şey gelmiyor.. |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 14/04/2003 : 12:40:47
konuyla ilgili gerekli çalişmaları yapmaya calısıyoruz konu ıle ılgılı hazırlanmıs bır metın gazetede cıkmak ıcın beklıyor fakat savas ortamında haberın cıkması bıraz daha gecıkmıs durumda ayrıca haberı hazırlayan edıtor arkadasım ınternet uzerındekı bır haber portalında yazar olarak yazmaya basladı konuyu en kısa zamanda oraya tasıyacak savas ıle ılgılı sıkıntılar da bıtmek uzere yakın bır zamanda haberı cıkaracagız bıraz daha zaman gereklı gurup zannettıgın gıbı kucuk degıl haber yayınlanacaksa bu grup sayesınde ve bulent bey sayesınde yayınlanacak bızım ugrastıgımız konular senın ultra aslanlarının ugrastıgı konulardan bıraz farklı bıraz daha bekle fulas
|
Cengiz
üye
47
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 14/04/2003 : 22:14:15
Sn Fuat Ulaş; Lütfen üslubunuza dikkat edin..Ben mümkün olduğunca bu forumda kimseyi kırmadan fikirlerimi açıklamaya çalışıyorum..Bu gerek yahoo gurupta gerekse burada böyledir..Hatırlarsanız siz yardım forumunda 22 yaşında olduğunuzu ve açık öğretimde okuduğunuzu söyleyip, subay olma koşullarını araştırıyordunuz. Ben de elimden geldiğince ve bildiğimce sizi aydınlatmaya çalışmıştım, herhalde unuttunuz..Benden yaklaşık 15 yaş küçüksünüz..Yukarıdaki son yazımda guruba ufak bir latife ve serzeniş var..bunu azıcık anlamak isteyen zaten anlar..ama hala anlayamadınızsa mailinize de özel gönderirim..Ayrıca iyi okuyun orda beşiktaşlıyım yazıyor.. (Bülent bey bu cevabi yazım için sizden ayrıca özür dilerim)
|
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 15/04/2003 : 10:06:50
yazımda sizi kırdımsa özür dilerim agresifliğim bu konuda haber yapmaya calısmam ve gazete yonetımı tarafından engellemelere magruz kalmam dır bulnet beye soz verdıgım zaman ıcınde yazıyı yayınlayamadıgım ıcın ayrıca stres altında olmamdan kaynaklamıs olmalı grupta kımseyı kırmak ıcın ozel bır gayretım yok ve olmayacakta tekrar ozur dılerımfulas |
iletin
üye
Turkey
79
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 21/04/2003 : 17:53:30
amma abartmışsınız ha5 sayfa fazla değilmi. etrafdaki 3 kıtada her şehirde kaybolmuş şehitliklerimiz varken hava şehitleri ile ilgili yalnış habere bu kadar kafayı takmaya değermi. üstelikde kudüsde bile anıtları varken. bu konuyu uzatmayın kesin artık 5 sayfa yeter bir yalnış haber için görende çanakkadeden başka bir şeyi olmayan avusturya melankolikleri gibi sanacak sizleri. Ağlaşmadan dik gibi durun biraz.
|
iletin
üye
Turkey
79
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 21/04/2003 : 18:00:48
yalnış oldu pardon avusturya değil öbürü olucaktı |
mertcevik
üye
136
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 22/04/2003 : 11:35:25
Sayın İLETİN, Bizim üç kıtada japonya'dan Romanya'ya Ettiyopya'ya kadar pek çok ülkede Şehit bıraktığımız ve şehitliklerimizin olduğu doğrudur.Ancak biz bunlardan birini önemsememiz diğerlerini önemsemediğimizi göstermez bu bir. İkincisi; mesele bir şehitlilğin konumu değil,tarihte önemli yere sahip bir havacılık olayını Türkiye'de adam yokluğunda adamım diye geçinenlerin gazteteyim diye geçinen bir yayın organında saçma sapan iddalarla yayınlanması ve havacılık tarihimizi ezip geçmesidir. Havacılık,denzicilik gibi konular öyle yaptım uçak uçurdumla bitmez,herşeyden önce yaptığınız işin bir felsefesi,bir özü olması gerekir bu da herşeyden önce o işin tarihini,kültürünü kurma gerekliliğini getirir.Denizci millet,havacı millet dediğimiz kavramlar yapılan uçak veya gemi modelleriyle değil edinilen kültürle,gelenekle,tarihle,birikimle olur.Siz bir Spitfire'ı çocuğunuza al bunu üret uçur diye bırakamazsınız ama o uçakla yapılanlardan oluşan tarihi o uçakla uçmaktan doğan uçuculuk geleneğini sizden yüzyıllar sonra yaşıyacak torunlarınıza bırakabilirsiniz...Bizim meselemiz bir kültür oluşturmak,bu kültüre bağlı gelenekler ortaya atmak ve geleceğini göklerde arıyan bir nesil ortaya çıkarmaktır bu da herşeyden önce doğru bir tarih bilgisiyle olur. Bizim bu açıdan meselemiz o adamın yazdığı saçmalıklardan öte Türkiye de havacılık tarihi kavramını oluşturmak ve bunun öyle her yiğidin harcı olmadığını başlı başına bir tarih dalı olduğunu ortaya koymaktır.Bu konuda her önüne gelen nereden çıktığı belirsiz bilgilerle tutupta neyin nasıl olduğu bilinen bir olayı hiç olmamış bir şekilde halka lanse edemez.Türk havacılığı diye bir kavram var ise ve bu kavramın varolması için çaba sarf eden insanlar var ise biz buna izin vermeyiz.Aksi halde asla Türk havacılığı diye bir kavram olamaz,Türk havacısı diye bir kavramda olamaz çünkü o kavramı yaşatıcak kaynak yok edilmiş olur. Bizim mücadelemiz,bugün var yarın yok bir adamın olur olmaz yazılarından öte bir varoluş mücadelesidir.Türk Havacılığının varoluş mücadelesidir. Ve bu mücadelenin başlaması için zaten yeterince geç kalınmıştır. BİMEDİ; Üçüncüsü ben kendisini Türk Havacılığına adamamış alakasız bir vatandaş olsam dahi,yüksek tirajlı böylesi bir gazetede tarih otoritesiyim diye caka satan böyle bir adamın böylesi bilinen bir hadiseyi böylesi yanlış yayınlamasına zaten bir vatandaş olarak tepki göstermeliyim.Dahası eğer benim bu tepkim adama bildirildiğinde adam ters ters: "zaten bu yazıyı ben yazmadım özür de dilemem yazıyıda düzeltmem" diyorsa bu resmen yalancılık,riyakarlık ve sahtekarlıktır.O zaman vatansever bir birey olarak benim tepkim öfkeye dönüşür ve o öfkede o adamı cayır cayır yakmadan,yazdıkları burnundan gelipte özür dilemeden dinmez,dinemez onurum buna müsade etmez.Ben kendim için olmasa bile çocuklarım için onların yaşıyacağı Türkiye için bunu yapmalıyım çünkü ülkenin içinde bulunduğu rezil durumdan çıkabilmesi ancak ve ancak insanların medyadan yalanları değil gerçekleri dinlemesiyle olur. Dört;O Avusturalya melankolikleri dediğin medeniyet olarak toplumumuzdan çok daha üst düzeyde, gelişmiş bir devlet yapısı ve sanayiye sahip, koloni düzeninden devlet düzenine geçişi başarıyla gerçekleştiren ve devlet-ulus kültürünü oluşturabilmek için ta cehennemin dibinden Çanakkale'ye gelen bu da yetmezmiş gibi atalarını öldüren düşmanlarının torunlarına yapılabilecek en olgun-medeni hareketi yaparak "Biz ülkenizi işgal etmek istediğimiz için verdiğimiz tüm zarardan ötürü özür dileriz." diyen sizden çok daha üstün insanlardır sayın "İletin". O Avusturalya melankolikleri kendi tarihlerini binlerce kilometre yol kat etmek pahasına böylesine sahiplenirken biz memleketimizdeki camilerin çinilerini koruyamıyoruz ne haber.Siz o Çanakkale deki Türk şehitliğine bir gidin bir de Anzak şehitliğine gidin.O zaman iki toplum arasındaki farkı uygulamasıyla görürsünüz.Ve "Biz yedi düvele hükmettik" diye gerine gerine dolaşarak mı yoksa yukarıdakini yaparak mı millet olunuyormuş anlarsınız. Saygılar... Şimdi ben bu konuda hiç söz söylememiş biri olarak niye bu kadar dil döktüm? Amacım konuyu anlama(özümseme,kendine,ülkesine,yaşadığı topluma ve geleceğine mal etme) kapasitesinden yoksun arkadaşlara yol göstermek, düşünce sınırlarının ulaşamadığı yerlere hiç kendilerini zorlama ihtiyacı duymaksızın ulaşmalarını sağlamaktı.Yapabildiysem ne mutlu.Umuyorum ki artık böyle vatanseverlik,şeref,bağımsızlık,doğruluk kavramlarından çok uzaklarda yazılarla karşılaşmayız ve Bülent Bey'in bu mücadelesi beş değil beşbin sayfada sürse bir sonuca ulaşır. Ben şahsım adına olayı büyük bir dikkatle izliyorum ve sonuna kadarda izleyeceğim...Buradan herkese tavsiyem bir şekilde Murat Bardakçı kardeşimize ulaşıp yediği naneyi kınamaları hatta anlamak işine gelmesede uygun bir dille işin doğrusunu anlatmalarıdır.İkinci maddede söylediklerim ancak ve ancak biz tüm havacılar,tüm vatanseverler bir araya gelir ve tek bir vücut oluşturabilirsek gerçekleşicektir. Buradan yüreği ülkesi için çarpan bir birey olarak Bülent Yılmazer'e verdiği mücadeleden dolayı teşekkür ediyorum.... Herkese iyi günler... NOT;Ayrıca bu tartışma içinde kendi aralarında kendi aralarındaki bir meseleyi herkesin önünde tartışarak konuyu dağıtan Sayın Cengiz ve Fuat Ulaş 'ıda kınıyorum...Eminim kendi aralarında doğan bu saygı sorununu kendi mail adresleri vasıtasıylada çözümleyebilirlerdi. |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 23/04/2003 : 00:39:49
“İletin” rumuzlu arkadaşımız havacılığımız konusunda en az Murat Bardakçı kadar cahil. İlk hava şehitlerimiz adına dikilen anıtın nerede olduğunu bile doğru dürüst bilmeyen bir cahilin Çanakkale’de Osmanlı ordusuna karşı savaşanlar için “Avusturya” kelimesini kullanmasını da, yok denilecek zeka seviyesinin bir göstergesi olarak kabul ediyorum. Kişisel bilgilerinden 28 yaşında ve mesleğinin “yazılım” olduğunu öğrendim. Kendisi dua etsin de işvereni foruma yazdığı mesajı görmesin. Yoksa ilkokul mezunları kadar dahi doğru olarak Türkçe yazmayı beceremeyen (bir örnek vermek gerekirse “yanlış” kelimesini dahi yanlış yazan) bu kişiye değil “yazılım” hiçbir alanda ekmek vermezler.Forum sayfalarımızda; toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesinde önemli bir rolü olan basının, kendi meslek ilkelerini çiğneyerek şehitlerimize karşı takındığı yoz tutumu ve “çirkin güç” medya karşısında başımız dik olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün demokratik, laik ve özgür bir ülkede yaşamasının, dedesinin ve babasının belli olmasının, ve bir Türk adı taşımasının yegane sebebi olan şehitlerimizle ilgili olarak basın aracılığıyla sürdürülen haysiyetsiz tutuma karşı verilen mücadeleyi idrak etmekten dahi aciz kişilere Mehmet Akif Ersoy’dan uyarladığım aşağıdaki dizeleri ithaf diyorum. Yıktı bin mel'un kalem namusu, bizler uymadık, "Susmak evladır" deyip sustuk sanırsın duymadık! Kustu, bin murdar ağız şer'in bütün ahkamına, Ah! Bir ses bari yükselseydi nefret namına! Göster, Tanrım, bu millet kurtulur, tek mucize Bir "utanmak hissi" ver gaip hazinenden “ahlaksız medya” ve “cahil” kardeşlerimize! Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net
|
haluksevel
Moderator
Turkey
203
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 23/04/2003 : 11:57:14
Sevgili Tayyareciler,Ben bu forumu tek yanlı bir forum sanıyordum. Hiç olmazsa bir kişi, kullandığı Türkçe itibariyle paranoyak intibaını bıraksa da karşı tarafta, Murat Bardakçı ve hempalarının yanında yer aldığını göstererek forumumuza seviyesiz bir renklilik kattı. Kendi varlığını, anasını ve babasını tanımasını şehitlerimize borçlu olan, bugün teneffüs ettiği atmosferin onların hediyesi olduğunu bilmezlikden gelen bu kişiye ne denebilir ki! Esasında çok şey... Ama birçok şeyi söylemeye bizim terbiyemiz ve seviyemiz müsaade etmiyor. Ben burada kalkıp konumuzu ve yaptıklarımızı bu seviyesize karşı savunacak değilim. Ben bir Türk olarak bütün şehitlerimizle, tüm havacı şehitlerimizle gurur duyuyorum, onların aziz hatıraları karşısında tazimle eğiliyorum. Bugün bulunduğumuz yer belki yeterli olmayabilir, ama biz buralara birçok şeye rağmen onların sayesinde geldik. Ben de size Sevgili Bülent Yılmazer gibi Mehmet Akif Ersoy'dan birkaç örnek vereceğim. (Altıncı kitap-Asım) Zulmü alkışlıyamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı, hatta, boğarım,, -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan koğarım! (Yine Altıncı kitap-Asım) Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i! Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi... Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Hepsine Tanrı'dan rahmet dilerim. Nur içinde yatsınlar Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımla Haluk SEVEL Edited by - haluksevel on 23/04/2003 11:59:04 |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 24/04/2003 : 16:53:45
biz burda fikirlerimizi tartışırken belli kurallar çerçevesinde tartışırız ama görüyorumki siz ipin ucunu kaçırmış durumdasınız yukarıda yazmıs olduklarınızdan dolayı ozur yazısı yazınız yada bırdaha hıc bu alana yazı yazmayınız hakaretvarı yazınızda muhattab aldıgınız kısı bu sıtenın gelısmesınde cokca emegı olan bır kısıdır kımsenın avukatlıgını yapmam fakat yazdıklarınızdan ben rahatsız oldum lutfen kurdugunuz cumlelere dıkkat edın ayrıca bu alan konu baslıgından geıttıkce uzaklasıyor bu tartısmaları bırakıp konumuza donelım !!!!fulas |
iletin
üye
Turkey
79
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 25/04/2003 : 11:17:55
bu forumun çok önemsediğim amaçlanan geğerli faydasının dışına çıkartılmasına alet olduğum için özür dilerim. |
Admin
Forum Admin
Turkey
154
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 25/04/2003 : 14:39:11
quote:
bu forumun çok önemsediğim amaçlanan geğerli faydasının dışına çıkartılmasına alet olduğum için özür dilerim.
Özür dilemişsiniz. Ancak, farklı düşüncelerinizi, sonradan özür dilemiş olasanız bile, bir kere daha, böylesi bir seviyesiz uslubla dile getirirseniz, üzülerek forumla ilişkinizi kesmek zorunda kalacağız!... Ek olarak seviyesiz cevabınız silinmiştir!! Türk Yıldızı |
birgi
üye
Turkey
392
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 26/04/2003 : 23:16:44
Arkadaşlar,bu iletin denen adamın dediklerini kaale almayalım,o konuşsun dursun.Ona laf anlatım derken konular dağılıyor.Birgi "Verecek aydınlığı olmayan karanlığı sever." http://birgi1.tripod.com |
haluksevel
Moderator
Turkey
203
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 05/05/2003 : 11:58:33
Sevgili Tayyareciler,Biraz önce Sevgili Bülent Yılmazer telefon konuşmamızda internetteki bir siteden bahsetti ve bu sitede Murat Bardakçı'nın hatalarının ortaya döküldüğünü söyledi. Sitenin ve yazının adresi şöyle: www.netpano.com/kahramanpilotlar010503.html Ufak iki hata haricinde yazı çok güzel. Hepinize okumanızı tavsiye ederim. Bu arada gerek yazının müellifine, gerek bu konudaki katkılarından dolayı Sevgili Fuat Ulaş'a en içten teşekkürlerimi sunarım. Sevgi ve saygılarımla Haluk SEVEL |
yilmazer
üye
Turkey
49
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 15/05/2003 : 00:08:27
Sevgili Tayyareciler,Doğan Medya Grubu tarafından yayınlanmakta olan Hürriyet Gazetesinin yazarlarından Murat Bardakçı’nın ilk hava şehitlerimizin aziz hatırasını lekeleyen yazısının yayınlanmasının üzerinden yaklaşık altı ay geçti. Sadece havacılığa gönül verenler olarak değil, sorumluluk sahibi okurlar olarak medyadaki bu saygısızlığı gündeme getirdik. Konuyu çeşitli ortamlarda dile getirerek, gazetecilik meslek ilkelerine de uygun olarak gerekli düzeltmenin yayınlanması için girişimlerde bulunduk. Bu amaçla birçok basın meslek grubuna ve gazetecilere hem bu forumda yazarak hem de direkt kendilerine yazarak bu medya ahlaksızlığının üzerine gitmelerini, güvenilir ve saygın bir basın oluşturulabilmesi için aralarındaki çürükleri ayıklamalarını istedik. Doğan Medya Grubunun bir diğer basılı medya organı olan Milliyet Gazetesi yazarlarından Çetin Altan 23 Ocak 2003 tarihinde, ülkeyi yönetenlerin sergilediği çelişkiler dolu tablo karşısında “Dandik vaziyetler ve Siham-ı Kaza” başlıklı bir yazı yayınladı. Çetin Altan’ın yazısında yer alan, siyasetçilerle ilgili söylemleri son birkaç yıldır ciddi bir etik sorunu yaşayan medyamıza o kadar güzel uyuyordu ki, 2 Şubat tarihinde kendisine bu konuda “Gazetecilerin dandik halleri” başlıklı bir mesaj yolladım. Hava Şehitlerini Anma Gününde; içeriği ve özellikle Nef’i’nin “Siham-ı Kaza” adlı eserinden uyarlanan dizeler nedeniyle, çok uygun düşen bu mesajımı aşağıda bilgilerinize sunuyorum. Ocak ayından bugüne kadar geçen süre ve bu sürede oluşan gelişmeler nedeniyle Çetin Altan’a gönderdiğim mesajın içeriği güncelleştirilmiş olarak sunulmuştur. Hepinize saygı ve sevgilerimle, "Gazetecilerin dandik halleri"
Sayın Çetin Altan, 23 Ocak 2003 tarihli Milliyet Gazetesindeki yazınızı büyük bir zevkle okudum. “Dandik” sözcüğünü tanımlamışsınız: "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirtecek türden; başı kıçı belli olmayan, tutarsız birtakım uygulamaları da etiketlendirir, birtakım söylemleri de... Son altı aydır, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ten Yayın Danışmanı Doğan Hızlan’a, Baş Yazarı Oktay Ekşi’den köşe yazarları Ali Atıf Bir, Ayşe Arman, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Fatih Altaylı, Ferai Tınç, Hadi Uluengin, Özdemir İnce, Sevgi Gönül ve Tufan Türenç’e kadar Hürriyet Gazetesi yazarları tarafından sergilenen tutumu ne de güzel tanımlıyor. İlk önce bu dandik durumu ortaya çıkartan gazetecilik olayına bir bakalım. 19 Kasım 2002 tarihli Hürriyet Gazetesinde, Murat Bardakçı kendisine ayrılan sayfada “İlk hava şehidlerimiz, Fatih Meydanı’nda uyuyorlar” başlıklı tamamı düzmece bir yazı yayınlamıştır. Söz konusu yazı, eğer bir cehalet ürünü değilse ancak aziz hava şehitlerimize ve şanlı havacılık tarihimize hakaret amacıyla yazılmış olabilecek vahim hatalarla doludur. Şehitlerimizin ebedi hatırası, adları ve şanları ayaklar altına alınmıştır. En basit birkaç örnek olarak; Murat Bardakçı, ilk hava şehidimiz Fethi Bey’in İngiltere’ye eğitime gönderildikten sonra orada birkaç yıl kaldığını ve mesleğinin ayrıntılarını öğrendiğini yazarak, diğer silah arkadaşları Balkan Harbinde cephede savaşırken Fethi Bey yurt dışında eğitim görüyormuş ve bir uçakla uçmayı hakkıyla öğrenmiştir demektedir. Fethi Bey’in, İngiltere’deki eğitimini ilk beş ay içinde yarım bırakarak, daha uçmayı bile öğrenemeden cephede savaşmak üzere yurda döndüğü gerçeğini hiçe saymış, Balkan Harbinde büyük cesaret ve fedakarlıklarla gerçekleştirdiği ve bir Osmanlı başkenti olan Edirne’nin Bulgar kuvvetlerinin işgalinden kurtarılmasında önemli rolü olan uçuşlarını hakir görmüştür. Cephede silah arkadaşlarının yanında savaşmak için pilot eğitimini yarım bırakan Fethi Bey, vatanın şan ve şerefi için, bilinmeyenler ve engellerle dolu İstanbul-İskenderiye hava seyahatiyle ilgili görevi tereddütsüz kabul etmiş ve bu vazifeyi icra ederken düşerek havacılık tarihimizin ilk şehidi olarak adını göklere yazdırmıştır. Murat Bardakçı, ilk hava şehitlerimizden Nuri Bey’in İstanbul-Kahire uçuşundan geri dönmeyi başardığını yazarak, aynı seyahatte Fethi Bey’den birkaç gün sonra düşerek hayatını yitiren Nuri Bey’in şehitlik mertebesine ulaştığını inkar etmiştir. Nuri Bey karşılaştığı tüm aksaklıklar ve güçlüklere rağmen, yol arkadaşı Fethi Bey’in şahadetinden sonra bile, yıpranmış uçağı ile şerefli yolculuğu tamamlamak için yoluna devam etmek isterken hayatını kaybetmiştir. Nuri Bey’in adı her zaman ilk hava şehitlerimizle beraber anılmaktadır. Aziz hava şehitlerimizin Fatih Meydanındaki anıtın altında yattıklarına dair manşette yer alan ve yazı içindeki bir fotoğraf alt yazısında tekrar edilen yalan ise, Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesinin yanındaki mezarlarında yatmakta olan aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatmış olmalıdır. Balkan Harbindeki yenilgi ve toprak kaybının ardından, Orta Doğuda da benzeri ayrılıkçı hareketleri önlemek amacıyla kendilerine verilen zor görevi başarmak isterken şehit düşen havacılarımız Şam’da Emeviye Camii yanındaki türbenin bahçesine defnedilmişlerdir. 21 Kasım 2002 tarihinde Murat Bardakçı’ya bir elektronik posta gönderilerek yazısındaki en temel hatalar sıralanmış, doğru bilgiler ve bunların bulunabileceği devlet arşivleri ve kütüphaneler kendisine bildirilmiştir. Kitaplar, dergiler ve gazetelerde yayınlanan yazıların gelecek kuşaklara kaynak niteliği taşıdığı hatırlatılarak, büyük yanlışının gazetenin aynı sayfasında düzeltilmesi kendisinden rica edilmiştir. Gazetenin Genel Yayın Yönetmenine de elektronik posta gönderilerek, ilkeli gazetecilik anlayışından yoksun bir biçimde, hiçbir araştırma yapılmadan kaleme alınmış ve hiç kontrol edilmeden yayınlanmış yanlış haber ve bilgilerle ilgili sorumluluğu paylaştığı hatırlatılmış, bir düzeltme yayınlanması konusunda gereği rica edilmiştir. Tüm tarihi gerçeklere aykırı, baştan başa yanlışlarla dolu bir yazıyı yazan ve yayınlayanların, ilgili belgeleri bulabilecekleri kaynaklar da gösterilerek gerçekler kendilerine sunulduğunda, aynı sayfada ve aynı büyüklükte doğrusunu yayınlamaları sadece meslek etiklerini tanımlayan görev ve ilkeler gereği değil, aynı zamanda şahsi haysiyetlerinin de gereğidir. Ne yazık ki, müessif yazının sahibi ve yayınlandığı gazetenin yayın yönetmeni kamuoyuna borçlu oldukları özür ve düzeltmeyi yayınlama konusunda acz içinde kalmışlardır. Haklı olarak beklenen özür ve düzeltme yayınlanmayınca, adları yukarıda geçen Hürriyet Gazetesi yazarlarına mesaj yazılarak, köşe yazılarında savundukları değerler de hatırlatılarak, bu konuyu köşelerinde işlemeleri istenmiştir. Köşe yazılarında basın meslek ilkeleri, medya ahlakı, üslup, erdem, yüreklilik, kalıbının adamı olma, misyon, hayatın her alanında kalite, hürriyet, haksızlıkların yerde kalmaması, medyadaki terbiyesizliklerin hesabının sorulması ve bu ülke için şehit düşenlerle ilgili konuların ihmale gelmeyeceği konularında bol keseden süslü sözler kullanıp ahkam kesenler çalıştıkları gazetede süre giden yoz tutum karşısında susup kalmışlardır. Karakterlerinin riyakar yanı tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Hürriyet Gazetesinde süre giden bu dandik vaziyet www.tayyareci.com sitesinin forum sayfalarında (http://www.tayyareci.com/forum/topic.asp?ARCHIVE=&TOPIC_ID=284) işlenmektedir. Ayrıca, Murat Bardakçı’yı kınayan bir yazı da aynı internet sitesinin www.tayyareci.com/makaleler/uydurma.asp sayfasında yer almaktadır. Lütfen her iki internet adresini de ziyaret ediniz. Ne kadar "dandik bir vaziyet" değil mi? Cahil gazeteci Murat Bardakçı, sorumsuz gazete genel yayın yönetmeni ve riyakar köşe yazarları, bu vatanın yücelmesi ve korunması için kanlarını dökmüş şehitlerimizi Hürriyet’in malı mı sanıyorlar acaba? Köşe yazarlığı yapmakta olduğunuz gazete gibi, Doğan Medya Grubunun bir yayın organı olan Hürriyet Gazetesindeki bu dandik durumu teşhir ettikten sonra, sizin siyasetçiler için önerdiğinizi, Nef’i’nin "Siham-ı Kaza” adlı yapıtından yazınızda geçen dizeleri günümüze uygulayalım: Vay ol medyada kim ola mürebbisi anın Bir senin gibi deni cehli mücessem a köpek Paymal eylediniz şehitlerin ırzını hep Yok yere oldu telef ol kadar adem a köpek Sizin de mensubu bulunduğunuz basın sektörünün hep dandik bir vaziyette kalmasının nedeni cahil, ahlaksız, maganda ve ikiyüzlü gazetecileri aranızda barındırmanızın doğal sonucu değil mi? Saygılarımla, Bülent Yılmazer yilmazer@tr.net
|
haluksevel
Moderator
Turkey
203
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 16/05/2003 : 22:57:53
Sevgili tayyareciler,Yazima baslarken hakiki basin mensuplarini tenzih ederim. Dün Hava sehitleri Günü olmasina ragmen mahut beyzadeler hiçbir taraflarini kipirdatmadan eski tinmazliklarini ve yüzsüzlüklerini sürdürdüler. Birkaç arkadasimiz Sayin Bülent Yilmazer'in mesaji ile ilgili olarak tayyarecie-mail'e mesaj göndermis. Hürriyet'te havacilik yazarlari filan oldugundan bahsediyorlar ve niye bunlarin bir reaksiyonda bulunmadigini soruyorlar. Çok basit: Sütçünün sahidi ya yogurtçudur ya da muhallebici. Bunlar ayni kaba eden kisiler, adi geçenler bir menfaat birligi içinde bulunmaktadirlar. Bunlarin bir digerinin menfaatine halel getirmesi asla düsünülemez, bu hareketleri meslek etigine ve inandiklarini beyan ettikleri (!) prensiplere ters düsse dahi; Milli menfaatlere, tarihi hakikatlere aykiri olsa dahi. Netpano'da bu konuda çok güzel bir yazi çikti; sanirim hepiniz okumussunuzdur. Maalesef, simdilik kaydiyla, bununla yetinmek zorundayiz. Ama çok güzel bir Anadolu atasözü vardir: "Gün ola harman ola". Bu vesile ile tüm hava sehitlerimizin aziz hatiralari önünde saygiyla egilirim. Onlar kendilerini bu vatan için feda etmis yüce insanlardir. Hepinize en içten sevgi ve saygilarimla Haluk SEVEL Edited by - haluksevel on 16/05/2003 23:02:00 |
fuatulas
üye
Turkey
223
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 18/05/2003 : 23:58:23
konuyla ılgılı olarak size katılıyorum fakat başka bır açıdan yaklasıcak olursak oda kendı ıcemızde yapabıldıklerımızdır hep baskalarından bıseyler beklemek yada baskalarından elınde bulunan ımkanları kullamarına yonelık ısteklerımızden daha fazlasını yapmamız gerektıgını dusunmeye basladım bu nun sebebı gazetede bu haberı yapmaya karar verdıgımızde sızın yukarıda değındıgınız konulara yakın kanular yuzunden haber engellemeye mağruz kaldı bende net pano da haberı yayımlayan A.Murat GÜVEN abımde bu durumda sasırdık once bıraz bekledık bıze daha sonra haberın yayımlanabılecegı soylenıp susturulmustuk haberı gazetede yayımlayamayacağımızı anlayınca baska yollar denedık ve karsımıza net pano cıktı bunun yanısıra bızım camiamızın yakından takıp ettıgı cesıtlı havacılık ve strateji dergılerı mevcut ve tv de havacılık ıle ılgılı programlar amaç bunları kullanmak olmalı bu dergılerı ve programları yalnız bızler degıl ceşitli ajanslar ve medya kuruluşlarıda takip etmektedir yazılı basın olarak KANATLAR,SAVUNMA VE HAVACILIK , STRATEJİ ve GÖKYÜZÜ HABERCİ adlarıyla piyasaya çıkan savunma ve havacılık temalarını ışleyen kuruluşlarında bu konuya genıs yer vermesı lazım geldıgı ınancındayım (gökyüzü haberci dergısınde sevgılı hakan ın konuyla ılgılı cok guzel bır yazısı çıkmıştı ) aslında çok guzel bır fırsatı kaçırdık fatıhtekı anıtın önunde istanbuldakı tum tayyareci ler olarak mını ve zararsız bır eylem yapıp murat bardakcıdan ozur dılemesını ısteyebılırdık boylelıkle hem konuyu gundeme getırmıs hemde toplumuzda pek de çok bilinmeyen bu kahraman ları yenıden topluma dogru bır sekılde anlatmıs olurduk bunu 15/05/2003 tarıhınden once neden dusunemedıgım ıcın hala kendıme kızmaktayım ama bence gec kalmıs sayılmayız altın kanatlar ucusunu buyuk bır cesaretle gerceklestırırken sehıt dusen kahraman pilotlarımıza ve tum havacılık sehıtlerının ısımlerının onunde saygıyla eğiliyorum ruhunuz şad olsun fulas |
haluksevel
Moderator
Turkey
203
Cevap |
Gönderilme Tarihi - 19/05/2003 : 18:15:52
Sevgili Tayyareciler,Bugün 19 Mayıs, Bir ulusun ayağa kalkışının, yeniden dirilişinin başlangıcının yıldönümü. Hepimize kutlu olsun. Ne kadar şanslıyız ki Tanrı bizlere Atatürk gibi Dünya'nın en büyük adamını hediye etti. Bugün öğleden sonra evimde dinlenirken televizyon kanallarını "zap"lıyayım dedim. TRT-1'de bir de baktım ki eski havacı giysilerini giymiş kişiler var. Arka plandaki çadırın üzerinde de eski Türkçe olarak "Safraköy" yazısı okunuyor. Titredim. "Aman Alahım, acaba o mu?" dedim. Gösterilmekte olan film "Altın Kanatlar"mış. Birçok kısmını gözlerim dolu dolu izledim. Filmde Bleriot XI-B hakim, Deperdussin ise yalnız maket olarak bir planda görünüyor. Bence bu son derece normal, TRT çok güzel bir iş yaparak Bleriot XI'in 1/1 ölçekli uçan modelini bulmuş.Deperdussin'in şu anda uçar modeli olduğunu sanmıyorum. Film de çok güzel olmuş... Ben bu filmin VCD ve DVD olarak satışa sunulmasını istiyorum. Bunu için hep beraber TRT'ye baş vuralım. Sevgili Emin Fındıklı'dan da yardım isteyelim. Ama lütfen bunu ihmal etmeyelim. Vurdukça ağırlığınca ses çıkartmak budur. Önce sevgili Fuat Ulaş'ın yardımıyla çok güzel bir yazı çıktı. Arkasından TRT harika bir film yayınladı... Sırada sevgili Fuat'ın düşünceleri var. Niye 150-200 Tayyareci İstanbul'da, Fatih'teki anıta gidip çiçek bırakmasın, bu arada da kısa bir konuşma yapılmasın!.. Bunu daha önceden gazatelere de haber verebiliriz. Bizim sitemizde Erkan Acar isimli çok değerli,pırıl pırıl bir gazeteci arkadaşımız var. Haydi hep beraber kolları sıvayalım. Önce VCD-DVD'ler, Arkasından Fatih'te buluşma. Hepinize en içten sevgi ve saygılarımla Ne mutluyumki ben bir Türk'üm, Atatürk gibi bir büyüğüm var. Haluk SEVEL |
|