Delta kanat için sıfır rüzgarda kalkmak çok kolay değil. Koşarak
yeterli hava hızına ulaşmanız gerekiyor. Tabii bir de vazgeçmek
diye bir şey yok, koşmaya başlayınca tek düşünce güvenli bir şekilde
havalanmak olmalı. Ben yaklaşık beş yıldan bu yana uçuyorum. Tüm
uçuşlarımı da İnönü'de yaptım. Bu sporu yapmaya başladığım
ilk iki yılda İnönü'deki C Tepesinde en az iki kez sıfır rüzgar
olduğu için uçuştan vazgeçerek kanadı toplayıp aşağıya indiğimi
hatırlıyorum. Hatta bir keresinde bir arkadaşla birlikte tepeye çıkmıştık
ve bizi getiren araca sen dönebilirsin demiştik. Sıfır rüzgar olduğu
için ben kalkış yapmak istemedim. Rüzgarı bekleye bekle akşam oldu
ve hava karardı. Biz orada kaldık. Neyse ki bizi getiren THK görevlisi
arkadaş bizim gelmediğimizi fark ederek bizi almaya geldi de ayılara
akşam yemeği olmaktan kurtulduk. Beş yıllık deneyimime (çok da sayılmaz)
rağmen bugün bile sıfır rüzgarda uçar mıyım bilemem. Bana göre
uçuşlarda bizi bekleyen bir diğer tehlike de seyirciler. Yine uçuşumun
ilk yıllarında o zaman çalıştığım işyerindeki arkadaşlar yaptığım
sporu merak ettiler. Hatta gerçekten uçuyor musun diye soruyorlardı.
Bir haftasonu işyerinden 10-15 kişi İnönü'ye gittik. Ben kanadı
kurdum ve uygun bir rüzgar bekleme başladım. Oradan uçanlar bilir rüzgar
genellikle kuzeyden eser ve çıkış yönü de kuzeye doğrudur. Ancak
o gün şans bu ya rüzgar kuzeybatıdan esiyordu. Kuzeye döner diye
yaklaşık bir saat bekledim ama dönmedi. Buna rağmen kalkış
yapabilirdim. Ama bildiğiniz gibi kalkışta yan rüzgarı almak
riskli, henüz yeterli hızınız olmadığından toparlamanız zor
olabilir. Ben de rüzgar uygun değil dedim ve kanadı toplayarak aşağıya
indim (Benim de uçmaktan çok uçamama anılarım varmış meğer,
neyseki biz bizeyiz.) İşyerindeki arkadaşlar benimle belki iki ay
dalga geçtiler. Bunun uçtuğu filan yok, tepede bekleyip bekleyip aşağıya
iniyor dediler. Desinler, tek parça olmak daha önemli ! Ben genellikle
tepede izlemeye gelenler olursa onların üzerlerine dalışlar yaparım.
Kanadım da hızlı olduğundan seyredenler açısından keyifli görüntüler
oluşur (ya da ben sevineyim diye güzel şeyler söylüyorlar). Hocalarım
hep fazla alçaktan dalış yapma, özellikle de dalışlarını tepe üzerinde
değil tepe önünde yap. Tepe üzerinde hiç beklemediğin bir anda
bastırıcıyla karşılaşabilirsin derler. Dinleyen kim. Bir seferinde
yine tepedekilerine hava atayım diye üzerlerine dalış yaptım ve çok
yakınlarından geçmeyi düşündüm. Tepede henüz kalkış yapmamış
birkaç kanat daha vardı. Ben tabii ki kanadın üzerindeki kuleyi
hesaplamadım ve bir anda göz hizamda kulenin ucu belirdi. Ani bir
refleksle alt barı iterek kıl payı çarpmaktan kurtuldum. Hemen tepe
üzerinden uzaklaştım, insanlar yüz hatlarımı görmesin diye! Söylemek
istediğim, havacılık zevkli ama çok sıkı kuralları olan bir spor.
Bana zaman zaman soruyorlar, delta riskli değil mi diye. Ben de
genellikle Türk (!) gibi yapmazsan bir tehlikesi yok diye cevap
veriyorum. Şimdiye kadar ciddi bir tehlike atlatmadım ve bu sporu sağlığım
el verdiği sürece de yapmak istiyorum.... ... ...
-
Zeki
ESER
-
Deltakanat Pilotu
|