(5) 25 Nisan - 6 Temmuz 1915 Hava
Harekatı:
Çıkarmaya karşı koymak üzere Türk
kuvvetlerince şu tertip alınmıştı. Saroz körfezinden Beşige
limanına kadar kadar kuzeyden güneye doğru 7 nci, 19 ncu, 9 ncu,
3 ncü ve 1 nci Tümenler ile Gelibolu ve Çanakkale jandarma
birliklerinden ve çıkarma bölgelerine ateş desteği yardımı
yapacak Barbaros ve Turgut muharebe gemileri ve Erenköy'de bulunan
bir tayyare bölüğünden ibaretti. Ayrıca, Saroz kuzeyinde bir
süvari tuğayı da bulunuyordu.
Çıkarmaya ayrılan İtilaf Devletleri kuvvetlerinin durumu ise şöyleydi.
18 muharebe gemisi, 12 kruvazör, 31 muhrip, 3 torpitobot, 9 mayın
arama ve tarama, 12 denizaltı, 1 uçak ana gemisi, 1 balon gemisi,
1 denizaltı ana gemisi, 1 hastane gemisi ve 67 büyük nakliye
gemisi olmak üzere 156 parça gemiden ve ayrıca Fransız ve İngilizlerden
karma 42 uçaktan ibaretti. Belirtilen deniz ve hava kuvveti dışında,
1 nci Avusturalya ve 29 ncu İngiliz Tümenlerinden başka, ayrıca
Mısır'dan bir atlı piyade tümeni ile bir Hint Tugayı
gönderilecekti.
Düşmanın Çanakkale'ye yakın adaları elde bulundurmaya devamı,
Mondros koyunda çok sayıda gemiler toplanması, koy dolaylarında
depo ve kara birliklerini arttırması, boğaza karşı yakında
yeniden harekete geçeceğine dair bir fikir vermekte idi. Nihayet
25 Nisan 1915 günü sabaha karşı Seddülbahir, Arıburnu ve
Kumkale'ye çıkarma, Bolayır
bölgesine ve Beşige kıyılarına çıkarma gösterisi başlamıştı.
Kumkale'ye çıkan Fransız kuvvetlerini desteklemeye iki uçak,
Seddülbahir'e çıkan kuvvetleri desteklemeye Bozcaada'da konuşlanan
uçaklar. Arıburnu'na çıkan kuvvetleri desteklemeye de Ark Royal
ana gemisindeki uçaklar verilmiş ve Manika gemisindeki sabit balon
da gözetlemeye ve gemi toplarına ateş tanzim ettirmeye tahsis
edilmişti.
Çıkarmada bir deniz uçağı Bolayır ve Saroz körfezini
gözetleyecekti. 28 Nisan 1915'de kıyıya çıkan düşman
kuvvetleri çıktığı yerlerde tutunmaya çalışırken düşman
harp gemileri Türk birliklerine ateş yağdırıyor, Kirte'de iki
taraf arasında çetin muharebeler oluyordu. Çıkarmadan önceki
günlerde, Türk birlikleri sık, sık yer değiştirmiş olduğundan
evvelce düşman uçaklarının tespit ettiği yerlerde Türk
birlikleri bulunamıyordu. Bu sebepten çıkarmada yapılan düşman
hava desteği tam etkili olamamıştı. Buna rağmen çıkarma
günü ve çıkarmadan sonra harekat bölgesinde düşman hava
faaliyeti oldukça yoğun olmuş ve özellikle Manika gemisinden
yükselen sabit balon sayesinde, düşman gemi toplarının ateşi
iyi bir şekilde idare edilmiş bu yüzden Türk birlikleri çok kayıp
vermişlerdi. Bu balonun gözetlemesine engel olmak için 5 nci Ordu
Komutanı Liman Von Sanders'in 30 Nisan 1915'de Başkomutanlık
karargahına ivedi kaydı ile çektiği mesajda anlam olarak şöyle
deniyordu.
''Ençok kayıp vermemize sebep olan düşmanın sabit balon
gözetlemesidir. Yüzbaşı Serno'nun bu balona taarruz etmesi lazımdır.
Adı geçenin Usedom Paşa'nın emrinde mi, yoksa benim emrinde mi
olduğunu bilmiyorum. Balon yanlız birliklerimizi gözetliyor.
Balon 200 metreye kadar yükselebilmektedir. Bütün düşman harp
gemilerinin ateşini
balon
idare ediyor. Dün Kirte'nin batısındaki kıyıda, yarısı harp
gemisi olmak üzere 45 düşman gemisi saydım. Hastane
ile beraber Eceabat'ın dünkü bombardımanı pek adi bir
hareketti. Gelibolu'ya tayyareden bomba atılmış, bir er şehit ,
bir kadın ölü ve bir çocuk ağır yaralıdır.''
Gelibolu yarımadası ve Kumkale'ye çıkarma yapıldığı sırada
Türklerin Çanakkalede'ki alanında üç kara ve bir deniz uçağından
oluşmuş bir tayyare bölüğü bulunuyordu. Bu bölük Müstahkem
Mevki Komutanlığı emrinde olduğundan ancak bu komutanlığın
verdiği görevleri yapmış, 5 nci Ordu emrinde uçak bulunmadığından
ve iki komutanlık arasında uçakların görevlendirilmesi
konusunda tam bir anlaşma da olmadığından çıkarmada Türk
uçaklarından gereği kadar faydalanılamamıştı.
Çıkarma yapıldıktan ve ilk çıkan birlikler ileri harekete
geçtikten sonra, Müstahkem Mevki Komutanlığı çıkarma
bölgelerine yakın kıyılardaki düşman deniz kuvvetlerinin
durumunu öğrenmek amacıyla hava keşif ekibini görevlendirdi.
Görevlendirilen ekip, Saroz körfezinin en dar kısmından başlayarak
Ege kıyılarına kadar olan sahada uzun bir keşif uçuşu yapmış
ve Çanakkale Boğazı giriş kısmının her iki kıyısı ve Arıburnu
önünde yükünü boşaltan 45 büyük düşman nakliye gemisi
tespit etmişti. Önceden tespit edilmiş olanlara ilaveten Ernest
Renen ve Henry IV adlı iki Fransız zırhlı kruvazörünün de katılmış
olduğu görülmüş ve düşman nakliye gemilerine birkaç bomba atılmıştı.
Elde edilen bu bilgiler 5 nci Ordu Komutanlığı'na zamanında
ulaştırılamadığı için çıkarmayı takip eden günlerde dahi
hava keşiflerinden faydalanılamamıştı.
Hava keşif görevlerinde elde edilen bilgilerin gecikmesini
önlemek için, 5 nci Ordu Komutanının Başkomutanlık karargahına
yaptığı teklif üzerine, hava birliğinin faaliyetleri çıkarma
kesimler ile yakın kıyılara yönlendirildi.
İstanbul'dan geri çağrılan Yüzbaşı Serno tayyare bölüğünün
emir ve komutasını tekrar üzerine aldı. Uçakların uçuşa hazır
bir duruma sokulması için yer ve bakım kademeleri aralıksız bir
çalışma yaptılar ve hazırlanan uçaklarla düşmanın çıkarma
yaptığı bölgedeki depolarını, kıt'a topluluklarını ve
topçu mevzilerini tespit etmek ve düşman nakliye ve harp
gemilerini bombalamak amacıyla bir çok görevler yapıldı. Bu
uçuşlarda, düşman durumunu iyi bir şekilde kavrayabilen deniz
yüzbaşısı Hüseyin rasıt olarak görev yaptı.
Mayıs ayı başından itibaren Arıburnu açıklarında bulunan İngiliz
balon gemisi, Çanakkale Boğazı iç kısmındaki ikmal yolunu
gözetlemek suretiyle tehlikeli olmaya başladı. Bu nedenle, boğazdaki
deniz ulaştırmasını gemi topları ile ateş altına almak
mümkün oluyordu. Balon gemisi üzerine bir çok hava hücumları
yapılmasına rağmen bombalar küçük çaplı olduğundan gemiye
etki yapmıyordu. Bununla beraber uçakların taarruz için gemiye
yaklaşmaları sırasında balon aşağıya çekilmekte olduğundan,
görevi aksamakta ve böylece Türk hava akınlarının faydası
olmaktaydı.
23-31 Mayıs 1915 tarihleri arasında yapılan hava keşiflerinden
çıkarılan sonuç, düşmanın çıkarma bölgelerini yeniden
takviye ederek taarruzi harekatına hız vereceği doğrultusundaydı.
Nitekim, Seddülbahir'de devam eden ve 4 Haziran'da başlayan
üçüncü Kirte savaşı şiddetini arttırdı. Donanmanın desteği ve
üstün kuvvetlerle saldırıya geçen düşman, Türk birliklerinin
azimli direnci ile karşılaşmıştı. Bu çatışmalar sırasında
Kanlıdere ve Harapkale dolaylarında bulunduğu tahmin edilen ve
Türk kara birlikleri tarafından yerleri tespit edilemeyen düşman
bataryaları çok kayıp verdiriyorlardı. Seddülbahir grup komutanı
düşman bataryalarının yerlerinin havadan tespit edilmesini
istedi. Bunun üzerine görevlendirilen uçak, Kanlıdere'de topçu
mevzilerinin görülemediğini, Zeytinlik ve batısında
görülenler ile atış sırasında ağız alevleriyle yerleri
tespit edilenler Müstahkem Mevki Komutanlığına bildirilmişti.
6 Haziran 1915'de Türk uçakları düşman mevzilerini bombaladı.
Bu bombardımandan sonra uçakların bakımının yapılması ve arızalarının
giderilmesi için 13 Haziran'a kadar uçuşlara ara verildi. 13-14
Haziran tarihlerinde yapılan hava keşiflerinde; Limni adası
Mondros yakınlarında şimdiye kadar keşfedilenlere ilave olarak
daha büyük çadır ve barakaların kurulduğu, limanda 18 gemi
bulunduğu tespit edilmişti. Bozcaada'nın kuzeyinde 1 muharebe
gemisi ve 5 muhrip, Gökçeada'da 2 muhrip, 2 muharebe gemisi, adanın
güneyinde 3 mayın arama tarama gemisi, Suvla, Arıburnu ve
Seddülbahir'de muhrip ve mayın arama tarama gemilerinin bulunduğu
tespit edildi. 17 Haziran 1915'de Bozcaada'da bulunan hava alanında
16 uçak ile bir büyük hangar ve 18 uçak çadırı tespit
edildi.
22 Haziran 1915'de düşmanı bombalamak için havalanan iki
Türk uçağından biri, Alçıtepe hizalarında karşılaştığı
bir düşman uçağı ile yaptığı hava muharebesinde motoruna
isabet alarak Alibey Çiftliği yakınına iniş yapmak zorunda kalmış,
düşmanın yoğun topçu ateşine rağmen uçak, uçuş ekibi ve o
civardaki Türk erlerinin yardımı ile kurtarılarak meydana
dönmüştü.
25 aziran 1915'de İstanbul'dan gönderilen bir Türk uçağı aynı
gün Arıburnu'ndaki düşman birlikleri üzerine İngilizce yazılmış
300 bildirge atmıştı.
29 Haziran 1915'de Seddülbahir'deki düşman birliklerini
bombalamak üzere görevlendirilen iki uçaktan biri kalkışta kırım
geçirmiş, diğeri görevini tamamlayarak geri dönmüştü.
Türk uçakları alçak irtifadan yaptıkları görevlerde yerden
açılan ateş ile isbet almakta ve bazen de uçaklarını tanımayan
Türk erlerinin açtığı ateşlerden yaralanmaktaydılar.
5 Temmuz 1915 günü akşama doğru düşmanın Çanakkale hava alanına
yapmış olduğu hava hücumunda, iki Türk uçağı kullanılamayacak
şekilde hasara uğramıştı.
6 Temmuz 1915'de Türk tayyare bölüğünün aylardan beri devam
eden uçuşları kısa bir süre durdu. Bu arada bölük, Başkomutan
vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından 5 nci Ordu emrine
verildi.
Mayıs 1915'de kesilen ikmal ve uçak temini konularını görüşmek
üzere Yüzbaşı Serno Almanya'ya gönderilmiş, bunun sonucunda 20
uçak verilmesi kararlaştırılmıştı.
Almanya'dan Türkiye'ye gönderilecek uçaklara yedek depo takılarak
uçuşa hazırlandı. 1915 Haziran ayı ortasında ilk uçak Türk
pilotları ile Macaristan'dan havalandı ve Temmuz sonuna kadar 7
uçak Edirne'ye inmeyi başardı. Balkan dağları üzerinden geçen
rota 600 km.den fazla olup, 6 saat sürmekteydi. 100 beygir
gücündeki motora sahip bu uçakların uçtuğu mesafenin kıymeti
büyük olmakla beraber, pilotların gösterdiği cesaret takdire değerdi.
Bulgarlar, Almanlar safında savaşa katılmaya karar verdikten
sonra karadan yapılacak uçak ve malzeme gönderme işi serbest
hale gelmişti. Bu yolla bir miktar daha uçak getirilerek toplam
uçak sayısı 20'ye çıkarılabilmişti.
Bu arada İtilaf Devletleri, ayrı ayrı sevk ve idare edilen hava
birliklerini bir elden yönlendirilmesinin daha iyi olacağını değerlendirmiş
ve bütün hava birliklerini Gökçeada'daki Kefalo limanı yakınlarında
bir araya toplamıştı. Bu gelişmeye paralel olarak İngiltere'den 22
uçak daha gönderilmiş, böylelikle İngiliz ve Fransızların
toplam uçak sayısı 55'e yükselmişti. Düşman uçaklarının
çoğu makinalı tüfekle donatılmış ve uzun menzilli yeni
üretilen tiplerdendi. Bu nedenle, düşmanın hava harekat imkanları
epey ilerleme sağlamıştı. Buna rağmen, 1 nci Tayyare Bölüğü
düşman uçakları ile temastan kaçınmak suretiyle ve fırsatlardan
faydalanarak hava harekat görevleri yapıyordu.
|