www.tayyareci.com                  ANA SAYFA Tayyareci Türkçe Site Gökyüzünün yeni adresi
Tayyareci English Site
Tayyareci Deutsch Site
Sitede Arama :
 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ''TÜRK HAVA HAREKATI'' 

 

 SİNA - FİLİSTİN CEPHESİ - 2

              (4) 1917 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    Mağdaba'dan sonra Sina'daki Türk birlikleri geri çekilmiş ve bu çekilişleri sırasında Tellürefah'da bırakılan Türk müfrezesi düşmanın atlı birlikleri tarafından kuşatılarak komutanı da dahil olmak üzere esir edilmişti. Bu muharebelerde düşmanın ileri hareketini Türk uçakları keşfedememişti. Çünkü düşman birlikleri uçaklar geldiği sırada gizlenerek hareketsiz kalmışlar, akşam olup uçaklar görev sahasını terkettikten sonra ileri harekete geçmişlerdi.

    Düşman ordusu ilerledikçe hava birlikleri de ileri alınmış ve gün geçtikçe kuvvetlenen bu birlikler, kayıplara bakmadan gece ve gündüz Türk harekat bölgesi üzerinde ve gerilerinde keşif ve gözetleme ve taarruz harekatında bulunmuşlardı.

    9 Ocak 1917'de 300 ncü Tayyare Bölüğünden görev uçuşuna giden uçaklar Tellürrefah üzerinde rastladıkları bir İngiliz uçağını hava muharebesinde düşürmüşler, İngilizler de 9/10 Ocak 1917'de bir filo ile Birüssebi'yi bombardıman etmişlerdi.

    1917 yılı Şubat ayı başında eldeki Türk kuvvetlerine katılmak üzere 81 nci Piyade Alayı ve 3 ncü Süvarı Tümeni de cepheye gönderilmişti.

    Bu sırada tarafların kuvvetleri şöyleydi.

    Türk kuvvetleri:

    Cephenin sağ kanadında Gazze'de takviyeli bir alay,

    Şelale'de dört makineli tüfek bölüğü ve bir dağ obüs taburu ile takviyeli 3 ncü Tümen,

    Sol kanatta, takviyeli bir alay,

    16 ncı Tümen bir alay eksiği ile Tellüşşeria'da,

    3 ncü Süvarı Tümeni Birüssebi'de,

    300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü Ramle'de bulunuyordu.

    İngiliz kuvvetleri:

    İki atlı piyade tümeni, üç piyade tümeni, bir hecinsüvari tugayı ve ayrıca bir piyade tümeni kurulmaktaydı.

    Hava birlikleri iki tayyare bölüğünden ibaret olup; bunlardan birisi uzak keşif ve bombardıman görevi yapan Avustralya bölüğü, diğeri de taktik alanda kullanılan ve topçu ateş tanzim görevi yapan bölüktü. Sonradan ikinci bir topçu tayyare bölüğü gönderilmişti. Bu bölüğün uçaklarına ek olarak Bristol uçaklarından kurulu bir tayyare takımı da vardı.

    4 ncü Ordu Komutanı hava kuvvetlerini takviye eden düşmanın bölgede hava üstünlüğü sağlamasından endişe etmekteydi. Komutanlık bu endişesini 19 Ocak 1917'de Başkomutanlık karargahına gönderdiği raporda:

    "1.  İnglizlerin Elariş'in 12 kilometre batısında bulunan Bittia'da 20 uçaktan ibaret bir alanı bulunmaktadır. Buradaki uçaklar muhtemelen Süveyş ve İsmailiye'den getirilmişlerdir.

      2.  Yeni gelen İngiliz uçaklarının sürat ve nitelikleri Türk uçaklarına göre üstündür.

      3.  İngiliz akınları filolarla ve koruma altında yapılmaktadır.

      4.  Türk uçakları sayı bakımından altıyı geçmemektedir. Keşfe giden uçaklar silahları olmadığından yüksekten uçmak zorunda kalmaktadır. Bu olumsuzluğun giderilmesi için;       

            a. Eldeki uçak sayısının iki misline çıkarılması,

            b. Uçaksavar silah ve cephanelerinin arttırılması,

            c. Uçak yakıtının ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir." şeklinde belirtmişti.

    Bu öneri üzerine bölükteki eski tip Parasol'lerin yerine modern nitelikte olan Albatros-D II av uçakları verilmiş, yeni bir tip olan Rampler-C uçaklarının ön taraflarına birer makineli tüfek yerleştirilmek suretiyle birliğin hava gücü arttırılmıştı.

    İngilizlerin Şelale'deki Türk mevzilerine karşı taarruza geçeceğine kanaat getiren komutanlık, Türk kuvvetlerini Gazze-Tellüşşeria-Birüssebi hattına geri çekti.

                    (a) Birinci Gazze muharebesinde hava harekatı ve faaliyetleri:

    İngilizler uzun bir hazırlıktan sonra ileri harekete geçerek Gazze yönünde ilerlemeye başladı. Bu ilerleme 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü tarafından keşif ve tespit edilmişti.

    25 Mart 1917 sabahı düşman durumunu keşfe giden uçak saat 09.00'da Tellüşeria'daki komuta yerine inerek topladığı bilgileri komutanlığa verdi. Raporda, İngilizlerin bir piyade tümeni ile Gazze yönünde Gazze vadisini geçtikleri, üç atlı piyade tümeniyle de Elariş üzerinden Elhavidi'ye doğru ilerlemekte oldukları, Hanyunus ile Şelale arasındaki bölgede bir hareket görülmediği bildiriliyordu. Düşman ileri harekete geçtiği sırada Gazze ile Tellüşeria'daki komuta yeri ile bağlantı kesilmiş olduğundan düşman durumu hakkında bilgi alınamıyordu. Keşif uçağının getirdiği bilgiler komutanlığı son derece memnun etmiş ve Türk birliklerine gerekli emir verilmişti.

    İlerleyen düşman birlikleri 26 Mart'ta Gazze'deki Türk kuvvetlerine taarruza geçti. Yapılan şiddetli muharebelerde akşama doğru İngilizler kuzey, doğu ve güney doğudan Gazze'ye girmişlerse de orada bulunan Türk birliklerinin azimli savunması ve sonradan yetişen 3 ncü ve 16 ncı Tümenlerin, düşmanın yan ve gerilerine yönlendirilmesi sayesinde düşman püskürtülerek geri çekilmeye mecbur edilmişti. İngilizlerin bu muharebelerde ilerleme yönleri Gazze'yi güney, kuzey ve kuzey doğudan kuşatacak şekilde idi. Bu durum 26 Mart sabahı yapılan hava keşiflerinden öğrenilmiş ve Seferi Kuvvet Komutanlığı yeni duruma göre birliklerine gerekli emirleri vermişti.

    27 Mart 1917 günü saat 08.00'de 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğüne ait keşif yapan bir uçak Gazze'nin güneyinde topçu ateşi gördüğünü, şehrin Türk birlikleri tarafından savunulduğu ve düşmanın Gazze vadisi üzerinden geriye doğru çekilmekte olduğunu tespit ederek topladığı bilgileri komutanlığa ulaştırmıştı. Yapılan bu hava keşfiyle düşmanın çekildiği doğrulanmış oldu.

    Birinci Gazze muharebesinde 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü aralıksız keşif ve gözetleme görevleri yaparak düşman hakkında elde ettiği bilgileri zamanında komutanlığa bildirmiş, bu bilgiler komutanlığa geniş çapta yardımda bulunmuştu.

    Düşman uçakları muharebe günleri keşiflerini sınırlanmış bir bölgede toplayarak beyaz bir duman çıkaran bir işaret fişeği ile Türk topçu mevzilerini ve Türk birliklerinin yerlerini kendi topçusuna bildirmiş ve gerektiğinde bombardıman da yapmışlardı.

    Birinci Gazze muharebesinden sonra Kuvvei Seferiye kaldırılarak yerine 3 ncü, 16 ncı ve 53 ncü Tümenlerden kurulu 22 nci Kolordu kuruldu.

    4 Nisan 1917'de Romani su tesisleri bombardıman edilerek tam isabet sağlandı. 6 Nisan 1917'de ise Şelale dolaylarında keşif yapan bir Türk uçağı rastladığı bir İngiliz uçağına taarruz ederek onu kendi hatlarına inmeye mecbur etti. Aynı gün diğer bir Türk uçağı da mecburi iniş yapan düşman uçağını bombaladı.

    Düşmanın can damarlarında biri de çelik borularla Mısır'dan ileri mevzilere kadar getirilen Nil nehrinin suyu idi. Düşman birlikleri ile hayvanlarının Sina çölünde yeter derecede içecek su bulunmasına imkan yoktu. Portsait ile Kantara batısına kadar kanallarla getirilen Nil nehrinin suyu burada arıtılarak Süveyş kanalı altındaki sifonlardan kanalın doğusundaki beton depolara basınçla gönderilmekteydi. Kantara'dan Elariş'e kadar her birisi ortalama 24 mil uzunluğunda dört kısma ayrılmış olan çelik borular döşenmişti. Ordu ilerledikçe çelik borular da uzatılmakta ve en ileri hatlardaki siperler içine kadar Nil nehrinin suyu gönderilmekteydi.

    Türk komutanlığı, İngilizler için hayati önemi haiz olan bu boruları tahrip ettiği takdirde düşmanı su bakımından çok fena bir duruma sokabilirdi. Fakat borular kuvvetli İngiliz müfrezeleri tarafından korunuyordu. Bu nedenle kara tahrip birlikleriyle bunların tahribi çok zordu. Hava bombardımanlariyle tahrip etmek de o zamanki havacılık imkanlarına göre mümkün görülmüyordu. Geriye uçak ile düşmanın bulunmadığı bir yere inerek dinamitle boruları uçurmak kalıyordu. Bu görev güç ve tehlikeli ise de havacılar böyle bir görevi hemen kabul ettiler.

    10 Nisan 1917'de iki kişilik bir uçuş ekibi İngiliz hatları gerisinde uygun bir yere inerek demiryoluna parelel döşenmiş olan su borularını tahrip edip üssüne dönmüştü. İngilizler tahrip edilen su borularını ellerindeki bol malzeme ile tamir ederek arızayı kısa zamanda gidermiş bu nedenle arzu edilen sonuç elde edilememişti.

(b) İkinci Gazze muharebesinde hava harekatı ve faaliyetleri:

    Birinci Gazze muharebesinde yenilgiye uğrayan İngiliz kuvvetleri yeniden taarruza geçmek için gerekli hazırlıkları yapmakta ve takviye almaktaydılar. Böyle bir taarruzun yapılacağını bekleyen Türk kuvvetleri 3 ncü Piyade Tümeniyle Gazze'de, 16 ncı Tümeni ve 3 ncü Süvari Tümeni ile Tellüşeria'da, 53 ncü Piyade Tümeni Tellüşyeria ile Gazze arasındaki sahada savunma tertibi almışlardı. Bu tümenin 12 nci Alayı Huç'un hemen güney batısında yedekteydi. Birüssebi'de ise iki tabur ve bir dağ bataryası bulunuyordu.

    Altı uçak ile Remle'de bulunan 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü yaptığı keşiflerle düşman hazırlıklarını tespit etmişti. Hava keşfiyle elde edilen bilgiler, düşmanın 3 ve 53 ncü Tümenlerin cephesine ilerlemekte olduğu Telcemma dolaylarında kuvvetleri birliklerin, süvarı tümenlerinin de Şelale'de toplandıkları ve buradan ileri harekete geçtikleri tespit edilmişti.

    Böylece hazırlıklarını tamamlayan İnglizler 19 Nisan 1917'de dört piyade, bir süvarı tümeni ve sekiz zırhlı otomobil ve tankla ayrıca bir atlı piyade tugayı ile çok kuvvetli bir topçu ateş hazırlığından sonra taarruza geçtiler. Düşmanın bu taarruzu harp gemilerinden açılan topçu ateşi ile desteklenmekteydi. Kanlı ve çetin muharebelerden sonra yaklaşık olarak 7000 kişi kayıp veren düşman geri çekilmek zorunda kalmıştı. Muharebeler devam ettiği sırada Türk uçakları devamlı olarak keşif ve bombardıman yaparak düşmanın harekatını adım, adım takip etmiş ve elde ettikleri bilgileri komutanlığa vermek suretiyle çok değerli görevler yapmışlardı. 

    19 Nisan 1917'de yapılan hava muharebesinde bir İngiliz uçağı düşürülmüş, düşmanın yaklaşma ve taarruzi harekatına rastlayan 18-19 Nisan günleri uçaklar 19 sorti yaparak 38 saat uçmuşlar, düşman hedefleri üzerine 1000 kg. bomba atmışlardı. 19 Nisan 1917 öğle zamanı Selmana yakınlarında düşmanın su yoluna taarruz eden bir Türk uçağı su borularını tahrip etmiş ve o bölgeden geçen düşman tren katarını makineli tüfekle taramıştı.

    İngilizler 20 Nisan'da Teletine-Şaluf-Mansure-Maşrafa-Asferiye genel hattına çekilerek tahkimat yapmaya başlamıştı.

    25 Nisan 1917'de yapılan hava keşfinde düşmanın mevzilerini takviye ettiği, Meşrafa-Mansure-Telcemma hattında yeniden mevziler inşa etmekte olduğu, Telelfari ve Vadiişelale'nin doğu kıyısını tahkim ettiği tespit edildi.

    Elde edilen bu bilgilere göre düşman mevzii sol kanadı ile vadii Gazze'dan yaklaşık 4 kilometre kuzeyde Akdeniz'e dayandığı öğrenilmişti. Cephede karşılıklı olarak mevzii bazı hareketlere paralel olarak cephe gerisinde ulaştırma ve ikmal bakımından da büyük faaliyetler oluyordu. Gazze muharebesinden önce acele olarak yapılmaya başlanmış olan yol ve demiryollarının noksan kalan kısımlarının tamamlanmasına çalışılmış ise de Türkler demiryolunun işletme ve taşıma kapasitesini arzu edilen şekle sokamamışlardı. Bu nedenle takviye kuvvetlerinin cepheye gelmesi bir hayli zamana ihtiyaç gösteriyordu.

             (c)  Üçüncü Gazze muharebesi hazırlık safhasında hava harekatı:

    İkinci Gazze muharebesinden sonra karşılıklı mevzilere yerleşen taraflar yeniden girişecekleri harekat için büyük bir hazırlığa başlamışlardı. Bu hazırlık devresinde Türk-Alman hava birlikleri düşman cephesi üzerinde ve gerilerinde devamlı faaliyette bulunmaktaydılar.

    1 Mayıs 1917'de yapılan hava keşfinde düşmanın Bittia'daki hava alanında 12, Refah ve Balah hava alanlarında sekizer uçağı bulunduğu tespit edildi. Uçakları yerde tahrip etmek amacıyla 4/5 Mayıs'da altı uçakla Balah alanına ve tesislerine yapılan bombardımanda bombaların hedeflere isabet ettiği görüldü.

    Yapılan bu hava taarruzlarına İngilizler de bir gün sonra karşılık vererek Ramle'deki 300 ncü Tayyare Bölüğü alanına 20 bomba attılar. Uçaklar alanda dağıtıldığı ve iyi gizlendiği için herhangi bir zarar görmediler.

    6/7 Mayıs 1917'de beş Türk uçağı düşmanın şiddetli uçaksavar ateşine rağmen Balah'daki alana ve yakınındaki ordugahlara alçak irtifadan ikinci bir taarruz yaptı. Bombardımandan sonra iyice alçalan uçaklar makineli tüfeklerle hedefleri taradılar. Uçaklar hedeften ayrıldıktan sonra alan ve diğer tesislerde çıkan yangının alevleri uzak mesafeden görülüyordu.

    Yapılan Türk hava akınlarına İngilizlerin karşılığı gecikmedi. Aynı gün düşman uçakları da Ramle kasabasına bomba ve makineli tüfeklerle taarruz ederek 23 kadın ve çocuğun ölümüne ve 10 kişinin yaralanmasına sebep oldular.

   11 Mayıs 1917'de keşfe giden Türk uçağı Telelfari dolaylarında rastladığı iki İngiliz uçağı ile yaptığı hava muharebesinde birini düşürmüş, diğerini de kaçırmıştı. Bu görevde yapılan keşifte düşmanın Hanyunus'daki birliklerinin arttığı görülmüştü. 

    Mayıs ayı sonuna kadar ara verilmeden keşif ve taarruzi görevlere devam edilmişti. Bu keşiflerde toplanan bilgilere göre, düşmanın Filistin cephesinde geniş çapta takviyeler almış olduğu ve kuvvetlerinin altı piyade ve iki süvarı tümeninden az olmadığı, demiryolunu Şeyhnuran yönünde uzattığı ve taarruz için ikmal işlerine hız verdiği sonucuna varılmıştı. Bu görevler sırasında yapılan hava muharebelerinde İngiliz uçakları hasara uğratılmış; demiryolu, telefon hatları ve su yolları tahrip edilmişti.

    1917 yılı Mayıs ayında hava üstünlüğü Türk birliklerindeydi. Buna rağmen düşman hava akınlarının arttığı da gözden kaçmıyordu. Bir süre sonra İngiliz hava faaliyetlerinin daha fazla artacağını düşünen 4 ncü Ordu Komutanlığı Mayıs ayı sonunda 300 ncü Tayyare Bölüğü gibi yeni bir hava birliğinin daha verilmesini Başkomutanlık karargahına teklif etmişti.

    Düşman hava kuvvetleri Türk uçaklarının harekat ve faaliyetlerine engel olmak ve Türk hava baskısını hafifletmek için hava alanlarına taarruz etmekteydi. Bunlardan 23 Haziran 1917'de altı uçakla Ramle hava alanına yapılan bombardıman beklenilen etkiyi vermemişti. Türk cephesi kıyı bölgesinde üç Fransız deniz uçağı Tulkerim istasyonuna 14 bomba atarak üç kişiyi yaralamış ve iki vagonu tahrip etmişti. Bu taarruzu önlemek için havalanan Türk uçakları düşmanı uzaklaştırmışlardı.

    25 Haziran 1917'de Resulatavine bölgesinde üç İngiliz uçağı ile hava muharebesine giren iki Türk uçağı düşmanın bir uçağını düşürmüş, diğerine isabet kaydederek hatları gerisine inmek zorunda bırakmış, üçüncüsünü de Türk topçuları harekat sahasından uzaklaştırmışlardı.

    26 Haziran'da Kudüs'e taarruz eden İngiliz uçaklarından biri Türk topçusunun ateşiyle Birüssebi'nin 10 kilometre doğnusan inerek parçalanmış, pilotu diğer düşman uçakları tarafından kurtarılmıştı. Taarruza katılan düşman uçaklarından diğer ikisi Birüssebi'nin güney batısına inmek zorunda bırakılmışlardı. Bir süre sonra bu bölgeye yetişen Türk keşif kolları inen uçakların makineli tüfeklerini sökerek almışlar, uçakları yakacakları sırada Şelale'den kalkan beş düşman uçağının yaklaşması üzerine olay yerinden uzaklaşmışlardı. 25 ve 26 Haziran'da yapılan iki hava muharebesinde, birisi topçu ateşiyle ve üçü de mecburi iniş yapmak suretiyle altı düşman uçağı tahrip ve hasara uğratılmıştı.

    8 Temmuz'da Cemame dolaylarında rastlanan bir düşman uçağı hava muharebesinde düşürülmüş, diğeri Beytihanun dolaylarında yere indirilerek pilot ve rasıtı esir edilmişti.

    13 Temmuz 1917'de 4 ncü Ordunun Başkomutanlığa gönderdiği raporda, Şeria dolaylarında keşif görevi yapan bir Türk uçağının rastladığı iki İngiliz uçağından birisini düşürdüğü, diğerini muharebe sahasından uzaklaştırdığı, düşen uçağın pilot ve rasıtının esir edildiği bildiriliyordu.

    Cephede yapılan aralıksız hava harekatı nedeniyle 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğünün gün geçtikçe malzemeleri  azalmakta, yapranmakta ve personeli devamlı uçuşlar sonucu yorulmaktaydı. Buna paralel olarak arıza yapan uçaklar süratle onarılamamakta, yedekleri bulunmadığından yerlerine yenileri de konulamamaktaydı. Bu nedenle, 22 nci Kolordu Komutanı Von Kress cepheye uçak gönderilmesi için 4 ncü Ordu Komutanlığına gereken öneriyi yapmıştı. Bu öneriyi uygun bulan ordu komutanlığı 13 Temmuz 1917'de Başkomutanlığa 300 ncü Bölüğün uçak durumunu bildirmiş ve eldekilerle İskenderiye'ye kadar uzak keşif yapılamadığını, bu sebepten düşmanın Suriye ve Filistin kıyılarına bir çıkarma yapma girişiminin zamanında öğrenilemeyeceğini ileri sürerek tayyare bölüğünün takviye edilmesini arz etmişti.

    Düşman, Gazze ve Gazze-Hanyunus yolu üzerindeki Türk kuvvetlerini ve bu bölgedeki Türk tahkimat derecesini anlamak gayesiyle 10 Temmuz 1917'de kuvvetli topçu ateş desteği ile taarruza geçmiş, düşmanın bu taarruz girişimi Türk kuvvetlerinin çetin direnişiyle karşılaşmıştı.

    1917 yılı Ağustos ayı karşılıklı keşif ve hava muharebeleriyle geçti. 3 Ağustos 1917'de Başkomutanlığa sunulan raporda esir edilen bir İngiliz hava subayının sorgusundan, cephede 52 nci, 53 ncü, 54 ncü Tümenlerin bulunduğu ve cephe gerisinde de iki tümenin yedekte olduğunun öğrenildiği bildirilmişti.

    16 Ağustos'a kadar yapılan hava keşif görevlerinde iki hava muharebesi olmuş, iki tarafta da bir kayıp olmamıştı. Bir Türk uçağı Hotselmane dolaylarında yere inerek düşman su tesislerini tahrip etme girişiminde bulunmuş ise de İngilizlerin makineli tüfek ateşleriyle karşılaşarak tahrip işini başaramadan üssüne dönmüştü.

    İngilizler Gazze'de uğradıkları yenilginin acısını çıkarmak, Filistin ve Suriye'yi işgal için yüksek komuta kademesinde değişiklik yaparak General Allanbi'yi komutanlığa getirmişler ve Filistin cephesinde büyük kuvvetler toplamaya başlamışlardı.

    Türkler, Irak'a kuvvet yığmaya çalışırken İngilizler Filistin sınırında toplanmakta ve ayrıca Irak cephesinin batı yanına saldırmak üzere hazırlanmakta idiler.

    Alman ve Türk komutanlarının görüş birliği ile Asya kolu adı karma bir kuvvet kurulmasına karar verilmiş ve 1917 yılı ilkbaharında Almanya'dan derlenen bu kuvvetin sevki için gereken hazırlık başlamıştı. Böylece Irak cephesi ön plana alınarak Filistin cephesi ikinci plana bırakılmıştı.

    Filistin cephesinin genişliği ilk hatlarda bulanan tümenlerin geriye alınarak dinlendirilmelerini imkansız kılmıştı. Birlikler havasız ve derin siperler içerisinde çok sıcakta ve iaşe zorluğu içinde üstün bir kudret ve metanetle dayanmakta idiler.

    1 nci ve 2 nci Gazze muharebelerinde oldukça kayıp vermiş olan birliklerin eğitim görmüş er ve subayları çok azalmıştı. Bunların yerlerine verilen ikmal erleri ise eğitimleri çok zayıf olan acemilerden ibaretti.

    Irak harekatı için Halep'te 7 nci Ordunun kurulması Filistin cephesindeki birlikleri ikmal kuvvetlerinden yoksun bırakacak ve buradaki kuvvetler yavaş, yavaş eriyerek düşmana direnemeyecek bir hale gelecekti. Bağdat'ın kurtarılması için kurulan ordular grubuna Yıldırım adı verildi ve komutanlığına General Von Falkenhayn getirildi.

    1917 yılı Temmuz ve Ağustos ayları içerisinde Yıldırım Ordularına keşif, bombardıman, av ve taarruzi destek görevi yapmak üzere dört tayyare bölüğü tahsis edilmiş ve 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü örnek tutularak kurulan bu bölüklere sırası ile 301, 302, 303 ve 304 numaraları verilmişti. Almanya'dan getirilen bu bölükler Haydarpaşa istasyonunda toplanarak tren ile Yıldırım Ordular Grubu emrine sevkedilecekti. Bu sırada istasyonda sabotaj sonucu meydana gelen yangından dolayı evvelce Halep'e gönderilen 301 nci Bölük hariç diğer bölüklerin hepsi yangından çok zarar görmüşlerdi. Ayrıca Macaristan'dan uçakların tren ile hakli sırasında 302 nci Tayyare Bölüğünü taşıyan tren diğer bir trene çarparak çok miktarda uçak malzemesi de eldel çıkmıştı. 

    Yıldırım Ordular Grubunun Halep dolaylarında bulunduğu ve Almanya'dan gelen Asya kolunun bölgeye sevki sırasında bir çok kaynaklardan Filistin cephesindeki düşman kuvvetlerinin sayı bakımından arttığı ve hazırlıkların hızlandığı öğrenilmişti.

    Yıldırım Ordular Grubu ile işbirliğine tahsis edilmiş olan tayyare bölüklerinden;

    301 nci Bölük, Ramle alanında bulunan 300 ncü Tayyare Bölüğünün yanında,

    302 nci Bölük Elsafir'de,

    303 ncü Bölük Ettine'de,

    304 ncü Bölük Irakülmünşiye'de konuşlanarak uçuşa hazırlanmaya başlamışlardı.

    Yıldırım Orduları ileri komuta yerinin bulunduğu Elhuç bölgesinde bir yedek hava alanı hazırlanmış, burada 300 ncü ve 301 nci Tayyare Bölüklerinden bir kaç uçak emre hazır bir halde bulundurulmuşlardı.

    İngiliz hava birlikleri ise; Birisi Avusturalyalı olmak üzere iki tayyare ve bir balon bölüğünden ibaret olup, bu bölükler Wing (tabur ile alay arasında bir kuvvet) halinde bulunmakta idiler. Ekim ayında faaliyetlerine hız veren İngiliz uçakları, Yıldırım Ordular Grubunun kuzeydeki birliklerinin cepheye doğru harekete geçtiklerini keşfettiler. Bu keşif üzerine hazırlanmakta olan İngiliz kuvvetleri vakit kaybetmeden Türk ordusuna taarruza karar verdiler. Taarruzdan önce modern uçaklarla takviye edilen İngiliz hava kuvvetleri, l5 Ekim'den itibaren hava üstünlüğünü kazanmaya çalışıyorlardı. Bu tarihte Dirülbalah'a giden bir Türk uçak filosu bu bölgede İngilizlerin Bristol av uçaklarıyla karşılaşmış ve yapılan hava muharebesinde bir Türk uçağı düşmüştü. Ekim ayı sonlarına doğru Bristol uçakları şimdiye kadar cephede görülmeyen çok süratli S.E.-5 keşif uçaklarıyla takviye edilerek Türk uçaklarına meydan okumaya başladılar.

              (d)  Üçüncü Gazze muharebesinde hava harekatı ve faaliyetleri: 

    Bu muharebeden önce, 30 Ekim 1917'de tarafların durumu şöyleydi.

    Türk kuvvetleri:

    Yıldırım Ordular Grubu karargahı Halep'te, 8 nci Ordu karargahı Huleykat'da, 7 nci Ordu karargahı bölgeye gelmekte, 22 nci Kolordunun karargahı, 53 ncü ve 3 ncü Tümenleri Gazze'de, 7 nci Tümeni Gazze kuzeyinde mevziin sağ kanat gerisinde, 54 ncü, 26 ncı Tümenler ve 16 ncı Tümenden kurulu 20 nci Kolordu Ennamus ve Kavuka arasında, 3 ncü Kolordu Birüssebi'de, 24 ncü ve 27 nci Piyade Tümenleriyle, 3 ncü Süvari Tümeni Kavuka-Birüssebi doğusu hattında, 19 ncu Tümenin çoğunluğu Cemame'de bulunuyordu.

    İngiliz kuvvetleri:

    Gazze güneyi, Maşrafe, Tellelfari'ye kadar olan sahada dört tümenli 21 nci Kolordu, Kavzulbasal dolaylarında Yeomanri atlı piyade tümeni, Birüssebi'nin batısında dört tümenli 20 nci Kolordu, Birüssebi'nin güney ve güney batısında Avusturalya atlı piyade ve Anzak süvari tümeninden oluşmuş çöl atlı kolordusu bulunmaktaydı.

     İngilizler Türk mevziinin sol kanadına vuracakları esas darbe ile Türk kuvvetlerini imha edeceklerini tasarlamışlırdı. Ayrıca, Türk cephesinin sol kanadına yapılacak taarruzu gizlemek için çok kurnazca hareket edilmişti. Ekim ayının 20 nci günü kıyıda çok fazla deniz nakliyatı görülmüştü. Kuzey yönünde güvenlik önlemi ile giden gemi kafileleri tespit edildi. Bu bilgiler doğrultusunda cephe gerisine bir düşman çıkarma girişiminin olabileceği sonucuna varıldı.

    Türklerin dikkatlerini kıyı bölgesine çeken düşman Birüssebi ve Telisşeria dolaylarına karşı büyük kuvvetler yığıyordu. İngiliz birliklerinin taarruz hazırlıkları 21/22 Ekim 1917 gecesi başlamış ve bunu takip eden gecelerde de devam etmişti. Mükemmel bir gizleme planına göre hazırlanan bu hareketler kusursuz uygulanmış olmasına rağmen Türk keşif uçakları tarafından keşfedilmişti. Yapılan hava keşifleriyle düşmanın Birüssebi önünde önemli süvari birlikleri toplanmakta olduğu ve Gazze'nin güney batısındaki avcı siperlerinin daha kuvvetli olarak işgal edildiği tespit edilmişti. Keşif uçaklarının verdiği bilgilere rağmen düşmanın gerçek taarruz yeri hakkında Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı kesin bir karara varamamıştı.

    27 Ekim 1917'de İngilizler, ellerindeki bütün uçak ve uçaksavarları kullanmak suretiyle cephe üzerinde bir hava savunma perdesi kurdu. Bu nedenle Türk-Alman uçakları harekat bölgesi üzerinde ve gerilerinde keşif ve gözetleme yapamadılar. 30 Ekim 1917'de cephe üzerinde keşif yapan bir Türk uçağı düşman uçakları tarafından düşürüldü.

    31 Ekim 1917 sabahı gün doğumuyla beraber düşman, kurduğu hava savunma perdesi altında kuvvetli bir topçu ateş desteğinde cephe merkezi ile Birüssebi güneyinden olmak üzere bütün cephede taarruza geçti. Birüssebi doğusunda ilerleyen düşman süvarı birlikleri ve sonradan gelen takviye kuvvetleri Birüssebi kuzey doğusundaki Tellülsebi'yi aldılar. Bu bölgedeki muharebelerde Türk uçakları harekata iştirak eden İngiliz süvarı kuvvetlerini bombalamak suretiyle hayvanlarda oldukça büyük kayıp verdirmişler ve yaptıkları keşiflerle düşmanın kuzeye ve Birüssebi'ye doğru ilerlediklerini bildirmişlerdi. 31 Ekim'de Birüssebi düşman eline geçti. 7 Kasım'da Tellisşeria ve Ebuhuf arasında taarruza geçen İngiliz kuvvetleri buradaki mevzileri yarmayı başarmışlarsa da Türk birliklerinin zamanında geri çekilmeleri sayesinde bu yarmadan faydalanamamışlardı. 6/7 Kasım gecesi Türkler Gazze'yi terk etmişler ve burası da düşmanın eline geçmişti. Böylece bu safhadaki muharebeler çok üstün düşman karşısında kahramanca savaşan Türk birliklerinin geri çekilmeleriyle sonuçlandı.

    Ekim ayının son yarısında Filistin'e gelerek yerleşmeye başlamış olan Türk-Alman Tayyare Bölükleri henüz hazırlıklarını tamamlamadan İngiliz hava taarruzlarına uğradılar. Bölüklerin uçakları Albatros-C IV ve A.E.G. uçaklarıydı. Bu uçakların nitelikleri İngiliz uçaklarına göre çok üstündü.

    İngilizlerin elinde en modern uçaklar bulunduğu gibi sayıları da çok fazla idi. Devamlı hava takviye birlikleri alan düşman cephe üzerinde gruplar halinde görev uçuşlarına başladı. İngiliz hava üstünlüğüne rağmen Türk tayyare bölükleri düşman birliklerinin ileri hareketlerini, takip ettikleri yolları ve birliklerin bölümlerini tespit etmeyi başardılar. Düşman, Türk-Alman hava birliklerinin keşiflerine engel olmak için havada devamlı devriye uçuşları yapıyordu. Bu nedenle görev sırasındaki karşılaşmalarda yapılan hava muharebelerinde bir çok Türk-Alman pilot, rasıt ve uçağı kaybedilmişti. Harekat süresince yapılan görevlerde 17 pilot, 7 rasıt muharebe dışı edilmiş; dokuz pilot ve iki rasıt şehit olmuştu. Uçakların da %25'i kaybedilmişti.

    İngilizlerin süratle ilerlemeleri karşısında, ilerideki hava alanlarında bulunan ve geriye nakledilemeyen malzemeler alan yakınlarına kadar gelmiş olan İngiliz süvarilerinin eline geçmemesi için yakılmak zorunda kalınmıştı. Daha geri alanlarda bulunan 300 ncü, 301 ve 302 nci Bölükler düşman ilerlemesine göre malzemelerini gerilere nakletmek fırsatını bulmuşlar, fakat muharebelerde kayıp veren 300 ncü Bölüğün motorlu aracı kalmadığından geri çekilmelerde yedek malzemelerini araba ve hayvanlarla taşımak zorunda kalmıştı.

    16 Kasım'da Türk birliklerinin çekilmesi üzerine İngilizler Yafa'ya girdiler. Bu muharebelerde İngiliz uçakları geri çekilen kuvvetlerin toplandığı bölgeleri bombardıman etmek suretiyle birliklere ve gerideki kuruluşlara kayıp verdirmiş ve muhabere tesislerini tahrip etmişti.

    27 Kasım'da Türk uçakları Ramle'ye bir akın yaptılar. Bu akına karşılık olarak 30 Kasım gecesi İngiliz uçakları da Tulukerem'i bombaladılar.

    9 Aralık 1917'de Türk birliklerinin çekilmesi üzerine İngilizler Kudüs'e girdiler. 7 nci Ordu kuvvetleri ve Alman Asya kolunun yardımı ile Yıldırım Ordular Grubu Yafa'nın kuzeyinde Avce-Nablus güneyi ve Eriha'nın doğusundaki tepelerin oluşturduğu genel hatta İngiliz ileri harekatını durdurdu. Bu tarihten sonra altı ay daha Türk savunması devam ettirilmiş ve bu safhada meydana gelen muharebelerde İngilizlere ağır kayıp verdirilmişti.

              (e)  İskenderun körfezi bölgesinde hava harekatı ve faaliyetleri:

    4 ncü Ordunun Anavatanla olan bağlantısı demiryolları ile yapılmaktaydı. Yolun en önemli bölgesi, İskenderun'un yakınından geçen Adana'daki kısmı idi. Burası iyi bir çıkarma bölgesi olan İskenderun körfezi kıyılarına çok yakındı. Bu nedenle Başkomutanlık Adana ve İskenderun bölgesine çok önem veriyordu. Düşmanın İskenderun'a bir çıkarma yapacağı haberleri alınıyordu. İskenderun bölgesinin düşman eline geçmesi halinde, hem 4 ncü Ordu ve hem de 6 ncı ve 2 nci Orduların ulaştırma hatlarını Anadolu ve İstanbul'a bağlayan bu önemli kavşak noktasının elden çıkması demekti. İskenderun'a yapılacak bir düşman çıkarmasının ana üssü Kıbrıs adası olabilirdi. Bu adadaki limanların keşfi için 4 ncü Tayyare Bölüğü Adana'ya ve daha sonra da uçakların menzili nedeniyle Silifke'ye nakledilmişti.

    Kara uçaklarıyla Kıbrıs'a gidip dönme sırasında meydana gelecek arızalardan denize inmek mümkün olamayacağından, 4 ncü Ordu Komutanlığı tarafından Başkomutanlığa Kıbrıs adasına yapılacak hava keşifleri için Silifke'ye bir deniz tayyare birliği verilmesi teklif edildi. Başkomutanlık elde deniz uçağı olmadığını ileri sürerek keşiflerin kara uçakları ile yapılmasını emretti. Fakat eldeki kara uçakları keşif yapamayacak durumda olduğundan 1917 yılı Mayıs ayında 160 beygir gücünde Mercedes motorlu bir Albatros-C II keşif uçağı verilmiş ve 16 Haziran 1917'de Kıbrıs adasına hava keşifleri başlamıştı. Yapılan keşiflerde kıyı ve limanlarda çıkarma hazırlığını gösteren bir belirti görülememişti. 5 Temmuz'da yapılan hava keşfinde ise, Lefkoşe'de çıkarma için askeri bir faaliyet görülmediği, Larnaka limanında büyük iskeleye yanaşmış 10 yelkenli ve mavna, Magosa limanında bir gemi ile sekiz yelkenli görülerek fotoğraflarının çekildiği bildirilmişti.

    Alman istihbaratından alınan haberlerde düşmanın İskenderun'a mutlaka bir çıkarma yapacağı bildirilmekteydi. 4 ncü Ordu Komutanlığı Almanların vermiş olduğu bu haberin doğru olup olmadığının hava keşifleriyle meydana çıkarılması üzerinde ısrarla duruyordu.

    Düşman, Gazze-Birussebi hattına taarruza geçmek üzere bütün hazırlıklarını tamamlamış olduğundan Halep'te toplanmış olan Yıldırım Ordularının nerede kullanılacağı hakkında süratle karar verilmesi gerekiyordu. Uzun süredir devam eden savaşın muhtelif cephelerinde pek çok kayıp veren Türk ordularının yedekleri erimişti. Yeni kurulan bu kuvvet Türk Ordusunun son yedekleri idi. Filistin'in istilası bu kuvvetlerle durdurulabilirdi. Bu bakımdan da İskenderun'a bir çıkarma ihtimali ve Almanlardan alınan bu haberin doğruluk derecesinin araştırılması ve buna göre kesin kararın verilmesi gerekiyordu.

    4 ncü Ordu emrindeki tayyare bölüğü bu önemli görevi yaptığı keşiflerle öğrenmiş ve Kıbrıs'ta düşman çıkarma kuvveti bulunmadığını tespit etmişti. Bölüğün elde ettiği bu bilgiler 302 nci Tayyare Bölüğü tarafından da teyit edilmişti.

    Türkler, düşmanın amacını çeşitli kanallardan elde ettikleri bilgiler ile anlamaya çalışırken, İngilizler de istihbarat ve hava keşiflerinden Yıldırım Ordular Grubunun Halep'te toplanmakta olduğunu öğrenmişti. Ayrıca düşman uçakları uçak ana gemilerinden istediği zaman istediği yerde uçak kaldırmak suretiyle Adana dolaylarında önemli hedefleri bombardıman ediyorlardı. Düşman, Yıldırım Ordular Grubunun toplanmasını engellemek için Seyhan ve Ceyhan nehirleri üzerinde bulunan iki büyük demiryolu köprüsünü ve Adana istasyonunu bombalama girişiminde bulunmuş, ayrıca dört Fransız uçağı Adana'daki meteoroloji ve demiryolu istasyonunu bombalamıştı.

    9 Ekim 1917'de düşmanın bir yardımcı kruvazörü, iki torpito bot ve bir uçak ana gemisinden ibaret filosu İskenderun körfezine gelerek ana gemiden iki uçak kaldırdı. Ceyhan köprüsünün bombardımanı sırasında bu uçaklardan biri topçu ateşi ile düşürülmüş ve uçuş ekibi esir edilmişti.

    Düşmanın bu akınları karşısında Türk kara uçakları ile yapılan keşifler komutanlığı tatmin etmemiş ve 21 Ekim 1917'de Hava Kuvvetleri Müfettişliği bir Alman deniz tayyare bölüğünü Mersin'e göndermiş ve burada yerleşen bölük kıyı şeridi ve Kıbrıs adasında keşif ve taarruz görevlerine başlamıştı.         

            

 Devamı için tıklayınız

Editör : Ercan ÇETİNERLER

KAYNAKLAR

Copyright © 2000-2001 Tayyareci