a. Birinci Dünya Savaşı'ndan Sonra Türkiye'de Havacılık:
(1) Ateşkes Andlaşması Öncesi Genel Durum:
Bulgarların
29 Eylül 1918 tarihinde Müttefiklerle ateşkes anlaşmasını
imzalaması sonucu, Trakya ve Boğazlar bölgesi düşman ordularına
tamamen açılmış oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ile
olan irtibatı kesildi. İstanbul ve Boğazların korunması için
Trakya'da yeni bir cephenin süratle kurulması gerekliliği doğdu.
Doğuda, Osmanlı Ordusu Filistin'den Toroslar'a, Irak'ta ise
Musul'a kadar geri çekilmişti. Bu şartlar altında savaşa devam
etmek anlamsızdı.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson, 8 Ocak
1918'de bir bildiri yayınlayarak, "Milletlerin serbest olarak
kendilerini idare edeceklerini ve geleceklerini kendilerinin tayinde
hür olacaklarını" vadetmişti. (sayfa 1'deki resim)
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson'un barışın temel
ilkelerini belirtmek üzere yaptığı 14 maddeden oluşan bu açıklama
Wilson'un 14 maddesi veya Wilson Prensipleri Bildirisi olarak geçer.
Bu ilkelere inanan Osmanlı Hükümeti 5 Ekim 1918'de tarafsız
devletlerden İsviçre ve 12 Ekim'de de İspanya'nın aracılığıyla
Amerika Başkanı'na başvurarak barış isteğinde bulundu. Bu isteğe
herhangi bir cevap alınamadı. 12 Ekim 1918'de Talat Paşa (sayfa 2
soldaki resim) Hükümeti çekildi ve 14 Ekim'de Ahmet İzzet Paşa
(sayfa 2 soldan ikinci resim) yeni Osmanlı Hükümeti'ni kurma görevi
aldı.
(2) Mustafa Kemal Paşa'nın İstekleri:
Kabinenin kurulması için harcanan çabalar boşa gidiyordu. Tevfik
Paşa'nın Talat Paşa yerine Başbakanlığa getirilmek istendiğinde
karşılaştığı güçlükleri görmüş olan Mustafa Kemal Paşa
14 Ekim 1918'de Başyaver Naci'ye bir telgraf göndererek, Osmanlı
ordularının savaş gücünü kaybetmiş olduğunu, düşman baskısının
gün geçtikçe arttığını, bu sebepten hemen barışa
gidilmesini, aksi takdirde yurdun baştanbaşa kaybedilmesi olasılığı
bulunduğunu belirtti. Başbakanlığa İzzet Paşa'nın
getirilmesini yeni bakanlar kurulu tarafından kendisi ile birlikte
Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi ve Canbolat beyler ile Şeyhülislam
olarak Hayri Efendi'nin alınmasını ve isteğini padişaha
duyurulmasını istedi. Dileği yerine getirilmişti.
Rauf Orbay (sayfa 2 sol alt resim) Bahriye Nazırı olarak kabineye
girdi. Sadrazam Ahmet İzzet Paşa; Küttülamare'de esir edilen,
sonraları Büyükada'da enterne edilen ve çok rahat bir yaşantı
içinde adeta misafir işlemi gören General Townsend ile bir görüşme
yaparak kendisinin sulh için aracılık yapmasını istedi.
Townsend bu öneriyi kabul etti. Derhal yola çıkılarak, İngiliz
Akdeniz Filosu Komutanlığına gönderildi. Türklere karşı
sempati duyan Townsend barış için geniş faaliyette bulundu.
Bunun sonucu olarak İngiliz Komutanlığı ateşkes andlaşması
yapmak üzere bir Türk Heyeti'nin Limni Adası'nın Mondros limanına
gelmesini istedi.
(3) Barış Andlaşması İçin Seçilen Türk Heyeti:
Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) 'ın Başkanlığında Dışişleri Müsteşarı
Reşit Hikmet Bey ve Kurmay Yarbay Sadullah Bey ve heyet katibi Ali
Bey (Türkgeldi)'den kurulu heyet Peyki Şevket kruvazörü ile Bandırma'ya,
oradan da trenle İzmir'e geldiler. Muzaffer adlı romorkör ile
gidip liman açıklarında bekleyen Liverpool (sayfa 3 üstteki
resim) isimli İngiliz kruvazörüne binerek Mondros'a hareket
ettiler.
27 Ekim 1918 sabahı İngiliz Akdeniz Donanma Komutanının sancak
gemisi Agamemnon zırhlısında, Amiral Arthur Calthrope'la (sayfa 3
alttaki resim) görüşmelere başlandı. 1908 yılında donanmaya
katılan Agamemnon zırhlısı Şubat 1915'de Lord Nelson isimli
savaş gemisi ile Çanakkale'ye gönderilmişti.
(4) Barış Görüşmeleri:
Müttefik teklifleri çok ağırdı, özllikle önerinin 7 nci
maddesi Müttefiklere, emniyetlerini tehlikede gördükleri anda her
stratejik bölgeyi işgal etme hakkını tanıyordu. Ancak itiraz
edecek durumda olmayan Türk heyetinin buna karşı çıkması
imkansızdı. Ayrıca, İngilizler çok nazik davranıyorlar, İstanbul'un
işgalinin asla söz konusu olamayacağına dair sözlü güvence
vermekten kaçınmıyorlardı. Son anda müttefikler safına geçmiş
olan Yunanistan'ın, deniz ve kara kuvvetlerinin İzmir ve İstanbul'a
gönderilmesi de düşünülmüyordu.
Görüşme esnasında İngiliz Amiralinin: "Marmara'da Alman
denizaltıları faaliyettedir. Acaba bunları izleyecek uçaklarımıza
sizin hangarlarınızdan istifade ederek keşif uçuşları yaptırabilir
miyiz?" tarzında aşırı kibar ve samimi olmayan soruları da
dikkat çekicidir.
Rauf Bey cevap olarak: "Mütareke yapılınca Alman denizaltılarının
harekatı hemen durdurulacaktır. Hangarlardan yararlanma konusunu
sonra konuşuruz" demişti.
Ateşkes andlaşması taslağında çeşitli ağır maddeler olmasına
rağmen, Türk heyeti Osmanlı İmparatorluğu hudutları içindeki;
Alman, Avusturya-Macaristan uyruklu asker ve sivil şahısların müttefiklere
teslimini öngören 19 ncu maddeye şiddetle karşı çıkmıştı.
Bu madde, "Bu şahıslardan, yakın yerlerde bulunanların bir
ay içinde, uzak yerdekilerin ise bir aydan sonra en kısa zamanda
Osmanlı topraklarından çıkmaları gerekir." şeklinde değiştirildikten
sonra kabul ettirilmişti.
(5) Mondros Ateşkes Andlaşması:
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının belgesi sayılabilecek
olan bu ateşkes andlaşması 30 Ekim 1918'de İstanbul'un da onayı
ile imzalandı. Aynı gün Mustafa Kemal Paşa "Yıldırım
Ordu Grubu Komutanlığına Adana'ya atandı". Osmanlı'nın 16
Ekim 1914'de katıldığı Birinici Dünya Savaşı 30 Ekim 1918'de
sona ermişti. Dört yıl süren savaş sonunda imzalanan Mondros
Ateşkes Andlaşması 25 maddeden oluşuyordu. Bunlardan bazıları
özetle:
- Boğazlar açılacak ve Müttefikler tarafından işgal
edilecekti.
-Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması içen gerekli
olan birlikler dışında Türk ordusu terhis edilecek, Donanma Müttefiklere
teslim olacaktı.
-Müttefikler, kendi güvenlikleri gerektirirse herhangi bir yeri işgal
edebileceklerdi.
-Türk limanları, tersaneler, Toros tüneli, telgraf ve posta
merkezleri ve demiryolları denetlenecekti.
-Türk Hükümeti bütün Alman ve Avusturya uyrukluları bir ay içinde
sınır dışı edecekti.
(a) İngiliz İşgaline Uğrayan İller:
Yukarıda üçüncü maddede yer alan hükme uyularak 3 Kasım
1918'de önce Musul, daha sonra Batum, Samsun ve Merzifon İngilizler
tarafından işgal edildi.
Osmanlıları Birinci Dünya Savaşına sokmaktan sorumlu tutulan
Talat, Enver ve Cemal Paşalar felakete sürüklendiğini
izledikleri Türk milletini terk ederek 2/3 Kasım'da Alman Elçiliğinin
Loreley isimli vapuru ile yurt dışına kaçtılar. 9 Kasım
1918'de Almanya'da Kayser II nci Wilhelm tahttan indirildi. 11 Kasım
1918'de Almanya teslim oldu. Böylece Birinci Dünya Savaşı sona
ermişti. 11 Kasım 1918'de Başbakan İzzet Paşa istifa etmiş ve
yerine Padişah tarafından Tevfik Paşa getirilmişti. (sayfa 4 sol
alt resim)
(b) İstanbul'un İşgali:
Mondros Ateşkes Andlaşması hükümlerinin yürürlüğe girmesi
ile İtilaf Devletleri 6-12 Kasım 1918 tarihleri arasında Çanakkale
Boğazı istihkamlarına (top mevzilerine) el koydular.
7 Kasım 1918'de İstanbul'a ilk defa iki İngiliz subayı geldi.
Bunlar Harbiye ve Bahriye Bakanları katında irtibat subayı olarak
görevlendirilmişlerdi.
8 Kasım 1918'de Fransız subayları Arian isimli gemiden Galata rıhtımına
çıkıp Fransız elçiliğine gittiler. Bu subayların Müttefik
bayrakları ile süslenmiş olan Beyoğlu sokaklarından geçişlerinde
azınlıklar büyük gösterilerde bulunmuşlardı. 10 Kasım
1918'de İstanbul'a Gory ve Vauğu adlı iki İngiliz generali ile
Bunoust adındaki Fransız geldi. Ertesi gün İngiliz diplomat D.
G. Hogarth; "Bundan sonraki Osmanlı Devleti, Bursa hükümet
merkezi olmak üzere bütün Anadolu'yu içine almalı, fakat İzmir
ile altı vilayet bu sınır dışında bırakılmalı" demişti.
13 Kasım 1918'de 22'si İngiliz, 12'si Fransız, 17'si İtalyan ve
dördü Yunan savaş gemilerinden oluşan 55 parçalık Müttefik
donanması Marmara'yı geçerek Dolmabahçe (sayfa 4 sağ alt resim)
önünde demirledi. Bir Türk heyeti Amiral gemisine giderek
gelenlere "Osmanlı Hükümeti adına hoş geldiniz" demiş,
gelen gemiler arasında Yunan gemilerininin de bulunması üzüntüyü
bir kat daha arttırmıştı.
Müttefik donanması ile birlikte İstanbul'a Yunan gemilerinin de
geleceğini daha önce duymuş olan Osmanlı Hükümeti Amiral
Calthrope'a baş vurarak daha evvel Yunanlılar hakkındaki sözlerini
hatırlatmış ve kendisinden sözünde durmasını istemişti.
Fakat Amiral'den Hükümetimden emir aldım, Yunan gemilerinin gelişini
önleyemiyorum cevabı alınmıştı.
Gelen donanmadan 3500 kişilik bir kuvvet karaya çıkarıldı. 2000
kişi Beyoğlu'ndaki kışlalara, yabancı okul ve hastahaneler ile
bazı özel binalara yerleşti.
Müttefik Kuvvetlerin Komutanı Sir Henry Maitland Wilson Beyoğlu'ndaki
İngiliz Kız Okulunu karargah olarak seçti. İngiliz Generali
George Milne (sayfa 5 sol üst resim) 27 Kasım 1918'de İstanbul'a
geldi. İstanbul'da Müttefiklerin, Türk halkına karşı tutumları
İtalyanlar hariç genellikle sert ve kaba idi. Fakat tarih boyunca
Osmanlıların saygı ve sempatisini kazanarak bir çok defa yardımlarını
görmüş, himayeleri sağlanmış olan Fransızların davranışları
büsbütün kötü idi. Onların davranışlarında, sanki
kendilerine yüz yıllar boyu zulüm yapan bir milletten öç alma
hali vardı. Fransız Generali Frauchet D'Esperey (sayfa 5
ortadaki resim) ilk defa 23 Kasım 1918'de İstanbul'a geldi.
D'Esperey ikinci defa gelişinde Beyoğlu'na doğru bir zafer alayının
tertiplenmesini istemişti. Bindiği beyazı atı, iki yanında
bulunan iki siyahi tarafından çekiliyordu. (sayfa 5 sol alttaki
resim) Napolyon'da bile bulunmayan mağrur pozlarla sevilmeyen bir
kişiliğe sahipti. İngiliz Başbakanı Lloyd George, Franchet
D'Esperey için "mümtaz bir general olmakla beraber son derece
nezaketsizdi" diyerek doğru bir tarifini yapmıştı.
(c) Fransız ve İngiliz İşgaline Uğrayan Yerler:
6 Aralık 1918'den itibaren, Maraş, Urfa, Kilis ve Antep Fransız-İngiliz
kuvvetleri tarafından işgal edildi. Karadeniz kıyılarında ise
Pontus Rum çeteleri yeniden faaliyete geçti. Doğuda; Kafkasya'da
(Fransız-İngiliz işgal bölgesi) Sovyet sınırları içinde
bulunan Ermeni Hükümeti de doğu illerimizi ile geçirmek için
hazırlıklara başlamıştı. Mondros Ateşkes Andlaşması müttefiklerin
çok kötü uygulamaları ile Osmanlı İmparatorluğu için ağır
bir andlaşmaya dönüştü. Mayıs 1919'da Ana Yurdun büyük bir bölümü
yabancı kontrolu altında idi. (sayfa 5 harita)
Bütün bu haksız işgaller karşısında Türk Milleti'nin
tepkisi; Bütün bu müstevlilere karşı topyekun savaşmak ve özgürlüğünü
zorla almak olacaktır. Bu sırada başarısızlığı ile ün yapmış
olan Damat Ferit 4 Mart 1919'da Tevfik Paşa yerine ilk defa
sadrazamlığa atandı.
Damat Ferit Paşa, Sultan Vahideddin'in kız kardeşi Mediha Sultan
ile evli idi. Padişah tarafından sevilmezken daha sonraları padişahin
en güvendiği kişi haline geldi.
(6) Mondros Ateşkes Andlaşması Öncesi Türk Hava
Kuvvetleri:
(a)
Osmanlı Hava Birlikleri Ve Yerleri:
Birinci Dünya Savaşı "Türk Hava Harekatı"nda
belirtildiği gibi Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Hava Kuvvetleri
17 Tayyare Bölüğünden oluşuyordu. Almanya'dan bir miktar
yeni uçak gelmiş olmasına rağmen gerek cephedeki ve gerekse
cephe gerisindeki uçaklar çok yapranmış durumda idi. Hava
birliklerinde bulunan yabancı personelin bir ay içinde Türkiye'yi
terketmeleri anlaşma gereği idi.
TAYYARE BÖLÜKLERİ VE YERLERİ
Bölük Numaraları
Bulunduğu Yer
1 nci Tayyare Bölüğü
Çanakkale
2 nci Tayyare Bölüğü
Irak
3 ncü ve 4 ncü Tayyare Bölüğü
Filistin Cephesi
5 nci Tayyare Bölüğü
İzmir
6 ncı Tayyare Bölüğü
Çanakkale
7 nci ve 8 nci Tayyare Bölüğü
Erzurum
9, 10 ve 11 nci Tayyare Bölükleri
İstanbul
12 nci Tayyare Bölüğü
İzmir
13 ncü Tayyare Bölüğü
Irak
14
ncü Tayyare Bölüğü Filistin
Cephesi
15 nci Tayyare Bölüğü
Uzunköprü
16 ncı
Tayyare Bölüğü
Sinop
17 nci Tayyare Bölüğü
İstanbul
Almanların ayrılmasıyla Çanakkale'deki 1 nci ve 6 ncı Tayyare Bölükleri
(av) bir süre iskelet halinde bırakıldı. Daha sonra bu iki bölük ve
Uzunköprü'deki 15 nci Tayyare Bölüğü ile beraber İstanbul'a
getirildi. İzmir'deki 5 nci ve 12 nci Tayyare Bölükleri (av)
birleştirildi.
Filistin Cephesi'nden çekilen 3 ncü, 4 ncü ve 14 ncü Tayyare Bölükleri
uçaklarını kurtaramamışlardı. Ancak personel ve
kurtarabildikleri kadar yer araçları ile Konya'ya gelip üslendiler.
Alman Paşa Tayyare Bölüklerinden kaçırılarak Adana ve Mersin'e getirilebilen
uçaklar da Konya'ya gönderildi. Irak'ta 2 nci ve 13 ncü Tayyare Bölükleri
uçakları ile beraber çekilerek Musul-Mardin ve Diyarbakır yolu
ile Elazığ'da toplandılar.
Erzurum'da bulunan 7 nci ve 8 nci Tayyare Bölükleri yerlerinde
kaldı. Bu bölüklerin elinde Ruslardan alınan uçaklar da
bulunuyordu. Batum'daki 16 ncı Tayyare Bölüğü ile Karadeniz Bölgesinde
görev alacak 9 ncu, 10 ncu, 11 nci ve 17 nci Tayyare Bölükleri
daha yola çıkamadığından lağvedildiler. Deniz Tayyare Bölüklerinden;
İzmir'deki 1 nci Bölük yerinde bırakıldı. 2 nci Bölük
daha önce kaldırılmıştı. Yeşilköy fenerinin doğusundaki
deniz uçak okulu ve istasyonunun uçak ve malzemeleri Bahriye
Bakanlığının Haliç'deki deniz ambarlarına taşınmıştı.
(b) Deniz Tayyare Bölükleri:
Osmanlı Deniz Tayyare Bölükleri; İzmir, Zonguldak, Batum ve Yeşilköy
Tayyare Okulunda idi.
Alman Deniz Tayyare Bölüğü; Karadeniz Boğazı'nda Kavak'ta idi.
Personeli Almandı ve Türk irtibat subayları vardı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Hava Kuvvetleri 450 uçağa sahip
olmuş veya kullanmıştı. Bunun 150'si (300-305 numaralı) Alman
Paşa Tayyare Bölüklerinin uçakları idi.
1918 YILINDA PAŞA TAYYARE BÖLÜKLERİ
Bölük Numarası
İlk Konuş Yeri
300 ncü Tayyare Bölüğü Samah
301 nci Tayyare Bölüğü
Cenin
302 nci Tayyare Bölüğü
Volthayır Ceyda
303 ncü Tayyare Bölüğü
Cenin
304 ncü Tayyare Bölüğü
Afule
305 nci Tayyare Bölüğü
Der'a
Alman Silahlı Kuvvetleri'nden Osmanlı Ordusu'na Alman Hava
Kuvvetleri desteği olan Paşa Tayyare Bölükleri 175'i subay olmak
üzere toplam 190 uçucu, 1400 teknik ve diğer personelden oluşuyordu.
Deniz Tayyare Bölüğünde 12'si subay olmak üzere toplam 25
uçucu, 70-80 teknik ve diğer personel bulunuyordu. 3 ncü Deniz
Tayyare Bölüğü de dağıtıldı. Tamamen Alman yapısı, eğitim-keşif
ve bombardıman tiplerinde olmak üzere 17 deniz uçağı mevcuttu.
(c) Alman Havacıların Yurtlarına Dönüşleri:
Mondros Ateşkes Andlaşmasının 19 ncu maddesi esaslarına uygun
olarak Alman havacıları yurtlarına dönmeye başladılar. Irak Cephesi'nde
bulunan 2 nci ve 13 ncü Tayyare Bölüklerindeki Alman havacıları;
Doğu Anadolu'yu, güneyden kuzeye aşarak Samsun'a, oradan da
gemiyle İstanbul'a geçtiler. Diğer bölgelerden gelen Alman havacıları
toplanarak, Müttefik filoları İstanbul'a gelmeden evvel,
Karadeniz yolu ile Rusya üzerinden oldukça maceralı bir
yolculuktan sonra Almanya'ya dönebildiler. Anadolu Kavağı'ndaki
Alman Deniz Tayyare Bölüğü personelini Odessa yolu ile
Almanya'ya gitmeden önce uçaklarını yaktıkları öğrenildi.
Filistin ve diğer uzak cephelerden İstanbul'a gelenler ise İstanbul'a
giren müttefikler tarafından önce Kadıköy, sonra Büyükada'da
enterne edildiler. Şubat 1919'da İstanbul'a gelen Alman bandıralı
Asgard gemisine bindirilip, Mart sonunda Almanya'nın Wilhelmshaffen
limanına gönderildiler. Birinci Dünya Savaşı süresinde Türk
Hava Kuvvetleri'ne komuta etmiş olan Binbaşı Serno da
yurduna döndü.
(d) Binbaşı Erich SERNO'nun Anıları: (Sayfa 7'deki resim)
Binbaşı SERNO anılarında dört sene Türkiye'de birlikte görev
yaptığı Türk havacıları için şu satırları yazmıştır;
"Almanlar ve Türkler arasındaki ortak çalışma, örnek bir
mesai idi. Hiçbir güçlüğe uğramadan devam etti. Aralarında
gerçek bir arkadaşlık kurulmuştu. Türk havacıları, Alman
dostlarının yabancılık ve acemiliklerinden doğan sıkıntı çekme
durumlarında yardımcı olabilmek için kendi rahat ve huzurlarını
bozarak dostlarının yüklerini hafifletebilmişlerdir. Bu arada
Almanların teknik bilgi ve malzeme üstünlüklerini de takdir etmişlerdir.
Savaş süresince, gayret, heves ve adeta aşkla çalışan birçok
Türk havacısı, havacılık bilgilerine tam manasiyle sahip
oldular. Bazıları av pilotu olarak çok iyi yetiştiler. Diğer kısmı
ise mükemmel sayılacak keşif faaliyetlerinde Alman arkadaşlarından
hiçte geri kalmadılar." Kendilerine komuta eden bir kişinin bu sözleri, bazıları
tarafından, yanlış bir hükümle acemi sayılan, küçümsenen,
Birinci Dünya Savaşı'nın Türk pilot ve rasıtlarının hakkını
verme bakımından çok kıymetlidir. Osmanlı Ordusu subay
mevcudunun az oluşu nedeniyle Türk subaylarından pilot yetiştirilemediği,
Almanların bu konuda kıskanç davrandıkları bir vakadır. En küçük
bir paye, şeref Almanların, en küçük başarısızlığın
sebebi, suçlusu ise Türklerdir.
Alman-Türk karma birliklerinde Bölük Komutanları Alman subayları
olduğundan yeni uçaklar Alman pilotlara tahsis ediliyordu. İstanbul
savunmasında 9 ncu Tayyare Bölüğündeki yeni Fokker D-7 tipi uçakla
Alman pilotlar uçarken Fazıl'a eski Albatros D-3, Vecihi'ye
Neuport tipi eski uçak verilmişti. Savaş Alman ve Osmanlı'ların
aleyhine gelişince, Alman pilotların moralleri bozulmuş ve uçuştan
kaçtıkları izlenmişti.
(7) Mondros Ateşkes Andlaşması Sonrası Türk Hava
Kuvvetleri:
Aralık 1918'de Osmanlı Devleti savaştan barış durumuna geçerken
Mondros Ateşkes Andlaşması hükümleri gereğince, bazı kuralar
ve yedek subaylar derhal terhis edilmişlerdi. Eylül 1919'da
kolordu sayısı da sekize indirilmişti. Her kolorduya bir uçak bölüğü
verilmesi kararlaştırıldığından uçak bölüklerinin sayısı
da sekize indirilmişti.
İstanbul, İzmir, Konya ve Erzincan'da ikişer Bölüklü tayyare
istasyonlarının kurulması planlandı.
(a) Eylül 1919 Türk Kara Kuvvetleri Kuruluşu:
-Başkomutan
-Harbiye Başkanlığı
-Genelkurmay Başkanlığı
1 nci Kolordu
Edirne
3 ncü Kolordu
Sivas
12
nci Kolordu Konya
13 ncü Kolordu
Bandırma
14 ncü Kolordu
Erzurum
15
nci Kolordu
Ankara
20 nci Kolordu
İstanbul
25 nci
Kolordu Diyarbakır
56
ncı Tümen
Bursa
57 nci Tümen
Çine
Tayyare
bölük sayısında yapılan indirime rağmen planlanan başarılamadı,
çünkü kadrolar çok eksikti. Bu defa, 22 Aralık 1918 tarihli
emirle; Hava Kuvvetlerinin Yeşilköy'ün 1 nci sınıf, İzmir
ve Erzincan'ın 2 nci sınıf istasyon olarak teşkilatlanması
planlandı. Eldeki kuvvetler yeniden düzenlenerek her istasyon
emrine ikişer bölük tahsis edildi. Tayyare bölüklerinin sayısı
da altıya indirildi.
Yeni düzenlemeye göre kurulması planlanan bölüklerin, Birlik
ismi, Pilot Subay ve Astsubay/Sivil Pilot olarak hazır
mevcutları aşağıda görülmektedir.
Birlik İsmi
Rasıt Subay Pilot Subay Pilot
Astsubay/Sivil(x)
Yeşilköy Tayyare İstasyonu 11
3
4
Erzincan
Tayyare İstasyonu
3
1
2
İzmir Tayyare İstasyonu
3
-
2
1 nci Tayyare Bölüğü
4
1
2
2
nci Tayyare Bölüğü
4
2
3
4 ncü Tayyare Bölüğü
4
2
3
5 nci Tayyare Bölüğü
5
1 3
7 nci Tayyare Bölüğü
5
1
2
8 nci Tayyare Bölüğü
5 -
3
Toplam 44
11
24
(x)
Hava birliklerinde pilot olan Astsubaylar bröve aldıklarından
sonra altı yıl hizmet ederler ve terhislerini hak ederlerdi.
Arzu edenler sivil pilot olarak hava birliklerinde hizmete devam
edebilirlerdi.
(b) Hava Kuvvetleri Müfettişliği:
Harbiye Daire Başkanlığı'na bağlı olan Hava Kuvvetleri ile
ilgili en üst makam Hava Kuvvetleri Müfettişliği idi. Müfettişlik
İstanbul'un işgalinden evvel Beyoğlu'nda Afrika handa idi. İskelet
kadrosuyla Ahırkapı'da bir daireye yerleşti. Kasım 1918'de
Piyade Yarbay Sadık müfettişliğe muavin olarak atanmıştı.
Bunu Piyade Binbaşı Tahsin, sonra da kısa süre ile havacılardan
Pilot Yüzbaşı Ali Rıza (sayfa 8'deki resim) takip etti. Arkadaşları
arasındaki takma adı "Deli Ali Rıza" idi. 1915 yılında
bir Fransız uçağını düşürdü. 1917 yılında yetersizliği
nedeniyle Yüzbaşı Ali Rıza Hava Kuvvetleri Müfettişliğinden
alınmış ve piyade sınıfına iade edilmişti.
Yeni düzenlemeye göre Konya'daki 3 ncü, 4 ncü ve 14 ncü Bölüklerin
personeli İzmir'e gidecek, oradaki 5 nci ve 12 nci Bölük ile
birlikte yeniden numaralanarak 4 ncü ve 5 nci Bölüklerden kurulu,
İzmir İstasyonunu teşkil edeceklerdi. İzmir Yunanlılar tarafından
işgal edilince nakil durduruldu. İzmir'deki eski 5 nci Bölüğün
birkaç hurda uçağı Yunanlıların eline geçti. Erzurum'daki 7
nci ve 8 nci Bölükler Erzincan İstasyonu'nun emrine verilmişti.
Onlar da Erzurum'da bırakıldılar. Netice olarak Hava
Kuvvetlerinin barış konumu hiç bir zaman sabitleşmedi.
Konya'daki uçaklar Kurtuluş Savaşı başlangıcında milli
kuvvetler safına geçti. Elazığ'da bulunan 2 nci Bölüğün
birkaç uçağı da faal olarak Milli Kuvvetlere katıldı.
Erzurum'da bulunan 7 nci ve 8 nci Bölükler ise, doğudaki Milli
Kuvvetlerin harekatında kullanıldı. İstanbul'daki hava
birliklerinin durumu daha sonra ele alınacaktır.
(c) Türkiye Münakalatı Havaiye Cemiyeti (Türkiye Hava Ulaştırma
Cemiyeti):
İstanbul'da 1919 yılı sonlarına doğru Milli havacılığımızı
kurtarmayı amaçlayan Türkiye Münakalatı Havaiye Cemiyeti (Türk
Hava Ulaştırma Cemiyeti) adlı bir kuruluş meydana getirilmişti.
Cemiyetin tüzüğünü;
-Yüzbaşı Fazıl Bey, Üsteğmen Şakir Hazım, Pilot Fehmi (Yemenli),
Mazlum, Vecihi hazırlamışlardı.
O zamanın Posta Bakanı olan Refik Halil Bey de yardım etmiş ve Türk
Havacılığı'nın Posta Nakliye işleri ile kurtulabileceğine
inanmışlardı.
(d) Lağvedilen Kuruluşlar:
Hava Kuvvetleri Müfettişliği adı altında düzenlenen bu yeni
kuruluşta, Hava Malzeme Deposu 1919 yılı başında Harbiye
Dairesi emrine verildi. Meteoroloji, Deniz Tayyare ve Balon
birlikleri lağvedildi.
(I) Hava Rasat (Meteoroloji) Kuruluşu:
Savaş sonunda Hava Rasat (meteoroloji) Kuruluşu çok güçlü ve
geniş bir kadro ile zamanın modern sayılacak bir çalışma
sistemini uygulamaktaydı. Bulundukları yerler ve 21 Şubat 1918
tarihinde yenilenen istasyon numaraları şöyleydi.
Vaniköy
1
Giresun
12
Edirne
2
Adana
13
Gelibolu
3
Sivas 14
İzmir
4
Harput (Elazığ)
15
Kudüs 5 Sinop 16
Eskişehir
6
Musul
17
Ankara
7
Mardin
18
Antalya
8
Şam 19
Konya
9
Halep
20
Zonguldak
10
Beyrut
21
Balgat
11
Muallaka
22
Bu istasyonlarda; Teknik kadroların bir kısmını yedek subaylar
teşkil ediyordu. Bunların terhis edilmesi ve Alman nezaretçi
uzmanların da ayrılması ile teknik kadro zayıflamıştı. 1918 yılı
Aralık ayında lağvedilen Hava Rasat (meteoroloji) Müfettişliği
kadro ve araçları ile birlikte Maarif (Eğitim) Bakanlığına
devredildi. Yurt içinde yayılmış şubelerdeki araçlar; Yerel
Maarif (Eğitim) Müdürlüklerine, bu müdürlüklerin bulunmadığı
yerlerde ise, Okul Müdürlüklerine, İstanbul'daki araçlar da
rasathane idaresine teslim edildi.
(II) Deniz Tayyare Teşkilatı:
Almanya'da eğitilip yurda dönen deniz tayyare personeli Yeşilköy
feneri doğusundaki Deniz Tayyare Okulunda öğrenci yetiştiriyordu.
Yeşilköy İngilizler tarafından işgal edilince Heybeliada Deniz
Okulunda uçuşlara devam edildi, kısa bir süre sonra İngilizlerin
ısrarı üzerine bu faaliyete son verildi. Heybeliada'daki sekiz
deniz tayyaresi Deniz Kuvvetlerinden temin edilen şatlarla taşınırken,
Haydarpaşa açıklarında karşılaştıkları fırtına yüzünden
hasar gördü. Bu uçaklar Haliç'deki Kasımpaşa deniz ambarlarına
kadar zorlukla getirilip, orada saklandı. Daha sonra Anadolu'ya
sevk edildi. Savaşın ilk yıllarında Alman Deniz pilot brövesini
taşıyan Türk denizcileri, sonraları bu bröveyi değiştirerek
üstüne taç yerine Barbaros'un sarığını koydurmuşlardı. Bu
bröve ilk Türk Deniz Pilotu brövesi olmuştur. (sayfa 9'daki
resim)
(III) Balon Kuruluşu:
1 nci Balon Bölüğünün lağvedilişinden sonra, cephelere
hareket etmek üzere hazırlanan 2 nci ve 3 ncü Balon Bölükleri
1919 yılı başlarında İstanbul Kağıthane'de üslenmişlerdi.
2 nci Bölükte 976 ve 992 numaralarını taşıyan 800 metreküplük,
3 ncü Bölükte 965ve 988 metreküplük ikişer balon vardı. Bölüklerin
kadrosu ise beşer subay, ikişer astsubay ve onbeşer erden oluşuyordu.
1920 yılında Harbiye Nezareti bu iskelet haline gelmiş bölükleri
de lağvetti. Malzemeler kısmen Hava Kuvvetlerine, kısmen de
Maarif (Eğitim) Bakanlığına devredildi.
(e) Hava Kuvvetlerinin Posta Telgraf Bakanlığına Bağlanma
Girişimi:
Müttefikler ile Alman ve Avusturya Hükümetleri arasında Haziran
1919'da yapılan barış görüşmeleri sırasında bu ülkelerdeki
askeri havacılığın kaldırılmak istendiği ve ellerindeki uçakların
ya imha edileceği ya da müttefiklere teslim edileceği söylentileri
duyulmuştu. Almanya'dan yeni dönen Yüzbaşı Şakir Fevzi
(sonraları general olan Fevzioğlu); Havacılık kuruluşunun
Posta-Telgraf Bakanlığına devredilerek havadan posta taşıma
hizmetinde görevlendirilmesi halinde uçakların kurtarılabileceğini
ifade eden bir rapor hazırladı. Rapora göre "Posta
Hizmetleri Müdüriyeti" kurulacak ve bu teşkilata bağlı
olarak, (sayfa 10 soldaki resim)
-Hava Posta Merkezleri.
-Hava Posta Deposu.
-Hava Posta Menzilleri
isimli üç şube hizmeti yürütecekti. Bu proje, Eylül 1919'da ülke
havacılığının gelişmesine hizmet amacıyla Osmanlı
Genelkurmayına sunuldu. İlk olarak İstanbul-Konya hattının
tesisi öngörülüyordu. Harbiye ve Maliye Bakanlıkları arasında
devir konusu ve işletme bütçeleri konularında sonu gelmeyen yazışma
ve görüşmeler devam edip gitti. 1920 yılı başlarında bu yazışma
ve tartışmalar hala sonuç vermediğinden ve İngilizler de bu
girişime olumlu bakmadığından, uygulamasına geçilemedi.
|