(19)
Millî Sözleşme Beyannamesi (Misak-ı Milli):
Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin tabii bir sonucu olan bu faaliyetten
Misak-ı Milli
Beyannamesi meydana çıktı. Mustafa Kemal Paşa İstanbul'a
gitmedi. 29 Aralık 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın askerlikten çıkarılma
kararı kaldırıldı. İstifa etmiş sayıldı. Madalyalarının
geri alınmasından vazgeçildi. Padişah bu kararı 4 Şubat
1920'de onayladı.
(20)
Yunan Politik Makamlarının Kararı:
31 Aralık 1919'da politik makamlarının askeri birliklerden
gerekenlerine gönderdiği bir yazıda; Barış Konferansı İzmir
ve havalisinin boşaltılmasına karar verse dahi Yunanlıların bu
karara uymayacakları, işgal ettikleri topraklarda milli bir kuvvet
oluşturarak işgale devam edecekleri ve İzmir'i ilhak için hazırlıklara
başladıkları öğrenilmişti. Bu durumda bütün kuvvet ve
araçlarla Yunanlılara karşı harekete geçilmesini
gerektiriyordu.
9 Ocak 1920 tarihinde gönderilen diğer bir yazıda; Anadolu ve
Rumeli'inde nasıl hareket edileceği, bu maksatla ne gibi
tedbirlerin alınacağı ve yapılacak koordinasyonların neler
olacağı açıklanıyordu.
(21) İstanbul'da Meclisin Açılışı:
12 Ocak 1920'de Meclisi Mebusan İstanbul'da toplandı. Padişah açılışa
hastalık bahane ederek gelmedi. Damat Ferit Paşa, Padişahın yazılı
nutkunu okudu.
(22) İzmir Neden Yunanistan'a İlhak Edilmedi:
Yunanlıların ve Rum milliyetçilerinin İzmir'in Yunanistan tarafından
ilhakı hakkında aşırı istekli olmalarına rağmen hemen hemen
gerçekleştirememişlerdi. Bunu önleyici ciddi sebepler vardı.
Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
-Amerika çoğunluğu Türklerin yaşadığı topraklarda Türklerin
egemen olmasını istiyordu. Wilson Prensiplerine de uyuyordu.
-Müttefikler arasında İngiltere, Hindistan gibi ahalisinin bir kısmı
müslüman olan şimdiki Pakistan dahil sömürgeleri vardı. İngiltere
müslüman ve müslüman olmayan Hintlilerin Türkiye meselesine karşı
leyhte davranışlarını dikkate almak zorunda idi. İngiltere
ilhaka razı değildi.
-İtalyanlar Yunan işgalinin tamamen karşısında idiler.
-Fransa'da Cezayir, Fas gibi çoğunluğu müslüman olan
sömürgelerinde Türkiye lehine davranışlar başgöstermişti.
-Hilafet makamı asırlardır Türkler tarafından işgal
ediliyordu. Hilafet merkezinin tehlikeye düşmesi İngiliz ve Fransız
sömürgeleri dahil bütün müslümanların tepkisine yol açacaktı.
İlgililerce, İzmir olayının Türkiye lehine sonuçlandırılmasını,
aksi takdirde hiç bir müslüman askerinin silah altına alınamayacağı
Fransız Hükümeti'ne bildirilmişti. Fransa da ilhakı
istemiyordu.
İLAVETEN:
-İstanbul ve Ankara'nın aldığı tedbirler.
-Türk Milli Kuvvetleri'nin birden bire çoğalması ve müdahaleler
birinci derecede rol oynamıştı.
Buna rağmen Yunanlıların İzmir'i ilhaka kararlı oldukları
seziliyordu. Nitekim 26 Ocak 1920'de İzmir'deki Yunan yüksek
komiseri Sterghiades ile General Kontino Milyatı ve Manisa'daki
Yunan Tümen Komutanı İvano, Başbakan Venizelos ile görüşmek
üzere bir savaş gemisi ile Sakız Adası'na gittiler. Venizelos'un
onlara "şayet Müttefikler Yunanlılardan İzmir'in boşaltılmasını
isterlerse Yunan Kuvvetleri yerlerini terk etmeyecek ve
direnecek" şeklinde direktif verdiği sanılıyordu. Bu görüşmeden
sonra İzmir ve çevresinde Yunan Kuvvetlerinin sayısının arttığı
ve yüz bini geçtiği görülmüştü. Anadolu'daki yerli Rumların
da İzmir bölgesine akın ettikleri izlenmişti.
(23) Millî Sözleşmenin İlanı (Misak-ı Millî):
27 Ocak 1920'de Misak-ı Millî Beyannamesi kabul edilerek dünyaya
ilanı kararlaştırıldı. Müttefik devletler bu karardan hiç
memnun olmadılar. Padişaha baskı yaparak 3 Mart 1920'de Ali Rıza
Paşa'yı istifa ettirdiler, yerine 8 Mart'ta Salih Paşa getirildi.
(24) İstanbul'un İşgali Ve Şehzadebaşı Karakolu'nun Basılması:
Millî Sözleşme (Misak-ı Millî), cephaneliklere yapılan baskınlar
ile silah ve cephanenin alınması ve Fransız karargahına
düzenlenen baskın, Fransız subay ve erlerinin mavnalarla
Anadolu'ya taşınması İngiliz ve Fransızları o derece kızdırdı
ki, İngilizler İtilaf Devletleri adına 16 Mart 1920'de İstanbul'u
işgal ettiler. Millet Vekilleri Meclisi basıldı. Şehzadebaşı
karakoluna yapılan baskında uyuyan 61 Türk askerine ateş açılmış,
10 bando eri süngülenerek şehit edilmişti. İngiliz davranışı
daha mı az vahşice idi? Ancak Salih Paşa 16 Mart'ta İstanbul'un
işgali, Şehzadebaşı Karakoluna yapılanlar ile Türk Komutan ve
vatanseverlerden 67 kişinin tutuklanıp Malta'ya sürülmesini
kabul edemediği için 2 Nisan'da istifa etti.
2 Nisan 1920'de Halide Edip (ADIVAR), Doktor Adnan (ADIVAR), Hüsrev
(GEREDE), Yunus Nadi, Yusuf Kemal (TENGİRSENK), Rıza Nur, Abdullah
Azmi, Hoca Vehbi, Cami (BAYKUT) İstanbul'dan Ankara'ya
geldiler.
Halide Edip 2 Haziran 1920'de Eskişehir'e gidip hastabakıcı
olarak çalışmaya başlamıştı. Damat Ferit 5 Nisan 1920'de
yeniden Sadrazamlığa getirildi. Damat Ferit ilk olarak 11 Nisan'da
Meclisi Mebusanı kapattı. Bu olay ile İstanbul'un Anadolu ile
irtibatı tamamen kesilmişti. İstanbul Hükümeti uydurma
fetvalarla Kuva-yı Milliyecileri asi, eşkiya ve Padişah düşmanı
olarak ilan etti.
Padişah taraftarı Anzavur çeteleri, Biga havalisinde acımasız
bir yıldırma hareketine girişti. Anadolu'nun cahil ve tutucu
çevrelerinde bu fetvaların büyük tesiri görülmüştü. Bunun
sonucu Düzce, Bolu ve nihayet 19 Nisan'da Beypazarı ve bazı
yerlerde isyanlar çıktı.
(25) Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kuruluşu:
Mustafa Kemal Paşa ve Milli Kurtuluşa inanmış idealist bir grup,
milletin geleceği ile ilgili kararları verecek olan Millî Meclisi
toplama çabası içindeydi. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne
seçilen temsilcilerden bir kısmı İstanbul'dan kaçarak
Anadolu'ya geçmiş, bir kısmı İstanbul'a gitmemişti. Bu
temsilciler Ankara'ya davet edilmiş ve İstanbul'dan dönmeyen ve
tutuklananların yerine yeni temsilciler seçilerek 23 Nisan 1920'de
Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanmıştı. Meclis
"Egemenlik
Kayıtsız Şartsız Milletindir" esasına göre oluşmuştu.
24 Nisan 1920'de Meclis, Mustafa Kemal Paşa'nın teklifiyle yasama
ve yürütme yetkisini, seçeceği bir heyete vermeyi kararlaştırdı.
Meclisin başkanı aynı zamanda bu heyetin de başkanı olacaktı.
25 Nisan 1920'de geçici bir hükümet kurulmuş ve 2 Mayıs 1920'de
göreve başlamıştı.
25 Mayıs 1920'de Millî Kuvvetlerin Düzce'yi almasıyla Anzavur ve
Padişahın İnzibat Kuvvetleri dağıtıldı. Fakat bu defa Zile,
Tokat ve Yozgat'ta isyanlar çıktı. Ancak, bunlar da Ağustos ayına
kadar Millî Kuvvetler tarafından bastırıldı.
(26) Son Osmanlı Hükümeti:
21 Ekim 1920'de Vahdettin, Damat Ferit'i bir defa daha azlederek
yerine Tevfik Paşa'yı sadrazam olarak atadı. Tevfik Paşa, son
Osmanlı Sadrazamı olarak Türkiye Cumhuriyetinin ilanına kadar
görevine devam etti.
(27) Ordu Birliklerinin Kurulması:
İngiliz Komutanlığı tarafından, Yunan Kuvvetleri'nin işgaline
müsaade edilen "Milne Hattı" 27 Haziran 1920'de Yunanlılar
tarafından geçilince; Türkiye Büyük Millet Meclisi, milis teşkilatı
ve diğer mücahitlerin mevcut düzenli ordu birliklerine katılmasını
kabul etti.
Batı Cephesi Komutanlığına 28 Haziran 1920'de Ali Fuat (CEBESOY)
Paşa atandı.
(28) Yunan Hava Kuvvetleri:
Birinci
Dünya Savaşı'nda Yunan Hava Kuvvetleri İngiliz ve Fransız
uzmanlar tarafından kurulup düzenlenmişti. Yunan Hava
Kuvvetlerine bağlı bazı uçakların zaman, zaman Çanakkale
bombardımanlarına iştirak etmişlerdi.
Yunan Hava Kuvvetleri Makedonya cephesinde Bulgarlara karşı da
savaşmıştı. Birinci Dünya Savaşı sonunda Yunan Hava Kuvveti
"Eleniki Stratiostiki Aeraporia" şu tip uçaklara
sahipti:
Uçak
Tipi
: Miktarı
:
Breguet-14/Silahlı keşif
12
Dorand AR-1/Silahlı keşif
22
Spad-VII/Av 16
Spad-XIII/Av
8
Nieuport-24/Av
14
Toplam
72
O zaman için modern tiplerden oluşan bu 72 uçak 3 tabur
(Filo/Squadron) halinde teşkilatlanmıştı. Drama'da 532 nci
Tabur, Atina-Gudi'de 533 ncü Tabur ve Selanik-Leket'de 534 ncü
Tabur konuşlanmıştı. Taburlar 16 av ve 19 bombardıman uçağından
oluşmaktaydı. İlave olarak her taburda bir foto keşif uçağı
ile meydan emniyetini sağlayan bir hava bölüğü vardı. Yunan
Hava Kuvvetleri Komutanı Binbaşı Dethezy idi. Yunan Hava
Kuvvetleri müttefikler tarafından destekleniyordu.
(a) Müttefiklerin Yunan Hava Kuvvetlerini Takviye Etme
Sebepleri:
Birinci sebep; Yunan ordusunun Odessa'da Boşeviklere karşı kullanılması
isteniyordu. 534 ncü Tabur bazı personeli ve Spad-XIII uçakları
ile Odessa'ya gönderildi. 9 Şubat 1919'da karaya çıkan öncü
birlikler, Kızıl Ordunun ileri harekatı karşısında derhal geri
çekildi.
İkinci sebep; Yunan Hava Kuvvetlerinin, Anadolu işgal kuvvetlerine
hava desteği sağlaması için güçlendirilmesinden İngilizler
yakından ilgilenmekteydi. Bunların sonucu olarak;
Birinci Dünya Savaşı sonunda Sedes'deki İngiliz Hava Eğitim
Üssü tesisleri ve Selanik'teki uçak parkı Şubat
1919'da Yunanlılara devredildi. Yunan Deniz Kuvvetlerine bağlı
hava gücüne ait (Aneksantite Ellenika Naftika Smini) dört uçak
birliği bulunuyordu.
Taşoz Adası'nda H 1, Mondros'ta H 2, Stavroz'da H 3 ve Midilli'de
H 4 birlikleri üslenmişti. Bu birliklerde İngiliz yapısı
Sopwith Pup, Sopwith Baby, Sopwith Camel tipi av uçakları ile De
Havilland-4, De Havilland-9 tipi keşif/bombardıman ve Short-184
tipi deniz uçakları vardı. 1918 yılında İngiliz Deniz
Kuvvetleri ile ortak kullanılan bu uçaklar, Aralık ayında
Montros'ta toplanarak Yunan Deniz Kuvvetleri'ne katılmıştı.
Deniz Kuvvetleri uçak birlikleri Şubat 1919'da iki ünite halinde
toplanıp Atina civarındaki Faleron ve Tatoi üslerine yerleşti.
Deniz uçakları Mondros'ta kalmıştı. Birlikte; Sopwith
Camel F-1 av tipi 15 uçak, De Havilland-4 ve De Havilland-9
bombardıman tipi 12 uçak, Short-184 keşif tipi dört deniz uçağı
bulunuyordu. Yunan Kara ve Deniz kuvvetleri elindeki 100'e yakın
uçağa karşılık, çoğunluğu Sedes eğitim üssünde yetiştirilmiş
65 subay ve astsubay havacıya sahipti. İzmir'in işgal plânı hazırlanırken
işgal kuvvetlerine hava birliklerinin de katılması kararlaştırılmıştı.
Hava birliklerinden 532 nci Tabura "A", 534 ncü Tabura
"B" ve 533 ncü Tabura "C" işaretleri verilmişti.
İlk olarak "C" Taburunun Breguet-14 silahlı keşif
uçaklarından kurulu bir bölüğü harekata hazırlandı. Yunan işgalinden
sonra, 2 Haziran 1919'da İzmir'e gelen hava birliği, 14 Haziran
1919'da Paradizo'da karaya çıkarılan deniz kuvvetlerine ait dört
adet De Havilland-9 tipi uçağı ile takviye edilerek, Seydiköy'e
yerleşti. Bu birlik 20 Haziran 1919'da Alaşehir yakınına intikal
etmişti.
(b) Yunan Komutanının Hava Birliğine Verdiği İlk Türk
Mevzilerini Bombalama Emri:
Sefer Kuvveti Komutanı General Paraskopulos 26 Temmuz 1919'da hava
bölüğüne Soma'daki Türk mevzilerine bombardıman emri verdi.
Yunan Başkomutanının Yunan Donanması Amiral gemisi Averof aracılığı
ile gönderdiği emir şöyleydi.
Genel
Karargah
26 Temmuz 1919
No: 2767
Averof Süvariliğine
-
1. Düşmanın en önemli ve asli toplandığı yer Soma
dolaylarıdır. Bu ayın 21'nde
Dualarköy dışında ve demiryolunun yanına 105'lik iki adet uzun
namlulu top yerleştirilmiştir.
-
-
2. Akdeniz tümeni bu ayın 21'nde Soma'ya doğru bir keşif
taarruzu yapmış
ve asileri dağıtmıştır. Düşman telaşa düşerek bozulmuştur.
-
-
3. Soma'daki düşman mevzilerinin uçaklar ile bombardımanı
bu bozgunu tamamlayacaktır
Bununla beraber Soma şehri ile civar köyleri bombardıman edilmemelidir. Bu sebepten Deniz Uçak Filosuna gerekenlerin ulaştırılmasını rica ederim.
Baş Komutan
L. PARASKOPOLOS
Anadolu'daki
Yunan Hava Birlikleri zamanla takviye edildi. Yunanlılar ana üs ve
ikmal merkezini Gaziemir'de (İzmir) kurdular. İkinci ve üçüncü
hava birlikleri burada, deniz ve hava kuvvetleri ise Halkapınar'da
üslendi. Manisa, Ödemiş, Bergama, Bayındır, Karaağaç, Ayvalık
ve Aydın'daki yardımcı hava meydanlarından kalkarak harekata katıldılar.
(29) Anadolu'da Türk Hava Kuvvetleri (1920):
Türk Hava Kuvvetlerinin ilk nüvesini; Anadolu'da toplanan pilot,
rasıt ve makinistlerle, Konya, Erzurum, Elazığ ve Diyarbakır'daki
uçaklar teşkil ediyordu. İstanbul'dan kaçarak iltihat eden havacı
personel sayısı oldukça fazla olmasına rağmen en az iki yıldan
beri eğitim yapamadıkları için uçuştan uzaklaşmış durumdaydılar.
Konya'daki uçaklar gece gündüz demeden uçuşa hazır duruma
getirilmeye çalışılıyordu. Ancak, uçakların kaplama bezlerini
dış etkilerden koruyacak ve profil direncini azaltmak için
germeyi sağlayacak selülozik esaslı emayit/astar boyasını
bulmak mümkün değildi. Ayrıca diğer uçak parça ve malzemeleri
de bulunmuyordu. Buna rağmen teknisyenler canla başla çalışıyordu.
Savaşın başından beri Rusya'da esir bulunan havacı Fesa
Evrensev Ocak 1920'de Rusya'dan kaçarak Trabzon'a geldi ve Doğu Cephesinde
görev aldı. 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da
toplanması münasebetiyle halkın moralini yükseltmek ve
psikolojik etki sağlamak amacıyla Ankara'ya bir uçak müfrezesi
gönderilmesi için Konya İstasyonu'na emir verildi. Konya'daki 5
nci Bölük'ten üç uçak havalanarak Ankara'ya geldi. Deniz Yüzbaşı
Pilot Ahmet Nuri'nin (ÇELİK) komuta ettiği bölükte Pilot Üsteğmen
Avni (ARIKKÖK), Pilot Astsubay Halil ve Rasıt Teğmen Osman Nuri
(BAYKAL) bulunuyordu. Müfreze PFALZ D-III av ve iki AEG C-IV keşif
uçağından kuruluydu. Müfrezede iki de makinist bulunuyordu.
Konya'da geçirdiği bir uçak kazası sonucu hastaneye kaldırılan
emektar Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi'de (UÇAN) bu sıralarda
taburcu olmuş, Millî Savunma Bakanlığı Harbiye Dairesi'nde hava
işlerini yürütmekle görevlendirilmişti. Yüzbaşı Savmi
bu bölüğün irtibat ve ihtiyaç işleriyle meşgul olmaktaydı.
(sayfa 42'deki resim)
23 Nisan'da Ankara üzerinde gösteri uçuşları bir adet AEG C-IV
uçağı ile yapıldı. Uçuş alanı iyi olmadığı için Üsteğmen
Avni iniş esnasında ikinci AEG C-IV uçağını ağır şekilde kırdı.
Deniz Yüzbaşı Ahmet Nuri de PFALZ D-III uçağı ile rulede
kırım geçirdi.
Balıkesir cephesindeki 61 nci Tümen Komutanı Kazım Paşa
(ÖZALP) 21 Mayıs 1920'de Ankara'da kuzey cephesi için iki uçak
istemiş, fakat Ankara'da faal durumda yalnız bir uçak bulunduğundan
bu talep karşılanamamıştı. (sayfa 43'deki resim)
(30) Türk Hava Kuvvetleri'nde Teşkilat Değişikliği:
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti
kurulduktan sonra Mayıs 1920'de doğudaki hava teşkilatında değişiklikler
yapıldı. Erzurum İstasyonu'ndaki 7 nci ve 8 nci Uçak Bölükleri
15 nci Kolordu Komutanlığının 27 Mayıs 1920 tarihli emri ile lağvedildi
ve yerine 15 nci Uçak Bölüğü kuruldu.
Milli Savunma Bakanlığı Harbiye Dairesi; Yeşilköy uçak
istasyonunun tahliyesi, İzmir'in işgali ve Maltepe Hava Meydanı'ndaki
son gelişmeler sebebiyle 13 Haziran 1920'de, 328 sayılı emri ile
hava teşkilatının düzenlenmesine karar verdi. Yeni teşkilat; "TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ORDULARININ İLK
HAVA KUVVETLERİ TEŞKİLATI" oluyordu.
Bu teşkilat Millî Savunma Bakanlığı Harbiye Dairesi'nin 13
Haziran 1920 tarih ve 328 sayılı emri ile Hava Kuvvetleri Şubesi
ve iki uçak istasyonundan oluşuyordu. 1 nci Sınıf Uçak İstasyonu
Eskişehir'de üslenecek, iaşe ve idari bakımdan 20 nci Kolorduya
bağlanacaktı. 2 nci Sınıf Uçak İstasyonu Erzincan'da
üslanacak, iaşe ve idari bakımdan 15 nci Kolorduya bağlı
olacaktı. 2 nci Sınıf Erzincan Uçak İstasyonu'nda bir tamir
atölyesi bulunacak ve Elazığ'daki 2 nci Osmanlı bölüğünden
kalan uçak ve teçhizat Erzincan'a nakledilecekti. Hava Kuvvetleri
Şubesi satınalma, tedarik, zat işleri, nakil ve tayin işlerine
bakacaktı.
Eskişehir'deki Batı Cephesi Komutanlığı emrinde iki av ve iki
keşif uçağından oluşacak 1 bölük kurulacaktı. Aynı cephenin
12 nci Kolordu, 23 ncü Tümeninin emrinde Uşak'ta üslenecek üç
av ve bir keşif uçağından kurulu bir müfreze gönderilecekti.
Önceleri Kartal Uçak Müfrezesi ismini alan bu birlik daha sonra 2
nci Bölük adını almıştır. İşte bu sekiz uçaklı iki
Bölük Türkiye
Büyük Millet Meclisi Ordularının ilk Hava Kuvvetlerini teşkil
etmiştir. Her iki Bölükte de basit bir tamirhane ve bir kamyon
vardı. Eskişehir istasyonunda bir uçuş okulu ve fabrika seviyesi
bakım atölyesi kurulması da öngörülüyordu.
Konya'daki uçak istasyonu Eskişehir'e intikal ile imalatı Harbiye
Müdürü Binbaşı Latif Bey'in emrine girecekti.
(31) 2 nci Sınıf Diyarbakır Uçak İstasyonu:
14 Haziran 1920 tarihli Millî Savunma Bakanlığı emrinde Diyarbakır
ve Elazığ'daki uçak istasyonu yerinde kalıyordu. Uçak Bölüğü
13 ncü Kolordu emrinde idi. Burada Elcezire (Dicle ve Fırat
nehirleri arasındaki Irak toprağı) Cephesi Komutanlığına bağlı
olan birlikte altı uçak vardı. Uçuş faaliyeti yoktu.
21 Haziran 1920'de Ankara'daki uçak müfrezesinde onarılan
uçakların Eskişehir'e intikal ettirilmesi emredildi. Ayrıca, 30
Haziran 1920'de Konya İstasyonu'nun 12 nci Kolordu Komutanlığı
tarafından Eskişehir'e intikali emredildi. Bu nakil Eskişehir İstasyonu'nun
cepheye daha yakın olması nedeniyle uygun görülmüştü.
Hava birliklerinin uçak malzemesi ve ikmal yönünden desteklenmesi
için Harbiye Dairesi'nin mevcut bir deposu yoktu. Ayrıca eğitim
ihtiyaçları da dikkate alınarak Hava Kuvvetleri Şubesi
Müdürlük yapılarak teknik ve tedarik sorumlulukları ile
birlikte Genelkurmay'a bağlandı. Böylece teşkilat daha pratik,
merkezi bir yönetime kavuşmuştu. Ancak Hava Kuvvetleri teşkilatı
uygulamada zamanla değişikliklere uğradı. İlerleyen savaş şartlarını
gözönünde bulunduran Millî Savunma Bakanı Fevzi Paşa (ÇAKMAK)
5 Temmuz 1920'de Konya İstasyonu'nun Eskişehir'e naklini durdurdu.
20 nci Kolordu lağvedildiğinden, Konya İstasyonu doğrudan Batı
Cephesi Komutanlığına devredildi.
(32)
Uçuş Birliklerinin Harekat Kontrolu:
Millî Savunma Bakanlığının 14 Haziran 1920 tarihli 326 sayılı
aşağıdaki emrinde (özetle) Uçuş Birliklerinin harekat kontrolu
Kolordu ve Cephe Komutanlığına veriliyordu. Bu emre göre;
-Üç av ve iki keşif uçağı ile 1 nci Uçak Bölüğü Eskişehir'de,
iki av uçağı ile 2 nci Bölük Uşak'ta kurulacak,
-Her bölükte basit bir tamirhane ve bir kamyon bulunacaktı.
1 nci Uçak Bölüğü Batı Cephesi Komutanlığına, 2 nci Uçak
Bölüğü cephedeki görevi bakımından 12 nci Kolordu Komutanlığına
bağlı olacak, bu komutanlıklarla irtibat yapmak için birer hava
irtibat subayı bulundurulacaktı.
Her iki bölüğün personel, uçak ve malzeme ikmali Konya İstasyon
Komutanlığı tarafından sağlanacaktı.
Konya İstasyonu'undaki uçakların çoğunun av olması, keşif
uçaklarının eski ve yetersiz sayıda bulunması nedeniyle mevcut
av uçaklarına keşif ve bombardıman görevleri de verilmişti.
Daha sonra Konya'da hazırlanan iki keşif uçağı Eskişehir'deki
1 nci Uçak Bölüğüne gönderildi. Her iki bölüğe birer
kamyonla, birer seyyar atölye tahsis edildi. Konya'daki 54 adet
uçak bombası da Eskişehir'e gönderildi.
Sarıköy-Polatlı arasına 1 nci Uçak Bölüğü için,
Afyon-Dumlupınar arasına 2 nci Uçak Bölüğü için birer yardımcı
meydan hazırlanmıştı.
(33) Konya Uçak İstasyonu:
Pilotların iki yıldan beri eğitimsiz olmaları yanında uçakların
yedek parça yokluğu ve emayit astar boyalarının bulunmaması
sonucu, hava harekatının başlangıcında uçuşlar sırasında
çok sayıda kaza ve kırım olayı yaşanmıştı. Bulunmayan yedek
parça ve malzeme yerine mevcutlardan uydurulmaya çalışılıyordu.
Tecrübeli uçak makinistlerinin çoğu Anadolu'ya geçemediği
için uçakların faal duruma getirilmesi büyük güçlükler
arzediyordu. Bulunmasında güçlük çekilen emayit malzemesinin
yapılabilmesi için kimyager ve malzeme uzmanları tarafından
incelenmesi istendi. Emayit karışımı için gerekli
selülozik ham malzeme bulunmadığından formül bilinmesine rağmen
üretilemiyordu. Fakat bu soruna bulunan ilginç çözüm; eski Hava
Kuvvetleri Müfettişlerinden Binbaşı Muzaffer Bey (ERGÜDER)
tarafından Eskişehir'de Batı Cephesi Kurmay Başkan Vekili olduğu
sırada şöyle açıklanmıştı.
-"Batı Cephesinin ilk uçak birliğini oluşturmaya çalışan
onbeş-yirmi havacı ve makinistin Konya'dan Eskişehir'e
getirdikleri birkaç eski uçağı tamamlamalarını seyrediyordum.
Birgün bir uçağın kanat bezine bir mayi sürüldüğünü
görerek bunun ne olduğunu sordum."
-"Efendim işe yarayabileceğini umduğumuz uçakların kanat
ve gövde bezleri hava tesirinden dolayı gevşemiş, özelliğini
kaybetmiş, elimizde bu gerginliği sağlayacak emayit yok, patates
ve paça suyu ile yumurta akını karıştırıp bir mayi hazırladık
gerdirmeyi temin için bunu kullanıyoruz" cevabını verdiler.
(sayfa 44'deki resim)
Alman Paşa uçak bölüklerinden kalma tek kişilik av uçaklarının
durumları daha iyi olduğundan onarımda bunlara öncelik
veriliyordu.
İşte bu çeşit uydurma ve belkide dünyada başka hiç bir yerde
uygulaması görülmemiş işlemlerle faal duruma getirilen uçakların
savaşa katılması sağlanabilmiştir.
Konya İstasyonu'nda emayit yapımı için aynı metad
uygulanmaktaydı. Patates kabukları ile koyun ve sığır paçaları
bir kazanda kaynatılıyor, çıkan jelatinli sıvı ikinci bir
kazanda yumurta akı ve kola ilave edilerek tekrar kaynatılıyor
gövde, kanat ve kumanda kaplamalarına sürüldüğünde emayit
özelliğini veriyordu.
Sabahın erken saatlerinde uçuş, uçuş emniyeti yönü ile iyi değildi.
Güneşli ve sıcak havalarda oldukça iyi sonuç alınmaktaydı.
Fakat çok katlı sürülen bu sıvı katılaşınca uçağın ağırlığını
arttırdığından performansını düşürmekteydi. Rutubetli ve yağmurlu
havalarda ise ıslanan kaplama bezleri hemen gevşiyor ve bu durumda
uçuşa çıkmak çok tehlikeli oluyordu. Av uçaklarının kanatları
kontrplak kaplı olduğu için, daha iyi sonuç alınabiliyordu. Bu
nedenle ilk olarak av uçaklarının tamiratı yapılmış ve
yenilenen ilk üç uçak Kartal Müfrezesi'ne teslim edilmişti.
Yeteri kadar keşif uçağı olmadığından Konya İstasyonu Fen
Müdürü Teğmen Şakir Hazım (ERGÖKMEN) motorsuz iki Albatros
D-III gövdesinden istifade edilerek çift kişilik keşif uçağı
yapılmasını teklif etti. Uçaklardan birisi bu amaçla ayrılarak,
tadilata başlandı. Fakat uçağın ağırlık merkezinin çok
geriye gideceği ve dengesinin bozulacağı anlaşılınca bu değişikliğin
yapılmasından vaz geçildi. Konya'daki onarım faaliyetleri, uçak
mühendisi ve kifayetli teknisyenlerin bulunmayışı sebebiyle
uçucuların basit tecrübe ve bilgileri ile yapılmaya çalışılıyordu.
(a) Konya Uçak İstasyonu Personel Durumu (Temmuz 1920):
İstasyon Komutanları
Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi (UÇAN) / İlk aylarda
Deniz
Pilot Yüzbaşı Ahmet Nuri / Nisan -
Haziran 1920
Pilot Yüzbaşı Fazıl
/ Vekaleten, sonra İstasyon Komutan Vekili oldu.
Topçu Binbaşı Abdüllatif
Rasıt Yüzbaşı İ. Hakkı
/ Konya isyanı sırasında vekaleten.
Refakat Subayı
Rasıt
Teğmen Osman Nuri (BAYKAL)
Fen ve Tecrübe Şubesi
Pilot Teğmen Şakir Hazım (ERGÖKMEN) / Müdür Vekili
Rasıt Teğmen Sıtkı (TANMAN)
Fen Şubesi Pilotları
Sivil Pilot Halim (CANKO)
Sivil Pilot Kazım
Sivil Pilot Nurettin
Sivil Pilot Remzi
Sivil Pilot Rıdvan
Sivil Pilot İsmail Zeki
Eğitim ve Öğrenim Şubesi
Pilot Yüzbaşı Abdullah (VAN) / Baş Öğretmen
Sivil Pilot Behçet
Sivil Pilot Hayrettin
Sivil Pilot İhya / Öğretmen
Sivil Pilot Hasan Basri (ALEV)
Baş Makinist Eşref / Şube Baş Makinisti
Sivil Pilot Vecihi (HÜRKUŞ)
Sivil
Pilot Cemal (TURGUTLU)
Sivil Pilot Halil (ZİVER)
Rasıt Şubesi
Rasıt Üsteğmen Muhsin (ALPAGOT) / Sonra Batı Cephesi Komutanlığı
Uçak Kısım Amiri
Rasıt Üsteğmen İbrahim Ethem / Konya isyanında şehit oldu.
Rasıt
Üsteğmen İbrahim Nafiz / Öğretmen
Rasıt Üsteğmen Hüseyin Hüsnü (BİLGE) / Öğretmen
Rasıt Üsteğmen H. Hulki (GÖKDENİZ)
Fotoğraf Şubesi
Rasıt Teğmen İbrahim Hakkı (ANK)
Osman Tayyar / Pilot eğitimi
M. Nuri
Teğmen Esat (YARKINÖZ)
Teğmen Hamdi (ÇAYPINAR)
Depo
Personeli
Deniz Yüzbaşı Ahmit Ali (TEZUÇAN) / Müdür
Rasıt Üsteğmen Mazlum Rıfat / Müdür Yardımcısı
Pilot Üsteğmen Emin Nihat (SÖZERİ) / Batı Cephesi Foto Kısım
Amiri
Bunlardan başka Sıhhiye, İdare, İaşe, Nakliye ve Fen Şubesi
ile Bomba Tamir Atölyesi, Marangozhane, Pervane İmalathanesi,
Motorhane, Kumhane, Tüfekhane gibi tesisler vardı. İstasyonda 20
subay, 9 sivil (eski astsubaylar) 111 teknisyen, 82 erden kurulu 222
kişilik bir kadro bulunması gerekirken, 15 subay, 17 makinist, 16
makinist yardımcısı, 30 sanatkar, 6 şoför olmak üzere 84 hazır
mevcudu vardı.
(b)
Konya Uçak İstasyonu Uçak Durumu:
Konya İstasyonu'nda; ikisi uçuşa hazır, dokuzu onarımda, altısı
yedek parçası olmadığından onarılamayan toplam 17 uçak vardı.
Temmuz 1920'de onarımlar sonucu aşağıdaki 17 uçaktan 13'ü
birliklere gönderilmişti. Uçak durumu şöyleydi.
ALBATROS D-III / Av 160 Beygir
2 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
1 adet 2 nci Bölüğe gönderildi.
1
adet Konya'da kırım geçirdi.
1
adet Konya'da iki kişilik hale getirmek amacıyla tadil edildi.
Fakat sonuç alınamadı.
ALBATROS
D-V / Av 160 Beygir
2 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
PFALZ D-III / Av 160 Beygir
1 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
1 adet 2 nci Bölüğe gönderildi.
1 adet Ankara'da kırıldı.
1
adet Konya'da kırıldı.
AEG C-IV / 2 kişilik Silahlı Keşif 160 Beygir
1 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
1 adet 2 nci Bölüğe gönderildi.
1
adet Ankara'da ağır kırım geçirdi.
1 adet Konya'da kaldı.
DFW C-V / 2 kişilik Silahlı Keşif 160 Beygir
1 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
RUMPLER C-VII / 2 kişilik Silahlı Keşif 260 Beygir
1 adet 1 nci Bölüğe gönderildi.
(34) Konya İsyanı:
Anadolu'daki Millî Kuvvetlerin kanun dışı ve padişaha asi olduğunu
bildiren (Huruc-u Ala siltan gibi) İstanbul'dan çıkarılan
fetvaların etkisiyle, Konya'da 3 Ekim 1920 günü Bozkır İsyanı
adı ile anılan büyük bir ayaklanma başladı. Konya'da güçlü
bir askeri birlik bulunmadığı için, çevre illerden de asilerin
katılmasıyla isyan süratle genişledi. Uçak İstasyonu'nu
kurtarmak için teknisyenlere varıncaya kadar personele silah dağıtılarak
istasyonun korunmasına girişildi.
Birliği kuşatan 100'ü aşkın asilere, yedi subay, teknisyen ve
25 er karşı koydu. Çarpışma sonunda, Birinci Dünya Savaşı'na
katılmış, yara bile almamış olan Rasıt Üsteğmen İbrahim
Ethem şehit düştü. (sayfa 46'daki resim) Başta İstasyon
Komutanı Rasıt Yüzbaşı İsmail Hakkı ve bazı arkadaşları
çemberi yarıp kaçabildilerse de subay ve erlerden bir kısmı
esir düştüler. Konya'ya doğru Milli Kuvvetlerin sevkedilmesi
üzerine, asiler Karaman Bölgesi'nin batısına doğru çekilerek
orada toplandılar. İsyancılar, Konya Uçak İstasyonu'nu işgal
ettikleri sırada uçak ve motorlara dokunmamışlar, sadece malzeme
depolarının kapılarını kırıp, işlerine yarayabilecek bazı
alet ve edevatı almışlardı.
Bozkır İsyanı meydana gelince, Genelkurmay Başkanlığı 12 nci
Kolorduya emir vererek Afyon'daki Kartal Müfrezesi'ne ait bir uçağın
asileri bombalamak üzere Konya'ya gönderilmesini istedi. O sırada
müfreze emrinde tek bir faal av uçağı bulunuyordu. Uçağın
bombardıman ve alçaktan makineli tüfekle ateş kabiliyeti yoktu.
Bu nedenle Eskişehir'deki 1 nci Bölük'ten bir uçak istendi. O
anda Eskişehir'deki iki keşif uçağı da arızalı idi. Bunlardan
biri acele olarak tamir edildi ve trenle Konya'ya sevk edildi. Fakat
yaptığı deneme uçuşunda ağır kırım geçirerek kullanılamaz
duruma geldi. Bu sebeple Bozkır İsyanı'na katılan asilere karşı
uçak kullanılamamıştı.
Evvelce Eskişehir'e nakli kararlaştırılıp sonra vazgeçilen
Konya İstasyonu, isyandan sonra Eskişehir'e taşındı. Konya'da
sadece malzeme deposu kalmıştı. Bu depo da 1920 yılı sonunda
Eskişehir'e taşındı. Konya İstasyon Komutanlığı 1 Şubat 1921
tarihinde lağvedildi. Konya'daki tamirhane Hava Kuvvetleri
Müdürlüğü emrinde görevine devam etti.
|