www.tayyareci.com                  ANA SAYFA Tayyareci Türkçe Site UCAK MODELLERI
Tayyareci English Site
Tayyareci Deutsch Site
Sitede Arama :
 

''KURTULUŞ SAVAŞI HAVA HAREKATI'' 

 

(11)  1921 Yılında Hava Kuvvetleri Kuruluşu:

     1921 yılı başında Eskişehir'de Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü Kuruluşu için emir alınmış ve Binbaşı Latif Genel Müdürlüğe atanmıştı. 1 Şubat 1921'den geçerli kuruluş tamamlandı. Genel Müdürlük ikmal ve idari konularda Millî Savunma Bakanlığına, Eğitim ve Harekat bakımından Genelkurmay Başkanlığına bağlı idi. Buralarda birer irtibat subayı bulunuyordu. Rasıt Üsteğmen İhsan (ORGUN) Genelkurmay Başkanlığına, Rasıt Üsteğmen Avni (OKAR) Batı Cephe Komutanlığında irtibat subayı olarak görev aldılar. Yeni kuruluş şöyle idi.         

Elazığ'daki uçak ve malzemelerden yararlanmak üzere Batı Cephesi'ne nakli kararlaştırılmış, Millî Savunma Bakanlığı tarafından gereği için Elcezire Cephe Komutanlığına 22 Haziran 1921 tarih ve 660-5531 sayılı emir verilmişti.

    Doğu Cephesi Uçak Bölüğü, Doğu Cephe Komutanlığına bağlı olduğundan bu kolordu kuruluşunda gösterilmişti.

                          (a)  Hava Kuvvetlerinin Bütçesi:

          Teçhizat ve Malzeme      :                              Teklif Edilen (Lira)  :       Mecliste Kabul Edilen (Lira) :         

             Uçak ve malzemesi alımı, onarımı                 120.000                                       33.000

              Uçak benzini, yağ ve diğer  masraflar            60.000                                       17.000

             Toplam                            :                                   180.000                                       50.000  

                          (b)  Hava Kuvvetleri Personelinin Özlük Hakları:

                                                                                    Asli     Fevk.   Uçuş     Seferi                      Kesinti      Ele  

Görevi          :     Rütbesi       :            Adı      :    Maaşı: Tahsi :   Parası:  Cephe :  Toplam  :  Toplamı:  Geçen(*): 

Bl Komutanı       Yüzbaşı               Muhsin          1050     3050      800         2500         7444           197        7202

Uçuş Heyeti        Üsteğmen           Sıtkı                800     2700      800         2500         6800            160       6640

Uçuş Heyeti        Sivil                      Vecihi              600     1800      800         2500         5700            130       5570

Makinist              4 ncü sınıf           Ruhi                 600     1900        -           2500          5000             90       4910

Makinist              3 ncü sınıf          İsmail               650     1900        -           2500          5050             97       4952

Uçuş Heyeti         Astsubay           Hayrettin          375       300      800        2500          3975             40       3945

     (*) Bütün miktarlar Kuruş'tur.

                          (c)  Uçuş Tazminatı (Uçuş Parası):

     Türkiye'de havacılığın kurulduğu Balkan Savaşı'nı takip eden yıllarda Harbiye Nazırı Enver Paşa Safraköy'e gelmişti. Bir kısım uçakların uçmakta olduğunu görmüş, uçucuların erkan kalkarak uçuşa görevine başladıklarını görmek kendisini sevindirmişti. Uçuş görevinin tehlikeli oluşunu ve fedakârlık gerektirdiğini, riskinin çok ağır olduğunu kabul eden Harbiye Nazırlığı havacılara bir misli para verilmesini onaylamıştı. Yapılan tecrübelerde uçuş görevi yapan bir şahsın yerde çalışan bir kimseye göre daha fazla enerji harcadığı, daha iyi beslenmesi gerektiği, mesleğin tehlikesi sebebiyle daha fazla strese maruz kaldığı, riski büyük olan bir mesleğin seçilmesi için cazip hale gelmesini, verilecek tazminat ile daha çekici olacağı kabul görmüştü. Yabancı ülkelerde uçuculara maaşları kadar uçuş parası verildiği öğrenilmişti.

     O tarihte en yüksek rütbeli uçucu Üsteğmen - Yüzbaşı olduğundan alınan maaş sekiz altın lira idi. Uçuş parası olarak sekiz altın lira daha verilmişti. Bu sekiz altın lira kağıt para devrinde sekiz lira 800 kuruş olarak kalmış ve uçuculara maaşları dikkate alınmadan doğrudan 800 kuruş  olarak ödenmişti.

     Batı Cephesi Komutanı uçuş parasının verilişi ve sebeplerini, uçuş görevleri için prim verilmesi konusunun incelenmesini emretmişti. Sonuçta; Her görev uçuşu için beş lira prim verilmesi sağlanmıştı. Batı Cephesi Komutanı verilen bu primle de kalmamış, ordu personeline ödemelerin yapılmasının geciktiği veya yapılmadığı dönemlerde havacıların günü gününe paralarını almaları için emir vermişti.

     Uçuculara verilecek ödenekle ilgili ilk yasa 9 Mart 1922 tarih ve 199 sayılıdır. Bu yasa:

    - Uçuş öğretmeni ve pilot subaylara 800 kuruş,

    - Uçuculara, astsubay ve uçan diğer ihtisas sahibi personeli aylık 200 kuruş ödeneceğini amirdir.

     1926 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.

                     (12)  Kütahya - Eskişehir Savaşları:

     Yeni cephe kuruluşu tamamlandıktan hemen sonra Yunanlılar, Bursa'daki 3 ncü, Uşak bölgesindeki 1 nci ve 2 nci Kolorduları ile saldırıya geçtiler. Güneyde bir Yunan tümeni 11 Temmuz 1921'de Gediz'i işgal etti.

     14 Temmuz 1921'de Karaköy İstasyonu işgal edildi ve 15 Temmuz 1921'de Kütahya bölgesinde, Kepez - Köprüören - Gümüşdere hattını tuttular. Kütahya Bölgesindeki taarruzlar 15 nci Piyade ve 14 ncü Süvari Tümenleri tarafından karşı taarruzla durduruldu. Kocaeli grubu ise düşman gerilerinde Bilecik -Kızılcahisar yönünde taarruzlar yaparak, Yunan muhabere hatlarını kesiyor, erzak ve cephane kollarını tahrip ediyor, ele geçen malzemeleri ganimet olarak alıyor veya imha ediyordu. Daha sonra Kocaeli grubuna Bilecik - Köprühisar hattında İnönü mevziindeki 1 nci grubun sağ kanadı da katıldı. Böylece kuzeyden ilerleyen Yunan kuvvetlerinin ileri harekatı durduruldu. Bu şekilde asıl Yunan kuvvetleriyle irtibatı büyük ölçüde azalmıştı.

     16 Temmuz 1921'de taarruzlarına devam eden Kocaeli grubu, Yenişehir'i geri aldı. Bilecik'in güney sırtlarını tutan Yunan kuvvetlerini zorlamaya başladı. Bu durum karşısında Pazarcık'taki Yunan kuvvetleri taarruza geçerken, iki Yunan alayı da Kocaeli Grubuna karşı taarruza geçti. Kocaeli Grubu kuzeye çekilirken, Karaköy'deki Türk birlikleri de İnönü mevziine doğru geri çekilmeye başladı. 14 - 16 Temmuz 1921 savaşlarında düşman taarruzlarının ağırlık merkezinin güney kesiminde olduğu ve kuvvetlerimizin arkadan kuşatılmasının istendiği görülüyordu. Döğer ve Çekürler savaşlarında düşmanın silah ve sayı üstündüğü olduğu için, Türk birlikleri kesin sonuç verecek bir muharebeye girmedi. Mevzii çarpışmalarda düşmana azami kayıp verdirerek geri çekilmeye başladı. Döğer ve Seyitgazi bölgelerinde Türk birlikleri Yunan kuvvetlerinin sol yan ve gerilerine yönelen devamlı taarruzlarla Yunanlılara ağır kayıplar verdirdiler. Türk birliklerinin karşı taarruzu ile de Yunan birliklerinden esir ve malzeme ele geçirildi. Kuşatılma tehlikesini önlemek için Türk ordusu Eskişehir doğusunda Seyitgazi hattına çekildi. 18 Temmuz'da Mustafa Kemal Paşa cepheye geldi. Güneydeki Yunan saldırılarının etkisini azaltmak için Türk birlikleri 21 Temmuz 1921'de Eskişehir cephesinden taarruza geçti. Kuvvetli düşman direnmesi karşısında ileri harekat durduruldu. Böylelikle düşman ileri harekatı da zaafa uğratılmıştı.

              (13)  Sakarya Nehrinin Doğusuna Çekilme:

     Eskişehir doğusundaki Seyitgazi hattında akşama kadar süren savaşlarda cephedeki kuvvetler, sürekli saldırılara rağmen savunma hattını tutabildi. Fakat güney kanattaki bir boşluktan ilerleyen düşman birliği Seyitgazi - Kırgoz Dağı yönünde kuşatmaya girişirken, merkez ile güney birlikleri arasından sızan ikinci bir Yunan birliğinin ileri harekatı sonucu, Mustafa Kemal Paşa birliklerin Sakarya Nehrinin doğu kıyısına çekilmesi emrini verdi. 22 Temmuz 1921'de, Türk ordusunun büyük bir kısmı Sakarya Nehri'ne doğru çekilmeye başladı. Türk birlikleri 25 Temmuz 1921'de kayıp vermeden Sakarya nehrinin doğusundaki yeni savunma hattına çekildi. Bu çekilme sonucu Eskişehir ile birlikte önemli bir yurt parçası daha Yunanlıların eline geçiyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde şiddetli tenkitler yapılıyor, halkın moralinde de çöküntü olduğu görülüyordu. Bu şartlar altında Meclis, üç aylık bir süre için Başkomutanlık görevini Mustafa Kemal Paşa'ya verdi. 5 Ağustos'ta Başkomutanlık görevi verilen Mustafa Kemal Paşa derhal memleketin bütün kaynaklarına el koyarak, Batı Cephesi'ni takviyeye ve bütün imkanları seferber etmeye çalıştı. Rusya ile yapılan anlaşma ile Rusya'dan piyade tüfeği, makinalı tüfek, çeşitli top ve bunların cephanesi ve gaz maskesi temini planlandı.

 Mustafa Kemal Paşa bu durumu şöyle anlatmıştı.

    "Saygıdeğer Efendiler, Başkomutanlığı fiilî olarak üzerime aldıktan sonra birkaç gün Ankara'da çalıştım.

    Genelkurmay Başkanlığı'nın ve Millî Savunma Bakanlığı'nın bütün kadrosu ile Başkomutanlık karargâhını kurdum. Bu iki makamın ordak çalışmalarını Başkomutanlıkta uyumlu bir şekilde birleştirmek; bundan başka orduyu ilgilendiren ve Başkomutanlık yoluyla çözümü gereken öteki bakanlıklara ait işleri yürütebilmek için de yanımda küçük bir büro kurdum.

    Ankara'daki çalışmalarım, yalnız, ordunun insan ve taşit araçları bakımından gücünün arttırılması, yiyecek ve giyeceğinin sağlanıp düzene konmasıyla ilgili tedbirler almak ve hazırlıklar yapmakla geçti.

    Bu sözünü ettiğim hususları gerçekleştirmek için iki gün içinde, 7, 8 Ağustos 1921 tarihlerinde, Millî Vergiler Emri adı altında yaptığım genel tebliğlerden her biri için kısaca bilgi vereyim. Bir savaşın kazanılmasında en küçük şeylerin bile dikkate alınması gerektiğini gösterebilmek için bunları bilginize sunmayı yararlı bulurum:

    <<1 sayılı>> emrimle her ilçede bir Millî Vergiler Komisyonu kurdurdum. Bu komisyonlarca toplanan malzemenin, ordunun çeşitli bölümlerine dağıtım şeklini düzenledim.

    <<2 sayılı>> emrime göre, vatanın her ailesi birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Millî Vergiler Komisyonu'na teslim edecekti.

    <<3 sayılı>> emrimle, tüccarın ve halkın elinde bulunan çamaşırlık bez, amerikan, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye yarayan her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, ince meşin taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urgan stoklarından yüzde kırkına, bedeli sonradan ödenmek üzere el koydum.

    <<4 sayılı>> emrimle, eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvan, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay, mum stoklarından yine yüzde kırkına, bedeli sonradan ödenmek üzere el koydum.

    <<5 sayılı>> emrimle, ordu ihtiyacı için alınan taşıt araçları dışında, halkın elinde kalan taşıt araçlarıyla, yüz kilometrelik bir uzaklığa kadar, ayda bir defa olmak üzere, parasız askerî ulaşım yapılmasını mecbur tuttum.

    <<6 sayılı>> emrimle, ordunun giyimine ve beslenmesine yarayan bütün sahipsiz mallara el koydum.

    <<7 sayılı>> emrimle, halkın elinde bulunan savaşta işe yarar bütün silah ve cephanenin üç gün içinde teslimini istedim.

    <<8 sayılı>> emirle, benzin, vakum, gres, makine, don, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, solisyon, buji, soğuk tutkal, Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel, yalıtkan maddeler ve bunlar türünden malzeme ve asit sülfürik stoklarının yüzde kırkına el koydum.

    <<9 sayılı>> emirle demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç, arabacı esnafları ve imalathaneleriyle bu esnaf ve imalathanelerin iş çıkarabilme güçleri ve kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek ustaların adlarıyla birlikte sayılarını ve durumlarını tespit ettirdim.

    <<10 sayılı>> emirle, halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabalarıyla, kağnı arabalarının bütün takım ve hayvanlarıyla birlikte binek ve topçeker hayvanlarının, katır ve yük hayvanlarının, deve ve eşek sayısının yüzde yirmisine el koydurdum.

    Efendiler, emirlerimin ve tebliğlerimin yerine getirilmesi için kurduğum İstiklâl Mahkemeleri'ni Kastamonu, Samsun, Konya, Eskişehir bölgelerine gönderdim. Ankara'da da bir mahkeme bulundurdum."

             (14)  Sakarya Savaşı'nda Tarafların Durumu:

    Türk ordusunun genel karargahı Polatlı'da bulunuyordu. Sakarya Savaşı başlarken Türk kuvvetlerinin şöyleydi.

    GRUP I - Porsuk Nehri kuzeyinde bir piyade, Dutağaç'ta bir süvari tümeni,

    GRUP III - Basriköy bölgesinde üç tümen,

    GRUP IV - Polatlı güneyinde yedekte üç tümen,

    GRUP XII - Karahalil ve Yıldız kesiminde üç tümen,

    GRUP V - Aziziye (Emirdağ), Kadıkuyusu, Hüsrev Paşa Hanı - Bayat Bölgesi Cephe ilerisinde üç süvari tümeni, Dinar - Sandıklı bölgesinde bir tümen, Afyon doğu bölgesinde bir mürettep tümen konuşlandırılmıştı.

    Yunan kuvvetleri ise; Eskişehir bölgesinde 1 nci Kolordu ve Süvari Tugayı, Seyitgazi bölgesinde 2 nci Kolordu, Eskişehir doğusunda 3 ncü Kolordu, Afyon ve Bursa doğusunda birer Tümenden oluşmaktaydı.

               (15)  Sakarya Meydan Savaşı:

                    (a)  Yunan Tarruzu:

    Bozan - Kosmat - Mecidiye - İsce - Karahisar hattında bulunan Yunan kuvvetleri 14 Ağustos 1921 günü taarruza başladı. Harekatı desteklemekle görevli B-2 ve C-3 numaralı Yunan hava taburlarının konuş yerleri Eskişehir ve civarı meydanlarda idi. Yunan kuvvetlerinin bir tümeni Porsuk Suyu kuzeyinden, beş tümeni Porsuk - Sakarya nehrinin yukarı kısmının arasından, üç tümeni Sakarya'nın güneyinden ilerliyordu.

    23 Ağustos 1921 günü ise Yunan kuvvetlerinden; Porsuk Deresi'nin güney ve kuzeyinde takviyeli bir tümen, güney kanatta Türk mevzilerinin karşısında Ilıcadere - Timurözü Deresi güneyinde dört tümen bulunuyordu. Mangal Dağı güneyinde üç piyade tümeni ileri harekat yapmaktaydı. Sakarya Savaşı'nda kesin sonuç alınan çarpışmalar Mangal Dağı yöresinde yapılmıştı. Şiddetli saldırılar sonunda Yunanlılar, Mangal Dağı'ndaki Türk ileri mevzilerine girdiler.

     23 Ağustos 1921'den beri Yunanlıların kuşatma harekatını Sakarya mevzilerinin güney kanadında yoğunlaştırmakta olduğunu önceden farkeden Mustafa Kemal Paşa gerekli tedbirleri almıştı. 100 kilometrelik bir cephe boyunca kanlı ve çok şiddetli bir meydan savaşı başladı. Yunanlılar, cepheden bir tümenle saldırırken, güney kanadını sekiz tümenle çevirmeye başladı. Kuşatmanın önlenmesi için mevziler sol kanattan doğuya doğru çevrilerek cephe genişletildi.

     24 Ağustos 1921 günü düşmanın kuşatma harekatını önlemek için Mangal Dağı'nın ne pahasına olursa olsun elde tutulması amacıyla Türk kuvvetlerine emir yayınlandı. Yapılan şiddetli savaş sonunda Yunanlılar, Beylikköprü'den Sakarya'yı geçerek yakındaki sırtlara kadar ilerledi. 4 ncü Grup ile karşılaşan Yunan kuvvetleri Etrek ve Yenicedağ bölgesini ele geçirdi. 2 nci ve 3 ncü Grup mevzilerine kadar çekildi. Yunan birlikleri tarafından yapılan taarruzları daha ileriye gidemedi. 2 nci Grup bölgesindeki Mangal Dağı'nın tepesi, Yunan uçakları ve topçusunun desteğiyle işgal edildi.

     Bu savaşlarda her iki tarafın subay ve yedek subay kaybı çok fazla oldu. Mustafa Kemal Paşa'nın tarihi direnme emri bu zor günlerde yayınlanmıştı. "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunmamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur." Bu emir o kadar büyük bir imanla tatbik edilmiştir ki çekilen birlikler ilk durduğu yerde tekrar savunmaya geçiyor ve şiddetle direniyordu. Yedek birlikler şiddetli çarpışmalar sonucu açılan gedikleri kapatmak için 70 kilometrelik zorlu yürüyüşten sonra savaşa giriyordu. Sakarya Meydan Savaşı'nda en kanlı çatışmalar, 24 - 30 Ağustos 1921 tarihleri arasında cereyan etmişti. Yunanlılar, 30 Ağustos 1921'e kadar birleşik Türk Kolordusunun sol kanadında Kartaltepe güneyi, Tırnaksız, Adatepe güneyine kadar ilerlemişler, fakat daha ileriye geçememişlerdi. Yıldıztepe ve Toydemir yönünde gelişen saldırılar Kara Hamza, Yeni Mehmetli ve Sarı Halil güneyindeki hatta kadar ilerledi. Çaldağı, Haymana yönündeki Yunan taarruzu, Sivri - Çaldağ güney hattında direnen Türk kuvvetleri karşısında başarılı olamadı. Cephenin sol kanadındaki Türk kuvvetleri, şiddetli Yunan saldırıları karşısında Çaldağı hattına kadar çekildi.

     Yunanlılaran 30 Ağustos 1921'e kadar uyguladıkları kanatlardan kuşatma harekatı başarısızlığa uğradı. Bu tarihten sonra Yunanlılar taktik değiştirerek cepheden saldırıyla yarma harekatına girişmişlerdi. Yapılan kara ve hava keşifleri, Yunan taarruz gücünün Çaldağı ve Haymana bölgesinde yoğunlaştığını gösteriyordu. 5 Eylül 1921'e kadar aralıksız devam eden düşman saldırıları bu tarihte bütün cephede durduruldu. Bu muharebede Türk süvari grubunun düşmanın yan ve gerilerine taarruzu ile; düşmanı devamlı olarak gerilerde tedbir almaya zorlaması, Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılmasında büyük etken olmuştu. Düşmanın cepheye kuvvet kaydırması da sonuç vermedi. 22 gün, gece ve gündüz devam eden savaşlarda Sakarya Nehri'nden su yerine kan aktı. Devamlı kaydırmalarla Yunanlıların çevirme harekatı cephe savaşına dönüştürüldü. Savaşın başlanığıcında batıya dönük olan cephe, devamla kaymalarla güneye doğru yönelmişti. Fransızlara karşı tedbir olarak tutulan 2 nci Kolordu dahil bütün Türk kuvvetleri savaşa katılmışlardı. Sonunda Yunan taarruzları gittikçe yavaşlayarak 5 Eylül 1921'de son buldu.

                           (b)  Sakarya Meydan Savaşı'nda Türk ve Yunan Kuvvetlerinin Durumu:

                            (I)  Savaşa Katılanlar:

                           Subay         :    Er                  :   Tüfek          :     Top      :   Makineli Tüfek:  Süvari   :   Uçak   :   

         Türk           6.855               122.186               63.416               81                 868                     1.309           2

         Yunan        3.780               120.000               75.900              286                2.768                   1.380           18 

                           (II)  Kayıplar:

                   Türk Kuvvetlerinin Kayıpları                Yunan Kuvvetlerinin Kayıpları

                   Şehit           :      Yaralı         :               Ölü                  :     Yaralı           :  

                   3.282                   13.868                        15.000                    25.000

               (16)  Yunan Kuvvetlerinin Geri Çekilişi:

     6 - 7 Eylül 1921'de yapılan taarruzi kara keşifleri ve hava keşiflerine göre; Yunanlılar bütün cephelerde tutunmakla beraber bazı birlikleri güney ve batıya doğru hareket halindeydi.

     8 Eylül 1921'de Yunan Ordu Komutanının saat 12.20'de Yunan Başbakanı'na çektiği telgrafta özetle "Şimdiye kadar ordunun elinden geleni esirgemediğini bundan sonra harekatın uzatılmasının tehlikeli olacağını sanlığını belirtip, askeri tedbirleri düzenlemek üzere hükümetin fikrinin açıklanmasını" istedi.

     Başbakan Guuaris'in verdiği cevap şöyledir; Size tavsiye etmeyi elzem bulurum ki, her türlü siyasi fikirlerin ve şimdiye kadar güdülen gayenin etkisi altında kalmaksızın yalnız askeri çıkarları gözönünde tuturak kararlarımızı hazırlayın.."

     Bu haberleşme sonucu Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanının 1 nci Kolorduya verdiği emir dikkati çekicidir. " 1 nci Kolordu, cephede pek az kuvvet terk ederek ihtiyat kuvvetlerini geriye alacak ve tahkimatını kuvvetlendirecektir."

     Yunanlılar kuvvetlerini yavaşça batı kanadına doğru kaydırıyordu. Sakarya Nehri'nin batı yakasına kuvvet geçirilmette, yani geri çekilmeye hazırlanmaktaydı. 8 Eylül 1921'de düşmanın bazı küçük birliklerini geriye aldığı görülmekle beraber, esas kuvvetleri yine cephe yakınındaydı. Türk mevzilerinin sağ kanadına doğru kuvvetlerin kaydırılması Yunanlıların taarruz hazırlandığını göstermekteydi. Ancak, alınan esirlerin ifadesine göre; Yunanlıların çok kayıp verdiği anlaşılıyordu. Bu nedenle Yunanlıların kuvvet kaydırması, Sakarya'nın batısına doğru çekildikleri anlamını veriyordu.

     9 Eylül 1921 günü Batı Cephesi Komutanlığı karşı taarruz emrini verdi. 10 Eylül'de bütün cephe boyunca yapılan taarruz sonucu sağ kanatta, demiryolunun kuzeyinde başarı sağlandı. Sol kanatta dayanak noktası olan Duatepe, düşmandan geri alındı.

     11 Eylül 1921'de sol konat karşısındaki ikinci Yunan Kolordusu cephe temasını keserek gece yarısı çekilmeye başladı. 12 Eylül günü yapılan keşifler düşmanın kaçtığını gösteriyordu. 13 Eylül günü Yunanlıların tamamen Sakarya'nın batısına geçtiği görülmüştü. Türk birlikleri karşı taarruzla Yunanlıları saldırı öncesi mevzilerine çekilmeye mecbur etti. Bu sebeple 23 Ağustos 1921 tarihinde Yunan taarruzu ile başlayan Sakarya Meydan Savaşı 13 Eylül 1921'de Yunan yenilgisiyle son bulmuş, çarpışmalar 22 gün 21 gece sürmüştür.

                     (17)  Kazanılan Meydan Savaşı:

     Sakarya Meydan Savaşı'nda elde edilen başarı, kesin zafer habercisi oldu. Bu savaşta Türk kuvvetlerinden 200 subay, 2.000 er şehit olmuş, 812 subay ve 12.000 er yaralanmıştı. Sakarya Savaşı sonunda; 25 kamyon, 180 deve, 1.000 arabalık topçu ve piyade cephanesi, 110 ağır ve hafif makinalı tüfek, üç top, iki uçak, dört bot, 500 at ve öküz ele geçmişti. Savaş boyunca Yunan uçakları Ankara'ya kadar gelmiş ve bombardımanda bulunmuş, fakat etkili olamamıştı.

                        (a)  Mustafa Kemal'e Mareşallık Rütbesi ve Gazi Ünvanı Verilmesi:

     Sakarya Meydan Savaşı sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921 günü yapılan oturumunda Mustafa Kemal'e Mareşallık rütbesinin ve Gazi ünvanının verilmesini kararlaştırdı.

                        (b)  Annesinin Tebrik Telgrafı:

     Annesi Zübeyde hanımın oğlu Mustafa Kemal'e Mareşallık rütbesi ve Gazi ünvanı verilmesi dolayısıyle gönderdiği tebrik telgrafı şöyleydi.

     "Milletin hakkımızdaki bu sevgi ve itimadı, benim kadar kimseyi duygulandıramaz. Kızkardeşinle beraber alnından öperek ve bağrımıza basarak seni tebrik ederiz."

                                                                                                        27 Eylül 1921

                         (c)  Gazi Mustafa Kemal'in Annesine Cevabı:

     Gazi Mustafa Kemal'in annesinin çektiği telgrafa cevabı;

     "Benim için dünyevi mükafatların en yücesi olan tebrikatınızla mesut oldum."

                                                                                    29 Eylül 1921

                 (18)  Sakarya Meydan Savaşı'nda Türk Hava Harekatı:

                         (a)  Ankara'ya İntikal:

     22 Temmuz 1921'de Hava Kuvvetleri Müdüriyeti 2 nci Uçak Bölüğü ile birlikte Polatlı'ya intikal etti. 4 Ağustos 1921'de Hava Kuvvetleri Müdüriyeti 2 nci Uçak Bölüğünden ayrılarak Ankara'ya yerleşti. 12 Ağustos 1921'de Birleşik Uçak Bölüğü Polatlı'dan Malıköy'e çekildi. Cephe bölüğünü teşkil eden 1 nci Uçak Bölüğünün ağırlıkları ve fazla personeli 4 Ağustos'ta Ankara'ya gönderildi. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü'nün bulunduğu alana yerleşti. Bu alan 1932 yılına kadar Ankara uçak meydana olarak kullanıldı. Bölük yeni meydanda Fiat Erzurum'lu Nafiz-1 ve 2 ve iki Albatros D-III av uçağı ile göreve başladı. Keşif uçaklarına fotoğraf makinesi monte edildi.

     13 Ağustos 1921'de Eskişehir'den harekete geçen Yunan kuvvetleri Sakarya'nın batısına geldiğinde, Yunan hava birlikleri 18 uçak ile ileri hat meydanlarına intikal etmişti. Yunan kuvvetlerinin Bozan - Beylikahır - Mahmudiye hattını işgal etmesi üzerine, Batı Cephesi Komutanlığı bir keşif uçuşu yapılmasını istedi. Sivil Pilot Hasan Fehmi 14 Ağustos 1921'de Malıköy meydanından Erzurum'lu Nafiz-1 uçağı ile havalandı. Kalkıştan sonra uçak pilotaj hatası sonucu düştü ve parçalandı. İkinci bir uçak kaldırıldı ise de, o da motor arızası nedeniyle mecburi iniş yaptı, böylece emredilen keşif görevi yerine getirilemedi.

     15 Ağustos 1921 günü Sivil Pilot Behçet ve Rasıt Üsteğmen Süleyman Sırrı, Erzurum'lu Nafiz-2 uçağı ile cephe keşfi için havalandı. Kendilerine Albatros D-III av uçağı refakat ediyordu. Erzurum'lu Nafiz-2 keşif uçağı geri dönmedi. Uçak keşiften dönerken motorlarında 2000 metre yükseklikte yangın çıkması sonucu yanarak düştü. Sivil Pilot Behçet ile Rasıt Üsteğmen Süleyman Sırrı şehit oldu. İki değerli ve tecrübeli havacımızın eski bir İtalyan uçağı ile uçarken şehit olmaları büyük kayıptı. Kurtuluş Savaşı'nda uçuşlar esnasında paraşüt mevcut olmadığından kullanılmıyordu. Paraşütün kullanılması Kurtuluş Savaşı'ndan iki yıl sonraya rastlar. İlk iki gün içinde keşif uçakları elden çıkmıştı. Aynı gün keşif uçağına refakat eden Albatros D-III uçağı dönüşte şu raporu verdi. Beylik Köprü - Sarıköy arasında önemli bir Yunan kuvveti olmadığı, Sarıköy - Mihalıçcık yolunda ise küçük bir Yunan birliği olduğu tespit edildi.

     Bir süre sonra bölükteki mevcut iki av uçağından biri de arıza nedeniyle hizmet dışı kalınca, bölük tek uçak ile hizmetlerini yürütmeye çalışmıştı.

     15-23 Ağustos 1921 tarihleri arasında, uygun olmayan hava şartlarına ve yakıt ikmalinde görülen aksaklıklara rağmen, faal tek av uçağı ile sekiz keşif görevi yapılmıştı. Keşifler sonucu Sivrihisar güneyi ile Bellihisar arasında üç tümenden fazla Yunan kuvvetinin ilerlemekte olduğu tespit edilmişti.

     21 Ağustos 1921 günü Yunan birliklerinin saat 15.45'de Fellahoğlu köprüsünden geçerek, Sakarya'nın güneyine doğru ilerlediği görülmüştü.

                         (b)  Yunan Kuvvetlerinin Taarruz İçin Hazırlanması:

     22 Ağustos 1921 günü Bölük Komutanı Yüzbaşı Fazıl'ın yaptığı keşif sonucu: Cephenin sol ileri kanadı olan Çeltik - Küçükhasan arasında bir tümenden fazla Yunan kuvvetinin bulunduğu tespit edilmişti. Bu duruma göre, daha önce tespit edilen güneydeki sekiz Yunan tümeninin yeni bir tümen ile taviye edildiği görülmüştü. Batı Cephesi Komutanlığı bu durumdan endişelenmişti. Gerçekte bu birlikler Yunanlıların geri teşkillerine ait birliklerdi. Yapılan diğer keşifler düşmanın Sakarya'ya saldırıya geçmeye hazırlandığını gösteriyordu.

                          (c)  Ele Geçen Yunan Uçağı:

     Bu arada Kuşadası civarına mecburi iniş yapan De Havilland-9 tipi Yunan uçağı ele geçirilmişti. Kuşadası bilindiği gibi İtalyan işgali altında idi. Ancak, Türk Jandarması bölgesinin asayişinden sorumluydu. Yunan uçağı ve mürettebatı jandarma tarafından ele geçirilmişti. İtalyan İşgal Komutanlığı uçak ve mürettabatın kendisine verilmesini istiyordu. Türk Jandarma Birliği Komutanı derhal kabul etti ve mürettebatı İtalyanlara verdi. Uçağın gece muhafazasını biz yaparız, yarın alırsınız dedi. O gece emrindeki erler ve halkın yardımı ile uçak Türk bölgesine geçirildi ve sökülerek Muğla'ya getirildi. Bu uçağı cepheye getirmek için, Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Teğmen Hamdi (ÇAYPINAR) önderliğinde bir ekip 27 Temmuz 1921 günü Muğla'ya hareket etti. 9 Ağustos'ta Muğla'ya varıldı. 10 - 12 gün içinde tamiratı tamamlanan uçak Sivil Pilot Vecihi tarafından 19 Ağustos'ta uçuruldu. Faal olduğu görülen uçak; 21 Ağustos'ta Akşehir'e, 23 Ağustos'ta Ankara'ya uçarak getirildi. Ertesi gün Malıköy'deki Bölük Karargahına gönderildi. Sakarya Meydan Savaşı'nın devam ettiği 23 Ağustos - 13 Eylül 1921 tarihleri arasında Cephe Bölüğü 35 keşif uçuşu yapmıştır.

     Yunanlılardan ganimet olarak alınan De Havilland-9 tipi uçağa İsmet adı verildi. Uçak yeni ve iyi durumda olduğu için cephe bölüğünde yararlı hizmetler gördü. 22 gün ve gece süren Sakarya Savaşı boyunca havacılarımız, Yunan ordusunun miktarı ve arazide dağılışı konusunda elde ettiği değerli bilgileri Cephe Komutanlığına zamanında ileterek, önemli bir görevi yerine getirmişti. İsmet adı verilen uçağın savaştaki en büyük hizmeti, keşif raporlarını zamanında ve sıhhatli olarak taşıdığı ismin gerçek sahibine, büyük komutana yetiştirmekti. (sayfa 72'deki resimler)     

 Devamı için tıklayınız

Editör :     Ercan ÇETİNERLER

KAYNAKLAR

Copyright © 2000-2003 Tayyareci