(d) Hava Keşiflerinin Önemi:
Sakarya Savaşı'da 120 kilometreye ulaşan cephe karşısındaki düşmanın
hareketleri, yönü, yedeklerin bulunduğu yerler, takviye edilen kısımları
hava keşfinin dışında öğrenmek mümkün değildi. Bu ulvî
hizmet Havacılara nasip oluyordu. Hava keşif raporları, kara keşifleri
ve Yunan esirlerinden alınan bilgiler birbirini tamamlar
nitelikteydi.
Sakarya
Savaşı'nın başladığı 23 Ağustos 1921 günü sol kanattaki
Yunan kuvvetlerinin durumunu öğrenmek amacıyla bir hava keşif
yapılması emredildi. İnlerkatrancı, Çambaklı, Hacıömeroğlu,
Çetlik, Savatlı, Sivri bölgeleri keşfedildi.
23 Ağustos 1921 günü sabah 08.30'da yapılan keşifte; Çambaklı
civarında üç Yunan tümeni, Hacıömeroğlu'nda hareket halinde
bir tümenden fazla kuvvet ve çok sayıda nakil araçları ve
ordugahların bulunduğu görülmüştü.
24 Ağustos 1921 günü yapılan hava keşfinde; Temurözü deresi
doğusunda duran veya yürülüş halinde beş tümenlik Yunan
kuvveti, Çeltik - Hacımusaoğlu yolunda 500 metre uzunluğunda bir
Yunan nakliye kolunun kol başı Alahüseyin'e varmıştı. Keşif
sonucu, Ilıca Deresi güneyinde bulunan 5 - 6 tümenlik esas Yunan
kuvvetlerinin ilerlemekte olduğu görülmüştü.
25 - 29 Ağustos 1921 günleri arasında devam eden savaş süresince
Yunan mevzileri keşfedilmiş ve belirlenen hedeflere makineli tüfek
ve bomba ateşiyle taarruz edilmişti. 50 kadar Yunan uçağının
katıldığı bu savaşta, Yunan havacıları isteksiz davranıyordu.
Türk havacıları ile ellerindeki İzmir isimli bir av ve Yunanlılardan
alınan De Havilland-9 keşif uçağı ile savaşta büyük başarı
göstermişlerdi.
25 Ağustos 1921'de Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Teğmen Hamdi
Yunanlılardan ganimet olarak alınan İsmet uçağı ile yaptıkları
iki keşif görevinde düşman mevzilerini de bombaladılar. İzmir
isimli Albatros D-III uçağı arızalı olduğu için o gün uçmamıştı.
Sivil Pilot Hayri ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri de İsmet uçağı
ile üçüncü bir sorti daha yaptılar. Aynı gün üç Yunan uçağının
kendi mevzilerinde uçuş yaptığı görülmüş, fakat uçakların
savaşa katılmak konusunda isteksiz oldukları tespit edilmişti.
26 Ağustos 1921'de Sivil Pilot Hayrettin ve Bahattin, İsmet uçağı
ile çıktıkları keşif uçuşunda elde ettikleri bilgileri cephe
komutanlığına ilettiler. Uçak yeniden uçuşa hazırlandı.
Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri, Yunan
birliklerinin bir gün evvelki durum değişikliklerini izlemek amacıyla
havalandı. Yunan yedek birliklerinin ön saflarda savaşa girdiği
tespit edildi. Yunan birlikleri ve önemli hedefler Rasıt Üsteğmen
Hasan Basri tarafından bombalandı.
Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri'nin 27 Ağustos
1921 günü sabah yaptıkları keşif uçuşunda; Yunan
birliklerinin doğu yönünde devamlı olarak ön hatlara doğru aktığını
tesbit ettiler. Yunanlılar Polatlı'nın Batı ve Güney sırtlarını
aşıp taarruza geçiyordu. Öğleden sonra aynı ekip ikinci bir görev
uçuşu daha yapmış ve düşmanı bombalamıştı.
29 Ağustos 1921 günü Vecihi ve Basri yaptığı keşif uçuşunda;
Yunan kuvvetlerinin motorlu araçlarla takviye edildiğini tespit
etmişti.
30 Ağustos 1921 sabahı Sivil Pilot Fazıl ve Rasıt Üsteğmen
Hasan Basri'nin yaptığı keşif sonucu; düşmanın Beylikköprü
doğusunda, demiryolunun her iki yanında bir Yunan tümeni ve Yıldıztepe
bölgesinde ikinci bir Yunan tümeni daha savaşmaktaydı. Beşköprü
civarında Yunan istihkamcıları köprü kurmaktaydı. Sapanca
civarında istirahat eden bir Yunan tümeni ve civardı hareket eden
motorlu araçlar görülüyordu. İnlerkatrancı'da bir Yunan alayı,
Behçecik'te bir tümen, İncirli - Yamak arasında kuzeye doğru yürülüş
halinde bir tümen, Büyük Gökköy bölgesinde üç Yunan tümeni
olduğu tespit edilmişti. Aynı gün sabah saat 08.25'de Vecihi İzmir
uçağı ile keşif görevine çıktı. Bu keşifte; Yeni
Mehmetli'deki sırtların gerisinde iki tabur, Sarı Halil güneyinde
bir topçu bataryası, Sivri kasabasına doğru yürümekte olan bir
alay, Ilıca köyünün bir kilometre kuzeyinde yürüyüş halinde
iki piyade alayı, bunların doğusunda bir piyade taburunun hızla
kuzey yönünde ilerlediği görülmüştü.
Akşama doğru saat 18.00'de üçüncü bir keşif daha yapıldı.
Keşif sonucu verilen rapora göre; Beylikköprü doğusunda üç
alaylık takviyeli bir tümen, Yıldıztepe'de bir tümen, İnlerkatrancı'dan
Çakmaklı'ya doğru yürüyen nakliye kolu tespit edildi. Ilıca Köyü'nde
yer yer yangın görülüyordu. Sabah Sapanca civarında görülen tümen
savaşa katılmıştı. Dikilitaş, Tanburoğlu, Bahçecik, Mangaldağ,
Eskikışla, İncirli bölgesinde dört tümen görülüyordu. Daha
önce yürüyüş halinde görülen tümen de savaşa katılmıştı.
30 Ağustos 1921 günü yapılan keşifleri Pilot Yüzbaşı Fazıl
ve Sivil Pilot Hayrettin ile Rasıt Üsteğmen Bahattin ve Rasıt Üsteğmen
Hasan Basri yaptılar.
30 Ağustos 1921 günü Yunan Hava Kuvvetleri de geniş çapta hava
keşif faaliyetinde bulundu. Yunan hava keşif raporlarına göre; Türk
ordusunun Ankara yönünde çekildiği belirtiliyordu. Böyle bir
durum olmadığı halde Yunan Komutanlığı bu keşif raporlarını
doğru kabul ederek, bir gün evvel verdiği kararın tam aksine, bütün
kolordularına; Türk kuvvetlerinin kuzeye doğru takip edilmesi
emrini verdi. Yunan kuvvetleri geri çekilen birliklere değil, tam
aksine şiddetle karşı koyan bir Türk savunması ile karşılaştı.
31 Ağustos 1921'de Pilot Yüzbaşı Fazıl İsmet adlı keşif uçağı,
Sivil Pilot Vecihi İzmir adlı av uçağı ile keşif yaptılar.
Vecihi bir Yunan uçağı gördü, ancak Yunanlı uzaklaştı.
1 Eylül 1921'de Pilot Yüzbaşı Fazıl'ın Rasıt Teğmen Hamdi
ile yaptığı keşif uçuşunda; Haymana'daki büyük bir Yunan
kuvveti cepheyi yarmak için bütün gücüyle hücum etmekteydi. İkinici
sortiyi Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri yaptı.
Karşılaştıkları bir Yunan uçağında önce Yunan rasıtı
vuruldu, sonra uçak vurularak Katrancı Vadisine düşürüldü.
Hava Muharebeleri sırasında iki taraf ateşini kesmiş uçakları
seyrediyordu. Sonunda Türk askerleri sevindi. Bu zafer Sivil Pilot
Vecihi ile Rasıt Üsteğmen Hasan Basri'nindi.
2 Eylül 1921'de, Vecihi ve Hasan Basri büyük bir Yunan ordugahını
bombaladı. 5 Eylül'de, Vecihi İzmir isimli av uçağı ile keşif
yaptı ve düşman hatlarını bombaladı.
6 Eylül 1921'de öğleden sonra yapılan keşif uçuşunda Eski
Polatlı'dan Beylikköprü'ye doğru doğru bir Yunan taburu,
Bayburt - Sivri yolu üzerinde muhtelif sınıflara ait küçük
birlikler, Basriköy batısında iki alay, Beylikköprü'de bir hava
meydanı ve bu meydanda dokuz Yunan uçağı tespit edilmişti.
(e)
Emekli Korgeneral Baki KANDEMİR'in Yazdıkları:
"Yunanlıların, gerek cephede, gerek cephe gerisinde ele geçen
esirlerinden alınan bilgiler; Yunan ordusunun yayılma tarzı ile
kuvveti hakkında havacıların verdiği bilgileri tamamen doğruluyordu.
30 Ağustos 1921 öğleden evvel ve öğleden sonraki keşifler
havacılık için birer ders ve birer örnektir."
(f) Sakarya Meydan Savaşı'nda Yapılan Uçuş ve Sortiler:
Pilot
: İsmet Uçağı :
İzmir Uçağı : Toplam Sorti :
Yüzbaşı Fazıl
4
8
12
Sivil Vecihi
20
4 24
Sivil Hayrettin
4
-
4
Rasıt
:
Teğmen Hasan Basri - -
18
Teğmen Hamdi
-
-
7
Teğmen Bahattin
-
-
3
Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere Sakarya Savaşı'na katılan
iki Türk uçağı 18 günde 40 sorti yapmıştı. O günün şartları
altında bu uçuşlar büyük bir başarıdır. Bakımlar gece fener
ve çıra ışığı altında yapılmış, uçaklar bir sonraki güne
hazırlanmıştı. Uçak bölüğünün fedakar personeli, sayı azlığını
nitelik üstünlüğü ile gidermişlerdi.
(g) Yunan Kuvvetlerinin Geri Çekilişlerinin Tespiti:
7 Eylül 1921 günü yapılan hava keşfi çok önemliydi. Bayburt - Sivri
yolunda iki Yunan alayı vardı. Bayburt'un kuzeyindeki Mahruti tepe
bir Yunan alayı tarafından işgal edilmişti. Bu tepenin beş
kilometre batısında Beylikköprü'ye doğru küçük Yunan
birlikleri yürülüş halindeydi. Yıldız'dan Kavuncu Köprüsü'ne
doğru da yürülüş halinde küçük Yunan birlikleri görülüyordu.
Kavuncu Köprüsü'yle Sakarya Nehri'nin batısında bir Yunan tümeni
vardı. Köprü ile batıya giden yollar arasında ulaştırma
birlikleri görülüyordu. Bu tespitler Yunanlıların çekilmeye başladığınr
gösteriyordu.
8 Eylül 1921'de yapılan hava keşif sonuçlarına göre; Çal Dağı'nda
Ilıcaözü vadisine kadar giden yollarda hiçbir Yunan faaliyeti görülmüyordu.
Çal Dağı'ndaki Yunan birlikleri azalmıştı. Sapanca'dan
Sakarya'ya giden ve Ilıca vadisine paralel olarak uzanan yollun
Sakarya yönünde, yürülüş halinde kamyon kolları, topçu ve süvari
birlikleriyle takviyeli bir piyade alayı düzensiz bir şekilde çekiliyordu.
Kavuncu Köprüsü'ndeki tümen ağırlıklarını bırakıp çekilmeye
başlamıştı. İnlerkatrancı - Kabat kuzeyinde Sakarya'yı geçen
yol üzerinde yeni bir Yunan menzil hattı görülüyordu. Ayrıca
İnlerkatrancı'ya doğru yürüyen muhtelif araba kolları olduğu
tespit edilmişti.
Eski Polatlı, Şeyh Ali batısındaki Yunan kuvvetlerinde azalma
olduğu, Beylikköprü'de uçak hangarları ve uçakların park
yerinde bulunduğu, Beylikköprü yolunda ise geriye doğru çekilen
kamyon trafiği dikkati çekmekteydi. Ala Hüseyinoğlu'ndaki yeşil
hastane çadırları İnlerkatrancı'ya getirilmişti.
9 Eylül 1921'de alınan hava keşif sonuçlarını kıymetlendiren
Batı Cephesi Komutanı düşmanın çekilmekte olduğunu değerlendirerek,
10 Eylül günü başlamak üzere birliklerine 9 Eylül 1921'de
taarruz emri verdi.
10 Eylül 1921 günü Türk birlikleri karşı taarruza geçerken,
cephe uçak bölüğüne Beylikköprü, Sazılar, Kavuncu Köprüsü,
Yeni Mehmetli, Polatlı bölgesinin havadan keşfi emredildi. Bu
emir üzerine 10 Eylül günü saat 11.00'da bir hava keşfi yapıldı.
Beylikköprü, Sazılar yolunda araçlar ve küçük piyade
birlikleri yürüyüş halindeydi. Sazılar istasyonunda muhtelif sınıflardan
Yunan birlikleri toplanmıştı. Ordugahları düzensiz bir
durumdaydı. Beylikköyrü - Demirciköy yolunda düşman faaliyeti
yoktu. Kavunca batısında bir Yunan tümeni bulunmakta, bir tümen
Sivri'den Kavuncu'ya, bir alay da Karakuyu'dan Toydemir'e doğru yürümekteydi.
Yıldız - Kavuncu Köprüsü arasında 12 topu olan bir topçu
birliği yürüyüş halindeydi. Sarı Halil kuzeyinde toplanan bir
tümen daha vardı. Düşmanın kesin olarak çekilmekte olduğıu,
Beylikköprü Hava Meydanı'nda bir hangar ve 10 Yunan uçağı
tespit edilmişti. Hangar ve uçak miktarındaki azalma da düşmanın
kesin olarak çekildiğini gösteriyordu.
Raporu okuyan Batı Cephesi Komutanı da Yunanlıların geri çekildiğine
karar verdi ve İsmet (İNÖNÜ) imzasıyla 41 numaralı cephe emri
yayınlandı. Bu emir özet olarak şöyleydi:
"Sabahtan beri cephede yapılan taarruz olumlu gelişmektedir,
düşman sarsılmıştır. Saat 11.00'da yapılan hava keşfine göre;
cepheden Kavuncu köprüsüne ve Sakarya batısından geriye doğru
çekilen yürülüş halinde düşman birlikleri görülmüştür. Düşmanın
geri çekildiği gerçektir. Karadağ taarruzu için 57 nci Tümen
Birleşik Kolordu emrine gönderilmiştir. Ordu bütün cephede 10
Eylül'de ismi verilen taarruz hedeflerini muhakkak ele geçirecektir.
Taarruza şiddetle devam edilmelidir. Karşımızdaki düşman
kuvvetlerini kat'i olarak ezmek, bütün seferi kat'i neticeye
erdirecektir. Bu emrin bütün Komutan ve erlere bildirilmesi."
10 Eylül 1921
İSMET
12 Eylül 1921 sabahı yapılan hava keşfine göre; Sapanca ile Sağlıca
arasında üç düşman tümeni gayri muntazam şekilde çekilmekteydi.
Kavuncu Köprüsü batısında piyade birlikleri ve büyük ağırlıklar
görülmüştü. Çal Dağı ile Yeni Mehmetli arasında piyade
taburları batıya doğru yürüyüşe geçmişti. Beylikköprü'nün
bir kilometre güneyinde Sakarya Nehri üzerinde kurulan köprüden
bir alay batıya geçkemte ve iki alay da nehrin batısında
istirahat etmekteydi. Beylikköprü İstasyonu'nda bir piyade alayı
ordugahı görülmüştü.
Uçuşlar sırasında bir Türk av uçağının rastladığı bir
Yunan uçağını savaş için zorlamasına rağmen Yunan uçağı
uzaklaşarak kurtulmuştu. Keşif uçuşu sonunda Yunan uçağıa
ile karşılaşan diğer Türk uçağı da yeterli yakıtı olmadığından
takipten vazgeçmişti.
12 Eylül 1921'de hava, kara keşifleriyle düşmanın çekilmekte
olduğuna tamamen kanaat getirilmiş ve Batı Cephesi Komutanlığı
tarafından verilen 43 sayılı emirde düşman çekilmesinin önlenmesi
istenmişti.
13 Eylül 1921 günü yapılan hava keşfi Yunan birliklerinin
Sakarya Nehri'nin her iki kıyısından çekildiğini gösteriyordu.
Sakarya Nehri üzerindeki köprüler ile köylerin yandığı görülüyordu.
Yunanlılar, çok iyi hazırlandıkları ve bir askeri maharet
olarak gösterdikleri sahaya çekilmeleri, daha hazırlık ve girişim
safhasında iken keşfedilmiş, keşif sonuçlarına ait raporlar
zamanında Batı Cephesi Komutanlığına verilmişti.
14 Eylül 1921'den itibaren Eskişehir, Sivrihisar, Seyitgazi ve
Afyon genel yönünde çekilen Yunan birliklerinin durumunun
izlenmesi için verilen emre uygun olarak Malıköy meydanında
bulunan Cephe Uçak Bölüğü 13 sorti daha yapmıştı.
(h)
Takip Safhasında Hava Harekatı ve Faaliyetleri:
14 Eylül 1921 günü yapılan keşif uçuşunda; bir Yunan tümeninin
Sazılar'dan Köseler'e doğru yürüyerek çekildiği tespit edilmişti.
15 Eylül'de yapılan hava keşfine göre; bir gün önce Sazılar -
Köseler yolunda yürüyüş halinde görülen tümen, emniyet düzeni
almış durumda Koyun Yayla'da konaklamıştı. Mihalıçcık'ta
konaklamış bir alay tespit edilmişti.
Koyun Yayla - Mihalıçcık hattından Sakarya'ya giden bütün
kuzey ve doğu yollarında, Yunan kuvvetleri görülüyordu. Sarıköy'de
sadece ağırlıklar vardı. Sazak - Sarıköy arasındaki hava
meydanında altı uçak görülmüştü. Hamam - Karacahisar bölgesinde
konaklayan beş tümenlik Yunan kuvveti Sivrihisar yönünde yürülüşe
geçmişti. Sivrihisar, Demirciköy ve Biçer arasındaki yollarda
muhtelif Yunan nakliye kolları vardı. Sakarya Nehri'nin batı kıyısına
geçen Türk birlikleri Hamam - Karahisar yönünde ilerlemeye devam
ediyordu.
19 Eylül 1921'de yapılan hava keşifleri şu sonuçları vermişti.
Düşmanın ana kuvvetleri Sivrihisar'la Sarıköy arasındaydı.
Sivrihisar - Yassıviran arasındaki iki süvari alayı, üç topçu
bataryası ve bunların bir kilometre batısında üç piyade alayı,
Sivrihisar'ın güney doğusunda emniyet tedbiri almış iki piyade,
bir süvari alayı ile dört topçu bataryası görülmüştü.
Sivrihisar - Sarıköy arasında dört tümenden fazla Yunan birliği
konaklamıştı. Bu bölgede çok sayıda kamyon dikkati çekiyordu.
Mihalıçcık Köprüsü'nün güneyindeki sırtlarda iki-üç tümenlik
Yunan kuvveti dört grup halinde konaklamıştı. Sarıköy'de
kamyon ve otomobil kolları bulunuyordu. 30-40 vagonlu bir tren de
Eskişehir'e doğru hareket halinde idi. Biçer - Sarıköy arasındaki
Sazak Yaylası'nın kuzey ve güney sırtlarında iki Yunan piyade
ve süvari alayı vardı. Yunan birliklerine uçaklarla bomba
taarruzu yapılmıştı.
26 Eylül 1921 günü Cephe Uçak Bölüğü Sarıköy meydanına
intikal etti. Bu meydandan 12 keşif uçuşu daha yaparak Eskişehir,
Seyitgazi ve Afyon bölgelerini keşfetti.
27 Eylül 1921 günü Breguet-14 B-II tipi Fransız yapısı bir
Yunan uçağı Sarıköy meydanına mecburi iniş yapmıştı. Sağlam
olan uçağın mürettebatı esir alınmıştı. Esir alınan mürettebatın
hayatta olduklarını belirten mektup aynı gün yapılan bir uçuşla
kendi karargahlarına atılmıştı. Uçak Yunanlılara karşı
kullanılmak üzere Cephe Uçak Bölüğüne gönderildi. Bu uçağa
Sakarya adı verilmiş ve uzun süre 2 nci Uçak Bölüğünde
hizmet görmüştü. (sayfa 76'daki resim)
30 Eylül 1921'de yapılan hava keşfinde; Ağapınar civarında iki
süvari bölüğü, istasyonun bir kilometre güneyindeki sırtlarda
iki topçu bataryası, İnşehir güneyinde bir piyade taburu ile,
civarında süvari birlikleri, Hayriye'nin güneyinde üç süvari
alayı, Türkmen Süleyman köyünde 100 çadırlık bir ordugah
tespit edilmişti. Çukurdağ ve Kırgızdağ'daki Yunan tümenleri
yerlerinde duruyordu. Hamidiye batısında evvelce görülen iki tümen
de yerlerini muhafaza ediyordu. Bu bölgede çok sayıda mekkare
bulunduğu dikkati çekmişti. Eskişehir, Seyitgazi, Ağapınar bölgesinde
Yunanlıların üç piyade tümeni ile, dört süvari alayı mevcut
idi. Bu kuvvetlere uçaklardan bomba atılmış ve makineli tüfekle
taarruzlar yapılmıştı. Sakarya Savaşı'nda Yunan havacıları
gerek taarruzdan önce, gerek sonra, keşif, av ve bombardıman uçaklarıyla
oldukça yoğun faaliyet göstermişlerdi. Ancak faaliyetleri
kudretleri ve imkanlarıyla orantılı değildi. Anılan uçaklar Türk
mvzilerinin gerilerinde pek az görüldüler. Türk uçaklarıyla en
az üç defa karşılaştıkları halde savaşı kabul etmeyerek
geri dönmüşlerdi.
21 Ekim 1921'de Cephe Uçak Bölüğü Sivrihisar batısındaki
Akviran köyünün yanında hazırlanan yeni bir meydana nakledildi.
14 Kasım 1921'de Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan
Basri ile birlikte Afyon'daki Yunan uçak meydanını bombalamış,
dönüşte bir Yunan uçağı ile karşılaşmışlar, kısa bir çarpışma
sonucu Yunan uçağı kaçmıştı. Bu dönemde yapılan uçuşlara
Pilot Yüzbaşı Yahya ve Sivil Pilot Zeki de katılmıştı. 15 Kasım'a
kadar Eskişehir, Seyitgazi, Afyon bölgelerinde altı keşif görevi
yapılarak, Yunan birliklerinin durumu ve mevzileri hakkında bilgi
toplanmıştı.
30 Kasım 1921'de Bölük Akviran'dan Akşehir'in Maarif köyündeki
yeni meydanına geçti. Burada onarılan uçaklarla takviye edilen
hava birlikleri gün geçtikçe güçlendi ve önemli yeni görevler
için hazırlandı. Yıl sonuna doğru Vecihi (HÜRKUŞ) Antalya'ya
inen bir İtalyan uçağını bölüğe getirmek için Antalya'ya
gitmişti.
(19) 1921 Yılında Türk Hava Kuvvetleri'nde Bakım ve Onarım:
Hava Kuvvetleri kuruluşu emrinde Eskişehir'de büyük, Konya'da küçük
birer tamirhane ve eğitim merkezi bulunuyordu. Uçakların onarımında
daha iyi imkanlara sahip Eskişehir Demiryolları onarım atölyesinden
geniş çapta yararlanılıyordu.
Doğu'daki harekat durduğu için, buradaki 15 nci Uçak Bölüğü'nün
kadroları muhafaza edilerek, uçucuları Batı Cephesi'ne gönderilmişti.
Elazığ'daki uçakların da Haziran 1921'de Batı'ya nakli
emredilmiş, bölüğün kadroları Cezire Komutanlığı emrinde
kalmıştı. Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğüne Binbaşı Abdüllatif
(CELASUN), refakat subaylağına Üsteğmen İhsan (ORGUN) atanmıştı.
Genel Müdürlük 1 Şubat 1921'den itibaren Eskişehir'de göreve
başlamıştı. (sayfa 77'deki resimler)
(a) Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü'nün Doğu'ya İntikali:
Eskişehir'in Yunan tehdidi altında olduğu kabul edilerek, Hava
Kuvvetleri Genel Müdürlüğü, Uçak Tamir Fabrikası ve malzeme
deposu, 1921 yılı Mayıs ayının ilk haftasında Polatlı'ya taşınmıştı.
Kütahya - Eskişehir savaşları başlayınca, teşkilatın ana ağırlıkları
tren ile Ankara'ya nakledildi. Bugünkü Fen Fakültesi, Gazi Eğitim
Enstitüsü ve Makina Kimya Endüstrisi Genel Müdürlüğü'nün
bulunduğu bölgedeki iki bina uçak tamir atölyesi olarak düzenlendi
ve aynı sahada (bugünkü Tandoğan Meydanı civarı) küçük bir
hava meydanı kuruldu. Bu saha 1932 yılına kadar Ankara'nın hava
meydanı olarak kullanılmıştı.
Sakarya Savaşı'nın kritik günleri olan 3 Eylül 1921'de Ankara
doğusunda Keskin, Yozgat, Köprüköy ve Kalecik'te hava meydanı
hazırlanması için gerekli etüd ve incelemelerin yapılması
konusunda Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğüne emir verilmişti.
Bu inceleme 10 Eylül'de sonuçlanmış, ancak Sakarya'da elde
edilen zafer sonucu taşınmaya gerek kalmamıştı. Batı Cephesi
Komutanlığı karargahını Akşehir'de kurunca, Konya'daki meydan
ve eski tamir tesislerinden faydalanmak amacıyla Genel Müdürlük
Kasım 1921'de Ankara'dan Konya'ya taşındı. Hava Kuvvetleri Genel
Müdürlüğünün teşkilatı kurulurken, uçak istasyonu sayısı
bire indirilmişti. Böylece Erzincan İstasyonu kaldırılmış tı.
(b)
Mevcut Uçakların Durumları:
1 nci ve 2 nci Uçak Bölüğünde uçar durumda ikişer uçak
bulunduğundan Elazığ'daki hurda uçaklar da takviye amacıyla batıya
getirilmişti. Bu uçaklardan biri Albatros D-III keşif, biri
Halberstad D-V av uçağı idi. Uçakların yalnız gövdeleri
mevcuttu. Albatros D-III 30 Mart 1921 tarihinde Astsubay Halil tarafından
kırılmıştı. Faal hale getirilen bu eski uçakların Ankara'ya
kadar uçarak gelmesi için Sivas ve Kayseri'de ara iniş meydanı
ve benzin ikmali yapması gerekiyordu. Fakat bu mümkün değildi.
Bu yüzden Elazığ'da öküz ve manda arabalarına yüklenen uçaklar
ve işe yarayan malzemeler 24 Ağustos 1921'de 26 arabaya yüklenerek
kara yoluyla yola çıkarıldı. 5 Eylül 1921'de Sivas'a vardı. Bu
sırada Elazığ'daki birliğin diğer ağırlıkları Malatya'ya
gelmişti.
Bu uçak ve malzemeler 29 Eylül 1921'de Ankara'ya geldi. Hava
Kuvvetleri Genel Müdürlüğü Kasım ayında da diğer birliklerle
birlikte Konya'ya intikal etti. Elazığ'daki birlik malzemeleri
Konya'ya getirilince, Elazığ hava birliği lağvedildi. Rasıt ve
uçucuları 2 nci Uçak Bölüğü ve Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü
emrine verildi.
Kars'taki 15 nci Uçak Bölüğü pilotlarından Basri (ALEV) ve
Halim de (CANKO) Batı Cephesi'nde görevlendirilmiş ve 1920 yılı
sonunda bölüklerine katılmışlardı. 15 nci Uçak Bölüğü'ndeki
yıpranmış olan eski uçakların uçarak getirilmesi mümkün değildi.
Türk Hava Kuvvetlerinin sıkıntılarını ve malzeme yokluğunu öğrenen
büyük vatansever Erzurum'lu tüccar Hafiz Bey, örnek bir
hareketle önce iki ve daha sonra iki uçak daha satın alarak bu dört
uçağı Millî ordunun Hava Kuvvetlerine hediye etti. Nafiz Bey'in
Türk Kurtuluş tarihinde hürmetle anılacak bir yeri vardır. Bu uçaklardan
ilk ikisi 1920 yılı sonunda İtalya'dan alınan Fiat tipi kullanılmış
uçaklardı. Uçaklardan biri İtalyan şilebiyle Karadeniz'in İnebolu
limanına gizlice getirilmişti. Uçağın Ankara'ya uçarak gönderilmesi
istendiğinden 12 Aralık 1920 günü İnebolu'dan havalanan uçak,
motor arızası sonucu Devrekani'ye mecburi iniş yaptı ve ciddi şekilde
hasara uğradı. İki ay sonra gemiyle İnebolu'ya gönderilen tamir
malzemesi ve yedek parçalar uçak ile birlikte Polatlı'ya kara
yoluyla sevkedildi. Kısa zamanda onarımı biten uçak 1921 yılı
Haziran başında uçuşa hazır olarak 1 nci Uçak Bölüğü'ne
verildi. İkinci uçak İstanbul'dan İnebolu'ya gizlice bir İtalyan
pilotu tarafından uçurularak getirildi. İnebolu'dan kalkan uçak
Bolu'da hazırlanan bir alana iniş yaptı. Havaların uçuşa müsait
olmaması nedeniyle uçak Bolu'da 10 gün bekledi. 10 gün sonra yapılan
bir gösteri uçuşunda iniş takımı ve kanat uçları hasara uğradı.
15 gün içinde hasar tamir edildi ve Bolu'dan havalanan uçak Eskişehir'e
getirildi. O tarihlerde yurt dışında uçak tedariki mümkün değildi.
Uçak satıcıları İstanbul üzerinden, Anadolu ve daha sonra doğuya
İran'a seyahat planladıklarını belirtip İstanbul'a geliyorlar,
doğuya doğru uçuşla satın alanın istediği yere mecburi iniş
bahanesiyle inip uçağı teslim ediyor ve sonra yurtlarına geri dönüyorlardı.
Erzurum'lu Hafiz Bey - 2 uçağını tedarikte bu yol kullanılmıştı.
Bu iki uçağa "Erzurum'lu Nafiz - 1" ve "Erzurum'lu
Nafiz - 2" isimleri verilmişti. (sayfa 79'daki resim)
1921 yılı içinde çok iyi durumda bulunan iki Yunan uçağı Türk
havacılarının eline geçti ve derhal uçaklar Türk kokartlarıyla
bezenip savaşa katıldılar. De Havilland-9 ve Breguet-14 tipindeki
bu iki Yunan uçağı yollarını şaşırıp Türk bölgesine inmiş
ve mürettebatı tarafından tahrip edilemeden ele geçirilmişti.
De Havilland-9, Yunanistan'dan İzmir'e gelirken yolunu şaşırıp
Kuşadası'na inmişti. Mahalli Jandarma ve Milisler uçağa el
koydu. Ancak İtalyanlar uçağı geri isteyince mürettebat geri
verildi. Uçak 9 Ağustos 1921'de derhal Muğla'ya gönderildi.
İnönü, Eskişehir, Kütahya ve Sakarya Savaşları boyunca Türk
Hava Kuvvetlerinde toplam 9-10 uçak bulunmuştu. Eski uçaklardan dört
- beş tanesi faal durumdaydı. Hamiyetli bir vatandaş olan
Erzurum'lu tüccar Nafiz'in hediye ettiği iki uçak ve düşmandan
ganimet olarak alınan iki uçak, Kara Kuvvetlerinin
desteklenmesinde ve keşif amacıyla kullanıldı. Savaşlar sırasında
faal tutulabilen iki ve üç uçaktan faydalanılmıştı.
(c) Hava Meteoroloji Hizmetlerinin Yeniden Düzenlenmesi:
Sevr Anlaşması gereğince bu teşkilat dağıtılırken araç ve
gereçlerin Bayındırlık ve Eğitim Bakanlıklarına devredileceği
belirtilmişti. Hava Kuvvetleri güçlendikçe Meteoroloji Teşkilatının
yeniden düzenlenmesi gerekli görüldü. Evvelce ilgili Bakanlıklara
verilen araç ve gereçler, 14 Ağustos 1921 tarihli bir emirle Hava
Kuvvetleri Genel Müdürlüğü emrine verilerek Konya'ya sevk
edildi.
Rasıt Yüzbaşı Ali Rıza (GİRİT) ve eski Deniz Havacılarından
oluşan teşkilat, eldeki derme çatma araçlarla faaliyetlerini yürütmeye
çalışıyordu.
(d) Deniz Uçak Teşkilatı (1921):
Kurtuluş Savaşı başlarken başta Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi
olmak üzere iki güverte, iki makina Deniz teğmeni Hava sınıfında
göreve talip oldu. Fakat Anadolu'da deniz uçağı bulunmadığı için
çoğu başka görevlere atandı, bir kısmı da Hava Kuvvetlerinde
görevlendirildi. Yunan savaş gemileri, sahili ablukaya almak amacıyla
Akdeniz ve Karadeniz'de devriye gezmeye başlamıştı. Denizde karşılaştıkları
gemileri çevirip kontrol ediyor ve bir kısmına el koyuyorlardı.
Bu durum Türk Milleti'nde tepki yaratıyordu. Bu nedenle Osmanlı
Deniz Kuvvetleri'nin Haliç ambarlarına depo edilen Birinci Dünya
Savaşı'ndan kalma Alman yapısı deniz uçaklarının Anadolu'ya
kaçırılmasına ve bunların kıyılarda üslenerek Yunan savaş
gemilerine karşı kullanılmasına Genelkurbay Başkanlığı tarafından
karar verildi. 23 Mart 1920'de, İstanbul'daki gizli teşkilat olan
Felah Grubu'na da bu konuda gerekli emirler verildi. Millî Savunma
Bakanlığı da Amasra ve Fethiye'de "Deniz Uçak İstasyonu"
adı ile Deniz - Hava Uçak Bölüklerinin teşkilat ve kadrolarını
hazırladı. Haliç'teki ambarlardan alınan beş eski Gotha uçağı
ve malzemeleri sandıklar içinde düşman gemilerinin kontrolundan
sızarak gizlice önce İnebolu'ya sonra 20 Aralık 1920'de
Amasra'ya kaçırıldı.
Amasra'ya getirilen beş adet deniz uçağı bakımsızlık
nedeniyle çok kötü durumdaydı. İlk uçak tamir edilerek, 1921 yılı
Haziran ayı sonlarında faal edilebildi. Anadolu'daki Deniz havacılarının
bir kısmı Amasra İstasyonu'nda görevlendirildi. Bölük Komutanlığına
Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi (UÇAN) atandı. 6 Kasım 1921'de üç
uçak faal edilmişti. Fethiye İstasyonu kadro olarak kurulmuş
olmasına rağmen, uçak yokluğundan faaliyet gösterememişti.
(e)
Batı Cephesi'ndeki Hava Birliklerinin Personel ve Uçak Durumu:
Batı Cephe Komutanlığı emrine verilen Hava birlikleri kara
harekatının seyrine uygun olarak yer değiştirmişler. Uçak
durumunun yetersizliğine rağmen kara harekatının keşif desteğini
sağlamışlar, düşman birliklerine bomba ve makineli tüfekle
taarruz etmişlerdi. Hava birliklerinin durumları şöyleydi.
1 nci Uçak Bölüğü
2 nci Uçak Bölüğü
Yeri
Yeri
Eskişehir (Ocak-Mart)
Afyon-Kütahya-Eskişehir (Temmuz)
Eskişehir/Muttalip (Nisan) Polatlı-Malıköy
(Ağustos)
Kütahya (Haziran)
Sarıköy (Eylül)
İnönü (Çok kısa süre)
Kıran (Ekim)
Maarif Köyü/Akşehir (30 Kasım 1921)
Bölük Komutanı
Rasıt
Yüzbaşı Muhsin (ALPAGOT)
Bölük Komutanı
Pilot Yüzbaşı Fazıl
Pilot Yüzbaşı Fazıl
Pilotlar
Pilotlar
Sivil Behçet
Asteğmen Halil (ZİVER)
Sivil Vecihi (HÜRKUŞ)
Sivil Behçet (15 Ağustos'ta şehit oldu)
Sivil Fehme (BURSA) Sivil
Vecihi (HÜRKUŞ)
Üsteğmen Fehmi (YEMEN) (15 Mart'ta şehit oldu)
Sivil Hayrettin
Teğmen Halil (ZİVER)
Sivil Basri (ALEV)
Sivil Halim (CANKO)
Rasıtlar
Yüzbaşı Yusuf Kenan
Deniz Pilot Yüzbaşı Yahya(yıl sonunda katıldı)
Teğmen Sıtkı (TANMAN)
Sivil Pilot Zeki(yıl sonunda katıldı)
Uçaklar
Rasıtlar
1 adet AEG C-IV / Keşif
Yüzbaşı M. Nuri
1
adet DFW C-IV / Keşif
Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü (BİLGE)
2
adet FİAT SCA-7 B-1 / Keşif (Erzurum'lu Nafiz-1/2)
Ütgm Süleyman Sırrı(15 Ağustos'ta şehit
oldu)
Teğmen
Bahattin
Üsteğmen Basri (BİLGİN)
Teğmen Sıtkı (TANMAN)
Teğmen
Avni (OKAR)
Teğmen Hamdi (ÇAYPINAR)
Makinistler
Baş Makinist Eşref (KOÇMAN)
Baş Makinist Mehmet Ruhi (APA)
Uçaklar
Albatros D-III / Av (Adı İzmir)
De Havilland D-9 / Keşif (Ganimet alındı)
Cephe Uçak Bölüğü Uçakları
Fiat SCA-7 Bl (Erzurum'lu Nafiz-1 15 Ağustos'ta düştü)
(Erzurum'lu Nafiz-2 14 Ağustos'ta düştü)
De Havillant D-9 / Keşif (İsmet, 19 Ağustos'ta hizmete girdi,
Yunanlılardan ganimet alındı)
Albatros D-III / Av (İzmir)
Breguet-14 2B (Sakarya, 26 Eylül'de Yunanlılardan ganimet alındı)
(20)
1921 Yılında Yunan Hava Kuvvetleri:
İzmir, Gaziemir ve Seydiköy'deki Yunan uçak birlikleri yapılan
takviyelerle faaliyetlerine devam ediyordu. Yunan hava birlikleri şu
şekilde görevlendirilmişti.
Uşak'ta 1 nci Kolordu emrinde B (2 nci) Uçak Taburu ve D Deniz
Hava Birliği; Güney bölgelerinde, Bursa'da 3 ncü Kolordu
emrindeki C (3 ncü) Taburu, kuzey bölgelerinde, Yunanistan'da
tutulan A (1 nci) Taburu ve eğitim birlikleri yedek olarak görevlendirilmişti.
Taburlar iki bölükten ve her bir bölük beş veya altı
Breguet-14 tipi uçaktan meydana gelmişti.
Deniz Müfrezesi iki gruba ayrılmıştı. Biri Gaziemir'de, diğeri
Uşak'ta üslenmişti. Grupta De Havilland DH-9 tipi bombardıman uçakları
bulunuyordu. İşgal süresince Yunan hava birlikleri, kara
birliklerine başarılı bir şekilde yardımcı olmuştu. Bilhassa
Eskişehir cephesindeki birlikleri çok başarılıydı. Yunan havacılık
tarihini inceleyen İngiliz yazarına göre; Yunan Ordu Komutanlığı
Yunan hava gücünün potansiyel ve kabiliyeti konusunda anlayışlı
davranmıyordu. Sakarya Savaşı boyunca komuta heyetiyle havacılar
arasında anlaşmazlık sürüyordu. Hatta General Papulas'la Yunan
Deniz Hava Birliği Komutanı Yarbay P. Bubules arasında kavga çıkmış
ve hava birlikleri harekata katılmayı reddetmişti.
(21) Güney Cephesi:
6 Aralık 1918 tarihinden itibaren Fransızlar Adana'nın kuzey batısındaki
Toros geçidinden Fırat nehrinin doğusuna kadar olan bölgeyi işgal
etmişti. Millî Kuvvetler ve düzenli ordu müfrezeleri, Ermeni
milislerle takviye edilen Fransız birliklerine karşı savaşmış,
işgal kuvvetlerini yurttan atmıştı. Bu sırada Fransızlar
Suriye'deki isyanları da bastırmakla meşguldü. Yeni takviye
kuvvetleri getirmeleri de imkansızdı. Çünkü Fransız halkı
savaştan bıkmıştı. Sömürge askerlerin (bilhassa müslüman
askerleri) kullanmak da tehlike arzediyordu. Fransızlar,
istediklerini elde edemediği için, politik bakımdan, İngilizlere
de kırgındı. Fransızlar askeri ve politik nedenlerle Ankara Hükümeti
ile barış imkanı arıyordu. Sakarya zaferi "Ankara İtilafnamesi"
olarak tanınan bir Barış Anlaşması imzalandı. Anlaşma sonrası
Fransızlarndan bezden yapılmış hangarları ile birlikte 10 adet
Breguet-14 A-2 iki kişilik keşif uçakları alındı.
Anlaşma gereğince Fransız kuvvetleri Adana bölgesinden çekildi.
Bu anlaşma üzerine Fransızların karşısındaki Türk Kuvvetleri
serbest kaldığından Batı Cephesi'ne sevk edilmişti.
(22) Yüzbaşı Fazıl'ın Hastanede Binbaşı Salim'i (İLKUÇAN)
Ziyareti:
Bu tarihlerde idi. Sakarya Savaşı yaralıları ile dolu bir Ankara
hastanesinde genç bir pilot yüzbaşı, Haymana civarında
yaralanan topçu alay komutanı arkadaşını arıyordu. Bu topçu
İstanbul - Kahire Hava Kahramanı Binbaşı Salim (İLKUÇAN),
ziyaretçisi de Yüzbaşı Fazıl idi. Binbaşı Salim Rusya'da
geçirdiği uzun esaret yıllarından sonra yurda dönünce eski sınıfı
olan topçuluğa geçmiş, Sakarya Cephesi'ne koşmuş ve orada
yaralanmıştı. Salim eski arkadaşının neşesiz olduğunu ve bir
şeye sıkıldığını hissetti. Nitekim biraz sonra, Fazıl
cebinden bir kağıt çıkararak okuması için Salim'e uzattı. Bu
kağıt Akşehir'deki hatlarımıza bir düşman uçağı tarafından
atılmıştı. Üzerinde Aeroplanes "Helenikos Todoros" başlığı
olup arkasında "Çoktan beri görüşemiyoruz. Vereceğimiz çay
ziyafeti için şimdiden kendinize bir yer seçiniz."
Kağıtı okuyan Salim; "Hastaneden çıkar çıkmaz bu davete
beraberce gideceğiz, olma mı Fazıl? diye bağırdı. Gözleri
dolu dolu olmuştu. Salim hastaneden üç aylık hava değişimi ile
taburcu oldu. Ancak, Binbaşı Salim başvuruda bulunarak Hava
Kuvvetlerine geçmiş ve Konya'daki uçak istasyon komutanlığına
verilmişti.
Adana'yı boşaltın Fransızların Türklere bıraktıkları uçakları
taşımak üzere seçilen Fazıl, Yahya, Vecihi ve Hayri Hoca ilk dört
uçağı Akşehir'e getirdiler. Yunanlılara karşı kullanabileceğimiz
daha modern uçaklara sahip olmuştuk. Hemen eğitime ve atışlara
başlandı. Hedef üzerinde tatmin edici isabetler kaydettikten
sonra Mart 1922'de uçaklarına bindiler. Korkaklıkta ar ve zillet,
ileri atılmakta şeref ve izzet vardır görüşünü benimsemişlerdi.
Afyon'daki Yunan Hava Karargahına şu pusulayı attılar.
"Davetinizi kabul ederek geldik. Sinan Paşa Çiftliği - Kütahya
sırtlarında ve Afyon'un batı tarafında iki buçuk saat sizi
bekleyeceğiz." Pilot Fazıl, Rasıt Salim pusulayı attıktan
sonra düşman askerinin koşup aldıklarını da görmüşlerdi.
Yeterince bekledikten sonra yine Afyon Karargahı üzerine gelip alçaktan
geçerek meydan okudular. Kalkıştan sonra üç saat 15 dakika geçmişti.
Daha sonra meydanlarına döndüler.
Memnun ve müsterih idiler. Düşmana hadlerini bildirmişlerdi.
Burada hemen akla Fazıl bu davete tek başına gidemez mi? idi
sorusu geliyor. Salim'e konuyu açışında çok sevdiği arkadaşını,
önce çok sevdiği havacılığa döndürmek ve üstün
yeteneklerden memleketin yararlanmasını sağlamak için önceden
hazırlandığı kanaati ağır basıyor. Nitekim Salim Konya'da uçuşlara
ara vermiş pilotları Fransız uçakları ve İsmer adlı Fransız
Asteğmen öğretmen ile uçurup bir buçuk ay içinde hazırlayıp
uçuş birliklerine yolladı. Cemal, Fehmi, Maltepe'li Fehmi,
Sadettin, Remzi, Kazım, Mükerrem, İsmail Zeki, İhya, Basri Hoca,
Zeki, Halim Canko ve Bezmi adlı pilotları Hava Kuvvetlerine kazandırmıştı.
Sakarya Meydan Savaşı sonrası Yunan ordusu önceki mevzilerine çekildi
ve derhal Afyon, Eskişehir hattını tahkime yöneldi. Müstahkem
ve geçilmez bir savunma hattı yapmak istiyorlardı. Fakat Sakarya
Savaşı'nda yenilen Yunan ordusunun morali fena halde bozulmuştu.
Müttefikler bu durumu dikkate
alarak, Yunanlıları kurtarmak amacıyla anlaşma yapılması için
arabulucuk teklifinde bulundular. Türkiye Büyük Millit Meclisi Hükümeti
bu hileyi sezdi ve bu teklifi geri çevirdi. Türk milleti Yunanlıları
vatının Harim-i İsmetinde boğmak için gerekli hazırlıkları
yapıyordu.
|