(i) 1 nci Kolordu karşısındaki Yunan kuvvetlerinin (General
Franko Grubu) harekatı:
Toklusivrisi - Dumlupınar mevzilerinden 29 Ağustos 1922 akşamı
çekilen Yunanlıların 1 nci ve 7 nci Tümenleriyle, 4 ncü ve 12
nci Tümenlerinden bu gruba katılan bazı birlikler, saat 22.00'den
itibaren Dedeyakası - Dedetepe - Çorum batı sırtları - Hallaçlar
güney ve kuzey tepeleri hattına yerleşmişlerdi. Demiryol
kuzeyinde 7 nci Tümen, güneyinde 1 nci Tümen vardı. Dedeyakası'ndan
itibaren güney-batıya doğru cephe kısmı 1178 rakımlı tepe -
Gelinciktepe - Şabanköy kuzey yamaçları mevzii da 2 nci Tümene
aitti. 2 nci Tümenin Yenice batısında 7 nci Alayı, daha güneyinde
1 nci Alayı bulunuyordu. 1 nci Tümen de güneyden itibaren
Dedeyakası ve Dedetepesi kesiminde 1/38 nci Evzon Alayı, bunun
kuzeyinde 12 nci Tümenden iki taburlu bir mürettep alay, Çorum
batı sırtlarında demiryoluna kadar 49 ncu Alayla, birinci hattı
savunma düzeni aldılar. Bu mevzi önceden tahkim edilmiş, ateş
meydanları açılmış ve önemli noktalarda tel engelleri yapılmıştı.
5 nci Alay Kaplangı köyünde, 4 ncü Tümen erlerinden 8 nci Alay
Komutanı emrinde kurulu dört taburluk bir alay Hasanköy, 4 ncü
Alay ve bir batarya İslamköy doğusunda tümen ihtiyatı idiler.
Fakat 4 ncü Alay ancak 30 Ağustos sabahı yerine gelebildi.
Kaplangı dağı bölgesinde 16 toplu bir dağ ve 16 toplu bir sahra
topçu taburu mevzilenmişti. Demiryolu kuzeyindeki 7 nci Tümen, 22
nci Alayı ile Hallaçlar güneyindeki tepelerde, 23 ncü Alayı
Hallaçlar ile Kazviran batısındaki tepelerde birinci hatta, 37
nci Alay Düzlüce kuzeyinde tümen ihtiyatı idi. Tümenin iki
bataryası Hallaçlar kuzey ve güneyinde, diğer iki bataryası Düzlüce
kuzeyinde mevzideydiler. Arpagediği'ndeki Plastras müfrezesiyle
irtibat yapılmıştı. Ayrıca 29/30 Ağustos gecesi trenle İzmir'den
Banaz istasyonuna gelen 63 ncü Alayla 2 nci Süvari Alayı ve
Sivaslı bölgesinden 2 nci Tümenin getirttiği 34 ncü Alay İslamköy
çevresinde ihtiyatta idiler. Ağır topçu taburu da İslamköy ve
güneyinde mevzilenmişti. 1 nci ve 2 nci Tümen Komutanları ve bağlı
birlikleri de Banaz istasyonunda bulunuyorlardı. Demiryolu ile
ikmal normal olarak yapılmakta idi ve İzmir ile muhabere vardı.
Yalnız muharebenin birinci gününden beri 1 nci Kolordu ile
irtibat yapılamamıştı.
İzmir'deki Küçükasya Ordusu Komutanlığı, General Franko'ya İzmir
yolunun kesin olarak kapanmasını emrediyordu. Türk birlikleri (57
Tümenin 39 ncu Alayı) 30 Ağustos sabahı Kaplangı dağının en
yüksek noktası olan 1432 rakımlı Dedetepesi'ne taarruz ederek
saat 08.15'de tepeyi ele geçirdiler. İzmir doğrultusunu kapayan
Kaplangı dağına çok önem veren General Franko, Hasanköy
dolaylarında bulunan dört taburlu mürettep 8 nci Alay ve diğer
ihtiyatlarla, 1/38 nci Evzon Alayını takviye ederek gece yarısına
kadar devam eden taarruz ve karşı taarruzları 1432 rakımlı
Dedetepesi üç defa el değiştirdikten sonra saat 24.00'de tepe Türklerin
elinde kaldı. Yunan birlikleri de 500 metre batıdaki Top tepesi
mevzilerinde gecelediler. Bugünkü Kaplangı muharebesine katılan
Yunan birlikleri; 1/38 nci Evzon Alayı ile 4 ncü, 5 nci Alaylar, 4
ncü Tümen erlerinden kurulu dört taburlu 8 nci Alay, 12 nci Tümen
erlerinden kurulu iki taburlu mürettep alay, bir sahra topçu
taburu, bir dağ topçu taburu ve bir ağır topçu taburu idi.
Güneydeki 2 nci Tümenin 7 nci Alayına, (6 ncı Türk Tümeninin)
taarruzları devam ettiyse de Yenice'den daha ileri gidemedi. Bu
alay 63 ncü Alayın bir taburu ile takviye edilmişti. Ancak 1432
rakımlı "Dedetepesi" Türklerin eline geçince alay gece
Hasanköy'e çekildi. (Yunan Ansiklopedisinde böyle yazılıyorsa
da 31 Ağustos 1922 sabahı 6 ncı Tümen 7 nci Yunan Alayı ile
saat 10.00'a kadar muharebe etmiş, bundan sonra alay Banaz doğrultusuna
çekilmişti.)
(j)
1 nci Ordu ihtiyatı olan 2 nci Kolordunun ileriye yanaşması:
Ordu Komutanlığının emirlerine uyarak, tümenler saat
10.00-10.30'da konma yerlerinden yağmur altında yürülüşe geçerek
saat 11.30-12.00'de 7 nci Tümen Arpalı'ya, 8 nci Tümen ve Kolordu
karargahıyla bağlı birlikler Çalışlar'a, 4 ncü Tümen Güney
köyüne vararak istirahate geçtiler. Saat 16.00'da gelen Ordu
emrinde; "Kolordunun İslamköy doğrultusunda yürüyüşe
devam etmesi, 30/31 Ağustos 1922 gecesini Büyükoturak - Paşacık
bölgesinde geçirmesi" bildiriliyordu. Kolordu da; 4 ncü Tümenin
Paşacık'ta, 8 nci Tümenin Çorum'da, 7 nci Tümenin Büyükoturak'ta,
Kolordu bağlı birliklerinin Çiftlik'te gecelemelerini emretti.
Kolordu karargahı Büyükoturak'ta geceyi geçirecekti. 7 nci Tümen,
Kolordu Topçu Taburu beraberinde olarak, saat 16.00'da, Çiftlik
yoluyla Büyükoturak'a vardı. Köyün doğusunda konmaya geçti. 8
nci Tümen Cafergazi - Oturak yolu ile Çorum'a giderken, saat
17.00'de Cafergazi'ye vardığında 15 nci Tümenin Hallaçlar'da
muharebe ettiğini görünce yürüyüş kolu durduruldu. 135 nci
Alayla süvari bölüğü Büyükoturak'a gönderilrek batıya karşı
tertip alındı. Tümen büyük kısmı Santtepe'de geceyi geçirdi.
4 ncü Tümen de Karaköse yoluyla saat 18.00'de Paşacık'a varıp
konmaya geçti. Kolordu karargahı Oturak'ta, bağlı birlikler Çiftlik'te
gecelediler.
(k) 1 nci Ordu bölgesinde diğer harekat:
(I) 3 ncü Süvari Tümeni:
Tümen Sarıgöl'ün üç kilometre güneyindeki Emcelli köyünün
güney sırtlarında bütün kuvvetiyle toplanmıştı. 30 Ağustos
1922 gününü orada geçirdi. Köylüler, 29 Ağustos 1922 günü
50 kadar Yunan süvarisinin Emcelli'den kuzeye gittiğini bildirmişlerdi.
Yapılan gözetlemede saat 17.45'de bir Yunan süvari alayının Sarıgöl'ün
bir buçuk kilometre batısına kadar geldiği ve orada kaldığı görüldü.
"Küçük Asya harekatında Yunan süvarisi kitabının 216 ncı
sahifesinde (çevirme) 1 nci Yunan Süvari Alayının 30 Ağustos
1922 günü Yeleğen köyünden Çamköy'e giderek güneye karşı
cephe aldığı, Alaşehir'den bir piyade taburunun Sarıgöl'e
gittiği yazılıdır."
30 Ağustos 1922 günü saat 23.00'e kadar istirahat eden tümen, göreviyle
hiç ilgisi olmayan bir kararla 28 nci Süvari Alayı öncü, 27 nci
Süvari Alayı artçı düzeniyle güneye, Âlemşah yoluyla Beşçam'a
(dağlık bölgeye) hareket etti. 31 Ağusutos 1922 gününü Beşçam'da
geçirdi.
(II) Menderes Bölge Komutanlığı:
Yunanlılar ortalık ağarmadan Çivril Hükümet Konağı ile
istasyonunu yakarak kasabayı boşaltmışlardı.
Sabah yapılan gözetlemelerde Menderes boyundaki Yunan karakollarının
da çekildiği görülüyordu. 59 ncu Alayın 1 nci Taburu Çivril
doğrultusuna hareket ettirildi. Yunanlılar Menderes üzerindeki
demiryolu ve şose köprülerini tahrip etmemişlerdi. Tabur saat
13.00'de Yunan birliklerine rastlamadan Çivril'i işgal etti. 59
ncu Alay Komutanı da 10 ncu Bölük ve bir Rus dağ topu ile
Çivril'e vardı. Yunanlılar gece Çal kesiminden de çekilmişlerdi.
74 ncü Alayın bir taburu 30 Ağustos 1922 günü saat 06.00'da Şeyhelvan
dağını işgal etti.
Menderes Bölge Komutanlığının, durumu bildiren raporunu Ordu
Komutanınından daha önce alan Batı Cephesi Komutanı saat
14.00'de Menderes Bölge Komutanlığına direkt olarak şu emri
verdi.
"Çivril bölgesinde düşmanda çekilme belirtileri görülmektedir.
Şeyhelvan dağı ve Sarayköy kesimindeki Akköprü, birliklerimiz
tarafından ele geçirilmiştir. Cephenizden düşmanın takibi lazımdır.
Durmak isteyen düşman kısımlarına derhal taarruz edilmelidir.
Menderes Bölge Komutanlığına ve bilgi için 1 nci Orduya yazıldı."
Şeyhelvan dağını işgal eden tabur hareketine devamla Süller köyüne
kadar ilerledi ve orada geceledi. 3 ncü Süvari Tümeninin geçiş
hareketini destekleyen 59 ncu Alayın 2 nci Taburu da, bugün,
beraberindeki iki Rus dağ topu ile, öğleden sonra Denizli'ye vardı.
Menderes bölgesinin diğer kısımlarında önemli bir olay olmadı.
Müfreze Komutanı Tırkaz köyündeydi.
Yunanlıların Bağımsız 54 ncü
Alayı 29/30 Ağustos 1922 gecesi çekilerek sabaha karşı, Banaz
çayını geçip karşı yakada savunma düzeni alıyordu ve çekilirken
de Nazilli'ye kadar olan bütün köyleri yakmışlardı.
(l)
2 nci Ordu bölgesinde diğer harekat ve muharebeler:
29/30 Ağustos gecesini Akoluk'da geçiren Yunan birliğinin (15 nci
Tümen) 30 Ağustos günü nereye gideceği önemli idi. 2 nci Ordu
Komutanı 30 Ağustos 1922 saat 08.00'de verdiği emirde: Mürettep
Süvari Tümeninin Batı Cephesi emri gereğince, Yunan Eskişehir
Grubunun gerisine gitmeden önce Döğer, Malatya doğrultularına
giderek Akoluk'daki Yunan kuvvetini keşfedip Altıntaş doğrultusuna
gelmesini kesin surette önlemesini veya geciktirmesini istedi. Batı
Cephesi Komutanlığı ile Yunan yürülüş kolu hakkındaki
bilgiyi saat 11.00'de almış ve uçaklara Akoluk - Malatya - Döğer
bölgesinde keşifler yaptırmış ise de uçaklar ormanlardan dolayı
bir şey görememişlerdi. Cephe Komutanı 2 nci Ordudan, bu Yunan
kuvvetinin Türkmen dağı ile Kütahya arasından kuzeye geçmesinin
önlenmesini saat 11.30'da emretti.
(I) Mürettep Süvari Tümeninin Porsuk köprüsü muharebesi:
Tümen 29/30 Ağustos 1922 gecesini Pusan köyünde bir iki saat
istirahatle geçirdikten sonra 30 Ağustos 1922 saat 02.30'da Kütahya
şosesi ile kuzeye hareket etti. Tümen saat 06.00'da Porsuk köprüsüne
varınca Kütahya'dan gelip Gediz şosesiyle batıya çekilmekte
olan Yunanlıların 32 nci Alayına rastladı. 38 nci Süvari Alayının
uc bölüğü hemen köprüyü kuzeye geçerek Yunan öncülerini
attı. Alay da köprüyü geçip taarruza başladı. Köprünün güney
sırtlarına mevzilendirilen tümen topçusu taarruza başladı. Köprünün
güney sırtlarında mevzilendirilen tümen topçusu (iki top) bu
taarruzu destekledi. Bu sırada 37 nci Süvari Alayı da batıdan
dolaştırılarak Yunan alayının çekilme yolunu kesmek üzere
Porsuk kuzeyine geçirildi ve taarruza katıldı. Saat 09.00'da
Yunan alayı dağılıp kuzeydeki Hacı Azizoğlu ve Göynükviran
ormanlarına kaçtı. Yunan alayından 70 erle bir subay esir alınmış
ve 300'den fazla ölü bulunmuştu. Gediz şosesinin kuzeyindeki
arazinin sarp ve sık orman oluşu süvarilerin takibine engel olmuş,
Yunan alayının kaçabilen kısımları orman ve kayalıklar aralarında
gizlenmişlerdi. Doğrudan gönderilen bir keşif kolu saat 10.00'da
Alayunt'u ve öğleyin Kütahya'yı işgal etti. Tümen Komutanı
saat 15.00'de durumu telsizle Batı Cephesi ve 2 nci Ordu Komutanlarına
bildirdi. Birliklerini saat 15.30'da Porsuk köprüsünün iki
kilometre kuzeyinde topladı ve 33 ncü, 38 nci Alayları ile kuzeye
hareket ederek saat 18.00'de Kütahya'ya girdi. Şehrin güney sırtlarında
33 ncü Alayla güneye karşı emniyet düzeni aldı. Porsuk köprüsü
batısında terkedilen silah, donatım ve gereçleri toplamak üzere
37 nci Alay (iki bölüğü eksik) bırakıldı. Bu Alay bugünkü
muharebeye bir süvari ve bir makineli tüfek bölüğüyle katılmıştı. Bir
bölüğü Osmanköy'de, bir bölüğü Karaören bölgesinden henüz
gelmemişti. Porsuk köprüsünün bir kilometre güneyinde saat
16.00'da 37 nci Alay Komutanı tarafından yazılan ve saat 18.00'de
tümene gelen raporda: "Ağırlıklar Kütahya doğrultusuna
sevkedilirken düşmanın iki ağır, üç hafif makineli tüfek ve
piyade ateşiyle karşılaşmışlardır. İki ateş arasında kalan
ağırlıkların tekrar Kütahya'ya gönderilmesi için taarruz
etmek kayıplar verilmesine yol açacağından Kütahya'dan güneye
Porsuk üzerine taarruz edecek bir kuvvet süratle sevkedildiği
takdirde düşmanın bu kuvveti iki ateş arasında kalacak ve yok
edilmesi mümkün olacaktır. Bu sebeple ona göre lüzumlu
tedbirlerin alınması" bildirilmişti. Bu raporu alan tümen
komutanı hiç bir şey yapmadığı gibi 37 nci Alay Komutanı da ağırlıkların
düşman eline geçmesine karşı herhangi bir teşebbüste bulunmamıştı.
Bu olaydan kurtulabilen yaralı erlerden ve köylülerden öğrenildiğine
göre, ağırlıklarla esir edilen 158 er ile mürettep Süvari Tümenine
ilaç götüren Doktor Yüzbaşı Hamdi, 53 ncü Yunan Alayı
Komutanı tarafından şehit ettirilmişlerdi. Ağırlıkları basan
bu Yunan birliği, Akçamescit'den Alayunt'a gitmekte olan 15 nci
Yunan Tümeninin yancıları idi. 2 nci Ordu Komutanı 30 Ağustos
1922 saat 22.50'de Mürettep Süvari Tümenine; 31 Ağustos 1922 günü
için verdiği emirde: Ordu ile temas ve irtibatı muhafaza ederek,
tümenin esas görevinin Eskişehir'deki düşman grubunun batıya
çekilme yollarını kesmek ve gene bu grubun güney-batıya doğru
Ordumuzun yan ve gerilerine etkili olmasını önlemek olduğunu ve
derhal İnönü doğrultusunda ilerleyerek düşmanın Bursa ve Kütahya
doğrultularına çekilmesini önlemesini istedi.
(II) 3 ncü Kolordu 1 nci Tümenin Altıntaş bölgesine yanaşması:
3 ncü Kolordu Komutanı, 29/30 Ağustos 1922 gecesini 1 nci Tümen
birlikleriyle Döğer istasyonu dolaylarında geçirdi. 30 Ağustos
sabahı Ordu emri kolorduya gelmediğinden bir önceki Ordu emri
gereğince (1 nci Tümenin Karaağaç - Hamidiye bölgesine
gelmesine dair) 1 nci Tümene saat 07.30'da hareket emri verdi.
Kolordu karargahı da birlikte yürüyecekti.
1 nci Tümen:
4 ncü Alay öncü olarak, Kayalar (Sultaniye) - Karaağaç -
Hamidiye - Aykırıkçı yoluyla hareket etti. Bu yol, arabaların
geçmesine elverişli olmadığından sahra toplarıyla, sıhhiye ve
istihkam bölükleri ve bağlı birlikler İcadiye yoluyla
Tatarmahmut'a gönderildi. Öncü alayı saat 15.00'de Aykırıkçı'ya,
5 nci ve 3 ncü Alaylar Karağaç bölgesine vardılar ve istirahate
geçtiler. 3 ncü Alaydan bir tabur Karaağaç'ın kuzey ve doğusundaki
sırtlarda emniyet düzeni aldı. Tümenin diğer birlikleri Aykırıkçı'da
konmaya geçtiler.
Tümen Süvari Bölüğü, sabahtan Akoluk'a gelen Yunan birliğinin
hareketlerini keşif ve takip için Karacaviran'a gönderildi. Bölük,
saat 14.45'de Karacaviran'dan gönderdiği raporda: "Düşmanın
1-2 Tümen kadar bir kuvvetinin İkizoluk'dan Akoluk'a geldiğini ve
Akoluk köyünü yaktıktan sonra Ahılar'dan (Çekürler) Cağürler
istasyonuna gelerek öğleye kadar orada kaldığını ve Türk
Ordusu hakkında bilgi alıp Akmescit doğrultusuna yürüdüğünü,
oradan Kütahya'ya veya Porsuk köprüsüne gitmesi umulduğunu"
bildirdi. Bu rapor hemen kolorduya gönderildi.
Kolordudan 61 nci Tümeni aramaya giden subay, dönüşte Ordunun 15
sayılı emrini saat 16.30'da kolorduya getirdi. Bu subaydan 61 nci
Tümenin kolordu emrinden çıkarak Allıören doğrultusuna gittiği
de öğrenildi.
Kütahya'daki Mürettep Süvari Tümeni emrine girmek üzere, Meclis
Muhafız Taburu, 30 Ağustos 1922 saat 19.00'da Aykırıkçı'dan
kuzeye yürüyüşte idi. Tabur 30/31 Ağustos gecesini Pusan'da geçirecekti.
1 nci Tümenin Altıntaş kuzeyine ve kolordu karargahının Altıntaş'a
gitmesini isteyen 15 sayılı Ordu emrini alan kolordu komutanı, 1
nci Tümen Süvari Bölüğünün raporuna göre Yunan tümeninin
yakında olmasından, bütün tümenin Elmalıdağ - Cindağ (Döğer'in
batısı) hattının kuzeyinde bulunmasını uygun bulmayarak Karaağaç
doğusu - Altıntaş kuzeyi - Tatarmahmut bölgesinde bulunarak
kuzey ve kuzey-doğu doğrultularını keşfettirmesini saat
18.30'da 1 nci Tümene emretti. 1 nci Tümen Komutanı Karaağaç bölgesinde
yalnız 3 ncü Alayı bırakarak diğer birliklerini saat
20.00-20.30'da Aykırıkçı'dan hareket ettirerek 31 Ağustos 1922
saat 01.00'de Tatarmahmut'da konmaya geçirdi. 1 nci Tümenin bu
konma değişikliği boş yere birliklerin yorgunluğunu attırmış,
erler uykularını alamamış ve ertesi gün (31 Ağustos) tümenin
geç hareket etmesine sebep olmuştu. Kolordu Komutanı, durumu saat
20.30'da Orduya bildirdi.
(III) 41 nci Tümen ve Porsuk Müfrezesi:
Porsuk Müfrezesi:
30 Ağustos 1922 günü, toplayabildiği beş bölükle Sarıkavakça
dağı, Hamidiye doğrultularına taarruz ettiyse de kuvvetli topçu
ve piyade ateşleriyle karşılaştı. Bu durumda akşama kadar ateş
muharebesi devam etti. Müfrezenin 50'den fazla şehit ve yaralısı
oldu. Müfreze, karşısındaki Yunanlıları iki piyade taburu ve
iki batarya tahmin ediyordu. Bugün yapılan gözetlemelerde 4-5
kilometre uzunluğundan iki yürülüş kolunun saat 10.00'da İmşehir'i
geçerek Eskişehir doğrultusuna gittikleri görüldü.
Tümen, 29/30 Ağustos gecesini muharebe durumunda geçirdi. 30 Ağustos
sabahı saat 05.30'da kısa bir topçu hazırlığı ile taarruza başladı.
16 ncı Piyade Alayı isimsiz istinat noktasının engellerine kadar
sokuldu ise de soldan gelen yan ateşleri pek etkili olduğundan
engeller aşılamadı. Yunanlılar saat 08.30'da bir bölükle bu
isimsiz istinat noktasını takviye ettiler. Soldan ilerleyen 19 ncu
alay da bir başarı sağlayamadı. Saat 07.40'da Tümenin bir sahra
bataryası ve bir dağ takımı ileriye mevzi değiştirmişti. En
soldaki Tepercetepe'de bulunan 12 nci Alayın da Alaçam istinat
noktasına yaptığı taarruz Yunanlıların şiddetli ateşleri karşısında
ileri götürülemedi. Bugün akşama kadar tümen cephesinde karşılıklı
ateş maherebesinden başka bir şey olmadığı gibi Yunan
birliklerinde de bir değişiklik görülmedi. Yalnız bütün gece
isimsiz tepe gerisinde birçok oto ve araba gürültüleri işitildiğinden
Yunanlıların çekilmekte oldukları anlaşılıyordu.
Tümen Komutanı saat 12.15'de Batı Cephesinden direkt olarak aldağı
emirde; tümenin karşısındaki düşmanı tespit ve Akoluk'dan
ilerleyen düşman kolunun hareketlerini keşfederek bildirmesi
istendiğinden, sol yan müfrezesi emrinde bulunan süvari takımını
Yüksekkıran'dan Akin - Akoluk doğrultusuna ilerletmiş ve bu takına
Türk milislerini katmıştı. En sağda bulunan süvari bölüğü
de bu yana getirilerek aynı görevle hareket ettirilmişti. Yapılan
keşifler sonunda saat 18.30'da düşman yürüyüş kolunun Kütahya
doğrultusunda yürüdüğü öğrenilmiş ve 2 nci Orduya
bildirilmişti.
(m)
Kocaeli Grubu bölgesindeki harekat:
Grup Komutanı, ayırdığı beş piyade taburu ve iki dağ bataryasından
kurulu Mürettep Müfrezeyi 30 Ağustos sabahı İznik kuzey-doğusunda
(Belheriz - Hisardere - Oğulpaşa - Espede - Hisarcık) topladı.
Kendisi de 30 Ağustos akşamı Hisarcık'a gitti.
İznik gölü doğu kenarından Vezirhan'a kadar kuş bakışı 40
kilometrelik cephe kesiminde 18 nci Tümen Komutanı emrinde, sadece
dört taburla altı adi ateşli top bırakmıştı.
Bugün Yalova, İznik, Balçıkhisar, Vezirhan kesimlerinde karşılıklı
ateş muharebesinden başka önemli bir şey olmadı.
(n) İki taraf ordularının durumu, karar ve emirleri:
(I) Türk Ordusu:
Batı Cephesi Komutanı saat 20.00 olduğu halde ordulardan rapor
almamışsa da 1 nci Ordu Komutanı ve Başkomutanla yaptığı
telefon görüşmelerinden Yunan Ordusu büyük kısmının imha
edilmek üzere olduğunu, Türk Ordusuna bütün seferi kazandıracak
kesin muharebenin devam etmekte bulunduğunu biliyordu. Menderes bölgesinde
Çivril ve Şeyhelvan dağı işgal edilmiş ve bu kesimdeki Yunanlılar
çekilmiş, Eskişehir bölgesinde de çekilme belirtileri görülmüştü.
Batı Cephesi Komutanı, Adatepe bölgesinde sıkışan beş Yunan tümenine
taarruzla sonuç alınmasına ve Uşak doğrultusunda takibe şiddetle
devam edilmesine karar verdi. Saat 20.15'de ordulara şu emri verdi
(özet):
"Kırkpınar - Kızıltepe - Hamurköy hattı ve Aslıhanlar bölgesindeki
mağlup beş düşman tümeninin önce 4 ncü Kolordu ve 23 ncü Tümen,
sonra 6 ncı Kolordu ve 61 nci Tümen taraflarından yakalandığı
anlaşılmaktadır. 1 nci ve 2 nci Ordular önce Hamurköy, Çalköy,
Aslıhanlar bölgesindeki düşman tümenlerini kamilen esir
edeceklerdir. 1 nci Ordu Uşak doğrultusunda şiddetle takibe devam
edecektir. Süvari Kolordusu ile yalnız Kızıltaş deresini
kapatmak değil, asıl Alaşehir genel doğrultusunda hızla ön
alarak düşmanın Uşak Grubunu önlemeye ve durdurmaya çalışılmalıdır.
2 nci Ordu, 3 ncü Kolordu karargahı ile Mürettep Süvari Tümenini
ve 1 nci Piyade Tümenini derhal Kütahya doğrultusunda yürütecek
ve Akoluk'dan, Kütahya'ya yönelen düşman tümenine yetişerek
taarruz edecektir. Cephe karargahı bu gece Afyon'dadır, yarın
Dumlupınar'a gitmesi muhtemeldir."
2 nci Ordu Komutanı saat 22.00'de Batı Cephesi Komutanlığına
yazdığı raporda: Porsuk Müfrezesi ve 41 nci Tümen bölgesindeki
gösteriş taarruzlarını, Yunanlıların o cephede savunmaya devam
ettiklerini, Mürettep Süvari Tümeninin 32 nci Yunan Alayını dağıttığını,
3 ncü Kolordunun Altıntaş'a yanaştığını, Döğer
istasyonunda Yunanlıların erzak ve cephaneyi yaktıklarını
bildirdikten sonra; "61 nci Tümenin, iki tümen kadar tahmin
edilen Yunan kuvvetlerini Çal - Allıören arasındaki vadi içinde
yakaladığını ve Yunanlıların karşı taarruza geçtiğini ve
henüz bir sonuç alınmadığını, 6 ncı Kolordunun 16 ncı Tümeninin
karşısındaki Yunanlıların savunmada kaldıklarını ve bu düşmana
güneyden 4 ncü Kolordunun taarruz ettiğini, 17 nci Tümenin düşmana
güneyden 4 ncü Kolordunun taarruz ettiğini, 17 nci Tümenin düşmana
rastlamadığını ve Hamurköy sırtlarında kaldığını, Süvari
Kolordusunun son dört günlük harekatta yanlış sevk ve idare
edildiğini ve eğer 61 nci Tümenin batısında bulunup düşmanın
batı yönünü kapatsaydı, Yunanlıların silahlarını kamilen
terkedeceklerini, mümkünse Süvari Kolordusuna acele emir
verilmesini" teklif etti. Fakat kendi kararı ve 31 Ağustos için
ne yapacağını bildirmedi. Batı Cephesi Komutanı bu kanıda değildi.
O, esas kabahatı 2 nci Ordunun ağır hareketlerinde buluyordu.
1 nci Ordu Komutanı ise ancak 31 Ağustos 1922 saat 03.30'da yazdığı
rapor ve raporun ekinde de orduya verdiği emrin suretini Batı
Cephesi Komutanlığına gönderdi. Bunda, taarruza devam ve İzmir
doğrultusunda takibe kararlı olduğunu belirtmişti.
Başkomutanla beraber 30/31 Ağustos 1922 gecesini Dumlupınar
istasyonunda geçiren 1 nci Ordu Komutanı Batı Cephesi Komutanlığının
emrini alır almaz esasen hazırlatmış olduğu ordu emrini 31 Ağustos
1922 saat 02.30'da yayınladı (özet): "...Ordu bugün de (31
Ağustos) düşmana şiddetli taarruz ederek geri atacak ve Kızıltaş
vadisinde 4 ncü Kolordunun muharebe ettiği düşman tümenlerinin
bunlara katılmasına meydan vermeyecektir. Bu taarruz için 2 nci
Kolordunun Kaplangı dağına en yakın bir tümeni 1 nci Kolordu
emrine verilmişti. 2 nci Kolordu Oturak - Paşacık bölgesinde
harekete hazır bulunacak ve 1 nci Kolordunun muharebesini yakından
izleyecektir. 4 ncü Kolordu, karşısındaki düşmanla yaptığı
muharebeyi bugün sona erdirecek ve bulunduğu bölgede toplanarak düşmanın
kurtulabilen kısımlariyle de teması kaybetmeyerek kuzeydeki 2 nci Ordu
birlikleriyle irtibatı muhafaza edecek ve bu sabahki mağlup düşman
kuvvetlerini esir edecektir. Belova gediği - Aslıhanlar (Şeyhler
köyünün dört kilometre kuzeyindedir) ve Aslıhanlar kuzey-doğusundaki
Çal bölgesinde bulunan 5 nci Kolordu 31 Ağustos'ta bir kısım
kuvvetiyle Belova gediğinde Kızıltaş vadisini kapatarak bu vadi
boyunca düşmanın Gediz - Uşak şosesine doğru çekilmesini veya
Murat dağları güneyine geçmesini önleyecek ve bir kısım
kuvvetiyle de Kızıltaş vadisi boyunca batıya ilerleyerek Gediz
doğrultusunda çekilmek isteyen düşmanı karşılayacaktır.
Menderes Bölgesi Komutanlığının 59 ncu Alayı, Çivril'den çekildiği
bildirilen düşmanla teması kaybetmeyerek aralıksız takip ve
tespit edecektir. Diğer bölgelerde de düşmanla sıkı temas
muhafaza edilmelidir. Ordu karargahı Dumlupınar'dadır."
(II) Yunan Ordusu:
Türk Ordusu kazandığı zaferi kesinleştirmek için şiddetli
taarruz ve takip karar ve emirlerini verirken General Trikopis
Adatepe muharebesinden kaçabilenlerle Kızıltaş vadisinden çekiliyordu.
Banaz'a çekildiğini umduğu General Franko Grubuyla birleşmek için
oraya gitmek kararında idi. Yanındaki kurtulabilen birliklerle bir
an önce Banaz'a varmak istediğinden bütün gece yürüyüşe
devam etti.
30 Ağustos 1922 sabahı 23 ncü Tümen karşısında bozulup iki
gruba ayrılan 5 nci Tümenin bir kısmı Çal'a çekilmiş, tümen
komutanı ile beraber Kızıltaş vadisine giden diğer grup ise Keçiler
- Uysu - Belova yolu ile durmadan yürümüş ve yolda kendisine katılan
9 ncu Tümen Komutanı ve bazı dağınık gruplarla birleşerek
Murat çayı vadisinden Uşak doğrultusuna çekilmişti.
General Franko Grubu ise İzmir'deki Küçükasya Ordusu Komutanlığından
İzmir yolunu kapamak emrini aldığından, bulunduğu Yenice -
Kaplangı - Hallaçlar hattında savunma kararındaydı. Halbuki
gece yarısı 7 nci Tümen Hallaçlar mevziini kaybetmiş, Hatıplar'a
çekilmekte, 1 nci Tümen de gece yarısı Kaplangı dağının en yüksek
tepesine kaptırdığından 500 metre gerideki (batıdaki) tepelerde
savunma tertibi almıştı. 2 nci Tümen Çivril güneyindeki
birliklerini Banaz çayının kuzey kıyısına çekti. Ordu emrinde
bulunan Süvari Tümeni ise Uşak - Alaşehir demiryolunun korunmasıyle
görevli idi. (2 nci Süvari Alayı, Franko Grubu emrinde İslamköy'de
bulunuyordu.)
Bursa doğrultusunda çekilme emri alan 3 ncü Yunan Kolordusu
Komutanı, 30 Ağustos 1922 günü, bulunduğu mevzileri savunurken
bir kısım kuvvetlerini ve ağırlıklarını Eskişehir doğrultusunda
çekmeye başladı.
15 nci Yunan Tümeni de 30 Ağustos 1922 günü Akoluk'dan Çökürler'e
gelmiş, oradan Kütahya doğrultusuna hareket etmişse de Kütahya'nın
da Türkler tarafından işgal edildiğini öğrenince Alayunt ve güneyine
gelip 30/31 Ağustos 1922 gecesini orada geçirmişti. Alayunt'da,
başkomutanlıktan telsizle: 1 nci ve 2 nci Kolordulardan bir emir
almazsa Gediz yoluyla Uşak'a gitmesi emrini aldı.
(III) İki taraf ordularının 30 Ağustos 1922 saat 24.00
durumları:
Türk Ordusu:
Kocaeli bölgesinde: Birlikler eski durumlarında, ateş
muharebesine devam etmekteler. Belheriz - Hisardere - Epsede -
Hisarcık bölgesinde toplanan beş taburluk mürettep mürfreze
Orhangazi - Gemlik kesimine gitmek üzere gece yürüyüşünde.
2 nci Ordu: Porsuk Müfrezesi, 41 nci Tümen bölgelerinde gösteriş
taarruzları devam etmekte, Mürettef Süvari Tümeni Kütahya'da, 1
nci Tümen Tatarmahmut bölgesinde. 3 ncü Kolordu karargahı Çakırsaz'da,
61 nci Tümen Akpirim tepeleri - Allıören kuzeyinde mevzilerinde.
6 ncı Kolordunun 16 ncı Tümeni Çal köyünün kuzey sırtlarında
mevziide. 17 nci Tümeni Hamurköy kuzey-doğusunda ihtiyatta.
Kolordu komutanı ve 2 nci Ordu Komutanı Beşkarışhöyük'te.
1 nci Ordu: 5 nci Süvari Kolordusunun 1 nci Süvari Tümeni Yağcılar
- Çalköy, 2 nci Süvari Tümeni Tava - Tokul - Ören, 14 ncü Süvari
Tümeni Şeyhler - Saraycık bölgelerinde. 2 nci ve 14 ncü Süvari
Tümenlerinin bir kısım birlikleri Belova gediği ve Saraycık güneyinde
çekilmekte olan Yunan yancıları ile temasta. 5 nci Süvari
Kolordu Komutanı Şeyhler köyünün kuzeyindeki Aslıhanlar'da. 4
ncü Kolordu; 11 nci, 5 nci Kafkas, 23 ncü Tümenleri ve 3 ncü
Kafkas Tümeninin 8 nci Alayı ile Yunan birliklerinin büyük bir kısmını
imha etmiş olarak Adatepe bölgesinde. 3 ncü Kafkas Tümeni Ağaçköy
ve batısında. 12 nci Tümen Arpalı'da, kolordu ihtiyatında.
Kolordu Komutanı Arpalı'da.
1 nci Kolordu: 15 nci Tümen Hallaçlar'da. 14 ncü Tümen Paşacık
köyü batısında, 30 ncu Alayı Kaplangı dağında. 57 nci Tümen
Kaplangı dağının en yüksek noktası Dedetepe'de düşmanla
temasta. Kolordu Komutanı Büyükoturak'ta.
Bağımsız 6 ncı Tümen: Yenice - Şabanköy - Ahat hattında düşmanla
temasta.
Ordu ihtiyatı olan 2 nci Kolordu: 4 ncü Tümeniyle Paşacık, 7
nci ve 8 nci Tümenleriyle Büyükoturak - Santtepe bölgesinde.
Kolordu Komutanı Büyükoturak'ta.
Menderes Bölge Komutanlığı: Çivril ve Şeyhelvan dağını işgal
etmiş, diğer birlikleri Menderes boyunda eski durumunda.
3 ncü Süvari Tümeni: 1 nci Ordu ve Batı Cephesi Komutanlıkları
bu tümenden bir bilgi alamamışlardır. (Süvari Tümeni 30 Ağustos
1922 akşamı Emcelli'den güneye, Beşçam'a yürüyüşte.)
1 nci Ordu Komutanı, Başkomutan ve Genelkurmay Başkanı Dumlupınar
istasyonunda. Batı Cephesi Komutanı Afyon'dadır.
Yunan Ordusu:
3 ncü Yunan Kolordusu eski mevzilerini korumakla beraber Bursa doğrultusuna
çekilmek üzere Seyitgazi kesiminden bir kısım kuvvet ve ağırlıklarını
Eskişehir'e çekmektedir. 15 nci Yunan Tümeni Alayunt'dadır. 1
nci ve 2 nci Kolorduların karargahları, bağlı birlikleri, Ordu Ağır
Topçu Alayı, 4 ncü Tümenden bir kısım, 5 nci ve 9 ncu, 12 nci
ve 13 ncü Tümenlerden bugünkü Adatepe muharebelerinden
kurtulabilen tahminen 5-6 bin kişilik bir kuvvet Allıören - Keçiler
- Oysu yolu ile Kızıltaş vadisinden batıya çekilmektedir. 5 nci
Tümen Komutanı emrinde, 5 nci Tümen birliklerinden kurtulabilen
bir kısım kuvvet de Belova gediğini aşmış, Murat vadisinden
Gediz istikametine çekilmektedir. Plastras Müfrezesi de Arpagediği'nden
Murat dağlarından Banaz'a çekiliyor.
General Franko Grubu: Hallaçlar'daki 7 nci Tümen, Bahadır -
Derbent doğrultusuna çekilmekte, 1 nci Tümen, Kaplangı dağı
batı tepelerinde tutunmakta, Franko Grup karargahı Banaz
istasyonunda. 2 nci Tümen Yenice - Şabanköy - Ahatköy hattında
savunma mevziinde. 54 ncü Bağımsız Alay Banaz çayı kuzeyinde
Alfaklar - Avgan hattında savunma düzeni almakta. Menderes
boyundaki Bağımsız 31 nci ve 18 nci Alaylar eski durumlarında. Küçük
Asya Ordusu Komutanı İzmir'de.
(IV) Diğer Türk cepheleri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin doğu ve Elcezire
cephe komutanlıkları bölgesinde bir olay olmamıştı. 31 Ağustos
1922'de Erbaa dolaylarında 1500 asi 10 ncu Tümen birliklerine
teslim olmuş ve önemli bir olay olmamıştı.
(o)
Başkomutan muharebe alanında:
Ordu Komutanı, Kolordulara emirlerini verip sabah raporlarını aldıktan
sora, 31 Ağustos 1922 sabahı Başkomutan ve Genelkurmay Başkanı
ile birlikte Adatepe bölgesine gitti. Bu sırada Batı Cephesi
Komutanı da oraya geldi. Hep beraber muharebe meydanı gezildi. Çalköy
- Allıören - Yeniköy - Adatepe arasında dar bir bölgede beş
Yunan tümeninin ve iki kolordu karargahıyle bağlı birlikleri,
seyyar hastaneler, kolorduların ve ordunun bütün top, motorlu araç,
araba, eşya, donatım ve gereçleri, dereleri ve yolları doldurmuştu.
Bütün muharebe meydanı Yunan ölüleriyle dolu idi. Muharebe alanının
etrafındaki orman ve korularda kalan Yunan er ve yarılaları
toplatılıyordu. Kurtulabilen Yunanlılar Kızıltaş deresine ve
derenin güneyindeki dağlara dağılmışlardı. Çok kayıplara uğramış
1 nci ve 2 nci ve 7 nci Yunan Tümenlerinden başka İzmir'e kadar
savunma görevi almaya elverişli düşman kuvveti kalmamıştı.
Muharebe meydanında bugün sayılan, Yunanlıların terkettiği top
miktarı 141 idi.
Yıllar boyu sürüp gelen mücadele, günlerden beri devam eden ve
özellikle bir gün önce (30 Ağustos 1922) düşmanın büyük kısmını
yok eden kanlı muharebelerde artık kesin olarak bitirilmiş
bulunuyordu.
Gazi Başkomutan Mustafa Kemal, çökmüş bir imparatorluk üzerine
yeniden kurulan bir Türk Devletinin temellerini atmanın huzuru içinde
idi. Zaferden iki yıl sonra büyük insanın kendisi durumu şöyle
belirtmekteydi.:
"Muharebe
meydanını dolaşırken ordumuzun kazandığı zaferin büyüklüğü
ve buna karşılık düşman ordusunun düçar edildiği felaketin
dehşeti beni çok duygulandırdı. Karşıki sırtların
gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler bırakılmış
toplarla, otomobillerle, sayısız donatım ve gereçlerle bu kalıntıların
arasında yığınlar teşkil eden ölülerle, toplanıp karargahlarımıza
sevkedilen sürü sürü esir kafileleriyle hakikaten bir kıyamet gününü
hatırlatıyordu. Bu kadar şiddetli ateş ve saldırı çemberinden
bugün için kurtulabilenler birkaç bin kişilik kılıç artığından
ibaretti. Fakat onlar da daha büyük Türk çemberinin içinden çıkmaya
muvaffak olamayarak başlarında başkomutanları olduğu halde
beyaz bayrak çekmeye mecbur olacaklardı."
Evet
bu muharebe alanı sadece hezimete uğramış, mahvolmuş bir
ordunun mezarı olmayıp aynı zamanda beş yüz yıl önce
ebediyyen tarihe gömülmüş bir imparatorluğu horlatmak emeliyle
istirik bir Bizans ve Elenizm rüyası görenlerin (megalo idea) de
mezarı olmuştu.
(p) Durumun muhakemesi ve karar:
Muharebe meydanını gezen ve son durumu bir anda kavrayan Başkomutan
Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı, 31
Ağustos 1922 öğleyin Yunanlıların yakıp yıktığı Çalköy'e
geldiler. Burada, yıkık ve henüz dumanları tüten bir evin
avlusunda bulunan ve masa gibi kullandıkları kırık bir kağnı
arabasının etrafında durumu gözden geçirdiler. Düşman ordusu,
asıl kuvvetleriyle imha edilmiştir. Yok edilen bu ordunun binlerce
kaçakları ile Uşak'a doğru çekilen dağınık birliklerinin
derlenip toparlanmasına ve herhangi bir hatta tutunmasına engel
olmak lazımdır. En kötü bir ihtimal olarak; Yunanlıların, Eskişehir
Grubunu az kayıplarla çekerek ve Yunanistan'dan da
getirebilecekleri kuvvetlerle birleşip Milne (Akhisar - Salihli -
Ödemiş) hattında veya İzmir yakınında bir savunma hattı
kurmaları ve harekatımızı uzatmaya çalışmaları düşünülebilir.
Bunun için, Yunanlıların Eskişehir Grubunu da yakalayıp mağlup
etmek ve asıl kuvvetlerimizle durmadan şiddet ve süratle İzmir'e
yürümek lazımdır. Karar; düşman hiç aman vermeden şiddetle
takip olunmalıdır. Bu ana düşünceler ve düşmanı aralıksız,
şiddet ve süratle takip kararı hakkında Büyük Komutan ayne şöyle
demektedir.
"Ağustos'un
31 nci günü öğleye yakın idi ki Çalköy'de yıkık bir evin
avlusu içinde Fevzi ve İsmet Paşalarla buluştuk. Kırık kağnı
arabalarının döşemelerine iliştik. Bundan sonraki durumu
inceledik. Kazandığımız meydan muharebesinin bütün seferi sona
erdirecek bir büyüklük ve önemde olduğunda birleştik. Şimdi
Bursa doğrultusunda çekilen düşman kuvvetlerini mahvetmekle
beraber ordunun büyük kısmiyle durmaksızın İzmir'e yürüyecektik."
İşte
bu suretle verilen karar üzerine büyük takip başladı. Başkomutan,
yakın muharebe hatlarına kadar giriyor, birliklerimizin kahramanca
saldırışlarını, süngü hücumlarını memnunlukla
seyrediyordu. O Başkomutan ki, kendisinin kandan ve kan dökmekten
nefret etmesine rağmen; Türk Milliteni hayat hakkı tanımak
istemeyen, Türk'ün ve Türk Ordusunun şan ve şerefle dolu
tarihinin büyüklüğünü bilmeyen veya bilmemezlikten gelen
gafil, sözde büyük dış siyasilere ve onların hükümetlerine Türk
Milletinin gasp edilmek istenen hayat hakkını silah zoruyla tanıtıyor,
mutlu bir devir açıyor, Anadolu yaylasında yeni bir Ergenekon'dan
çıkış sağlayarak hür ve bağımsız Türkiye'nin ve
Cumhuriyetin temelini atmış oluyordu. Yıllar boyu sürüp gelen
kanlı olayların son bulduğu, çok çetin engellerin aşıldığı
bu anda Başkomutan, Büyük Millet Meclisi Ordularını aşağıdaki
bildirgesiyle taltif ediyor, milletine de dört gözle beklediği
zafer müjdelerini veriyordu.
"Garp
Cephesi Komutanlığına
Orduya
hitaben yazdığım beyanname ilişikte takdim edilmiştir. Bunun bütün
Garp cephesindeki kıtaata tamim olunmasını ve subaylar
vasıtasıyla efrada dahi okunmasının temin buyrulmasını rica
ederim.
Başkomutan
Mustafa Kemal" "Türkiye
Büyük Millet Meclisi Orduları
Afyonkarahisar
- Dumlupınar büyük meydan muharebesinde zalim ve mağrur bir
ordunun temel
temel varlığını inanılmayacak kadar
az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve necip milletimizin fedakarlıklarına
lâyık olduğunuzu ispat ettiniz. Sahibimiz olan büyük Türk
Milleti geleceğinden emin olmaya haklıdır. Muharebe meydanlarındaki
maharet ve fedakârlıklarınızı yakından görüp takip ediyorum.
Milletimizin hakkınızdaki takdiratını aracılık etmek vazifemi,
arkasını bırakmayarak devamlı olarak yapacağım. Başkumandanlığa
teklifatta bulunulmasını Cephe Kumandanlığına emrettim. Bütün
arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri
verileceğini nazar-ı dikkate alarak ilerlemelerini ve herkesin akıl
kuvvetini ve yurtseverlik kaynaklarını kullanarak bol bol yarışmaya
devam eylemesini talep ederim.
Ordular,
ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Reisi
Başkumandan
Mustafa
Kemal"
Başkomutan tarafından millete de aşağıdaki
bildirge yayınlanmıştı:
"Büyük
ve asîl Türk Milleti;
Batı Cephesinde 26 Ağustos'tan beri başlayan
taarruz harekatımız Afyonkarahisar-Altıntaş-Dumlupınar arasında
büyük bir meydan muharebesi halinde beş gün beş gece devam
etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının üstün
kahramanlığı ve Allah'ın yardımıyla zafer gerçekleşti. Zalim
ve mağrur düşman ordusunun temel varlığı akıllara dehşet
verecek bir kesinlikle yok edildi. Teşkilat ve teçhizatı gibi
geleneksel ve ismi milletimizin çok eski, bilinmeyen zamanlardan
beri ve sonsuzluğa kadar olan imanından vücut bulan ordularımızı
fedakârlığınıza lâyık olarak size takdim ediyorum. En büyük
komutanından en genç erine kadar ordularımıza hâkim olan fikir,
milletin gösterdiği vazife uğrunda şehit olmaktır. Bunu
muharebe meydanlarında yakından görerek büyük milletimize haber
veriyorum. Milletimizin yaradılışındaki mevcut güç ve ülküyü
üç buçuk sene evvel çalışma arkadaşlarımla ifade etmekten başlayarak
dayanılmaz müşkülat içinde devam eden savaşlarımızın
neticeleri görülmektedir. Milletin oy, karar, emir ve isteğine
dayanan her işin sonucu millet için hayırlı olduğu bir gerçektir.
Milletimizin geleceği emindir ve Tanrı'nın vaadettiği zaferi
ordularımızın kazanması kesindir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Reisi
Başkumandan
Mustafa
Kemal"
|