Üçüncü Evre : Suvla
(Anafarta) Körfezinin işgali, Anafarta Muharebeleri.
Yeni
kuvvetler getiren düşman Conkbayırı - Kocaçimen hattına saldırıp
buraları aldıktan sonra Kabatepe-Maydos hattına ilerleyerek Türk
ordusunun İstanbul’la bağını kesmek, geri kalan kuvvetlerle de
Anafartalar’a çıkarak burasını hareket üssü yapmak istedi.
6/7 Ağustos gecesi Arıburnu kuzeyinde ve Anafartalar’da çıkarma
başladı. (38)
Müttefiklerin
6/7 Ağustos’taki işgaline eşlik etmek üzere başka bir
uçak gücü daha 2 nolu R.N.A.S Filosuna katıldı. Uçaklar içinde
göz alıcı Bristol keşif uçaklarından 4 tane,6 Caudron,6 BE 2C,
ayrıca oldukça beğenilen altı adet Morane Parasolü bulunuyordu.
Uçak sayısındaki bu artışla Müttefikler toplam 48 uçaktan oluşan
bir hava gücü toplamayı başarmıştı. Buna karşılık Çanakkale’de
konuşlanmış olan 1 nci Tayyare Bölüğünün gücü, güvenirliliği
bölgedeki şartlar nedeniyle büyük ölçüde azalmış olan yalnızca
8 tane hizmet verebilir uçaktan oluşuyordu. Türk hava
birliklerinin karşılaştığı temel sorun, uçakların dağıtımı
ve teslim edilmesiydi. Bomba yapma ve el aletlerini temin etme
sorununu Bakırköy’de bir depo kurarak ve İstanbul’daki
zanaatkarları kullanarak çözmüşlerdi. Zanaatkarlar demircilikte
oldukça hünerliydi. Her ne kadar gerçek bir uçağı inşa etmek
ve eldeki imkanların çok çok ötesindeyse de, bu sanatkarların
bazıları pervane ve jig yapmak için görevlendirilmişti.
Müttefiklerin
istila kuvveti ile başa çıkarken, Türklerin kullanmak zorunda
olduğu 1 nci Bölük, Ağustos muharebelerinde 5 nci Orduyu insan
takatinin üstünde desteklemiştir.(39)
Türk
Hava Kuvvetlerinin başında bulunan Serno, Alman karargahı ile
tayyarelerin sevk ve idaresini planlıyordu. Tayyarelerin demiryolu
ile nakledilmesi planlanmıştı. Avusturya, Macaristan, Romanya sınırının
kesiştiği yerdeki Mehadya Kasabasının güneyinde Herkülesbad-Czernohavitz’de
küçük bir askeri meydan bulunuyordu. Tayyareler buraya
getirilecek, oradan Bulgaristan’da Lom Polanka’ya uçurulacak ve
oradan gizlice sandıklanarak İstanbul’a gönderilecekti. Yada
hudut İstasyonu Orşova’dan trene bindirilecek, Menşei
Yunanistan gibi gösterilip Romanya sınırından Bulgaristan’a
getirilip doğruca Türkiye’ye sevkedilecekti. Ekim başında
Bulgarlarda harbe girdiğinden Kasım’da yollar açıldı. Orşova’dan
direkt nakliyat başladı, ayrıca Rusçuk’a kadar nehirden, sonra
trenle nakliyat da yapılabiliyordu. Bundan sonra nakliye problemi
kalkmıştır. Deniz Tayyarelerine bakıldığında; Almanlar
Haziran’da 5 küçük deniz tayyaresini (Gotha WD 1 tipi) Türkiye’ye
tertiplemişlerdi. Bunlardan üçü flotörlerinin altına tekerlek
takılmak suretiyle amfibi haline getirilmiş ve Makedonya’dan
Lom-Palanka’ya uçup orada sökülerek Haziran’da Türkiye’ye
getirilmişti. Bunlar silahsız tayyarelerdi. Geri kalan ikisi de
Eylül’de Türkiye’ye gelmişdi. Ekim’de Almanya’daki Türk
deniz tayyarecileri, Savmi’nin idaresinde 3 yeni Gotha WD 2
tayyaresini aynı tarzda getirmişlerdir.. Bu suretle yıl sonuna
kadar 8 yeni deniz tayyaresine sahip olunmuştu. (40)
Gelibolu
yarımadasında kurulan üç cephe şunlardı: Boğazın ağzında,
Rumeli yakasında, güney burnunda ve Seddülbahir istihkamı çöküntüleri
ile Tekeburnu arasında, derinliği ancak 5 mil olan 3.5 mil uzunluğunda
birinci cephe. Merkezde, Süngü Burnu’ndan Conkbayırı’na
kadar 5 ve Conkbayırı’ndan Azmakdere’ye 3.5 millik bir açı
teşkil eden Arıburnu Cephesi. Ve bir de Azmakdere’nin üstünde,
nihayet üç millik Anafartalar Cephesi. İşte yüzbinler bu daracık
çizgiler üstünde boğuşmaktaydı.8/9 Ağustos akşamı Ordu
Karargahından gelen bir emirle Mustafa Kemal, Anafartalar Cephe
Grubu Komutanlığına tayin edilir.
Ertesi sabah gün doğarken, derhal taarruza geçilecektir.
10 Ağustos’da Mustafa Kemal Çanakkale Harbi’nin en büyük,
en kanlı taarruzunu yönetecektir. Avustralyalı Alan
Moorenhead’in 1956’da yayınladığı Gallipoli isimli kitabında:
“O genç ve dahi Türk Şefinin (M.Kemal’in) o esnada orada
bulunması, müttefikler bakımından, talihin en acı darbelerinden
biridir.” diye yazmıştır. (41)
1
nci Tayyare Bölüğü, Çanakkale çatışmasının geri kalan kısmında
da 5. Orduya hava desteği desteği sağladı. Uçucu personeli
Alman ve Türk pilot ve rasıtlarından (gözetlemeci) oluşuyordu
ve en az bir deniz rasıt bulunuyordu.
Bazı personel birlik ve Yeşilköy Hava Okulu arasında
gidip geldi. Yazılı keşif raporlarıyla sağlanan bilginin niteliği,
sonbaharda gelen fotoğraf makinelerinden çekilen mükemmel fotoğraflarla
iyileştirildi.
18
Eylül’de deniz tayyareleri Marmara’yı gözlemledi, kara
tayyareleri Midilli’yi keşfettiler. Eylül ayında Bölük
Komutanı olan Yüzbaşı Körner yaptığı bir kara keşfinde
Gelibolu’daki kuvvetlerde bir azalma görüldüğünü rapor etti.
27 Eylül’de Teğmen Pressner ve Kettembeil ilk defa bir düşman
tayyaresini hava muharebesinde düşürdüler.(42)
Aktif
hava hizmetinin
yoğun olması
operasyonel uçakların sayısını azaltmıştır. Bu nedenle 1 nci
Tayyare Bölüğü Eylül-Ekim aylarında ellerinde kalan Rumpler
B-I lerini görevden çekti ve Yeşilköy’den 4 Albatros CI aldı.
Daha yaşlı olan iki Albatros BI tipi uçak Kasım ayında gelmiştir(43)
30
Kasım’da Üsteğmen Ali Rıza ve Rasıdı Orhan, AK-1 Albatros
tayyaresiyle uçuş yaparlarken Kabatepe üzerinde rastladıkları
bir Fransız tayyaresiyle harbe tutuşmuş, bir kurşun Fransızın
benzin deposunu deldiğinden tayyare yanarak İntepe-Helles arasına
düşmüştür (44)
Bu
sırada Almanya’nın Doğu Cephesindeki parlak zaferlerinden
cesaretlenen Bulgaristan, Merkezi Güçlere katılmak üzere 6 Eylül
1915’de gizli bir anlaşma imzaladı. Nihayet uzunca bir süreden
sonra, kara ve deniz uçakları da dahil olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu’na
malzeme akışı mümkün olabilecekti. Bu savaş malzemelerinin Çanakkale
Boğazındaki Türk ve Alman kuvvetlerine gideceği belli olurken, Müttefikler
de bunları düşman Sırbistan üzerinden göndermenin çok zaman
alacağından emindi. Ne var ki bir ay sonra Sırbistan’a yapılan
Avusturya-Alman ve Bulgar birleşik güçlerinin saldırısı, Müttefikleri
Yunanistan’da Selanik’e hareket etmeye zorladı ve
Makedonya’da ikinci bir cephe açıldı. Bu, Gelibolu’daki Müttefik
hava kuvveti üzerinde olumsuz bir etki yarattı. Bulgar sınırlarının
açılmasıyla Türk hava gücü toparlandı. Eylül 1915 sonlarında,
Çanakkale Boğazının güney kıyıları üzerinde yeni bir deniz
uçağı istasyonu kuruldu. Orada, makineli tüfekle silahlanmış
beş tane Gotha WD-2 deniz uçağı, Gökçeada ve Bozcaada’daki düşman
hava üslerine ve kamplara geceleri bombardıman uçuşları düzenledi.
Makineli tüfekler, gücü zayıf olan uçaklar için fazla ağır
olduğunu kanıtlamış ve çıkarılmıştı. Bu uçaklarla toplam
olarak 150 uçuş yapılmış ve 200 bomba atılmıştır.(44)
|
Third
Phase :
The Invasion of Suvla (Anafarta) Gulf, the Battle of Anafarta
Reinforced
by new troops, the enemy wanted to cut off the bonds between İstanbul
and Turkish Army by advancing towards Kabatepe-Maydos line after the
occupation of Conkbayırı-Kocaçimen line and to make Anafartalar a
military-base by landing there through the remaining troops. Thus at
the night of August 6/7, the landing on Anafartalar and on the
northern parts of Arıburnu had started.(38)
To
accompany the Allied invasion of Suvla By on August 6/7 additional
aircraft joined 2nd
R.N.A.S squadron. There were four out standing Bristol
scouts, six B.E 2c’s and Cauldron 6.3, and six highly-rated Morone
parasols among the aircraft in this aquadron. With this increasing
number of aircraft, the Allies had a squadron of 48 aircraft.
On the other hand, 1st Aircraft Squadron based in Çanakkale
diminished to only eight serviceable aircraft whose dependability
was hampered by
the
conditions in the region. The main problem that faced the Ottoman
air units was the distribution
and delivery of aircraft. The problem of making bombs and getting
hand tools was solved by building a depot in Bakırköy and
employing some craftsman in İstanbul. The craftsmen were quite
skilled in forging. Although to build a real aircraft was beyond
their skill and available resources, some of them were employed to
build propeller and jigs.
Whilst
coping with the invasion force of the Allies, the 1st
squadron, which the Turks had to use, supported the 5th
Army in the August battles.(39)
Serno,
who was commanding the Turkish Air Force, was planning sending and
administration of Turkish planes from Germany to Turkey with the
German Headquarters. There was a small military airfield at
Herkulesbad - Czernohavitz, south of Mehadya which is at the
intersection of the Austrian, Hungary and Romanian border. The
aircraft were to be brought there, then sent from Bulgaria to Lom
Polanka where they were to be secretly sent in boxes to İstanbul,
or loaded on a train at the border station Orşova, and dispatched
to Turkey from the Romanian border to Bulgaria by showing the parts
as Greek origin. Transportation was provided in November with
Bulgaria entered the war in the beginning of October. There were no
transportation problems thereafter. As for the seaplanes; Germans
allocated 5 small seaplanes (Gotha WD 1 type) to Turkey in June.
Three of them being modified amphibious by putting wheels under the
floaters and flown to Lom-Polanka from Maccedonia and then
disassembled there and brought to Turkey in June. The other two were
brought to Turkey in September. The Turkish naval pilots in Germany
brought 3 new Gotha WD 2 aircraft the same way. 8 new seaplanes were
obtained by this way at that year.(40)
The
three fronts on the Gallipoli peninsula were: the first front at the
entrance of the strait, at the Rumelian side, south cape and between
the Seddülbahir fortification and Tekeburnu. The depth was about 5
miles and the length was about 3,5 miles . At the Central, the Arıburnu
front which was 5 miles from Cape Süngü to Conkbayırı and 3,5
miles from Conkbayırı to Azmakdere. And the 3-mile Anafartalar
front above Azmakdere. Hundreds of people were fighting on these
narrow lines. On the night of 8/9 August Mustafa Kemal was assigned
to Command the Anafartalar Front Group upon an order from the Army
Headquarter. The next day at sunrise, the battle was to begin.
On
the 10th August Mustafa Kemal commanded the greatest,
bloodiest battle of the Dardanelles Campaign. Australian Alan
Moorenhead stated in his book ,“ Gallipoli” which was published
in 1956 “The existence of the young and genious Turkish Chief
(M.Kemal) was one of the worst things that happened to the Allied
force in history.” (41)
“Fliegerabteilung
1” continued to provide air support to the 5th Army for
the remaining of the Dardanelles Campaign. Its flying personnel were
a mixed group of German and Turkish army pilots and observers, and
included at least one naval observer. Some personnel seem to have
rotated between the unit and the Yeşilköy air school. The
quality of information provided by written reconnaissance reports
was improved by excellent photography after cameras were received by
the unit in autumn.
On
the 18th September, seaplanes observed Marmara Sea and
Midilli. In September Captain Körner, the unit commander reported
during a reconnaissance flight that he saw a decrease in the number
of the forces at Gallipoli. On the 27th September
Lieutenant Pressner and Ketlembeil shut and dropped an enemy
aircraft for the first time in an air battle.(42)
The
intense usage of planes during active war service reduced the number
of operational aircraft. The Abteilung, therefore, during September
- October withdrawn its
remaining Rumpler B.I’s and obtained from Yeşilköy four Albatros
C.I’s. Two of the older Albatros B.I type were received during
November.(43)
On
30th November,
while flying with AK-1 Albatros aircraft, 1st Lieutenant
Ali Rıza and Observer Orhan, got into a battle with a French
aircraft over Kabatepe, shut the french aircraft petrol tank and the
aircraft fell in flames between İntepe-Helles.(44)
Encouraged
by Germany’s lightning victories on the Eastern front, Bulgaria
signed a secret agreement on September 6, 1915, to join the Central
Powers. At last the influx of supplies including land and sea planes
would be available to the Ottoman Empire. While it appeared that
this war material would make its way to the Turkish and German
forces in the Dardanelles, the Allies were confident that it would
take time to send such goods through hostile Serbia. However, a
month later, a combined Austria-German and Bulgarian attacks on
Serbia forced the Allies to move to Salonika, Greece and open a
second front in Macedonia. This would have a negative effect on the
Allied air forces at Gallipoli. With the opening of the Bulgarian
borders, Ottoman air strenght increased. By late September a new
seaplane station was set up on the south shore of the straits near
Çanakkale. 5 Gotha WD-2 seaplanes armed with machine guns made
night bombing raids on Imbros and Teredos’s air-fields and camps.
The machine guns proved too heavy for the inadequate powered
aircraft and were removed. In all, 150 flights were being made and
200 bombs dropped. (44)
|
(35)
Lord KINROSS , A.g.e., s.100-104.
(36)
Richard T.WHISTLER, A.g.e., s.234
(37)
Yavuz KANSU, …, A.g.e., s 201.
(38)
Falih Rıfkı ATAY, Çankaya, Doğankardeş Bas., İstanbul,
1969, s.81.
(39)
Karl Stirling SCHNEIDE, A.g.e., s.97.
(40)
Yavuz KANSU, …, A.g.e., s.182-183
(41)
Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam, Mustafa Kemal, Evrim
Mat., 7.Baskı, İstanbul 1979, S.248-249
(42)
Yavuz KANSU, …. A.g.e. s-204.
(43)
Richard T.WHISTLER, A.g.e., s.235,
(44)
Yavuz KANSU, A.g.e., s.205.
|