www.tayyareci.com                  ANA SAYFA Tayyareci Türkçe Site 444 1 JET   Kiralik ucaklar helikopterler
Tayyareci English Site
Tayyareci Deutsch Site
Sitede Arama :
 

CENGİZ TOPEL

CENAZE TÖRENLERİ

Rumlar Cengiz TOPEL’in cenazesini vermeden önce bazı şartlar öne sürmüşlerdi. Bunlardan birisi kesinlikle LEFKOŞA’da cenaze töreni yapılmamasıydı. Eğer burada bir cenaze töreni yapılırsa, Rumlar, maaşı TÜRKİYE’ye götürecek olan İngiliz Agrotur Usune giden yolda, Cengiz TOPEL’in naaşını tekrar geri alacaklardı. Bu durumu göz önüne alan Türk yetkililer B.M. ile temasa geçerek cenazesinin bir helikopter ile TÜRKİYE’ye götürülmesine karar verdiler.

                 Lefkoşa’da Yapılan Cenaze Töreni: 12 Ağustos günü LEFKOŞA Türk Genel Hastanesi’nin önünde mahşeri bir kalabalık bekleşiyordu. Hepsinin gözü yaşlı, hepsinin yüreği yaralıydı. Yıllar yılı birçok şehidini uğurlamış olan bu halk, Anavatandan gelen bu üç yıldızlı şehidini uğurlamaya O’na karşı son görevini yapmaya hazırlanıyordu.

                 Saat 14.30’da şehidimizin albayrağa sarılı tabutu, doktorlarımızın omuzlarında hastaneden çıkarıldı. O ana kadar güçlükle tutulan göz yaşları ve hıçkırıklar birden boşalıverdi. Ağlayanların “Oğlum bizi bırakıp nereye gidiyorsun?” ağıtlarını her yerden duymak mümkündü. Cenaze bu ortam içinde, Mehmetçik ve Mücahitlerin arasında halk temsilcilerinin omuzları üzerinden geçerek kortejin önündeki yeri aldı.

                Kortejin önünde, iri yapılı bir Mehmetçiğin ellerinde Türk Hava Kuvvetleri’nin forsu bulunuyordu. Onun arkasında, sağında ve solunda, bir mücahit ve bir izci kız tarafından taşınan KIBRIS toprakları geliyordu. Şehit mezarlarından alınan bu toprak, kırmızı atlas torbaların içinde taşınıyordu. İsteniyordu ki cesedini örten vatan topraklarının içinde bir parça da KIBRIS toprağı bulunsun. Hemen onların arkasında boynunu bükmüş çiçekleriyle çelenk geliyordu. KIBRIS Türkü tarafından gönderilen çelenk. Mücahit ve Mehmetçiklerin arasında, insanlığın ve Türklüğün en nadide çiçeği geliyordu ağır ağır. Başta Dr. Fazıl KÜÇÜK, Kıbrıs Maslahatgüzarımız, Kıbrıs Türk Alayı Komutanı Hasan SAĞLAM, Mücahitler, Kıbrıs Türk Alayı Mensupları, Türk Emniyet Teşkilatı mensupları ve her yaştan Kıbrıs Türkünün oluşturduğu kortej, bu nadide çiçeği takip ediyordu.

                 Ağır ağır ilerleyen kortej; Atatürk Alanı, Dikilitaş, Girne Meydanı ve Atatürk anıtını geçerek, Şehitler Anıtı’nın önüne geliyor. Burada hazır bekleyen katafaltın üzerine özenle bırakılıyor. Saygı duruşuna geçiyor herkes, tam iki dakika. Kıbrıs Türk Alayı’ndan genç bir subayın yaptığı konuşma ile yaşlı gözlerden, bir gözyaşı seli daha boşanıyor. Sonra bir izci konuşuyor, onu bir mücahidin konuşması izliyor ve orada and içiyor Kıbrıs Türkü, TOPEL’in intikamını alacağına And içiyor Kıbrıs Türkü; Türklüğün şerefine leke sürdürtmeyeceğine bu kanlı adada insanca yaşamak için sonuna kadar mücadele edeceğine.

                 Naaş, buradan dikkatle alındıktan sonra, Lefkoşa Türk Lisesine getiriliyor. Bekleyen B.M. helikopterine yerleştirildikten sonra yanına Kıbrıs toprağı ve ancak birkaç çelenk bırakılabiliyor. Halkın hıçkırıklarına bir de motor sesi katılıyor...

                 Helikopter, Beşparmak Dağları üzerinde ağır ağır yükselirken, iki İngiliz uçağı ona refakat ediyor. Bu nöbet AKDENİZ üzerinde, Türk Jetlerine, Cengiz TOPEL’in silah arkadaşlarına devrediliyor.

Ankara’da Yapılan Cenaze Töreni:

13 Ağustos günü saat 17.30’da , Cengiz TOPEL’i taşıyan B.M. helikopteri ADANA-İncirlik Hava Üssü’ne indi. 8 Ağustos günü uçağıyla vatanından ayrılan Cengiz TOPEL tekrar yurduna dönmüştü, helikopterle, Adana Valisi Mukadder ÖZTEKİN, Belediye Başkanı Ali SEPİCİ, Emniyet Müdürü Bekir YALÇIN, Jandarma Komutanı Alb. Enver BAYER ile diğer askeri ve sivil erkanın katıldığı küçük ama aynı zamanda içli bir törenden sonra Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı ETİ-63 numaralı C-47 uçağına yerleştirilerek saat 17.45’te ANKARA’ya uğurlandı. Yolda kendisine yine Türk Jetleri eşlik etti.

                 ADANA’dan kalkan uçak, saat 19.14’te Etimesgut Havaalanı’na indi. Burada O’nu başta; Milli Savunma Bakanı İlhami SANCAR olmak üzere Kuvvet Komutanları ve yüksek rütbeli subaylardan oluşan bir heyet karşıladı. Yapılan küçük törenden sonra, geceyi geçireceği Gülhane Askeri Hastanesi’ne gönderildi. Tören sırasında göz yaşlarını tutamayan Milli Savunma Bakanı İlhami SANCAR, gazetecilerin sorularını “Teessürüm, bir şey söylememe engel oluyor.” şeklinde cevap verecekti.

                 14 ağustos günü, başta Başbakan İsmet İNÖNÜ olmak üzere, bakanlar, kuvvet komutanları, milletvekilleri, senatörler, askeri erkan ve Cumhurbaşkanı adına Yaver Yzb. Talat TEKİN’in  de hazır bulundukları bir tören düzenlendi. Cengiz TOPEL’in naaşı,  hastaneden arkadaşlarının omuzları üzerinde çıkartılarak, Hava Kuvvetleri Komutanlığı önüne kadar bu şekilde götürüldü. Burada saat 10.20’de yapılan saygı duruşu ve törenden sonra bir top arabasına yerleştirildi. Kortej, Genelkurmay Başkanlığı ve Sıhhiye’den geçerek, Orduevi önüne geldiği zaman, top arabasından alınarak bir ambulansa bindirildi. Kortejde en önde, Cumhurbaşkanı adına katılan Yaver Yüzbaşı Talat TEKİN vardı. Onun peşi sıra Başbakan İsmet İNÖNÜ, kuvvet komutanları, milletvekilleri, senatörler, askeri ve mülki erkan ile Cengiz TOPEL’in silah arkadaşları geliyordu. Bu sırada yol kenarındaki polis kordonunu yaran yaşlı bir kadın, Başbakan İsmet İNÖNÜ’nün karşısına geçerek “Paşam öcümüzü kızıl papazda bırakmayın. Biz de daha ne Cengizler var” diye bağırmış. Kadın, yetkililer tarafından zorlukla yatıştırılabilmiştir. Ambulans Etimesgut Havaalanı’na geldiği zaman iki uçak hazır halde bekliyordu. Org. İrfan TANSEL’i taşıyan uçak saat 12.05’te havalanırken, Cengiz TOPEL’i taşıyan ETİ-38 numaralı C-47 ise, saat 12.00’da İSTANBUL’a doğru havalandı.  

                 Yazımızın bu noktasında. Bu ana kadar gelişen olayları bir de TOPEL ailesi açısından inceleyelim. 8 Ağustos akşamı Cengiz TOPEL’in düştüğü haberi geldiği zaman oğluyla birlikte oturmakta olan anne Mebuse TOPEL 1nci Üs’te çalışan personelin ön ayak olmasıyla İSTANBUL’daki akrabalarının yanına gönderildi. Yüreği yanık anne, 13 Ağustos’a kadar oğlunun akibetinden habersizdi. O hala oğlunun Rumların elinde esir olduğunu sanıyordu. Bu acı gerçek, evdeki radyonun bozulması, mahalleye gazete satıcılarının sokulmaması ve eve başsaglığına gelenlere uyarıda bulunulması ile anneden gizlenebilmişti, ama 13 Agustos geldiği zaman, gerçeği daha fazla gizlemenin doğru olmayacağı kanısına varıldı. Çünkü ertesi gün cenaze töreni yapılacaktı.

                 ALMANYA’da bulunan ağabey Turgut TOPEL ile Abla Mürüvet TOPEL, yurda dönme hazırlıkları içindeydiler. Çünkü ağustos ayı içinde ağabey Turgut TOPEL’in evlenme töreni vardı. Turgut TOPEL, yanında ablası ve kayınvalidesi olduğu halde BULGARİSTAN’a geldiğinde, KIBRIS’a yapılan hava harekatını öğrendi. Bir pilotun da şehit olduğunu da biliyorlardı ama bu kardeşleri olamazdı. Çünkü ESKİŞEHİR, KIBRIS’a çok uzaktı.

                 İSTANBUL’a kadar içlerinde belli bir sıkıntı olduğu halde geldiler. Gerçeğin acı tokatı KADIKÖY’deki evlerine geldikleri zaman patladı. Kardeşinin şehadet haberini komşularından öğrendikten sonra hemen SULTANAHMET’e gittiler. Annesi, kayınvalidesinin evinde kalıyordu. Eve geldiklerinde olayı yeni öğrenmiş anneyi Kur’an okurken buldular.

                 14 Agustos günü Org. İrfan TANSEL’i getiren uçak, saat 13.20’de Yeşilköy Havaalanı’na indi. Org. İrfan TANSEL hemen şeref salonuna geçerek, burada beklemekte olan anne Mebuse TOPEL’i kucaklayarak; kendisi ve Hava Kuvvetleri adına başsağlığı dileklerinde bulundu. Cengiz TOPEL’i getiren uçak saat 13.35’te havaalanına indiği zaman, Vali Niyazi AKI, Belediye Başkanı Haşim İŞCAN, Hava Kuvvetleri Komutanı Org.İrfan TANSEL, 1 nci Ordu Komutanı Selami PEKİN ve Emniyet Genel Müdürü Haydar ÖZKİN, öğrencisi olduğu Eskişehir Ticari ve İlimler Akademisi Öğrencisi Cemiyeti Temsilcileri ve silah arkadaşları tarafından karşılandı. Yapılan karşılama töreninden sonra, bir ambulansa bindirilerek Kasımpaşa Deniz Hastenesi’ne götürüldü.

İstanbul’da Yapılan Cenaze Töreni

                 Sultanahmet Camisi’nin önünde mahşeri bir kalabalık vardı. Cami 800’den fazla çelenk ve yüz binlerce İstanbullu tarafından kuşatılmıştı. Caminin bahçesinde musalla taşında yatan Cengiz TOPEL’in başında ise Milisler ve silah arkadaşları nöbet tutuyorlardı. Caminin 16 şerefesine çıkmış olan 16 müezzin tarafından, okunan ikindi namazından sonra, cenaze namazı kılındı.

                 Öylesine bir kalabalık vardı ki, naaşın camiden çıkarılıp, kortejin önüne getirilmesi mümkün olmuyordu. Evlerinden, işlerinden kopup gelmiş yüz binlerce İstanbullu tabuta saldırıyor, ona yakın olmaya, O’nu sinesine basmaya çalışıyordu. Diyebiliriz ki bu tören; Ata’sının cenaze töreninden sonra İSTANBUL’un gördüğü en büyük cenaze töreni idi. Cengiz TOPEL’in naaşı kortejin başındaki yerine saat 17.53’te getirilebildi.

                 Kortejin yürüyüşüne başladığı zaman en önde top arabası olmak üzere yanlarına sıralanmış arkadaşlarıyla başladı. Onları şehidimizin fotoğrafını taşıyan bir havacı subay, kırmızı atlas torbalar içinde Kıbrıs toprağı taşıyan iki hava subayı onu takip ediyordu. Onların arkasında, acısını milleti ile

paylaşan anne Mebuse TOPEL, ağabey Turgut TOPEL ve abla Mürüvvet TOPEL yer almışlardı. Törene, Meclis Başkanı Fuat SİRMEN, Büyük Millet Meclisi Üyeleri, Hava Kuvvetleri Komutanı, Org.İrfan TANSEL, İstanbul Valisi Niyazi AKI, Belediye Başkanı Haşim İŞCAN, yüzlerce yüksek rütbeli subay, öğrencisi olduğu Eskişehir Ticari ve İktisadi İlimler Akademisi öğrenci temsilcileri ve yüz binlerce İstanbullu katılıyordu.

                 Bandonun çaldığı matem marşıyla yürüyüşe geçen kortej, yolun iki tarafına toplanmış olan halkın hıçkırık sesleri ve “intikam” sesleri arasında saat 18.30’da Çarşıkapı’ya geldi. Burada top arabasından alınan tabut, bir cenaze arabasına yerleştirildi. Çarşıkapı’dan arabalarla hareket eden kortej, Ordu ve Vatan caddelerini geçerek saat 19.05’te Edirnekapı Şehitliği’ne geldi. Hava Şehitliğin’de hazır bulunan binlerce kişinin gözyaşları arasında mezara indirilen cenazenin başında, bir hava teğmeni heyecanlı bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı diğer konuşmalar ve bir manga tarafından havaya üç el ateş edilmesi izledi.

                 Fakat, defin işlemi bir türlü gerçekleştirilemiyordu. Çünkü hocalar başında saatlerce Kur’an ve mevlüt okuyorlardı, ancak çok geç saatlerde defin işlemi tamamlanabildi ve tören son buldu.

                 Tarih sayfalarında adı duyulmaya başladığı günden beri, vatan uğruna canını verip nam alan Türk Milleti, bugüne kadar verdiği şehitlerine birini daha eklemişti. Bu şehit, onun şanlı tarihini yaratan son şehit olmayacaktı. Aziz milleti O’nun vücudunu toprağa gömerken, hatırasını ve acısını kalbine gömdü.

    Copyright © 2000-2003 Tayyareci